İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Öğle13:07 İkindi16:56 Akşam20:04 Yatsı21:35 İmsak04:22 Güneş05:59 İşrak06:44
Hava - Hava durumuAçık 10°C Nem %51
Türkçe
29 Şevval 1446 28 Nisan 2025 Pazartesi
29 Şevval 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:22 05:59 06:44 13:07 16:56 20:04 21:35
Giriş Yap

046.Bakara (97 - 98)

Tefsir Sohbetleri

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cenâb-ı Hakk iki cihanda cümlenizi rahmetine erdirsin. İki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin.

Bu akşamki sohbetimde sıra Bakara sûre-i şerîfesinin 97. ve 98. âyet-i kerîmelerine gelmişti. Onları okuyarak onların üzerinde konuşmamı yapacağım. Önce âyet-i kerîmelerin mübarek metinlerin okuyalım.

Bismillahirrahmanirahim.

Kul men kâne aduvven li-cibrîle fe-innehû nezzelehû alâ kalbike bi-iznillâhi musaddıkan limâ beyne yedeyhi ve hüden ve büşrâ li'l-mü'minîne.

Men kâne aduvven lillâhi ve melâiketihî ve rusulihî ve cibrîle ve mîkâle fe-innellâhe aduvvün li'l-kâfirîne.

Sadakallahülazim.

Burada buyuruluyor ki; 97 ve 98. âyet-i kerîme mânaca biribiriyle bağlantılı.

Kul. "Söyle ey Resûlüm! Ey Muhammed-i Mustafâ'm!" Men kâne aduvven li-cibrîle. "Kim ki Cebrail'e düşman ise." Fe-innehû nezzelehû alâ kalbike bi-iznillâh. "Çünkü o Cebrail, o Kur'an'ı senin gönlüne, Allah'ın vahyini Allah'ın izniyle indirdi, indirmiştir." Bu indirdiği vahiy Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri; Musaddıkan limâ beyne yedeyhi. "Kendisinden öncekileri tasdik edicidir." Ve hüden. "Hidayettir." Ve büşrâ li'l-mü'minîne. "Mü'minlere müjdedir."

O Cebrail, mü'minlere müjde ve hidayet olarak ve kendinden önce inen vahiyleri, kitapları tasdik edici olarak Allah'ın izniyle senin kalbine o Kur'an'ı indirmiştir, getirmiştir.

Men kâne aduvven lillâhi. "Kim Allah'a düşman olursa, olmuşsa, düşmanlık etmişse." Ve melâieketihî. "Ve meleklerine düşmanlık etmişse, düşmansa." Ve rusulihî. "Ve peygamberlerine düşmansa, düşmanlık etmişse." Ve cibrîle ve mîkâle. "Cebrail'e ve Mikail'e düşmanlık etmişse." Fe-innellâhe aduvvün li'l-kâfirîne. "Allah da hiç şüphe yok ki o kafirlerin düşmanıdır."

Bu meali yani kısa anlamını kısaca ilk önce konu bilinsin diye açıkladığım âyet-i kerîmelerden anlaşılıyor ki birileri Allah'ın mübarek meleklerine, Cebrail'e düşmanlık etmişler, "düşmanız" demişler. Onların durumu açıklanıyor. Bütün alimlerin ittifak ettiği üzere bu düşmanlık edenler yahudilermiş. Bu âyet-i kerîme yahudiler hakkında inmiş oluyor. Çünkü onlar Cebrail'i kendilerine düşman almışlar, düşman edinmişler. Bu âyet-i kerîmenin ne sebeple nâzil olduğu hakkında, sebeb-i nüzûl deniliyor, âyetin neden indiğini belirten olay bize ışık tutuyor. Yani şu olay cereyan etti, ondan dolayı bu âyet-i kerîme indi deyince konuyu daha iyi anlamamız mümkün oluyor. Sebeb-i nüzûl hakkında bazı rivayetler var. O rivayetleri alimler sıralamışlar.

Mesela bu rivayetlerden birisine göre, İbn Abbas radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre, yahudilerden bir topluluk Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yanına gelmişler ve demişler ki;

Yâ ebe'l-Kâsım. "Ey Kasım'ın babası!" Soylu kimselere böyle künyeyle hitap etmek âdet, onların âdeti. İsim söylemek, ismiyle hitap etmek ayıp gibi oluyor.

"Yâ ebe'l-Kâsım. Sana soru soracağız, soracağımız bazı konularda bize cevap ver. Ki bu soruların cevabını ancak peygamber bilebilir, peygamber olan bir şahıs bilir. Peygamber olmayan bilmez. Bu soruları sormak istiyoruz onun için geldik." demişler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onlara buyurmuş ki;

Selû ammâ şi'tüm. "Ne isterseniz sorun, ben hazırım. Çekinmem yok, sorun." Velâkin. "Fakat, sorun ama."

İc'alû lî zimmeten ve mâ ehaze ya'kûbu alâ benîhi le-in ene haddestüküm an şey'in fe-araftümûhü le-tütâbi'unî ale'l-İslâm.

Rivayetin Arapça metnini böyle söylemiş, okumuş oldum. Mânası şu; "Yakup aleyhisselam'ın evlatlarına vasiyet edip onlardan söz aldığı gibi siz de bana bir söz verir misiniz?"

Çünkü Yakup aleyhisselam vefatına yakın evlatlarını etrafına topladı;

"Benden sonra nasıl hareket edeceksiniz? Nasıl bir yol tutturacaksınız? Din hakkındaki tutumunuz ne olacak?" diye [sordu]. Onlar da;

"Senin yoluna, senin babalarının yoluna tabii olacağız." dediler.

İşte, "Yakup aleyhisselam o söz aldığı gibi [siz de bana bir söz verir misiniz?" diye sordu.] Yakup aleyhisselam'ın sıfatı İsrail. Yahudiler de Benî İsrail, Yakup aleyhisselam'ı çok seviyorlar. Kendilerini onun torunları olarak görüyorlar. "Onun çocuklarının babaları Yakup kendilerine; 'Benden sonra ne yapacaksınız söyleyin bakalım, açıklayın bakalım?' diye vefatı döşeğinde söylediği gibi, siz de bana söz verin."

"Eğer ben, size söylediğim şeyler doğruysa, doğru olduğunu görünce; siz İslâm dinine girip bana tâbi olacak mısınız? Yani sözlerimi kabul edip doğruluğunu anlayınca İslâm'a girecek misiniz?"

Onlar da dediler ki; Zâlike leke. "Bu senin hakkındır." Tabii, sorduklarımıza doğru cevap verebilirsen, verirsen, ki bu soruları ancak bir peygamber bilir, peygamberden başka bir beşer şahıs bilemez. Bize kendi kitaplarımızda bu mesele böyle anlatılmış. "Hakkındır." dediler. Peygamber Efendimiz bunun üzerine buyurdu ki;

"Tamam, madem siz de, ben doğru cevap verirsem müslüman olacaksınız, sorun."

Selû ammâ şi'tüm. "Ne isterseniz sorun." dedi. Kâlû. "Dediler ki." Ahbirnâ an erbai hilâlin nes'elüke an hünne. "Dört şey soracağız, şu dört şeyin cevabını bize ver." dediler. Bir;

Ahbirnâ eyyü't-ta'âm harrama isrâîlü alâ nefsihî min kabli en tünezzele't-tevrâtü. "Tevrat indirilmeden evvel Yakup aleyhisselam kendisine hangi yemeği yemeyi yasak kılmıştı?" Hangi yemeği yemeyeceğini söz vermişti, nezretmişti, kendisine haram kılmıştı. Bir bunu söyle. İkincisi;

Ve ahbirnâ keyfe mâu'l-mer'eti ve mâu'r-raculi ve keyfe yekûnü'z-zekeru minhu ve'l-ünsa. "Çocuk anneden babadan nasıl doğuyor, nasıl kız oluyor, nasıl erkek oluyor?" Bunu söyle iki.

Ve ahbirnâ bi-hâze'n-nebiyyi'l-ümmiyyi fi't-tevrâti ve men veliyyühû mine'l-melâiketi. "Tevrat'ta âhir zamanda bir ümmî peygamber gelecek deniliyor. Bunun sıfatı nedir? Bundan haber ver. Bir de o peygamberin meleklerden dostu, sevdiği, yakını hangi melektir, bunu söyle." dediler.

Sordular soruları, dört soruyu sordular. Peygamber Efendimiz onlara dedi ki;

Aleyküm ahdullahi lein ene enbe'tüküm le-tütâbi'unî. "Söz veriyor musunuz? Tamam mı, ahd ü mîsâkımız, anlaşmamız? Ben bunlara cevap verirsem müslüman olacaksınız, bana tabii olacak mısınız?

Fe-a'tûhu mâ şâe min ahdin ve mîsâk. "Ve Peygamber Efendimiz'e bunlar onun istediği şekilde 'tamam söz veriyoruz, ahd' dediler, ahd ü mîsâk yaptılar." Onun üzenine Peygamber Efendimiz, "Peki!" dedi;

Fe-kâle neşeddüküm billezî enzele't-tevrâte alâ mûsâ hel ta'lemûne enne isrâîle ya'kûb marida maradan şedîden ve tâle sekamuhû minhü fe-nezera lillâhi nezren le-in âfâhullâhu min maradıhî le-yahrimenne ehabbe't-ta'âmi ve'ş-şerâbi ileyhi ve kâne ehabbü't-ta'âmi ileyhi luhûme'l-ibili ve ehabbü'ş-şerâbi ileyhi elbânuhâ fe-kâlû allahümme ne'am.

Bu Arapça'sını mahsustan okuyorum çünkü rivayete göre Peygamber Efendimiz'in ifadesi oluyor. O mübarek kelamları okuyarak teberrük etmiş oluyoruz. Hem de dinleyenler kaynaklarından kelimeleriyle iyice bilsinler, sözümüzün sıhhatine sıhhat katılsın diye söylüyorum. Şimdi diyor ki;

Neşeddüküm billezî enzele't-tevrâte alâ mûsâ. "Musa'ya Tevrat'ı indiren aşkına!" Allah aşkına doğru söyleyin gibi bir ifade bu. Böyle enşeddüküm ve neşeddüküm dedikleri zaman, "Allah aşkına söyleyin!" diye bir teklif mânasına geliyor. Tabii onların anladığı şekilde diyor ki; "Tevrat'ı Musa'ya indiren Allah'ın aşkına, size and veriyorum ki doğruyu söyleyeceksiniz." Yani yan çizmeyeceksiniz, yalan söylemeyeceksiniz, bildiğiniz şeyi saklamayacaksınız.

Hel ta'lemûne. "Biliyor musunuz ki." Tabii biliyorlar onlar. Enne isrâîle yakûbe marida maradan şedîden. "İsrail lakaplı olan Yakup peygamber aleyhisselam, -lakabı İsrail'di- şiddetli bir hastalıkla hani hastalanmıştı sizin de bildiğiniz gibi." Ve tâle sekamuhû. "Ve hastalığı epeyce sürdü." Uzadı, uzayınca; Fe-nezera lillâhi nezren. "O da Allah'a adak adamış, nezir eylemiş ki." Le-in âfâhullâhu min maradıhî. "Bu hastalığından Allah onu kurtarırsa." Ağrı, sızı neyse hastalığı, şiddetli rahatsızlığı, o zaman kendisine; Le-yahrimenne ehabbe't-ta'âmi ve'ş-şerâbi ileyhi. "Kendisinin en çok sevdiği yemeği, en çok sevdiği meşrubatı kendisine yasak edecek, yemeyecek, içmeyecek." Ahd ediyorum, and ediyorum, nezrediyorum ki, adıyorum ki hastalıktan kurtulursam en sevdiğim yemeği, en sevdiğim meşrubatı ondan sonra içmeyeceğim, yemeyeceğim dedi. "Demişti değil mi?" diye Peygamber Efendimiz Allah'ın bildirmesiyle cevabı veriyor.

Ve kâne ehabbü't-ta'âmi ileyhi luhûme'l-ibili. "Onun en çok sevdiği yemek deve etiydi." Ve ehabbe'ş-şerâbi ileyhi elbânuhâ. "En çok sevdiği meşrubat da deve sütüydü, onları içmedi." Yani hastalandı, hastalığından iyi olursa da onları [yemeyeceğim, içmeyeceğim] dedi. İyi olunca da onları yemedi, içmedi.

Bu birinci sorularıydı, bu soruyu böyle cevaplandırdı, yani "Tevrat inmeden önce Yakub aleyhisselam'ın kendisine yasakladığı yiyecek ve içecek ne idi? Sorusunun cevabı ne oluyor?

Deve etiydi ve deve sütüydü. Lakabı israil olan Yabub aleyhisselam nezir olarak onları kendine yasaklamıştı, diye soruyu cevaplandırdı. Buna şaşırdılar ve dediler ki; Allahümme ne'am. Allahümme ne'am demek, " Aman Allahım! Tamam, doğru." mânasına geliyor. Arapça'da böyle bir ifade. Sonra;

Fe-kâle Resûlullah allhümme'ş-hed aleyhim. "Onun üzerine Peygamber Efendimiz, 'Yâ Rabbi! Bunların aleyhine şahidim ol. Bu olayı, işte bak kendileri doğru dediler, şahid ol yâ Rabbi!' dedi." Sonra devam etti konuşmasına dedi ki;

Ve enşeddüküm billâhilezî lâ ilâhe illâ hüve'l-lezî enzele't-tevrâte alâ mûsâ. 'Yine size kendisinden başka ilah olmayan, tanrı olmayan, Musa aleyhisselam'a Tevrat'ı indirmiş olan O Allah aşkına ki, and veriyorum ki." Hel ta'lemûne. "Biliyor musunuz."

Enne mâe'r-racüli ğalîzun ebyad ve enne mâe'l-mer'eti rakîkun asfaru fe-eyyühümâ alâ kâne lehû'l-veled ve'ş-şibih. "Bu erkek ile kadının cinsel salgıları şöyledir ve bunlardan hangisi galip gelirse çocuk ona benzer yani erkek veya dişi olur. Bebeğin erkek ve dişi olmasının cinsiyetinin teşekkülünde bu salgıların tesiri vardır." diye söyledi Peygamber Efendimiz. Fe-kâlû Allahümme ne'am. "Evet, vallahi doğru, evet doğru!" dediler yine.

Peygamber Efendimiz yine onlara dedi ki; Allâhümme'ş-hed. "Yâ Rabbi! Şahid ol!" dedi.

Üçüncü soruya cevap veriyor.

Ve enşeddüküm billezî enzele't-tevrate alâ musâ hel ta'lemûne enne hâze'n-nebiyye'l-ümmiyye tenâmu aynâhu ve lâ yenâmu kalbuhû. Hani, "Tevrat'ta ismi geçen âhir zaman peygamberi nasıl bir peygamberdi?" diye üçüncü soruyu sormuşlardı, onun cevabı da şöyle ki;

"Size and veriyorum ki Musa'ya Tevrat'ı indiren Allah için doğru söyleyin. And veriyorum ki, biliyor musunuz ki o ümmî peygamberin iki gözü kapalı olsa, uyusa bile." Ve lâ yenâmu kalbuhû. "Gönlü uyumaz." Yani gözü kapalıyken de uyku halindeyken de Allah'ın bildirmesiyle bilir, sıfatı budur. Gözleri uyusa bile gönlü, kalbi kalbi uyumaz. Ona da dediler; Kâlû Allahümme ne'am. "Evet, vallahi doğru, bu da doğru!" dediler. Kâle Allhümme'ş-hed. 'Yâ Rabbi! Şahid ol!" dedi Peygamber Efendimiz tekrar. Ve dediler ki;

Kâlû ente'l-âne haddisnâ an veliyyike mine'l-melâike ve indehâ nücâmi'uke ev nüfârikuke. "Şimdi!" dediler, "Dördüncü soruyu söyle bakalım. Senin meleklerden dostun hangisidir? Bunun cevabına göre seninle bir araya geleceğiz ya da senden kopacağız, ayrılacağız." dediler.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Fe-inne veliyyî cibrîlü. "Benim meleklerden velîm, dostum, Cebrail aleyhisselam'dır." Ve lem yeb'ashillâhu nebiyyen kattu illâ ve hüve veliyyühû. "Benim velim, dostum, kardeşim Cebrail olduğu gibi Allah ne zaman bir peygamber göndermişse onun da dostu zaten Cebrail'dir." dedi Peygamber Efendimiz. Onun üzerine dediler ki;

Fe-indehâ nüfârikuke. "O halde, bu durumda biz senden kopuyoruz, ayrılıyoruz." Ve lev kâne veliyyüke sivâhu. "Eğer senin ahbabın, meleklerden dostun Cebrail olmasaydı da başka melek olsaydı, seninle beraber olacaktık ama öyle olmayınca ayrılıyoruz." dediler. Seni tasdik ederdik ama sen madem Cebrail'in dostuymuşsun, tasdik etmiyoruz, dediler. Fe-mâ yemne'uküm en tüsaddikûhü. "Peki, onu tasdik etmekten sizi ne men ediyor? Ne sebeple ona böyle itiraz ediyorsunuz?" deyince, dediler ki; İnnehû aduvvünâ. "O bizim düşmanımız." dediler. Yani Cebrail'e tarihten düşman imişler. Öyle olduklarını söylediler. Onun üzerine demin okuduğum bu âyet-i kerîme indi.

"Kim Cebrail'e düşman ise o helâk olsun." Yani burada bir kim Cebrail'e düşman ise, … nokta nokta nokta böyle yarım bırakılmış ki mâna kuvvetli olsun diye. Yani helâk olsun gibi bir takdir, bir şey takdir edilecek orada. Ama Zemahşerî'nin ifadesine göre böyle nokta nokta bir şey yani duyguların coşkusuna bırakılmış bir durum yok, fe-innehû nezzelehû alâ kalbike'ye bağlı. Yani, "Senin kalbine, gönlüne Kur'an'ı Cebrail indirdi diye kim Cebrail'e düşmanlık ettiyse." diye oraya bağlı demişler. Öyle de olabilir. Bu Arapların sezgisi tabii. Kendi dillerini, kelimelerin kullanışlarını daha iyi sezerler. Orada öyle bir kelamı kesmek var ki; duyguların şeyi [ifadesi] daha iyi anlaşılsın diye. Öyle de olabilir. Yani, "Doğru değildir bu yaptığı, Cebrail'e düşmanlık etmek. O kahrolsun, mahvolsun, yanlış bir iş yapıyor. Yanlıştır yaptıkları. Çünkü Cebrail senin kalbine, senin gönlüne Kur'an'ı indirmiştir." Hem o Kur'ân-ı Kerîm böyle onların hoşuna gidecek bir şey olması lazım aslında ki;

Musaddıkan limâ beyne yedeyhi. "Daha öncesi, kendi önündekileri tasdik edeci."

Beyne yedeyhi 'önündekiler' demek. Yani Kur'an'dan önce Allah'ın daha önceki peygamberlere indirdiği suhuf ve kitaplar demek. Kur'ân-ı Kerîm onların hepsini tasdik ediyor, buna sevinmeleri lazım. Ne düşmanlık ediyorlar! Cebrail işte bunu, bu Kur'an'ı getirmiş; sevinseler ya kendilerini desteklediği için!

Bir kere, musaddıkan limâ beyne yedeyhi. "Daha önceki mukaddes kitapları tasdik edici ama tabii bozulmamışlarını, tahrif edilmişlerini değil." Orayı kesin olarak altını çizip, belirtmek lazım. Bir bu. İkincisi;

Ve hüden. "Mü'minleri için bir hidayettir." Yani Kur'an insanların doğru yolu görmesine yardımcı olan bir hidayet kaynağıdır; ona da sevinmeleri lazım yani teşekkür etmeleri lazım müteşekkir olmaları lazım.

Ve büşrâ li'l-mü'minîne. "Mü'minlere de bir müjdedir." Yani bütün mü'minlere; hem eski mü'minlerin cennete gideceğini bildiriyor hem de sonradan iman kafilesine katılanların cennete gideceğini bildiriyor. Bütün inananlar için bir müjde olan, yol gösterici bir hidayet kaynağı olan ve eski kitapları tasdik edici olan Kur'an'ı o Cebrail indirmiştir. Ne düşmanlık ediyorlar! Müteşekkir olmaları, memnun olmaları lazım. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm onların hoşuna gidecek güzel sıfatlara sahip diye böyle bildirilmiş oluyor.

Şimdi birkaç [kelimenin] izahını da söyleyelim.

Bu Cibril kelimesi, Cebrail kelimesinin Arap dilindeki şeklidir. Batı dillerinde de Gabriel filan diye geçiyor. Tabii onlar da, İncil de filan Cebrail geçtiği için çocuklarına Gabriel ismini koyabiliyorlar. Mihael ismini koyabiliyorlar. Mihael de Mikail demek. Böyle isimleri koyabiliyorlar. Bu Cebrâîl diye telafuz ediliyor. Cebraîl diye telafuz ediliyor. Cibrîl diye telaffuz ediliyor. Başka türlü dokuz kadar telafuzu olduğunu kitaplar söylüyorlar. Yani Peygamber Efendimiz'e Kur'ân-ı Kerîm'i getiren mübarek melek. Rûhu'l-Emîn, Rûhu'l-Kudüs isimli melek.

Bu soruların bazı rivayetlere göre birisi de şu imiş. Başka bir rivayette yahudiler Peygamber Efendimiz'e;

Ahbirnâ ani'r-rûh. "Ruh nedir, bize ondan bilgi ver." demişler. Peygamber Efendimiz onun da cevabını şöyle vermiş;

Fe-enşeddüküm billâhi ve bi-eyyâmihî inde benî isrâîl. "Allah aşkına, sizi Allah'ı öne sürerek doğruyu söylemeye davet ediyorum ve benî İsrail ile olan lütuflarını size hatırlatarak söylüyorum."

Hel ta'lemûne ennehû Cibrîl ve hüvellezî ye'tînî. "'Ruh dediğiniz ne?' diye soruyorsunuz, işte o Cebrail'dir ve o bana geliyor." diye söylediler ve and verdi ya Peygamber Efendimiz. Allah aşkına doğru söyleyin! Hel ta'lemûne. "Biliyorsanız, bildiğiniz söyleyin!" deyince, ona da Allahümme ne'am dediler. Dediler ama; Velâkinnehû aduvvün lenâ. "Evet ama." dediler, "O bizim düşmanımız olan bir melek." İnnemâ ye'tî bi'ş-şiddeti ve sefki'd-dimâi. "Çünkü o Cebrail böyle çeşitli Allah'ın kahrı, şiddet, zelzele vesaire filan gibi emirler ile meşgul oluyor. Eğer Mikail olsaydı, o yağmurla, rahmetle ilgili." gibi saçma bir söz söylediklerini böyle kitaplar açıklıyorlar. Bazı şey [rivayetler] de beş soru sorduklarını beyan ediyor.

Bu âyetle ilgili İbn Kesir tefsirinde Abdullah b. Selam ile de ilgili bir rivayet almış. Biliyorsunuz Abdullah b. Selam da yahudilerden birisiydi. Burada Enes b. Malik radıyallahu anh'ten, bizzat o Abdullah b. Selam'dan işitmiş ki Peygamber Efendimiz ile Abdullah b. Selam'ın durumunu o naklediyor;

Abdullah b. Selam Peygamber Efendimiz'in Medine-i Münevvere'ye gelişini duymuş. Kendisi Medine'de. Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret edince Peygamber Efendimiz'in geldiğini duymuş. Fe-ete'n-nebiyye. "Ve Peygamber Efendimiz'e gelerek buyurmuş ki."

Înnî sâilüke an selâsin lâ ya'lemühünne illâ nebiyyün. "Ben sana üç şey soracağım." Peygamber Efendimiz'e, "Ey ebe'l-Kâsım" mı dedi, nasıl dediyse hitabının burada yazmıyor. "Üç şey soracağım, bunların cevabını ancak peygamber bilir. Ver bakalım cevabını." Mâ evvelü eşrâtü's-sâ'ati. "Kıyametin ilk alâmeti nedir?" Bir. Ve mâ evvelü ta'âmu ehli'l-cenneti. "Cennete girenlerin ilk yediği cennet taâmı hangisidir?" Ve üçüncüsü de; Ve mâ yenzi'u'l-veledi ilâ ebîhi ev ilâ ümmihî. "Nereden, ne sebepten doğan çocuk babasına veya annesine benziyor, çekiyor? Bunları söyle." diye [sorunca] Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Ahberenî bi-hâzihî cebrâîlü ânifen. "Az önce bunları bana Cebrail bildirdi."

Dikkat edin, "az önce" diyor. Anifen, biraz evvel yani soru sormadan Cebrail bunların cevabını Peygamber Efendimiz'e bildirmiş; ilginç olan bir nokta burası. Ondan sonra soru soruluyor. "Az önce Cebrail zaten bunu bana bildirmişti." diye Peygamber Efendimiz cevaplarını hemen söylüyor.

Hak peygamber olduğu günün her saatinde, vuku bulan her olayda, her rivayette gün gibi âşikar.

Allah şefaatine erdirsin. Allah cümlemize onun ümmetinden olmak şerefini verdi. Onun ümmeti olarak yaşamayı nasip etsin. Ahirette de cennette ona komşu eylesin cümlemizi.

Peygamber Efendimiz bunlara cevap olarak buyurdu ki;

Ve emmâ evvelü eşrâtü's-sâ'ati fe-nârun tahşuru'n-nâse mine'l-meşriki ile'l-mağribi. "Kıyametin ilk alâmeti insanları maşrikdan mağriba doğru süren, sürükleyen bir ateşin çıkmasıdır." Ve emmâ evvelu ta'âmün ye'külühû ehlü'l- cenneti fe-ziyâdetü kebidi'l-hûd. "Cennete giren cennetliklerin ilk yedikleri ilk cennet taâmı balık ciğerinin ziyadesi." Yani bu havyar demek mânasına imiş, o diye söyledi.

Sonra çocuğun anasına babasına neden çektiğinin sebebini söyleyince; üç soruyu da cevaplandırınca; Abdullah b. Selam o sırada yahudi hahamı. Bu soruları sordu, cevapları doğru alınca dedi ki;

Kâle eşhedü en lâ ilâhe illallâh. "Ben şimdi şehadet ediyorum ki Allah'tan başka tanrı yoktur ancak Allah vardır." Ve enneke rasûlüllah. "Sen de Allah'ın resulüsün, onun elçisisin." dedi.

Arkasından, "Yâ Resûlallah!" dedi. İnne'l-yehûde kavmün bühtün

kavmü bühtin. "Yahudi kavmi biraz iftira atabilir bana." Ve innehüm in ya'lemû bi-islâmî. "Eğer benim müslüman olduğumu bilirlerse." Kable en tes'elehüm. "Sen benim ne olduğumu onlara daha önceden sormadan benim müslüman olduğumu bilirlerse bana iftira atabilirler. Yâ Resûlallah! Onun için önceden sor." dedi.

Fe-câeti'l-yehûdü. "Yahudiler gelince." Fe-kâle lehüm. "Peygamber Efedimiz dedi ki, buyurdu ki." Eyyü racülin Abdullahi'bnü Selam fîküm. "Sizin aranızda bir Abdullah b. Selam varmış, bu nasıl adamdır? Nasıl bir kimsedir?" diye yahudilere sordu.

Kâlû hayrunâ ve'bnü hayrinâ ve seyyidünâ ve'bnü seyyidinâ. "Bizim hayırlımızdır ve bizim en hayırlımızın oğludur. Hayırlı oğlu hayırlı bir kimsedir. Bizim efendimizdir ve bizim efendimizin oğludur." Başkanlığımızı yapmış bir kimsenin oğludur yani babası da kendisi de başkanlarımızdandır, iyi insandır, dediler.

Kâle. "Peygamber Efendimiz buyurdu ki." Eraeytüm in esleme. "Ee peki, ne yaparsınız eğer o müslüman olursa?" Kâlû eâzehullâhu min zâlike. "Onu böyle bir iş yapmaktan Allah saklasın." dediler. Yani istemediler onun müslüman olmasını. Fe-harece Abdullah. "Abdullah b. Selam'da saklandığı perdenin, sürtenin arkasından çıktı ve dedi ki." Eşhedü en lâ ilâhe illallâh. "Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ancak Allah vardır, ancak Allah'a tapmak lazım." Ve eşhedü enne muhameden Resûlullah. "Ve şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir." dedi.

Fe-kâlû. "Onun üzerine dediler ki." Hüve şerrünâ ve'bnü şerrinâ. "Bu bizim en kötümüz idi ve babası da en kötümüz idi." En kötümüz olan birisinin oğlu ve en kötümüz. Kötü oğlu kötü dediler, onu kötülediler. Ve'ntekasûhu. "Ve artık onun aleyhinde şânını alçaltacak ileri geri konuştular."

Demek ki bazı soruları Peygamber Efendimiz'e sordular. Ama insaflı olanlar doğru cevapları alınca müslüman oluyor; Abdullah b. Selam radıyallahu anh gibi. Ötekiler de bütün sorulara cevap doğru çıkınca Allahümme ne'am diyorlar. "Evet doğru!" diyorlar. "Hayret yahu!" diyorlar. Ondan sonra da "Biz Cebrail'e düşmanız onun için uymayız." diyorlar. Bir bahane olmuş oluyor çünkü Allah'ın meleğine düşmanlık edilmez.

Rivayetler bu âyet-i kerîmeyi bir böyle izah ediyor bir de Hz. Ömer'le ilgili olarak indiğine dair rivayetler var. Onu da okuyalım, anlatalım. Hz. Ömer radıyallahu anh buyurdu ki;

Ben yahudileri tanırdım. Onları ders yaptıkları yerlerde ziyaret ederdim. Küntü eşhedü'l-yehûde yevme medârisihim. "Ders yaptıkları zaman ben onların yanına giderdim." mânasına. Fe-a'cebu mine't-tevrâti keyfe tüsaddiku'l-kur'âne ve mine'l kur'âni keyfe yusaddiku't-tevrâti. "Giderdim, gidişimin sebebi de merak ederdim. Tevrat'ı merak ederdim. Kur'an'ı nasıl tasdik ediyor ifadeleri diye. Ve Kur'an Tevrat'ı nasıl tasdik ediyor. Onu onlardan öğrenmek için merak eder giderdim."

Bir gün bana dediler ki; 'Ey Ömer, Hattab'ın oğlu Ömer! Biz senin ashabından, arkadaşlarından en çok seni seviyoruz."

"Niye seviyorsun?" diye sordu.

"Çünkü sen bize geliyorsun, bizimle oturup kalkıyorsun." dediler

"Benim gelişim size muhabbetimden değil. Ben Kur'ân-ı Kerîm'i merak ediyorum. Tevrat'la Kur'ân-ı Kerîm'in ilişkisini merak ediyorum." dedi.

Onun üzerine o sırada oradan Peygamber Efendimiz geçiyormuş. Hz. Ömer'e demişler ki;

"Bak arkadaşın geçiyor. Haydi onun yanına git." demişler. O da;

Neşeddüküm billâhillezî lâ ilahe illâ hüve ve me'ster'âküm min hakkıhî ve me'stev'de'aküm min kitâbihî hel ta'lemûne ennehû resûlullahi. "Tamam, gideceğim ama size and veriyorum ki size bahşettiği nimetler aşkına, size gönderdiği kitap aşkına size and veriyorum ki onun Peygamber olduğunu biliyor musunuz?" Hel ta'lemûne ennehû resûlullah. "Peygamber olduğuna kani misiniz?" dedi Hz. Ömer. Fe-seketû. "Önce susmuşlar." İçlerinden alim, fâzıl bir şahıs demiş ki;

"Çok ağır bir and verdi size, cevap verin." Onlar da demişler ki;

"Sen bizim alimimizsin sen cevap ver." O da demiş ki;

"Madem bize bu kadar ağır and verdin. O zaman ona karşılık doğruyu söyleyelim."

Fe-innâ na'lemu ennehû resûlullahi. "Evet biz biliyoruz ki o Allah'ın resûludür." dedi o alimleri. Onun üzerine Hz. Ömer buyurmuş ki;

Veyhaküm izen helektüm. "Tüh be! Yazıklar olsun size! O zaman siz helâk oldunuz." Yani hem peygamber olduğunu biliyorsunuz hem de tâbi olmuyor musunuz, mahvoldunuz.

Kâlû innâ lem nehlek. Dediler ki; "Hayır biz helâk olmadık."

"Nasıl! hem onun peygamber olduğunu biliyorsunuz hem de inanmıyorsunuz? Nasıl oluyor bu, tasdik etmiyorsunuz?" Onlar da o zaman demişler ki;

"Çünkü meleklerden bazıları bizim dostlarımızdır, bazıları düşmanımızdır. O Peygamberliğini bizim düşmanımız olan melekle beraber yürüttüğü için ona inanmıyoruz." demişler.

"Kimmiş sizin meleklerden düşmanınız, dostunuz?" diye sormuş.

"Bizim düşmanımız Cebrail, dostumuz da Mikail'dir." demişler. "Çünkü Cebrail sert emirleri Allah'ın gazabını, kahrını getiriyor, Mikail de Allah'ın rahmetini, lütfunu, nimetini getiriyor." diye söyleyince;

"Peki, bu meleklerin Allah katındaki yerleri, değerleri nedir?" diye sormuş Hz. Ömer radıyallahu anh. Demişler ki;

"Cebrail sağında, Mikail de solunda." O zaman Hz. Ömer demiş ki;

"Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yeminler ederim ki hem o iki melek, hem de aralarında olan Rabbülâlemin -yani sağında solunda oturuyorlar dediler ya- onların hepsi." Le-aduvvün li-men âdâhümâ ve silmun li-men sâlemehümâ. "Hepsi birden düşmanlık edenlere düşmandırlar, hepsi birden dost olanlara dostturlar." Ve mâ yenbeğî li-cibrîle en yusâlime aduvve mîkâîle. "Cebrail'e Mikail'in düşmanıyla dostluk yapmak yoktur, mümkün değildir." Ve mâ yenbeğî li-mîkâîle en yusâlime aduvve Cebrâîle. '"Mikail'e de Cebrail'in düşmanlık yapana dostluk yapmak diye bir şey bahis konusu değildir." dedi. Ve bu cevabı verdikten sonra onların yanından uzaklaşarak Peygamber Efendimiz'e geldi, yetişti ona. O da o sırada uğradığı bir kimsenin, kabilenin mahallinden çıkıyordu. Peygamber Efendimiz, dikkat edin yine, buyuruyor ki;

Kâle." Peygamber Efendimiz buyurdu ki." Yebne'l-hattâb. "Ey Hattab'ın Oğlu Ömer!" Elâ ükriuke âyâtün nezelne kablü. "Az evvel inen bazı âyetleri sana okuyayım mı?" dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh koşarak arkasından gidiyor, daha başka konuşma olmadan Peygamber Efendimiz; "Az önce bana inen âyetleri sana okuyayım mı?" dedi ve bu âyetleri okudu;

'Kim Cebaril'e düşmanlık ettiyse; çünkü o senin gönlüne, Allah'ın izni ile daha önceki kitapları tasdik edici olarak, insanlara hidayet rehberi olarak ve müslümanlara müjde olarak Kur'an'ı indirmiştir. Kim bu meleklere düşmansa, Allah da onlara düşmandır." Fe-innellâhe aduvvün li'-kâfirîne. "Kim Allah'a düşmansa, meleklerine düşmansa, peygamberlerine düşmansa ve Cebrail'e ve Mikail'e düşmansa Allah'ta onlara düşmandır."

Tabii Allah bir kavme, bir insana veya bir topluluğa düşman olursa o mahvolur. Çünkü yerin göğün sahibidir. Mülkün mâlikidir. Güç ve kuvvet O'nundur. Kahr u tedmîr eyler, mahv u perişân eyler.

Şimdi ne gibi duygularla yaptıklarını anlamaya, böyle tahayyül etmeye çalışıyorum. Allah'ın melekleri. Allah'ın emrinden başka bir şey yapmazlar. Yani nasıl olur da Allah'ın emrini aynen uygulayan bir meleği bazı insanlar sevmez. Ne biçim iş! Çünkü melek başlı başına kendisi ihtiyariyle bir şey yapmıyor ki Allah'ın emrini yerine getiriyor. Biiznillah 'Allah'ın izniyle.' Yani meleğin Peygamber Efendimiz'e Kuran'ı indirmesi kendisinin [isteğiyle olmuyor ki] Allah'ın emriyle, "Al bu Kur'an'ı götür o peygamberime, o resulüme tebliğ et bildir." diye Allah'ın izniyle, emriyle olan bir şey.

Yani böyle bir şeyi nasıl düşmanlık konusu yapabilir insanlar?

Tabii çok büyük cahillikten olur. Çok büyük kızgınlıktan olur. İnanmadığı için belki böyle şeyleri hafife aldığından alay ederek biz o meleği sevmiyoruz falan demek belki de kıpkızıl, kapkara inkardan doğan inançsızlıktan doğan bir fütursuzluk yani aldırmazlık oluyor. Yoksa insan durduğu yerden titreme gelir. Ne yapacağını şaşırır bayılacak gibi olur. Cebrail'i sevmiyor da Mikail'i seviyor. O da Allah'ın buyruğunu yerine getiriyor, ötekisi de Allah'ın buyruğunu yerine getiriyor. Allah'ın melekleri arasında bir fark yoktur ve İslâm inancı ne kadar güzeldir ki elhamdülillah Allah'ın peygamberleri arasında, lâ nüferriku beyne ehadin minhüm. "Allah'ın peygamberleri arasında bir ayırım yapmıyoruz." elhamdülillah. Allah'ın meleklerini de ayırım yapmıyoruz, hepsi melek. Azrail diyoruz, ölüm meleği ama aleyhisselam diyoruz. Ona selam olsun diyoruz. Cebrail diyoruz, aleyhisselam diyoruz, Mikail diyoruz, aleyhisselam diyoruz. Sonra tasavvuf erbabı ne kadar güzel söylemişlerdir;

Hoştur bana senden gelen.

Ya gonca gül yahut diken.

Yani Cenâb-ı Hakk'ın emrini getirdikten sonra her şey hoş. Cenâb-ı Hakk'ın bütün takdirine rıza göstermek lazım. Tasavvuf ehli bunu çok güzel ifade etmişler. Hadîs-i şerîflerde de var.

Yani bir insan bir şeyi sevdi mi, artık o ona ait her şeyi sever. Mesela, babasının hatırasını, resmini, tesbihini, seccadesini; dedesinin, ecdadının hatırasını, yâdigârını sakladığı gibi. Onun için bu anlaşılır bir söz değil.

Tabii maalesef şey yapıyorlar. Bazıları Allah'a da düşmanlık yapıyor. Tabii o da inançsızlıktan oluyor. Bazıları da Allah'a düşman, Allah düşmanı. Başına gelen bir olaydan, mukadderattan [düşman oluyor.] Mukadderatta mesela demin söz arasında geçti ki Yakup aleyhisselam şiddetli bir hastalıkla hastalandı. Halbuki Allah'ın peygamberi. Yani Allah'ın peygamberi olunca hastalanmayacak diye bir şey yok.

Peygamberler hastalanırsa, Allah'ın öbür kulları da hastalanabilir. Ama bir insana bir hastalık gelince raydan çıkıyor, yoldan çıkıyor. Ağzını açıyor, gözünü kapatıyor ağzına geleni söylüyor. Edepsizlikler, küfür, haksızlıklar, terbiyesizlikler yapıyor. Halbuki kadere rıza gösterecek, hastalığa sabredecek. Bunlar dünya hayatının imtihanlarıdır diyecek. Bazı şeylere sabredilerek sevap alınır, bazı nimetlere de şükredilerek sevap alınır. Hayat böyledir diyecek. İslâm'ın özünü, hayatın hakîki mahiyetini anlayacak Cenâb-ı Mevlâ'sına, Rabbine kulluğu güzel yapacak. Yunus Emre gibi Mevlânâ gibi daha başka evliyaullah büyüklerimiz gibi sevgi dolu olacak. Onlar İslâm'ı, imanı çok güzel anlamışlar.

Onlar çok güzel anlamışlar, bazıları da maalesef tam onların zıddı, karşı tarafta esfeli sâfilinde, bazıları da küfürde, inatta çok aşırı, azgın, sapkın insanlar dünyada yaşamış, yaşıyor. Belki bu zamanda da nice azılılar var, yaptıkları işlerden icraatlardan görüyoruz.

Allah ü Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kul eylesin, edepli kullarından eylesin. Sevmediği işleri yaptırmasın. Yanlış yollar saptırmasın. Kur'an'ın, imanın, İslâm'ın özünü anlayıp Peygamber Efendimiz'in yolunca Allah'ın sevdiği kul olarak yaşamayı, sünnet-i seniyyeye uygun yaşamayı nasip etsin. Hatalardan korusun. Hayırlı bir müslüman olarak, hayırlı bir insan olarak, hayır hasenât yaparak, arkasında nâm ve şân bırakarak, güzel bir şekilde ömür geçirip Huzûr-u Rabbi'l-izzete sevdiği razı olduğu kul olarak varmayı Allah cümlemize nasip eylesin

Biz Allah'ın meleklerinin hepsini seviyoruz. Çünkü Allah'ın vazifeli varlıklarıdır. Allah'ın emrini icrâ ediyorlar. Cenâb-ı Kakk'ın takdirini seviyoruz.

Aşere-i Mübeşşere'den mübarek sahabi radıyallahu anh ne demiş?

"Dua et de gözünün nuru açılsın." deyince;

"Ben Allah'ın nurunu, Allah'ın kaderini gözümün nurundan çok severim." [demiş.] Duası makbul olduğu halde; "Gözümün nurunu aç yâ Rabbi!" dememiş. Ona da razı.

Demek ki iyi müslüman bunların sezebilen yüksek insandır. Bunları sezemeyenler de Allah'a düşmanlık yapıyor, meleklerine düşmanlık yapıyor, peygamberlerine düşmanlık yapıyor.

Rusül sözü, resûlün çoğuludur. Allah hem meleklerden hem de insanlardan resûl edinmiştir. Meleklerden resûl edindikleri peygamberlerine emirleri götürürler. İnsanlardan resûl edindikleri de insanlara Allah'ın emirlerini götürürler. Mesela Cebrail Allah'ın Peygamber Efendimiz'e resûlüdür. Peygamber Efendimiz de Allah'ın âlemlere, insanlara resûlüdür. Resûl sözü onlar için de kullanılagelmiştir. Bu hususta âyetler de vardır.

Nitekim o âyet-i kerîmeyi hatırlamaya çalışıyorum.

Allâhu yestafî mine'l-melâiketi rusülen ve mine'n-nas. "Allah ü Teâlâ hazretleri meleklerden de insanlardan da resûl edinir ve onları vazifeli olarak gönderir." diye. Tabii;

Fe-innellahe aduvün li'l-kafirîn. "Allah da kafirlerin düşmanıdır."

Neden düşmanıdır?

Sırf "Cebrail'e düşmanız." dediği için bile düşmanıdır. Çünkü Allah ü Teâlâ hazretleri kendi dostlarına düşmanlık edilmesini sevmez. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Men âdâ lî veliyyen buyurmuş Cenâb-ı Hakk Teâlâ. Men âdâ resûlen fe-kad âdâ cemî'an rusül. Men âdânî veliyyen fe-kad âzentühû bi'l-muhârabe. Cenâb-ı Hakk, "Ben ona harp açarım." buyuruyor. İnsanlardan evliyasına da düşmanlık edene harp açar, meleklerden evliyası ve resûlüne de düşmanlık edene cezasını verir.

Allah ü Teâlâ hazretleri edep sahibi eylesin. Edep her şeyin üstünde, zenginlikten de iyi, ilimden de iyi, her şeyden iyisi insanın edepli olması.

Edep ne demek?

Her şeyi yolunca, yöntemince, usulünce yapabilme durumu. Allah bizi böyle Rabbimize karşı edebini güzel takınan kullardan eylesin. Peygamberimize karşı ümmetlik edebine güzel riayet eden kullarından eylesin. Alimlere karşı talebelik edebini güzel yapanlardan eylesin. Yani her şeyin âdâbını, yemeği âdâbına uygun güzel yiyen, çalışmayı âdâbına göre güzel yapıp, kazancını adabına göre temiz helal kazanan, her şeyi böyle İslâmî âdâba uygun yapanlardan eylesin. Tertemiz kul eylesin, güzel kul eylesin. Güzel olarak yaşayıp Rabbimizin huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. 

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 001.Kur an-ı Kerim in Faziletleri 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 002.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 003.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş, Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 004.Euzü Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 005.Fatiha (1 - 2) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 006.Fatiha (3) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 007.Fatiha (4) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 008.Fatiha (5 - 7) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 53 playlist like
playlist play 009.Bakara Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 010.Bakara (1) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 011.Bakara (2) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 012.Bakara (3) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 013.Bakara (4 - 5) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 014.Bakara (6 - 7) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 015.Bakara (8 - 10) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 016.Bakara (11 - 13) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 017.Bakara (14 - 22) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 018.Bakara (23 - 24) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 019.Bakara (25) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 020.Bakara (26 - 27) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 56 playlist like
playlist play 021.Bakara (28 - 29) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 022.Bakara (30) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 023.Bakara (31 - 33) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 024.Bakara (34) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 025.Bakara (35 - 36) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 026.Bakara (37 - 39) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 027.Bakara (40 - 43) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 028.Bakara (44 - 46) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 029.Bakara (47 - 48) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 030.Bakara (49 - 50) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 031.Bakara (51 - 54) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 032.Bakara (55 - 57) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 033.Bakara (58 - 60) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 034.Bakara (61) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 035.Bakara (62) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 036.Bakara (63 - 66) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 037.Bakara (67 - 73) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 038.Bakara (74 - 77) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 039.Bakara (78 - 82) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 040.Bakara (83) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 041.Bakara (84 - 86) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 042.Bakara (87 - 88) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 043.Bakara (89) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 044.Bakara (90) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 045.Bakara (91 - 96) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 047.Bakara (99 - 101) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 048.Bakara (101 - 103) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 049.Bakara (104 - 105) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 050.Bakara (106 - 107) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 051.Bakara (108) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 052.Bakara (109 - 110) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 053.Bakara (111 - 112) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 054.Bakara (113) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 055.Bakara (114 - 115) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 056.Bakara (116 - 117) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 057.Bakara (118 - 119) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 058.Bakara (120 - 121) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 059.Bakara (122 - 123) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 060.Bakara (124) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 061.Bakara (125) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 062.Bakara (126) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 063.Bakara (127 - 128) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 064.Bakara (129) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 065.Bakara (130 - 132) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 066 Bakara (133 - 134) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 067.Bakara (135) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 068.Bakara (136 - 138) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 069.Bakara (139 - 141) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 070.Bakara (142) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 071.Bakara (143) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 072.Bakara (144 - 147) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 073.Bakara (148 - 150) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 074.Bakara (151 - 152) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 075.Bakara (153 - 154) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 076.Bakara (155 - 157) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 077.Bakara (158) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 078.Bakara (159 - 162) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 079.Bakara (163 - 164) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 080.Bakara (165 - 167) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 081.Bakara (168 - 171) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 082.Bakara (172 - 173) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 083.Bakara (174 - 176) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 084.Bakara (177) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 61 playlist like
playlist play 085.Bakara (178 - 179) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 086.Bakara (180 - 182) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 087.Bakara (183 - 184) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 088.Bakara (185) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 089.Bakara (186) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 090.Bakara (187) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 66 playlist like
playlist play 091.Bakara (188) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 092.Bakara (189) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 093.Bakara (190 - 192) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 094.Bakara (193 - 195) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 095.Bakara (196) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 096.Bakara (197) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 097.Bakara (198 - 199) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 098.Bakara (200 - 202) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 099.Bakara (204 - 207) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 100.Bakara (208 - 210) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 101.Bakara (210 - 212) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 102.Bakara (213) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 103.Bakara (214) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 104.Bakara (215 - 216) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 105.Bakara (217 - 218) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 106.Bakara (219-220) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 107.Bakara (221) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 108.Bakara (222 - 223) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play Ali İmran 92 - Furkan 74 - İnfak, Gıpta Edilecek Kimseler, Sadaka Vermek 19.03.2025 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play Ali İmran 98 - 101 - Hristiyanların Allahın Ayetlerine Tutumları 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play Bakara 104 - Rahman 1- 4 - Kuranı Öğrenmek, Kıymet Bilmek 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Bakara 146 - Hicr 2 -3 - Doğru İnançın Önemi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Hac 73 - 76 - Müminun 14 - İnsanın Yaratılışı Süreci 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play İnsan 1 - 31 - Dünya Sevgisi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Rahman 5 -13 - Herşeyin Dengeli Olması ve Her Varlığın Secde Etmesi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Tekvir 1-14 - Kıyamet Günü Alametleri, Mahşer Anı, Pişmanlıklar 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Canlı Yayın
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Canlı Yayın
Canlı Yayın Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close