İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Öğle13:06 İkindi16:56 Akşam20:05 Yatsı21:36 İmsak04:20 Güneş05:58 İşrak06:43
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 8°C Nem %66
Türkçe
1 Zilka'de 1446 29 Nisan 2025 Salı
1 Zilka'de 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:20 05:58 06:43 13:06 16:56 20:05 21:36
Giriş Yap

108.Bakara (222 - 223)

Tefsir Sohbetleri

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Aziz ve sevgili dinleyiciler,

Allah’ın selâmı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Kur’ân-ı Kerîm âyetlerini sırayla okumaya başladık. Allah nasip etti bugünlere kadar geldik. Bakara sûresinin 222. ve 223. âyet-i kerîmelerine geldik. Bu âyet-i kerîmeler hayız, aybaşı hali denilen kadınlarla ilgili hallerle ilgilidir. Yani evlileri, yaşlıları, büyükleri ilgilendiren bir âyet-i kerîmedir. Ama sırayla gittiğimizi için ve İslâm’da da her bilginin öğretilmesi gerektiğinden, yani hususi de olsa, büyüklere mahsus da olsa, evlilikle de ilgili olsa gizli kalmaz. Herşeyin en güzel tarzda ifâ edilmesi, Allah’ın rızasına uygun yapılması gerektiğinden herşeyin bildirilmesi, açıklanması icabediyor. O bakımdan geldiğimiz bu âyet-i kerîmeleri de açıklayacağız. Yani evlilerle, yetişkinlerle, büluğa ermişlerle ilgili âyetler. 

222. ve 223. âyetleri okuyoruz

Bismillâhirrahmânirrahîm.

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِي الْمَحِيضِ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ

Ve yes’elûneke ani’l-mahîdi kul hüve ezen fa’tezilü’n-nisâe fi’l-mahîdi ve lâ takrabûhünne hattâ yathürne fe-izâ tetahherne fe’tûhünne min haysü ve emerakümullaü innellâhe yuhibbü’t-tevvâbîne ve yuhibbü’l mütetahhirîne.

نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ مُلَاقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ

Nisâüküm harsün leküm fe’tû harseküm ennâ şi’tüm ve kaddimû li-enfüsikum vettekullâhe va’lamû enneküm mulâkûhü ve beşşiri’l -mü’minîne. 

Sadakallahülazim.

Ve yes’elûneke. Daha önce ki haftalarda da yine böyle [içkinden, kumardan] soruyorlardı, müslümanların bir soruları gelmişti, onun cevabı olan âyet-i kerîmeyi açıklamıştık. Zaman zaman böyle; 

“Ey Resûlüm! Sana soruyorlar, sen ona şu tarzda cevap ver!” gibi âyet-i kerîmeler gelecek.

 Yes’elûneke ani’l-hamri ve’l-meysiri.  “Ey Resûlüm! Sana içkiden ve meysir denilen kumardan soruyorlar.” âyet-i kerîmesi. Bu 219. âyet-i kerîme idi hatırlarsanız veya bakarsanız. Burada da 222’de;

 Ve yes’elûneke. “Bir de soruyorlar ki...” 

Demek ki aynı kişiler sormuş olabilir veyahut Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ hazretleri çeşitli soruların cevaplarını Resûlüllah Efendimiz’e bildirilmek istemiş olduğundan böyle gelmiş olabilir. Yani [bu âyet] o âyetlerle “ve” atıf edatıyla bağlı. Ve bir de soruyarlar ki sana;

 Ve yes’elûneke ani’l-mahîdı. “Mahîddan soruyorlar.” Sondaki dad harfidir, hâ harfi de noktasız hâdır: Mahîd. 

Mahîd; “taşmak, akmak” mânasına gelen bir kökten mastar-ı mîmîdir. Türkçesi aybaşı diyoruz, âdet hali diyoruz. Bir de hayız kelimesi kullanılıyor, o da yine bu mahîd kökünden [geliyor]. Dad harfi Türkçe’ye bazen de olarak geçer bazen de kalın ze olarak geçer. Aynı kökten hayız diyoruz. Burada da mahîd yani datın tam tecvidli okunuşuna göre söylüyoruz ama mesela kadâ-yakdî kökünden; kazâ eden, hükmeden mânasına kadı efendi diyoruz. Ama hükme de kadıyye demiyoruz kazıyye diyoruz. Yani bu dat harfi Türkçe’de olmayan bir harf olduğundan, biraz kalın “de” yi biraz da “ze” yi andırdığından kulağa gelişine göre dedelerimiz bazen “ze” gibi telaffuz etmişler, öyle kullanmışlar. Yani Arapça harfi aynen çıkarmak mecburiyetinde olmadıklarından ve çıkaramadıklarından harfi değiştirmişler. Çünkü Arapça’da Türkçe’de olmayan bazı harfler var. İşte onlardan birisi de bu dat harfidir. [Türkçe’ye] bazen “de” olarak bazen de kalın “ze” olarak geçmiş.

“Sana hayızı soruyorlar.”

Ama mahîd, mastar-ı mîmîdir, yani siyga olarak hâda kökünden “akmak” mânasına gelen fiilden. Mahîd yine “akmak” mânasına mastardır, mastar-ı mîmîdir yani “hayız” demektir. Aynı zamanda böyle bu mimli şekil “hayız zamanı” mânasına da “hayız yeri” mânasına da gelir. Çünkü bu üçü aynı kalıpta olur. Hangisi olduğunu yani hangi mânası ile kullanıldığını lügatı bilenler, dili bilenler, konuyu bilenler cümledeki durumundan ona göre çıkartırlar. 

“Sana hayızdan, aybaşı hâlinden, âdet hâlinden soruyorlar.” Kul hüve ezen. “[De ki]; o bir ezâdır, üzüntü veren, ezâ veren bir şeydir.” Fa’tezilü’n-nisâe fi’l-mahîd. “Aybaşı halinde, kadınlardan cinsel yönden uzak durun, ayrılın.” İ’tizal “ayrılmak” demek ama yoksa evi barkı ayırın mânasına değil. Fa’tezilü’n-nisâe. “Kadınlardan ayrılın” demek yani “cinsî yakınlık olmasın” mânasına. Yoksa aynı yatakta yatabilir, aynı odada olabilir, aynı evde yaşayabilir. 

“Hayız halinde kadınlardan ayrı durun.” Ve lâ tekrabûhünne hattâ yathürne. “Bu hanımlara beyleri, nikahlısı, temizlenmedikçe cinsel yönden yaklaşmasın.” Onlara yaklaşmayınız, temizleninceye kadar. Fe-izâ tetahharne. “Onlar tertemiz olunca.” Fe’tûhünne min haysü emerakümüllâhü. “Onlara Allah’ın emrettiği yerden veya emrettiği zamanda, [veya emrettiği] şekilde cinsel ilişki için yanlarına gidebilirsiniz.” İnnellâhe yuhibbü’t-tevvâbîne. “Hiç şüphe yok ki Allah, çok tevbe edenleri yani hata eylemişte hatasını anlayıp dönen, Cenâb-ı Hakk’a istiğfar eyleyenleri, tevbekârları sever.” Ve yühibbü’l-mütetahhirîne. “Ve temizlenenleri, temizlikte titizlik gösterenleri sever.”

Nisâüküm harsün leküm. “Hanımlar, sizin hanımlarınız sizin tarlanızdır, ekininizdir, ekin yerinizdir.” Fe’tû harseküm ennâ şi’tüm. “Ne zaman isterseniz tarlanıza gidin veyahut ne şekilde isterseniz tarlanıza gidin.” 

Ennâ sözü, hem “ne zaman” mânasına gelir hem “ne şekilde” mânasına gelir. İkisinin de inşaallah açıklaması gelecek.

 Ve kaddimû li-enfüsiküm. “Kendi nesfisiniz için hayırları şimdiden âhirete hazırlayın.” Yani âhirete hazırlık yapın, sevaplar biriktirin. 

Vettekullahe. “Ve Allah’tan korkun.” Sakının, çekinin, azabı vardır, gazap ederse elinden kurtulamazsınız.

 Va’lamû. “Biliniz ki” Enneküm mülâkûhü. “Muhakkak sizler O’na mülâki olacaksınız.” Yani Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna varacaksınız, kavuşacaksınız, divanında duracaksınız, karşı karşıya geleceksiniz. Öyle uzak sanmayın, uzak olacağınızı sanmayın.

 Ve beşşiri’l-mü’minîne. “Mü’minleri, iyilik yapan mü’minleri müjdele ey Resûlüm!” deniyor.

Şimdi açıklamaları yapalım. 

Mehîz veya biz mehîd diyelim. İki telaffuzda da nasıl söylersek Türkçe’si olmuş oluyor Arapça’sı değil. Araplar nasıl telaffuz ederse ederler. Araplar mehîd de demez mahîd der, meyi de biraz kalınlaştırır. 

Bu hayız hali, aybaşı hali dişi varlıklarda olan bir hadise. Mesela insanlarda da [dişi varlıklarda] olduğu gibi memeliler dediğimiz canlılarda da oluyor. Yavrunun büyüme yeri olan döl yatağından kirli bir akıntı geliyor. 

Bu neden oluyor? 

Ben doktor değilim ama doktorların söylediğine göre, hatırımda kaldığı kadarıyla bilmeyenlere, ilk duyanlara kısaca özetlemem gerekirse [durum şudur:] 

Allahu Teâlâ hazretleri insan neslinin ve diğer varlıkların neslinin devamını çeşitli düzenlemelerle sağlamış. Bu çoğalma ve üreme ve nesil verme çeşitli şekillerde oluyor. Bazen bölünme sûretiyle oluyor. Mesela hücrelerin bölünmesi filan gibi... Bazen de erkek tohumun dişi tohumla birleşmesi sonunda oluyor. Bu insanlarda ve insanlara benzer bazı durumları aynı olan başka varlıklar var; inekler, koyunlar, atlar gibi ehlî veyahut yabanî hayvanlardan; ormanlardan veya bizim beslediğimiz hayvanlardan... 

Erkek ve dişi varlık birleşiyorlar; tohumları birleştiği zaman o zaman evlat, yavru oluyor. Bu evlat rahimde oluyor, gelişiyor, geliştikten sonra bir zaman sonra karnı büyüyor, bir zaman sonra doğum oluyor, bebek dünyaya geliyor. 

İnsanlarda bu hâle gebelik hali, hamilelelik hali deniliyor ama o hamilelik devresinden sonra çocuk dünyaya geliyor. Bu hazırlığı dişinin vücudu belirli zamanlarda yapıyor ama eğer aşılanma olmazsa o hazırlık boşa gidiyor. O hazırlanmış olan malzeme, tabii durduğu yerde durmuyor bozuluyor, bu sefer akıp gidiyor. 

İşte dişinin döl yatağı, böyle bir yavru olsun diye hazırlık yaptıktan sonra herhangi bir döllenme olmayınca bu sefer zaman geçince o oluşum bozuluyor ve bir akıntı halinde dışarıya çıkıyor. O zaman bu hâle aybaşı hali deniliyor. Tabii bu oradaki hücrelerin yıpranması, kanın kokuşması ve canlı olan bir şeylerin zaman geçmesiyle ölmesinden ve dışarıya atılmasından dolayı oluyor. 

Cenâb-ı Hakk’ın insanların üremesindeki kurduğu düzen bu. Mesela beslenmemizde de bir düzen var. Ağzımızdan suyu ve gıdayı alıyoruz, mide bundan istifade ediyor; fazlaları idrar olarak, büyük abdest olarak çıkıyor. Bu da bir düzen, bu beslenme düzeni. Sonra kanımız mesela, havadan, ciğerlerden oksijeni alıyor, oksijen hemeglobinle birleşiyor hücrelere gidiyor, orada kullanılıyor, kullanıldıktan sonra, kullanılmış hava yani karbondioksit yine alyuvarlarla ciğerlere taşınıyor, oradan  üflenip dışa gidiyor. Bu da solunum düzeni. Yani vücut çeşitli muazzam, muhteşem düzenlerle çalışıyor. İnsan vücudu çok muhteşem; sinir teşkilatı, sindirim teşkilatı, üreme teşkilatı var. Üreme teşkilatında da yavru olsun diye hanımlarda rahiminde bir hazırlık oluyor ama beklenen birleşme, erkek tohumuyla yumurta ilkah olmayınca, aşılanmayınca bu sefer yavru olmadığı zaman o hazırlıklar çürüyor ve dışarıya akıyor. Buna hayız hali deniyor ve bu ilk başta kirli bir kan halinde oluyor, ondan sonra gittikçe azalıyor, az veya çok oluyor. Bazılarında birkaç günde bitiyor bazılarında daha uzun sürüyor. 

Bizim İmam-ı Azam hanefi mezhebine göre en azı üç gün en çoğuda on gün oluyor ve on günden sonrası artık mazeret sayılıyor, mazeretli durumuna geçiyor. 

İslâm’a göre hayız hâli bitince bir de gusül abdesti almak gerekiyor. Ne kadar güzel! Tertemiz temizlenmiş oluyor. 

Bu hayız halinde olan yani aybaşı halinde olan bir kimse namaz kılamıyor çünkü kanı akıyor; bu hâlinden dolayı oruç tutamıyor. Tabii bu bozulma hali olduğu için kadının ruhunda da bazı üzüntüler, sinirlilikler, yani ruh bakımından da bazı tezahürleri oluyor. Muhakkak Cenâb-ı Hak onları da düşündüğünden namaz kılma mecburiyeti olmuyor, oruç tutma olmuyor, Kur’an okuyamıyor, mushafa dokunamıyor. Bu haliyle camiye giremiyor, evli hanım kocasıyla cinsel yönden bir araya gelemiyor, bu halde cimâ denilen, birleşme denilen şey haram oluyor.

İlk defa bir kız böyle bir şey yokken bu hal başladığı zamanda artık buluğa ermiş, yeni bir genç kızlık çağı başlamış olmuş oluyor. Yani dinî bakımdan bu durumun önemi var; namazla, oruçla, mescide girmekle, Kur’an okumakla ilgili yönleri var bu işin. Önemli bir husus onun için biz hanımlara ait ilmihal neşrettik. Hanımların hallerini hanımlar bilsin, hacda bu durum olursa ne olacak, ekseriyetle sorarlar. Ramazan’da oruç tutamıyor. Hacda tavaf yapamıyor, Kâbe’yi tavaf edemiyor çünkü Mescid-i Haram’a giremiyor. Önemli... Ne zaman başladığını, ne zaman bittiğini bilmesi lazım. Benim bu durumum var diye eşine de söylemesi lazım, saklaması da doğru değil.

Evet, şimdi bu konuyu soruyorlar; Ve yes’elûneke ani’l-mahîd. İlk defa Peygamber Efendimiz’e sormuşlar. 

Neden ? 

Çünkü bu durumda olan âdet gören kadınla ilgili çevrede çeşitli tutumlar var. Mesela cahiliye devrinde araplar âdetli kadınlarla beraber durmazlar, beraber yemek yemezlermiş. 

Bu bir haksızlık yani. Kadıncağız ne yapsın, elinde olmayan bir sebebten daha doğrusu sıhhî bir sebebten. Sağlıklı bir kadın bu durumu şey yapıyor, [görüyor.] Yani evlat edinecek bir durum beliriyor, olmayınca bir dahaki sefere kalıyor, bir daha beliriyor, [olmayınca] bir daha ki sefere kalıyor. Yani sağlıklı olmanın bir tezahürü, bu olmasa doktora gitmek lazım. Tabii bir şey, tabii karşılanması lazım. Çünkü elinde olmayan bir şey. 

Yani insan yüznumaraya gidince ayıplanılıyor mu? 

O da onun hakkı, her yerde tertemiz yüznumaralar yapılıyor, yüznumaralarda da temizlik olsun diye sular vesaireler, çeşitli malzemeler hazırlanılıyor. 

Bu bir ihtiyaç; yemek ihtiyacı gibi, yemeği tabii gördüğümüz gibi, büyük ve küçük abdest zarurî olduğu gibi bu da doğal bir şey, tabii bir şey ama ne yaparlarmış?

Bu durumda olan kadınları hor görürlermiş ve onlarla beraber yemek yemezlermiş. 

Niye öyle yapıyorlar?

Yanlış. Bu âdet yahudilerde de mecusilerde de böyleymiş. Mecusiler biliyorsunuz ateşperestler yani eski İranlılar. Onlar da kadınlara böyle muamele ederlermiş. Hıristiyanlar ise yani nasraniler de onlar da hayza hiç aldırmazlarmış. Hatta cinsel ilişkiden bile kaçınmazlarmış ki bu da tehlikeli çünkü orada bir bozulmuş kan vesaire bahis konusu olduğu için bundan dolayı hastalıklar olabilir; hem kadında hastalıklar olur hem erkekte hastalıklar olur; o da doğru değil. 

İyi ki böyle bir mesele sorulmuş ve Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ bu âyet-i kerîmeyle cevabını veriyor. 

Medine-i Münevvere’de, Peygamber Efendimiz geldiği zaman, yahudi kabileler olduğundan ve Medine’deki arab kabileleri de bunlardan birçok yönden, örf ve âdet yönünden etkilendiğinden bu hayız meselesinde de onların bazıları yahudiler gibi, cahiliye devrindeki gibi hareket ediyor. Sonra bir de Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye gelen muhacirler var, onların ensardan farklı durumları var. Mekke’deki örf ve âdetlerde biraz değişiklik olabiliyor. Onun için ashabdan birkaç kimse ve Ebu’d-Dehdah rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn Peygamber Efendimiz’e; 

“Nedir bu durum, ve bu durumda biz ne yapmalıyız, nasıl davranmalıyız ?” diye sormuşlar; Cenâb-ı Hak cevabı veriyor;

Kul. “Ey Resûlüm! Sana soranlara de ki.” Hüve. “Bu âdet denilen, hayız denilen, aybaşı denilen olay.” Ezen. “Bir ezâdır, yani insana eziyet veren, nâhoş gelen bir olaydır.” 

Hakikaten kadında bu hâlinden dolayı ezâ duyar. Bir de bu ifrâzâtın yani akıntının kötü kokusu var, kötü rengi var, bir de bulaşması var. Ondan dolayı kadına da rahatsızlık verir, kadından ayrı başkalarına da rahatsızlık verir ama bu sağlıktan olan bir şey. Kadının sağlıklı olmasından, çocuk yapabilir durumda, sağlıklı hanım olmasından doğan bir şeydir. Aslında güzel bir şey; kısır değil, çocuk yapacak kabiliyetten mahrum değil, sıhhatli bir hanım demek. Yani kan akması sıhatsizliğini göstermiyor. 

Evet, bu bir ezâ durumudur, hanımı da üzüyor başkalarını da üzebilir. Fa’tezilü’n-nisâe fi’l-mahîd. “Hayz halinde kadınlardan uzak durun, çekinin.” Ama bu uzak durmak demin söylediğim gibi evi barkı, yatağı vesaireyi ayırmak tarzında değil. 

Ve lâ takrabûhünne hattâ yathurne. Burada ve lâ takrabûhünne demesinden fa’tezilû’nün ne mânaya geldiğine de biraz işaret etmiş oluyor. “Onlardan uzaklaşın, temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın yani cinsel yakınlaşma yapmayın.” deniliyor.

Yani Arapçası mücamaat denilen, cinsel ilişki denilen şeyi temizleninceye kadar yapmayın.

Temizlenmekten maksat nedir?

Bu kan bitinceye kadar yaklaşmayın. Çünkü buna hayız kanı derler, hayız bittiği zamanki hayızsız olan günlerede “tuhur hali” derler. Hattâ yethurne demek, “tuhur hali gelinceye kadar, hayız hali bitip tuhur hali gelinceye kadar” demek. “O zamana kadar yaklaşmayın.”

Fe-izâ tetahherne. “Tuhur hali zâhir olup da yani âdet kanı kesilip de temiz oldukların da tetahhür ettiklerinde.” 

Bu tetahhürde de “iyice temizlenmek” mânası var. Kısaca sadece oraları [avret mahallini] yıkamak bir temizlenme olabilirdi ama İslâm hayızı biten hanıma tepeden tırnağa bir gusül almayı emrediyor. O da güzelece tepeden tırnağa güzelce yıkananınca bu tetahhür oluyor. Temizlenmeyi aşırı, itinalı, iyice bir temizlenerek yapmak. İşte o temizlendikleri zaman;

Fe’tûhünne min haysü emerakümullahü. “Artık onlara Allah’ın emrettiği yerden veya emrettiği şekilde gidebilirsiniz.” 

Yanlarına gidebilirsiniz, yani artık karı koca arasındaki ilişki uygun olur. Ondan önce haramdı. Yani İslâm hayız halindeyken [cinsel ilişkiyi] haram kılıyor. 

Fe’tezilü’n-nisâe fi’l-mahîd. “Yanına yanaşmayın, haram.” Yani yanına yanaşırsa Allah’ın emrine aykırı hareket etmiş olur. Yanaşmayacak ama temizlendikten, gusül abdesti aldıktan sonra [haramlık kalkıyor.]

Burada da “temizlendikten sonra” demek iki türlü anlaşılıyor. Bizim hanefi mezhebine göre müddet tamam olup kesildikten sonra tamam, o tuhur hali başlayınca [cinsel ilişki] helal olur, haramlık kalkar demektir. Bazılarıda diyorlar ki hayır, o bitecek, bittikten sonra gusül abdesti de alacak, iyice yıkandıktan sonra [cinsel ilişki] helal olur diyorlar. İki kavil [görüş] var, hanefi kavli [görüşü] biraz daha kolaylık gösterici cinsten.

 Fe’tûhünne min haysü emerakümullâhü. “Allah’ın size emrettiği yönden.” 

Allah ne demişti?

“Hayızlı iken yaklaşmayın, hayız bittikten, tuhur hali geldikten sonra yaklaşın.” Fe’tûhünne min haysü emerakümullâhü. “O zaman Allah’ın emrettiği, müsaade ettiği, helal kıldığı şekilde ailevî ilişkiler olabilir.” mânasına.

Bir de bu min haysü kelimesi Arapça’da mekân ifade eder. 

Fe’tûhünne min haysü emerakümullâhü. “Allah’ın size emrettiği yerden bu ilişkiyi yapın.” mânasına geliyor. O zaman, onun dışında başka bir tarzda, yanlış bir yerden yanlış bir tarzda bu işi yapmamak gerektiği emredilmiş oluyor.

İnnellâhe yuhıbbü’t-tevvâbîn. “Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki hata yapsa bile hatasını anlayıp, pişman olup tevbe edenleri sever.” 

Tevvâb ne demek?

Tevbe etmeyi kendisine çok âdet edinmiş demek. Tâib “tevbe eden” demek, tevvâb da “tevbeyi çok yapan” demek. Onun için farsça kâr kelimesini ekleyerek tevbekâr diyoruz. 

Tevbekâr ne demek?

 Kârı tevbe olan yani işi gücü tevbe olan demek. Böyle, “aman hata mı yapmışım, eyvah yâ Rabbi beni affet! Yâ Rabbi beni affet! Yâ Rabbi beni affet!” diye Cenâb-ı Hakk’a ilticâ eden tevbekâr olanı Allah sever. Hatasını anlar anlamaz kendisini düzelteni sever.

 Çünkü bu âyet ininceye kadar yahudiler gibi hareket edenler vardı, veyahut mecusiler gibi veya cahiliye devri arabları gibi hareket edenler vardı. Hıristiyanlar gibi yapanları belki yoktu ama daha ziyade yahudiler gibi davranmışlar. İkisinin de uygun olmadığını ve burada tam akıl ve mantık ve ilme göre tavsiye buyurulduğu görülüyor.

Ve yuhıbbü’l-mütetahhirîn. “Allah tertemiz olmaya çalışanları da sever.” 

Hem tevbekârları sever hem tertemiz olmaya gayret edenleri sever. 

Bu mütetahhirîn, tertemiz olmaya çalışanlar... Bu tertemiz olmak, bir kanı siliyor, kan bittikten sonra tertemiz yıkanıyor filan maddî temizlik, bir böyle anlaşılabilir. Allah böylelerini sever. 

Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere’ye geldiği zaman Kubâ mescidini yapan mübarek Medineliler de kendiliklerinden böyle büyük abdeste gittikleri zaman filan tertemiz yıkanırlarmış. O Kubâ Mescidi anlatılırken;

“Ey Resûlüm! O mescidde namaz kıl. Öteki o münafıkların kurmağa çalıştığı Mescid-i Dırar’da namaz kılma. Seni çağırsalar da oraya gidip namaz kılma. Ötekilerin mescidinde, takvâ üzerine yaşayan, takvâ üzerine mescid bina eden kimselerin o takvâ üzerine bina edilmiş kimselerin mescidlerinde namaz kıl.” dedikten sonra bir de buyuruyor ki; 

Fî-hi ricâlün yühıbbûne en yetetahherû. “Orada öyle adamlar vardır ki onlar tertemiz olmayı severler.” 

Bu âyet inince o Kubâ mescidini yapan o ahaliye sormuşlar; 

“Allah sizi böyle tertemiz [diye] methediyor, siz ne yaparsınız ?” 

“Biz büyük abdeste çıkınca tertemiz yıkanırız.” diye taharetlendiklerini beyan etmişler.

Çünkü pek çok kimse öyle yapmıyordu, halen avrupada, vesairede de öyle yapmıyor. Yirmibirinci yüzyılda medeni dediğimiz milletlerde maalesef müslümanlar kadar temizliğe riâyet olmuyor. 

Şimdi dekan olan bir arkadaş var, onunla konuşan bir kadın, sık sık iç çamaşırı değiştirdiklerini demiş. 

Olur mu? 

Yani iç çamaşırı kirleniyor, değiştiriyor. 

Öyle şey olur mu? Tertemiz olmak varken, iç çamaşırını yani donunu kirletmeyecek temiz olmak varken, kirli iken donu çekip de sonra donunu sık sık değiştirmek olur mu? 

O kirliyken kokar. İslâm maddî temizliğe de çok önem veriyor; tırnak kesmek ondan, koltuk altları kıllarının giderilmesi ondan, kasık kıllarının giderilmesi ondan, bıyıkların fazlalarının alınması onun için... Böyle çeşitli temizlikler, maddî temizlikler ondan, abdest almak ondan, gusül ondan. “Allah temizleri sever.”

Bir de mânevî yönden yani günahlardan, fuhşiyattan, çirkinliklerden temiz olmakta, o da önemli, o da mânevî temizlik. Allah onları da sever, öyle olanları da sever. Yani, “Ey müminler! Siz de Allah’ın emirlerini tutun, bu hayızlı kadına karşı davranışlarınızda hem maddî temizliğe dikkat edin hem de mânevî yönden tertemiz olun. Allah öylelerini sever.” denilmiş oluyor. 

Bu birinci âyet-i kerîme 222. âyet-i kerîme idi.

İkinci âyet-i kerîme 223. âyet-i kerîmeye gelince;

Nisâükün harsün leküm. “Kadınlar sizin tarlanızdır.” 

Tarla ne demek?

Tarlaya insan mahsul ekiyor ondan sonra güzel güzel mahsul alıyor. Ağaç dikerse meyve alıyor, ekin ekerse mahsul biçiyor, tarladan ürün alıyor. Allah öyle yaratmış, varlıkların çoğunu eş eş yaratmış. Ezvâcen. Zevce zevce, zevc zevc, çift çift yaratmış. Hanımlar, çocuğun doğmadan evvel ekildiği ve orada yetişip olgunlaştıktan sonra doğduğu bir tarlaya benzetiliyor. Binâenaleyh neslin üremesi, insan neslinin devam etmesi, evlenen iki kişinin mübarek, güzel, sevimli bir yavruya kavuşması böyle oluyor. 

Fe’tû harseküm ennâ şi’tüm. “Binâenaleyh maden sizin tarlanızdır, tarlanıza ne zaman isterseniz gidin.” 

Ne zaman isterseniz gitmek serbest, ne şekil isterseniz gitmek serbest, ne halde isterseniz gitmek serbest ama bu âyet-i kerîmenin sebeb-i nüzulü şu: Medine-i Münevvere’deki yahudiler demişler ki;

“Tamam bayla bayan, gelinle güveyi, kocayla hanım birleşince çocuk oluyor tamam ama eğer bu [birleşme] şu şekilde olursa doğan çocuk şaşı olur.” demişler. Yani bu birleşmenin şeklini bahis konusu ederek, “Arka yönden yaklaşma olursa çocuk şaşı olur.” demişler. Bu peygamber Efendimiz’e bildirilince;

“Yahudiler yalan söyledi, böyle bir şey yoktur.” buyurmuş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hadîs-i şerîflerini dikkatle yani okursanız mutlaka dikkatinizi çekecek göreceksiniz ki tam çağdaş bir bilim adamının söyleyeceği gibi cevaplar veriyor ve yanlışlığı engelliyor. 

Mesela kendi çocuğu İbrahim vefat etti, küçük bir çocukken, o günde güneş tutulması oldu. Herkes dediler ki;

“Bak, Peygamber Efendimiz’in çocuğu öldüğünden bir yas alâmeti, mâtem alâmeti olarak güneş de tutuldu.” dediler. Peygamber Efendimiz hutbeye çıktı. Bakın o üzüntülü günde nasıl ümmetinin yanlış fikirlere saplanmasını engellemek istediğini gösteren çok güzel bir olay. Dedi ki;

“Ay ve güneş Allah’ın varlığını gösteren yaratıklardır. Bunlar bir kimsenin ölümüyle, doğumuyla iligili olarak tutulmazlar. Ay ve güneş tutulmasının –gündüz olursa güneş tutulması oluyor- birisinin vefatıyla yani benim oğlumun vefatıyla ilgisi yoktur. Bu bir gök olayıdır.” diye açıklama yaptı. Burada da;

“Çocuğun şaşı olmasıyla cinsel ilişkinin şekli arasında bir ilişki yoktur, yanlıştır.” diye onu açıklıyor. [Yahudiler] öyle dedikleri için bu âyet-i kerîme nâzil olmuş. 

Fe’tû harseküm ennâ şi’tüm. “Ne şekilde isterseniz hanımızla o tarzda birleşme olabilir.”

İbn Kesir, tefsirinde âyet-i kerîmenin izahında senetleriyle, belgeleriyle uzun uzun 10-15 tane hadîs-i şerîf getirmiş. Yani burada bir yanlış anlama olmasın diye benim tahmin etmediğim kadar teferruatla üzerinde durmuş. Hangi birleşme şekliyle olursa olabilir ama çocuk olacak şekilde olması lazım. 

Gayrimeşru şekil nedir?

Lut kavminin yaptığı gibi çocuk olmayacak yere birleşme yapmak gibi.

Arkadan yaklaşmanın iki mânası var; bir, şekil olarak arkadan ama çocuk olacak şekilde döl yatağına [yaklaşmak.] Bir de öyle olmayıp da Lûtîlerin, Lut kavminin Allah’ın yasak kıldığı, haram kıldığı şekilde yaptığı var. Öyle anlaşılmaması konusunda Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hadîs-i şerîfleri var. Bir kadına hayızlı iken veyahut arkasından, arka mekanına, dübürüne yaklaşmayın diye hadîs-i şerîfler var. Bunun küfür olduğuna dair, çok büyük bir günah olduğuna dair hadîs-i şerîfler var. Bir de böyle yapanın mel’un olduğuna, Allah’ın lanetine mâruz kaldığına dair hadîs-i şerîfler var. Teferruatı çok.  İbn Kesir çok pek çok hadîs-i şerîf rivâyet etmiş. Çünkü büyük hadis alimi, hadisleri dirâyetle tenkid ediyor yani irdeliyor, doğrusunu sağlamını açıklayıp beyan ediyor.

Tabii evlilikten murad cinsin, neslin devam etmesidir, hayırlı evlada sahip olmaktır. Zâyiat değildir, eğlence, keyif ve şey değildir. Tabii o da kısmen oluyor ama nefsani [arzulardan] ziyade doğal bir sebep, bir mecburiyet var. Ona riâyet etmek ve takvaya uygun bir tarzda hareket etmek tavsiye ediliyor. Allah’ın emrine aykırı olarak değil, günah olan şekilde değil Allah’ın emrettiği şekilde Allah’ın emrettiği yerden. Yani cinsel arzunuzu, zevkinizi gayrimeşru şekille sağlamaya kalkışmayın.

 Ve kaddimû li-enfüsiküm. “Kendiniz için ileride işinize yarayacak hayırlı şeyler yapın, ihtiyatlı davranın, istikbalinizde sizin başınızı derde sokacak günahlı işlere bulaşmayın, sevaplı işler yapın Allah’ın emri üzerine o çizgide durun, [Allah’ın] emrine uygun hareket edin.” Vettekullah. “Allah’ın emrine isyan etmekten sakının, kahrına gazabına uğramaktan korunun.” Va’lemû. “Biliniz ki.” Enneküm mülâkûhü. Bu çok mühim bir şey, keşke hepimiz bunu duvarlara assak.

 Va’lemû enneküm mülâkûhü. “Biliniz ki ey insanlar! Allah’a mülâki olacaksınız.” 

[Allah’ın] huzuruna çıkacaksınız, karşı karşıya geleceksiniz, Allah’a kavuşacaksınız. Yani Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna çıkan insanın iki durumda çıkması bahiskonusu: Ya âsi, mücrim, suçlu, günahkâr, yüzü kara, kalbi kara, kâfir, münkir, müşrik, münafık… Böyle bir şekilde çıkıp Allah’ın gazabına uğramak var. Ya da Allah’ın sevdiği, razı olduğu, Allah’a güzel ibadet etmiş, Allah’ın rızasını, sevgisini kazanmış, sevdiği bir kul olarak O’nun huzuruna varmak var. Bunu düşünmek lazım. Bir gün insan O’nun huzuruna varacak, yaptığı işe dikkat etmeli, emirleri tutmalı yasaklardan kaçınmalı.

Enneküm mülâkûhü tabii Allah âşıkları için de çok büyük bir müjde. Allah’a inanan mü’minlerin; “Ne mutlu ki böyle hasret devam etmeyecek, Cenâb-ı Hakk’a kavuşacağız.” diye sevinmesi lazım. Onun için buyuruluyor ki;

Ve beşşiri’l-mü’minîne. “Ve böylece mü’minleri müjdele.” Yani, “Cenâb-ı Hakk’a kavuşacaksınınz ey müminler!” diye [onları müjdele.] 

Bir kere kavuşmak büyük bir nimet ve devlet ve şeref. Hasret bitecek Cenâb-ı Hakk’a kavuşacak. Hani Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Efendimiz hazretleri kaddesallahu sıırahu’l aziz Şeb’i Arûs demiş ya. Yani vefatı gecesine düğün gecesi demiş. Yani kavuşmaya gidecek. Dostun dosta kavuşma gecesi oluyor. Mâtem gecesi değil sevinç gecesi, düğün gecesi diyor; güle oynaya, sevine sevine âhirete gidiyor. Bir de, “Benim tabutum göründüğü zaman vah vah, yazık demeyin, ayrılık demeyin, ben ayrılmaya değil kavuşmaya gidiyorum. Yazık denilecek bir şey yok, sevinilecek bir durum var. Asıl günahta kalan yazık etmiştir.” diye şiiri var. Biliyorsunuz [bu şiirin takvim yaprağının arkasında] hocamız rahmetullahi aleyh’in vefatı gününe denk gelişi de bir ilginç olaydır.

Tabii vettekullah, bir, Allah’tan korkmayı tavsiye ediyor. Vettekullâh va’lemû enneküm mülakûhü. “Allah’tan korkun ki ve bilin ki Allah’a kavuşacaksınız, huzuruna varcaksınız.” Bir, korkun, yani haramlardan günahlardan sakının, bir de o zaman Allah’ın emrine uygun hareket edenlerin mükafatını alacağı zaman. Allahu Tealâ hazretleri iyileri taltif edecek, mükafatlandıracak ve cennetine sokacak, ebedî saadete erdirecek.

 Ve beşşiri’l-mü’minîn. “İşte ey Resûlüm! Mü’minleri de müjdele!” diye buyuruyor. 

Tabii bu zor bir âyet-i kerîme. Çünkü şahsen ben bu gibi konuları konuşmayı, söylemeyi, dinlemeyi küçükten beri çok sıkılırım, utanırım, uygun görmem ama İslâm dini ve Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz’in davranışlarına bakıyoruz, böyle dinî bir konunun iyi anlaşılması için Peygamber Efendimiz açık davranıyor, Kur’ân-ı Kerîm de açıkça beyan ediyor. 

Mesela kadının birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hanımının yanına gelmiş demiş ki; 

“Eşim bana şöyle bir şekilde yaklaşmak istiyor, ben de bunu Resûlullah’a sormak istiyorum.” 

“Bekle, buyur otur, Peygamber Efendimiz gelince sorarız.” demiş. 

Peygamber Efendimiz gelince kadıncağız utancından dışarıya çıkmış, Peygamber Efendimiz’in zevcesi Ümmü Seleme validemiz Peygamber Efendimiz’e;

“Bir kadın geldi, kocası kendisine arkadan yaklaşıyormuş, bu uygun mu değil mi diye, o uygun görmüyormuş da sormaya geldi.” diye soruyor. Peygamber Efendimiz diyor ki;

“O kadıncağızı geri çağır.” Çağırdıktan sonra da tebliğ ediyor; 

“Çocuk doğacak yerden olmak şartıyla meşrudur, onun dışındaki [yerden] haramdır, doğru değildir.” diye beyan ediyor.

Söylemek gerekiyor. Sahabe-i kirâmdan bazıları Hz. Âişe validemize, bazıları da daha başka bu konuyu bilen alim hatun kişilere gittikleri zaman, yani, “Biz sana bir soru sormak istiyoruz. Sormak istiyoruz ama bir taraftan da soracağımız konudan utanıyoruz.” diye böyle utanarak şey yapıyorlardı. “Söyleyin” deyince de onlar da cevabı veriyorlardı. Allah’ın hükmü böyledir, mesele budur diye beyan ediyorlardı.

 Onun için bir hakikatı beyan etmiş olduk. Birkaç hakikatı beyan etmiş olduk. Bir kere, bilmeyenler bilsin ki âdet gören insanların dine göre durumları var; mesela camiye giremezler, belki bazı kimseler bunu bilmiyordu;  Kur’an’ı okuyamazlar, el süremezler, belki bunu bilmiyorlardı; hacca gitseler kabeyi tavaf edemezler, o günlerde oruç tuıtamazlar... Bunları bilecek. Sonra yıkanması gerektiğini bilecek. Âdet bitti, bir gusül abdesti alması gerektiğini bilecek. Bu da önemli bir şey çünkü gusül abdesti olmayınca ondan sonraki temiz günlerindeki namazları da olmaz, çünkü gusül abdesti yok. Gusül abdesti alması lazım bunu bilecek.

Evlinin kocasıyla ilişkilerinin bu zaman içinde olmayacağını öğrenmesi de önemli bir şey. İki taraf içinde önemli; koca da kendisini tutacak, hanım da böyle bir durumum var diye söyleyecek. Böylece sıhhî bakımdan, tıbbî bakımdan da çok uygun olan bir şeyi yapmış olacaklar, hastalıklardan da korunmuş olacaklar. 

Bunun dışında hanım ile bey arasında evlilik ilişkileri İslam’da serbest olduğu açıkça beyan ediliyor. İslâm bu husuta çok mâkul bir tarzda [hükümler koyuyor.] Böyle anlamsız yasaklamaları reddediyor. Hayır, öyle değil, karı koca çocuk olacak şekilde istedikleri şekilde şey yapabilirler, biribirleriyle yakınlaşabilirler. Bunun ön dönük arka dönük yan yatık veya şu veya bu şekilde olması yasak değildir. Bundan dolayı üzülmeye veya çekinmeye de lüzum yok, doğaldır. Yeterki çocuk doğacak tarzda olsun, çocuk doğma yerinden başka bir şekilde olmasın diye bu da belirtilmiş oluyor. Bu da önemli. 

Kötü âdetler çok yaygın, bu, dünyada özellikle tâ eski yunanlılardan, lut kavminden başlamış. Biliyorsunuz eski yunanistanda bu sokrates, vesaire filan zamanında, onların hayatlarını okuduğu zaman insanın tüyleri diken diken oluyor. Homoseksüellik, lezbiyenlik, daha başka böyle erkeğin erkekle kadının kadınla iktifâ etmesi, evlenmesi, birleşmesi veyahut erkeğin erkekle veya kadınla arkadan birleşmesi gibi çeşitli çirkin cinsel sapıklık dediğimiz şeyler olagelmiş. Bunların doğru olmadığını da tabii âyeti okuyarak öğretmiş oluyoruz. Bunları bilmeden yapanlar varsa onların da haram yaptıklarını anlayıp tevbe etmeleri istenmiş oluyor. Tevbe edenleri, hatasını anlayıp dönenleri Allah’ın sevdiği beyan ediliyor. 

İnnellâhe yuhıbbü’t-tevvâbîn. “Şüphe yok ki Allah tevbe edenleri sever.” Ve yühıbbü’l-mütetahhirîn. “Madden, mânen, ruhen bedenen, her yönden tertemiz olanları sever.” 

Ne mutlu böyle tertemizliği öğreten; aklı, mantığı, ilmi, irfanı, tam bilim adamlarının hayran kalacağı şekilde şey yapan bir dine sahip olmamız ne büyük mutluluk! 

Elhamdülillah alâ nîmeti’l-İslâm.

Bizim bakanlık yapmış bir kardeşimiz, dostumuz Amerika’da Huston eyaletinde şeylerle konuşurken, yemek getirmişler. Yemekte bizim kardeşimiz, dostumuz o yemekten yemek istememiş. Yanındaki Amerikalı demiş ki;

“Bu domuz eti değil, sığır eti, yiyebilirsin.” Demiş ki;

“Bizde sadece domuz eti yasak değildir.” Bakanlık yapmış olan, şimdi milletvekili olan dostumuz Amerikalıya öğretiyor.

“ Bizde sadece domuz eti yasak değildir.”

Başka ne yasaktır?

“Kesilmemiş hayvanın eti de yasaktır. Yani kesilecek kanı akıtılacak.” demiş. Bunun üzerine Amerikalı hayretler içinde çok heyecanlanmış demiş ki;

“Ooooo, fevkalade, fevkalade! Ne kadar güzel!” demiş. Yirmibirinci yüzyılda da, o zaman tabii bu olay yirminci yüzyılda, bir-iki yıl önce oldu ama, bu çağda da böyle şimdi anlaşılıyor ki hayvan eğer kanı kesilmeden [akıtılmadan] öldürülürse kanı damarlarında kalırsa o kan çok çabuk bozuluyor; kan çok çabuk bozulduğu için ette çok çabuk mikroplanıyor; kanın akıtılması çok iyi oluyor buda çok güzel” demiş.

İslâm, sığır etide olsa, kafasına bir topuz vurulduğu zaman, kanı akıtılmadığı zaman o et haram kılıyor. Boğuldu, boynuna bir şey takıldı koyun öldü, [o zaman da] haram oluyor. 

Neden?

Kesilmedi, yani kan akıtılmadığı zaman sağlığa uygun olmadığından İslâm onu yasaklamış oluyor. Tam böyle herkesin hayran kalacağı bir şey.

İslâm’ın bütün hükümleri böyle. Düşünün ki kaç asır, 14 asır önceden diş temizliğine ne kadar önem vermiş; idrar yollarının temizliği, hastalıkları engellensin diye sünnete önem vermiş; tırnakların kesilmesine, koltuk altlarının kesilmesine önem vermiş; traşa, güzel koku sürünmeye, temiz giyinmeye, temiz yerde bulunmaya önem vermiş. 

Nice nice her vesileyle vazlarımda meseleleri yeri geldikçe hatırlatıyorum, söylüyorum. Elhamdülillah, ne kadar güzel! İnancımız, dinimiz sapasağlam; Allah’ın Resûlünün öğretttiği şekilde [duruyor.] Elhamdülillah, Kur’ân-ı Kerîm bize kadar hiç bozulmadan gelmiş böylece okuyoruz. 

Allah bize dinimizin kıymetini bilip güzelce tertemiz yaşamayı nasip etsin. Bu dinimizi çoluk çocuğumuza öğrettiğimiz gibi başka milletlerede böyle tatlı tatlı öğretmeyi Allah bize, cümlemize nasip eylesin. Bu da hepimize bir vazife. Müslüman olmak önemli bir iş olduğu kadar, İslâm’ı başkalarına anlatıp yaymak da bir vazife. Çünkü başkaları bâtıl dinlerini yaymak için ne çalışmalar yapıyorlar; öküze tapanlar, haça puta tapanlar ne çalışmalar yapıyorlar; yanlış şeyleri insanlara öğretmek için ne milyarlarca dolarlar harcıyorlar .

Biz doğruyu, güzeli, temizi bilenler durursak Allah hesabını sorar. Sen niye anlatmadın? Dininin güzelliğini, temizliğini, bilimselliğini niye ifade etmedin, niye bilmedin, niye çalışmadın? diye sorar. 

Allah hem iyi müslüman olmamızı nasip etsin hem de başkalarının müslüman olması için canımızla, malımızla, ilmimizle, irfanımızla var güzümüzle her türlü imkanımızla ve müktesabatımızla en güzel tarzda çalışmaları cümlemize nasip eylesin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 001.Kur an-ı Kerim in Faziletleri 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 002.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 003.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş, Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 004.Euzü Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 005.Fatiha (1 - 2) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 006.Fatiha (3) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 007.Fatiha (4) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 008.Fatiha (5 - 7) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 53 playlist like
playlist play 009.Bakara Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 010.Bakara (1) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 011.Bakara (2) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 012.Bakara (3) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 013.Bakara (4 - 5) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 014.Bakara (6 - 7) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 015.Bakara (8 - 10) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 016.Bakara (11 - 13) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 017.Bakara (14 - 22) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 018.Bakara (23 - 24) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 019.Bakara (25) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 020.Bakara (26 - 27) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 56 playlist like
playlist play 021.Bakara (28 - 29) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 022.Bakara (30) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 023.Bakara (31 - 33) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 024.Bakara (34) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 025.Bakara (35 - 36) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 026.Bakara (37 - 39) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 027.Bakara (40 - 43) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 028.Bakara (44 - 46) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 029.Bakara (47 - 48) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 030.Bakara (49 - 50) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 031.Bakara (51 - 54) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 032.Bakara (55 - 57) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 033.Bakara (58 - 60) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 034.Bakara (61) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 035.Bakara (62) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 036.Bakara (63 - 66) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 037.Bakara (67 - 73) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 038.Bakara (74 - 77) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 039.Bakara (78 - 82) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 040.Bakara (83) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 041.Bakara (84 - 86) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 042.Bakara (87 - 88) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 043.Bakara (89) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 044.Bakara (90) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 045.Bakara (91 - 96) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 046.Bakara (97 - 98) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 047.Bakara (99 - 101) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 048.Bakara (101 - 103) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 049.Bakara (104 - 105) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 050.Bakara (106 - 107) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 051.Bakara (108) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 052.Bakara (109 - 110) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 053.Bakara (111 - 112) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 054.Bakara (113) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 055.Bakara (114 - 115) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 056.Bakara (116 - 117) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 057.Bakara (118 - 119) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 058.Bakara (120 - 121) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 059.Bakara (122 - 123) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 060.Bakara (124) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 061.Bakara (125) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 062.Bakara (126) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 063.Bakara (127 - 128) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 064.Bakara (129) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 065.Bakara (130 - 132) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 066 Bakara (133 - 134) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 067.Bakara (135) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 068.Bakara (136 - 138) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 069.Bakara (139 - 141) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 070.Bakara (142) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 071.Bakara (143) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 072.Bakara (144 - 147) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 073.Bakara (148 - 150) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 074.Bakara (151 - 152) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 075.Bakara (153 - 154) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 076.Bakara (155 - 157) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 077.Bakara (158) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 078.Bakara (159 - 162) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 079.Bakara (163 - 164) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 080.Bakara (165 - 167) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 081.Bakara (168 - 171) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 082.Bakara (172 - 173) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 083.Bakara (174 - 176) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 084.Bakara (177) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 61 playlist like
playlist play 085.Bakara (178 - 179) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 086.Bakara (180 - 182) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 087.Bakara (183 - 184) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 088.Bakara (185) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 089.Bakara (186) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 090.Bakara (187) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 66 playlist like
playlist play 091.Bakara (188) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 092.Bakara (189) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 093.Bakara (190 - 192) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 094.Bakara (193 - 195) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 095.Bakara (196) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 096.Bakara (197) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 097.Bakara (198 - 199) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 098.Bakara (200 - 202) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 099.Bakara (204 - 207) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 100.Bakara (208 - 210) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 101.Bakara (210 - 212) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 102.Bakara (213) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 103.Bakara (214) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 104.Bakara (215 - 216) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 105.Bakara (217 - 218) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 106.Bakara (219-220) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 107.Bakara (221) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play Ali İmran 92 - Furkan 74 - İnfak, Gıpta Edilecek Kimseler, Sadaka Vermek 19.03.2025 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play Ali İmran 98 - 101 - Hristiyanların Allahın Ayetlerine Tutumları 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play Bakara 104 - Rahman 1- 4 - Kuranı Öğrenmek, Kıymet Bilmek 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Bakara 146 - Hicr 2 -3 - Doğru İnançın Önemi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Hac 73 - 76 - Müminun 14 - İnsanın Yaratılışı Süreci 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play İnsan 1 - 31 - Dünya Sevgisi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Rahman 5 -13 - Herşeyin Dengeli Olması ve Her Varlığın Secde Etmesi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Tekvir 1-14 - Kıyamet Günü Alametleri, Mahşer Anı, Pişmanlıklar 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Canlı Yayın
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Canlı Yayın
Canlı Yayın Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close