el-Hamdü lillahi rabbil âlemîn hamden, kesiran, tayyiben mübareken fih. Âla külli halin ve fi külli hin. Vessalatü vesselamü alâ seyyidina ve senedina Muhammed'in ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahu biihsânin ila yevmin din.
Emma ba'dü:
Fe kâle Resullah sallallahu aleyhi ve sellem
أَتَدْرُونَ مَا أَكْثَرُ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ الْجَنَّةَ؟ تَقْوَى اللهِ، وَحُسْنُ الْخُلُقِ. أَتَدْرُونَ مَا أَكْثَرُ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ النَّارَ؟ الْأَجْوَفَانِ: الْفَمُ وَالْفَرْجُ
Ekseru mâyudhilu’n-nâse’l-cennete.Takva’llahi.Ve-hüsnü’l-huluki. Ve ekseru mâyudhilu’n-nâse’n-nâre. El-ecvefâni. El femü velferc.
Ahmedb.Hanbel, Buhârî, Tirmizî, İbniMâce, Hakim, İbni Hibban gibi kaynaklar kaydetmişler. Ebu Hureyre radiyallahu anh ten. Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz buyuruyor ki:
Ekseru mâyudhilu’n-nâse’l-cennete? İnsanları cennete en çok sokan şey nedir?
Ne yapacaklarda cennete girecek? İki şey.
Ekseru mâyudhilu’n-nâse’l-cennete?İnsanları en çok cennete sokacak şey Takva’llahi. Takvâdır. Allah'tan sakınmak, çekinmektir.
Ve-hüsnü’l-huluki. Güzel huydur. Güzel huylular cennete girer. Takvâ ehli olanlar cennete girer. Takvâ, insanı cennete götürür.
Takvâ ne demek? Takvâ Allah'tan korkmak, sakınmak, çekinmek; ihtiyatlı, dikkatli, titiz hareket etmek demek. Yaptığı işe dikkat etmek. Söylediği söze dikkat etmek. Sevaplı iş yapmaya çalışmak, günahlı iş yapmaktan, sakınmak demek. Takvâ bu. Takvalı insanda ihtiyatlı, dikkatli, titiz, iyi müslüman demek. Sevaplı işler yapmaya çok koşturuyor. Günahlı işleri yapmaktanda çok uzak duruyor.
Bir de hüsnü’l-huluki Huyun güzelliği. Huyu güzel oldu mu insan cennete girer. Huyu kötü oldu mu hacıda olsa hocada olsa mürid de olsa şeyh de olsa. Büyük de küçük de olsa. Zenginde olsa fakirde olsa fayda etmez. Kötü huyundan dolayı, cehenneme girer. Kötü huyları, mutlaka ezberlememiz lazım.
İyi huy nedir? Sabır, iyi huydur. Şükür, iyi huydur. Vefa, iyi huydur. Tatlı dillilik, iyi huydur. Geçimlilik, iyi huydur. Adaletlilik, iyi huydur. Cömertlik, iyi huydur vesaire.
Kötü huylar hangileridir? Kin tutmak kötü huydur. Vefasızlık kötü huydur. Sabırsızlık, asabilik,gazaplık, öfkeli olmak kötü huydur. Geçimsiz olmak, kötü huydur vesaire. Bunları da öğrenelim. Hem ailemizde uygulayalım, hem çevremizde uygulayalım. Hem camimizde uygulayalım hem cemiyetimizde uygulayalım. Hem içimizde uygulayalım, hem dışımızda uygulayalım. Şu cennete girmeye çalışalım.
Cennete girmenin iki yolu. Takva, yaptığı işi düşüne taşına yapıp, iyi Müslüman olmaya çalışmak. Sevaplı işleri yapmak. Günahlardan kaçınmak. Bir de güzel huylu olmak. Hepimizin tonlarla kötü huyu vardır. Hepimizin.
“En akıllısı deli Bekir
Ol dahi zincirde yatur”demiş.
Herhalde çocuklarını mı sormuşlar eskilerden birisine. Çocukların kaç tane? Ne yapıyor? İsimleri ne? Ne iş yaparlar? Çocuklarımın en akıllısı deli Bekir, demiş. Onu da zincire bağlamışlar. Zincirlik deli, yani az deli de değil. Bayağı zırdeli demek ki.
Zincirden kurtulduğu zaman zarar veriyor sağa sola. Onu da zincire vurmişler. En akıllısı deli Bekir olursa, en delisi ne olur artık? Var oradan kıyas eyle. Çok kötü huylarımız var. Kendini beğenmek, kibir. Kötü huydur. Hepimizde var.
Kendimizi çok beğeniriz. Aynaya bakıp bakıp dururuz. Var mı benim gibisi, deriz. Saçımızı tararız, bıyığımızı tıraşlarız. Sağımıza bakarız solumuza bakarız. Hanıma bağırırız. “Ya gömlek niye ütülenmemiş. Ya şu şöyle niye. Bu böyle niye.” Vesaire. Bir kusur bulacaklar diye ödümüz patlar.
İnsanoğlunun kendini beğenmesi, kendini beğenmek ucub yani kendine hayran. Kendini beğeniyor. Bir de kibirlilik, burun büyüklüğü. Burnu havada olmak, adamın yanına yanaşılmıyor laf söylenmiyor. Söylendiği zaman, ateş püskürüyor.
Bizim profesörlerden biris, adres sormak istemiş Fransa'da. Veya İspanya'da galiba. Birisinin yanına yanaşmış. Afedersiniz falanca yere nerden gidilir, deyince. Adam burnunu havaya kaldırmış. Küstah! demiş. Sen benim rahatımı nasıl bozarsın burada, demiş. Vay be. Yani adres soran bir insana bile söylediği lafa bak herifin. Burnuna bak. Nerelerde dolaşıyor. Bulutların üstüne çıkıyor. Uçakların geçtiği yere kadar çıkıyor, bulutlardan. Uçaklar çarpacak nerdeyse burnuna. Ne adamlar var.
Güzel huylu olalım. Takvâ ehli olalım. Bunların da sahtesini Allah kabul etmiyor mâlum. Hakikîsini elde etmeye çalışalım. Yapmacık yapıyoruz. Hepimiz yapmacık. Her işimiz yapmacık. Neden? Bir zaman gelir sahte sahte yaparken, insafa geliriz de hakikîsini yapmaya başlarız diye taklitten başlıyoruz. İş o yani. Zikirde öyle.
Asıl zikir;Allah'ı hatırından çıkartmamak demek. Allah Allah Allah gözümüzü bir tarafta, aklımız bir yerde, kulağımız bir yerde. Allah Allah Allah. Ya sen ne yapıyorsun? Kaç tane Allah dedin? Valla bilmem. Allah mı dedin, La ilahe illallah mı dedin? Onuda bilmiyor nerdeyse. Yani otomatiğe takmış kendi kendine rölantide. Olmaz.
Asıl zikir; Allah hatırında olmak. Oturuşunda kalkışında Allah'ın kendini gördüğünü bilerek işittiğini bilerek her işini Cenâb-ı Mevlâ'nın huzurundayım ben diye edepli yapmak. Asıl zikir bu.
Bizim yaptığımız ne? Bizim ki tezekkür. Yani zikir taklidi. Ne olacak? Taklitten yavaş yavaş kalbimiz uyanırsa. Hakikî zikir ehlinden oluruz diye. İnşaallah, o taklitlerimizi Cenâb-ı Hak giderek günden güne hakikîleştirsin. Sahteliklerimiz samimiliğe dönsün. Allah’ın takvalı, güzel huylu, halim selim, evliyâ ahlaklı, Kur’an huylu Kur’an yolunda yürüyen kulları olalım inşaallah. Kızmayalım. Sabredelim filan. Allah bize güzel huylarıda öğretsin. Takvâyı da yapmayı nasip etsin.
Hadisin ikinci tarafı:
Ekseru mâyudhilu’n-nâse’n-nâre?. İnsanları da en çok cehenneme sokan şeyler. En çok cehenneme nerden giriyor? İstatistik yapılsa sayım yapılsa. Sen neden cehenneme girdin? Sen niye girdin? Kapıda. İçeri girenlere. Birisi sayım yapsa, sorsa. Peygamber Efendimiz bildiriyor. Sayıma lüzum yok. Sayım suyum yok. İş belli. Ekseriyetle insanları cehenneme sokan şey. Acaba nelerden cehenneme giriyor insan?
El-ecvefâni. İki ortası boş şey. İki ortası boş şey. Ecvef ortası boş demek. Çukur demek. İki ortası boş şey. Bundan kasıt nedir? Birisi el fem. İki dudağın arası boş ya. Oradan o ismi almış. Ecvef. Ekseriya insanlar, bu dilinden cehenneme giriyor.
Neden giriyor? Dilini çıkarttığı için mi? Hayır. Diliyle yalan söylediği için. Gıybet ettiği için. Küfür sözü, söylediği için. Günah söylediği için. Allah'ın sevmediği lafları söylediği için. Ekseriyetle günahlar, dilden kazanılıyor. Git kahveye. Şöyle kenara çekil. Başlığını, kaşının üstüne doğru indir. Kimse seni görmesin. Böyle sessiz sedasız uzakta,n milleti gözle bakalım. Neler konuşuyorlar.
Ne ipe sapa gelmeyen laflar söyleniyor. İpe sapa gelmeyen yani bir yerinden tutulmuyor. Demet yapılmıyor. Acayip laflar. Neler konuşuyorlar. Nelere gülüyorlar. Ondan sonra bu adamları, dindarlık noktasından bir puanlamaya tâbi tutsak not vermeye kalksak kaç tanesi sınıfı geçer. Kahveden çıktığı zaman iyi birşey olur. Kahveyi bırak. Lokantaya git. Lokantayı bırak,çarşıya git. Çarşıyı bırak kıra bayıra git. Kalabalık neresi varsa, oraya git. Şu insanlara bak. Ekseriyetle sözleri televizyona bak.
Televizyonda hepsi karşınızda. Televizyonda; çarşı,pazar, kilise, cami, dünyanın kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı, dağlar, tepeler, dereler... Her cins insanlar, insanların evleri, yemek yiyişleri, yatak odaları, yatışları, kalkışları, banyoları. Mahsustan banyo yaparken de alıyor. Bunu bana ne diye verdin ne diye alıyorsun. Onu da alıyor. İlle bir günaha sokacak seyredeni.
İstediğin kadar sen kapıları kilitle. Arkasından sürgüle. İstersen kuvvetli muhkem kapılar yap. Birde arkasına, böyle kale kapılarının arkasından böyle sağlam olsun diye takviye dayat. İstersen Ömer Efendi’ye git. Soğuk demirden en kalın şeyleri yaptır. Kapının açılmaması için, kamyonla vursa bile açılmayacak gibi.
Ama şeytan televizyonun ekranından, içeri giriyor. Hem kendisi giriyor hem ordusu giriyor. Hem insanların şeytanları giriyor senin evine. Hem cinlerin şeytanları giriyor. Hem de insanın gözünden vücuduna giriyorlar. Gönlüne giriyorlar. Gönlünü istila ediyorlar. Gönlü, kapkara kararıyor. Allah kurtarsın.
Ama ben daha şimdiye kadar, evinden televizyonu atabilen, bir babayiğit görmedim. Bir baş pehlivan görmedim. Kırkpınar’da bu sene birinci olana soracağım bakalım. Sen pehlivanlıkta birinci olmuşsun ey başpehlivan. Başpehlivan mısın?Evinde televizyon varken attın mı? Atabildin mi? Atamadın mı? Ben atamadım televizyon var. O zaman sen başpehlivan değilsin. Benim aradığım değilsin. Ben evindeki televizyonu atabilecek başpehlivan arıyorum.
Neden başpehlivan? Karısını yenecek, çoluk çocuğunu yenecek, kendi nefsini yenecek, şeytanı yenecek de televizyonu dışarı atacak. Karıyı nasıl yenersin sen? Kadın zayıf görünür, ufak tefek görünür, sessiz görünür, güçsüz görünür ama kadının fendi erkeği yendi. Ne demek? Kadın allem eder kallem eder ,erkeği istediği çizgiye getirtir.
Silahlarından bir tanesi ağlamaktır. Bir tanesi de medihtir. Arslansın, kaplansın bitanesin bilmemne filan. O zaman gene dediğini yaptırır. Sonunda yaptırır. Erkeklerin dünyaya hakim olduğu idare ettiği filan, hepsi hikaye aldatmaca.
Dünyayı kadınlar idare ediyor. Kadınları da çocukları idare ediyor. Çocuklar da anasına istediğini yaptırır. Anne, şunu istiyorum. Hele bir almasın annesi. Hoplar zıplar tepinir. Küçücük çocuk anasını babasını yener dediğini yaptırır.
Bir; demek ki dilden en çok cehenneme giriyor insanlar. Başka ikincisi?
Utanıyorum ama söylemem lazım. Birisi de ferc. En çok bundan insanlar cehenneme girer. Neden? Kuvvetli bir duygu olduğundan bu duygu insanları yener. Bu duygu insanları yenip, günahı işletir. Harama baktırır. Kadının peşinden koşturur. Randevuyu aldırtır. Herşeyi yaptırtır. Bu duygu. Halbuki Allah bu duyguyu insanlar evlat sahibi olsun diye vermiştir insanların içine. İnsanlarda da vardır bütün mahlukatta da vardır bu duygu.
Ama Allahu Teâlâ hazretleri emretmiştir. Bak, bu duyguyu;evlenin, evlilik yoluyla çoluk çocuk sahibi olacak şekilde kullanın. Evlilik dışı ilişkilerde, ters ilişkilerde kullanmayın. Ama şeytan hep işin tersini yaptırtır insanlara.
Hep olmadık tarafını yaptırtır. Ve sonunda hacıyı da hocayı da aldattırır. Tuh, yazıklar olsun dedirtir. Vah dedirtir. Evliyide aldatır, bekarıda aldatır. Evli adam, evde gül gibi karısı vardır. Gider bir başka kadına. Bilmem dairesinde çalışan bir kadına. Veya sokakta gördüğü birisine. Veyahut tüccar. Dükkanına gelen müşteriye, aldanır.
Müşteri değil zaten gelen kapıdan girerken bakacaksın müşteri değil. O seni avlamaya geliyor. Biliyor ki, bu dükkanın sahibinin parası var, Mercedes’i var, arabası var, evi barkı var. Onu kandırmaya gidiyor.
İngiliz kızları diyorlarmış ki; bir İngiliz kızının bana anlattığına göre, daha doğrusu bizim hanıma anlattığına göre “Biz arkadaşlarla konuşurduk. Hadi gidelim şu üniversitede birkaç Ortadoğu’dan gelmiş öğrencilerden kandıralım.” derdik, diyor. Bu kandırmış evlenmiş de. Sonra müslüman olmuş, örtünmüş filan. Tamam. Bu itiraf ediyor şimdi.
Bizimkiler de bilmez bu işi. Babalar hiç bilmez. Babalar bir önceki asırdan. O oğlunu okuyacak, adam olacak, büyüyecek de maşallah paşa olacak benim oğlum, diye. Kadında komşulara ballandıra ballandıra anlatır. Oğlu paşa olsun diye, Amerika'ya gönderir. Oğlanda anadan babadan uzakta, üzerindeki baskı kalkmış. Ondan sonra ötekiler de zaten bir Ortadoğulu avlayalım. Ortadoğu’nun zenginleri geliyor buraya. Fakirleri gelemiyor. Tahsil yapmak kolay değil. Paralıları geliyor. Şunlardan bir tanesini aldatalım diye.
Nasıl aldatırız? Donanırsın, boyanırsın, sürünürsün, takıştırırsın. Bu işin sanayi var. Gidersin güzellik salonuna. Zaten filmler herşeyi öğretiyor. Gelirsin. Çocukcağız da zaten Türkiye'de, Anadolu'da görmemiştir. Onu görünce bir yayılır, bir şaşırır. Ondan sonra Türkiye'ye bir telefon. Anne ben gönlümü birisine kaptırdım. Al yavrum. Alamıyorum. Aldı gönlümü, kaçtı.
Ne olacak şimdi?
Bir tanesinin çocuğu çalışkan. Amerika'yı kazanmış, burslu gidecek. Hocam ne yapayım? Dedim,evlendir çocuğunu öyle gönder Amerika’ya. Çünkü bunları biliyorum. Çünkü bana haber geliyor.
Her çeşit haber geliyor. Şikayet geliyor. Ağlama zırlama geliyor. Şimdi böyle çocuğu bu durumda olmuş olan anne ağlıyor zırlıyor. Ya telefon açıyor ya mektuba sarılıyor, Kağıda, kaleme. Dedim ki, bak çocuğunu evlendir. Hanımıyla tıpış tıpış gönder. O zaman gönder.
Ses seda yok. Aradan bir zaman geçti. Ne olmuş? Evlendirememiş çocuğu. Amerika'ya göndermiş. Eyvah. İyi birşey yapmadı, dur bakalım. Aradan bir zaman geçiyor üç ay, beş ay, altı ay. Oğlandan yamuk haberler gelmeye başlıyor. Ondan sonra anne baba ben bir kızla tanıştım. Güney Amerika'dan bilmemne. İyi bir çocuk, iyi bir kızcağız. Biz iyi anlaşıyoruz. Ne dersiniz? Sakın ha. Bana soruyorlar. Asla. Kesinlikle. Bilmemne filan. Arkasından bir mektup daha.
Biz zaten işi hallettik, evlendik bile. Emrivaki oldu bitti iş. Al sana bir gelin. Güney Amerika'dan, Brezilya'dan al sana bir gelin. Bizimki hacı baba. Her tarafı,etrafı hacılarla dolu. Dindar bir aile.
Anneler büyütür
El alır gider
Tomurcuk açılır
Sel alır gider
Bütün ümitleri yel alır gider.
Ayıkla pirincin taşını. Oldu mu torunlar. Oldu. Bu torunlar şimdi Müslüman mı yetişecek Hıristiyan mı yetişecek? Baba diyor ki,müslüman olsun. Kadın da diyor ki, ben koyu hıristiyanım. Evladımı böyle hıristiyan yetiştiririm. Oturuyorlar karar veriyorlar. Bir gün kiliseye gitsin, bir gün camiye gitsin.
Hadi bakalım.
اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ [1]
İnne’d-dîne‘inda’llahi’l-İslâm. Allah indinde geçerli din İslâmdır.
Ona, o fırsatı açan, tedbiri almayan anne baba da sorumluluklarını idrak etmedikleri, evlatlarını koruyamadıkları, analık babalık vazifelerini yapamadıkları için onlar da hapı yuttular. Fiilen bu böyle olup duruyor. Her gün. Anne baba dindar, annenin babanın bir çocuğu, hiç anasıyla babasıyla ilgili olmayan başka yollara gidebiliyor. Çünkü anne baba yetiştiremiyor. Allah yardımcımız olsun.
Ekseriyetle cehenneme nerden girer insanlar? Dilden. Dille işlenen günahlardan. Bir de belden aşağısından. İşte oradan çok günahlar olur. Çok müstehcen şeyler olur. Çok haramlar işlenir. Çok günahlar işlenir. Cehenneme gider.
Kendisini kurtaran kurtaracak. Kurtarabilen, çırpınan kurtulur. Kurtulamayan cehenneme gider. Yani insanların kendisini düşünmesi lazım. Aman ben cehenneme düşmeyeyim, diye gayrete gelmesi lazım. Gayrete gelmezse gider. Çünkü şeytan gitmesi için çalışıp duruyor. Allah bizleri ve çoluk çocuğumuzu ve yakınlarımızı kardeşlerimizi korusun.
Her an tehlikedeyiz, hepimiz. Birbirimizi kollamalıyız. Dikkat etmeliyiz. Çalışmalıyız.
Üçüncü hadisi şerif.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem buyuruyor ki:
أَكْثِرُوا ذِكْرَ الْـمَوْتِ. فَمَا مِنْ عَبْدٍ أَكْثَرَ ذِكْرَهُ إِلَّا أَحْيَا اللهُ تَعَالَى قَلْبَهُ، وَهَوَّنَ عَلَيْهِ الْـمَوْتَ
Bu hadîs-i şerîf Ebu Hureyre radiyallahu anh ten, Deylemî tarafından rivayet edilmiş:
Ölümü düşünmeyi çok yapın. Ölümü düşünmeyi,zikr-i mevti çok yapın.
Çünkü Femaminabdin. Hiçbir kul yoktur ki eksere zikrehu. Ölümü çok düşünür, düşünürse. Ölümü çok düşünen hiçbir kul yoktur ki illa ahyallahu teâlâ kalbehu.Allah onun kalbini, ihyâ etmesin. Mümkün değil. Mutlaka kalbi, ihyâ olur. Kalbi, pürnûr olur. Kalbi, canlanır. Ölü kalpli olmaktan kurtulur. Canlı diri bir kalbe sahip olur. Kapkara kaskatı bir kalp olmaktan kurtulur kalbi. Pürnûr bir mü’min kalbi olur. Ölümü düşündüğü zaman.
Neden? Ölüm çok ciddi bir olaydır. Ölümden sonrası da çok önemlidir. Ölümü düşünenin, kalbi nurlanır.
Ve-hevvenealeyhi’l-mevte. Ölümü de ona kolaylaştırır. Bir gül bahçesine girercesine ölür gider. Kolayca. Rahatça.
Başka bir hadisi şerif var altında. Aynı konuda.
أَكْثِرُوا ذِكْرَ الْـمَوْتِ، فَإِنَّ ذٰلِكَ تَمْحِيصٌ لِلذُّنُوبِ، وَتَزْهِيدٌ فِي الدُّنْيَا. الْـمَوْتُ الْقِيَامَةُوَالْـمَوْتُ الْقِيَامَةُ
Eksirûzikre’l-mevti. Ölümü çok anın.
Fe-inne zâlike temhîsun li’z-zünûbi. Günahları sildirir bu. Tertemiz, günahları sildirir. Ölüm düşüncesi.
Ve-tezhîdünfi’d-dünyâ. Dünyadan insanın hırslarını kestirir. Arkasından da buyrumuş Peygamber efendimiz iki defa:
El-mevtü’l-kıyâmetü. El-mevtü’l-kıyâmetü. Ölüm kıyamettir. Ölüm kıyamettir. Kişisel. Özel. Şahsî kıyamettir.
İnsan öldü mü kendi kıyameti kopmuştur. Ölüm, kıyamettir. O kadar önemlidir. Kıyamet de yakın. Niye yakın? Buradan çıkar. Caddeyi geçerken, bir araba çarpar. Ölür. İşte kıyameti koptu. O kadar yakın. Bir dakika sonraymış.
Bizim fakültedeki sekreterimiz; namazlı, niyazlı, bir insandı Allah rahmet eylesin. Cumartesi, pazar bile çalışırdı gelir fakültede. İşleri bitireyim diye. Titiz bir insandı. Temiz bir insandı. Bir gün fakülte de pazar günü galiba veya cumartesi günü. Tatil günü, mecbur değilken. Evide yakın karşısında böyle. Oradan gelmiş, fakültede işleri yapmış, bakmış. Eve giderken caddede iyi bakmadımı ne yaptı. İhtiyar, dalgın, kafası dolu. Arabanın birisi bir çarpıyor.
İnnalillâhi ve-innâ ileyhi râciûne. Onun kıyameti koptu. Biz hala kıyamet kopmadı uzakta filan diye bekliyoruz. Kıyametin alâmetleri belirdi ama inşaallah benim zamanımda kopmaz. İnşaallah ben rahat yaşarım, filan diye düşünüyoruz.
Halbuki el-mevtü’l-kıyâmetü. el-mevtü’l-kıyâmetü. Ölüm kıyametir. Ölüm kıyamettir. Buyuruyor Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz.
Allah, bizleri gaflet uykusundan uyandırsın. Sevdiği kul eylesin. Ömrümüzü, rızasına uygun geçirmemizi nasip eylesin. Kalbimizi, pürnûr eylesin. Ahlâkımızı, güzel eylesin. Takvâyı öğrenip, uygulamayı nasip eylesin. Cenneti kazanmayı nasip eylesin. Cehenneme düşmekten bizi ve çoluk çocuğumuzu ve taa kıyamet kopuncaya kadar neslimizi korusun. Bizim evlatlarımız da bizim gibi namazlı,niyazlı, oruçlu, cami ehli, camiye yardım eden, cami açmaya çalışan, iyi insanlar olsunlar. Allah şeytana kaptırtmasın. Şeytana uydurtmasın. Nefse aldattırmasın. Fânî dünyaya dalıp âhireti unutanlardan eylemesin.
El Fâtiha.