Aslen Belh’li olan İbni Sina’nın babası Abdullah, Saman oğulları hükümdarlarından II. Nuh döneminde sarayla ilişki kurmuş, maliyede yüksek görevler almış, bir görevle Afşan'a giderken evlenmiştir. İbni Sina, Buhara yakınlarında Hormisen'de 980 yılında dünyaya gelmiştir. Buhara’da ilk tahsilini görüp, 10 yaşına geldiğinde Kur‘an-ı Kerim'i ezberlemiş ve birçok bilgi edinmişti. Birkaç sene sonra matematik, fıkıh ve kelam okuyup; bu sırada Buhara’ya gelen Abdullah Natili adında bir âlimden mantık ve felsefe öğrenmiştir. O sırada tıp da öğreniyordu. 18 yaşına kadar bu suretle ara vermeden çalışmıştır. Ayrıca Farabi’nin metafizikle ilgili eserlerinden faydalanmıştır.
İbni Sina Buhara’dan ayrılarak Harem’e gitti. Orada El-Biruni gibi büyük bir âlimle çalıştı. Daha sonra oradan da ayrılarak Hemedan'a geldi ve orada kalmaya karar verdi. 21 Haziran 1037 tarihinde, 57 yaşında iken Hemedan’da vefat etti.
İbni Sina, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle ilgili olarak 270 civarında eser yazmıştı. Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son derece orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu ve batı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yıl hükmetti.
İbni Sina, bazı hastalıkların bulaşmasında göze görünmeyen birtakım yaratıkların etkisi olduğunu, yani mikropların varlığını sezmiş ve eserlerinde sık sık bahsetmişti. Mikroskobun henüz bilinmediği bir devirde böyle bir yargıya varmak çok ilginçtir.
İbni-i Sina’nın tıp şaheseri, el-Kânun fit-Tıp (Tıp Kanunu) adlı eseridir. Bu eser Batıda tıp âleminde bir patlama tesiri yaptı. O’nun tıptaki hizmetleri yüzyıllarca tıp dünyasına ışık tuttu. Asırlar öncesinde hastalıkları bulaşıcı, irsi (kalıtımla) ve psikosomatik olmak üzere üç kısma ayırmıştı.
O, Pasteur’den çok önceleri hastalığın etkeni olarak mikroorganizmalardan söz etti. Bulaşıcı hastalıkların suda ve atmosferde bulunan bu küçük organizmalarla yayıldığını söyledi.
İbni Sina ilk defa kanın gıda taşıyan bir sıvı olduğunu keşfetti. Küçük ve büyük kan dolaşımlarını ortaya çıkardı. Kalbin karıncık ve kapakçık sistemini keşfetti, kılcal damarlardan bahsetti.
Menenjiti ilk defa açık bir şekilde anlatan, işaretlerini ve gelişme seyrini net olarak gösteren İbni Sina oldu.
Yüksek ateşe karşı buz kullanma çığırını açıyor, ameliyattan önce narkozu kullanıyor, beyin kanamalarının sebeplerini tespit ediyordu. Onun zatürre, zâtülcenb, karaciğer iltihabı ve peritonitleri teşhiste kullandığı metotlar sekiz yüz sene değiştirilmeden kullanılmıştır.