Abdülkâdir Geylanî Hazretleri ilim hakkında şöyle buyurmuşlardır:
İlim öyle bir şeydir ki sen bütün varlığını ona adadığın zaman o sana ancak bir parçasını verir.
Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.
Bu ilim [tasavvuf ilmi], kitap sayfalarından değil, Allah erlerinin ağzından alınır.
Tasavvuf yolu zâhirî ve bâtınî hükümlere riayet etmeyi ve her şeyden fânî olmayı gerektirir.
Zâhir fıkhını öğren, sonra bâtın fıkhına yönel.
Zâhir ilimleri, görünen kısmın ışığıdır. Bâtın ilimleri ise görünmeyen kısmın.
Bâtın bilgisi, seninle Rabbin arasındaki ışıktır.
Abdülkâdir Geylanî Hazretleri kader hakkında şöyle buyurmuşlardır:
Kaderin gelmesinden rahatsız olma, onu kimse döndüremez ve kimse engel olamaz. Takdir olunan şey mutlaka gerçekleşir.
Yerini bilmeyene, kader yerini öğretir.
Abdülkâdir Geylanî Hazretleri kalpler hakkında ise bakınız ne buyurmuşlar:
Kalp sırra, sır da Hakk’a itimat ederek sükûn bulur.
Kalp Kitap ve Sünnete göre amel ederse kurbiyet (yakınlık) kazanır. Bunu kazanınca da neyin kendi lehine ve aleyhine, neyin Allah için veya başkası için, neyin de hak ve bâtıl olduğunu bilir ve görür.
İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.
Kalp salih olunca dâimî zikir elde edilir ve kalbin her tarafına Hakk’ın zikri yazılır. Böyle bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi Rabbini zikreder.
Salihlerin kalpleri faydayı da zararı da Rablerinden bilir.
Sağlam bir kalp tevhid, tevekkül, yakîn, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.
Abdülkâdir Geylanî Hazretleri iman için ise şöyle buyurmuşlardır:
İnanan kimse Allah’tan başka kimseden korkmaz ve başkasından hiçbir şey beklemez.