Şeyh Şamil, Kafkasya da göstermiş olduğu mücadeleden dolayı sadece kendi topraklarında değil diğer İslam toplumlarında da büyük bir ün ve saygıya nail olmuştur. Kafkasya tarihinin mümtaz bir şahsiyeti olarak günümüze kadar bu özelliğiyle gelmiştir. Düşmanlarında dahi hayranlık ve saygı uyandırmıştır.
Gösterdiği olağanüstü kahramanlık ve başarılar sebebiyle, rakiplerini bile kendisine hayran bırakmıştır.
Şeyh Şamilin hayatı boyunca yol arkadaşları, düşmanları, naibleri, yöneticileri ve ailesiyle mektuplaşmaları olmuştur. Bu mektuplar, Kafkasya’daki mücadeleye tanıklık etmiştir. Şamil'in şahsiyetini, dini, kültürel, entelektüel hayatını tanıma bakımından son derece önemli belgelerdir.
Şamilin Mektupları, dünya tarihinin en etkileyici destanlarından birinin en canlı, en açık ve en gerçek belgeleridir. İnsanların ve milletlerin zihinlerinde hayret verici bir çağın hayret verici eserleri anlamına da gelmektedir.
Şamil’in mektuplarından yaşadığı dönemin eğitim durumu hakkında az da olsa fikir sahibi olmaktayız. Arapça yazılmıştır. Ve kendi dili olmayan Arapçayı yazı, ifade ve gramer bakımından eksiksiz denilebilecek kadar mükemmel kullanmaktadır.
Şamil'in Giriş bölümünde mektuplarına genellikle besmele ile başladığını görmekteyiz. Bunu yazdığı muhatabın adı, unvanı ve selam takip etmektedir. Gelişme bölümünde mektubun yazılma gerekçesi açıklanmaktadır. Sonuç bölümünde ise selam ve tarih belirtilmektedir.
Şamil her mektubuna selamla başlamış, ismini çoğunlukla Şamuil ve ancak birkaç mektubunda Şamil şeklinde yazmıştır.
Şamil 1834'den 1845 yılına kadar yalnızca 'Allah'ın aciz kulu', 'Allah'ın inayetine muhtaç, el Katib el Fakir, el Zelil, el Miskin' gibi isim ve sıfatlarla kendini nitelemiştir. 1845'te çoğunlukla imam unvanını ve 1845 'ten sonra ise, bir iki istisna dışın da sürekli “emir el mü'minin” unvanını kullanmıştır. O kendini böyle nitelerken, muhataplarına gayet samimi, iltifatkâr sözlerle hitap etmiştir. Başlangıçta resmi siyasi bir unvan kullanmak yerine, toplumunun sevgi ve beğenisini kazanacak, bir öndere uygun olacak türden unvanlar kullanmıştır.
Şamil muhataplarına ''Sevgili Kardeşim, Faziletli Kardeşim, ya da '' Gönül Dostum, Gözümün Aydınlığı'' gibi sıcak samimi iltifatlarla bulunmuştur. Bazı genç yöneticilerine ''oğlum'' hitabında bulunduğu görülmektedir. Bu iltifat sıfatları, onun adaletli, alçak gönüllü, samimi, şefkatli, merhametli bir karakter yapısına sahip olduğunu işaret etmektedir.
Şamilin yönetici olarak atadığı kişide, dindarlık, adalet, bilgi, nüfuz sahibi olma, çalışkanlık, cesaretlilik, güvenilir ve soy temizliğine sahip olma gibi özellikleri aradığını mektuplarından anlamaktayız.
Tabasaran bölgesine atadığı naibin özelliklerini şöyle anlatmaktadır: İtibarlı, güvendiğimiz, sizin ve bizim yörelerimizde meşhur, alim, fazıl, çok cesaretli, çalışkan, herkesçe tanınan alim Akuşa kadısı Muhammed... '.
Şamil'in ve Gazi Muhammed'in öğrenciliklerini köylerinden oldukça uzakta olan Yarağ’da geçirmiş olmalarından o devirde ilme verilen değerin çok büyük olduğunu anlamaktayız.
Şeyh Şamil ilme ve ilim sahibi kişilere son derece saygılıdır. Bir mektubunda cenk meydanına 'sadece alimler atlarla gelsinler' talimatını vermiştir.
Şamil, Baryatinskiy’e son mektubu Medine’den yazılmıştır, mektubunda “Kutsal Şehir Medine’ye geldiğim günden beri üzücü sayısız hastalıktan dolayı artık yataktan kalkmıyorum. Öyle ki bu fani dünyadan sonsuz dünyaya göçeceğim düşüncesi sürekli olarak kafamda.”
Bu mektuptan yaklaşık bir ay sonra vefat etmiştir.
Şamil, en üst yetkilere sahip olmasına rağmen kimseye sormadan, kendi başına karar veren biri hiç olmamıştır. Mektuplarda işlerini müşavere, istişare ile yaptığının aşikar delilleri vardır. İşlerini danışarak yapmayı şiar edinmiştir.
Şamil, dost düşman kendisini tanıyan hemen hemen herkes tarafından bir şahsiyet abidesi, zayıflamayan bir irade, cesaret, kahramanlık timsali, karizmatik bir lider olarak kabul edilmektedir
Mektuplarında geçen bazı sözleri şunlardır;
“Ölüm bizi Allah’ımıza kavuşturan en ulvi hadisedir. Dünyaya geldik O’nun eserlerini gördük, O’nun emirlerindeki isabete inandık, O’nun eserlerine gönlümüzden vurulduk. Şimdi de sevine sevine O’na kavuşmayı özlemeliyiz.”
“Ölüm müslümanlar için bir sürur ve saadet olmalıdır.”
“Dünya hayatı gururlandırmasın! Gerçekten dünya hayatı çok hızlı tükenmekte ve bozulup gitmektedir.”
“Ey kardeşim! hiç kimseye haset etme, hiçbir zaman kibirlenme, gücün yettikçe dinin tecdidine çalış, niyetini halis eyle ve bilhassa ona ikram eyle!”
“Gönüllerden kibri çıkartmak, yüce dağları iğne ile kazımaktan daha zordur”
*Hayrın kümelendiği evin anahtarı tevazu, şerrin kümelendiği evin anahtarı ise gururdur.
*Allah kuvvetlilerin başaramadığını bir zayıfa başartmaya kadirdir.”
“İnsanların en yükseği ve asili Allahtan en çok korkanıdır”
“Arkadaşını affet... Affettiğini hatırlatma ve hatırlama.”
*Yüksekteyken küçülmeli, kuvvetliyken insaf etmelisin.”
*Mü’min sendelerse Allah ona destek olur.”