Abdullah Dehlevi ((kaddesallahu sırrahul aziz)) buyurmuştur ki:
"Fakir" kelimesinin harflerinin birer sembol olduğunu her bir harfin ayrı bir anlamı bulunduğunu şöyle anlatırdı:
Fa: Faka'dır; darlık, yokluk ve zorluğa işarettir.
Kaf: Kanaat ehli olmaktır.
Ya: Yeis'tir. Hak’tan başka her şeyden ümit kesmektir.
Ra: Riyazettir. Nefsi terbiye etmek için zora koşmaktır.
Derviş karşılığı kullanılan "fakir" kelimesinin remizleri sayılan bu hasletlere sahip olan kişi, Hakk'ın fazi ve ihsanı ile yakınlık ve rahmetine erişir.”
Abdullah Dehlevi (kaddesallahu sırrahul aziz) velilerin sıfatları hakkında buyurmuştur ki:
“Veliler üç sıfatlı olur:
1. Keşf sahibi olanlar
2. Fehm; anlayış ve kavrayış sahibi bulunanlar
3. Cehl ehli; yani Hakk'ın İlmini görüp hiçbir şey bilmediği idrakine erenler.
Rical de, dünya isteklileri, ahiret talipleri ve Mevla asıldan olmak üzere üçe ayrılır. Dünyadan ve ukbadan geçip, Hak canibini seçip, vuslat şarabın içip rical sıfatını alanlar "ermiş" sayılır.”
Abdullah Dehlevi (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurmuştur ki:
“Gerçek âşık, sevgilisini bir lahza bile tefekkür ve mülahazadan geri durmamalıdır. Ey sevgili Rabbim… Kendi mecalsizliğimden şu kadarcık haber darım ki, senin cemalini görmek için gözlerimi her tarafa çeviriyorum.”
“Size kat'iyyetle emrederim ki, bütün varlığınızla sünnet-i seniyyeye sarılıp cahiliye adetlerinden ve bidatlerden sakının. Sufi hakkındaki dedikodulara aldanmayın. Sakın ola ki sultanlarla ve devlet ricaliyle bir işe girişmeyin. Çünkü onları ıslah edecek güce sahip değilsiniz. Onları gıybet etmeyin, veliyy-i emrinize hayırlı işlerinde muvaffak olması için dua ediniz.”
“Paşa da olsa avamdan insanlarla ülfet etmeyin. Onlardan hangi vesileyle olursa olsun, bir şey istemeyin. Çünkü bu, sizin kötülükle itham edilmenize sebep olur. İki mefsedet arasında çaresiz kaldığınız zaman ehven olanını seçin. Mutlu kişi, başkasının başına gelenlerden ibret alandır. Daha önemli olanı, önemli olana tercih ediniz.”
Yine Mevlânâ Halid Bağdâdî (kaddesallahu sırrahul aziz) şunları buyurmuştur:
“Dünyaperest tüccarları, ulema taslaklarını, ilmi halk arasında bir makam elde etmek için maşa olarak kullanan talebeleri, tembellikleri sebebiyle yüklerini halka taşıtmaya çalışan asalakları, maneviyatı dünyasına basamak yapmaya kalkışan kimseleri, tarikata almayın, alsanız da bu tür davranışlarına fırsat vermeyin.”
“Bilesiniz ki bana en sevgili olanınız, ehl-i dünya ile alakası olmayan, başkalarına yük olmayanızdır. Daha da sevimlileriniz fıkıh ve hadisle uğraşanlarınızdır. Nitekim tabileri çoğalanın şeytanları çoğalır, malı çoğalanın hesabı zorlaşır. Tamah ve şöhret sevgisine tutulan dünyalığını arttırmak, makama erişmek için her şeyi meşru görmeye başlar. Dünya ile dini değişir.”