Mahmud Encir Fağnevi Ali Râmiteni (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurmuştur ki:
“Cehrî zikri uyuyanları uyandırmak, gafilleri Hak yoluna koymak, tevbe ve inabenin Allah için olmasını sağlamak niyyetiyle yapıyoruz.”
Alaüddevle Simnanî Ali Râmiteni(kaddesallahu sırrahul aziz)'ye elçi gönderip üç soru sordu:
“Siz de, biz de gelen geçen herkese hizmet eden kimseleriz. Siz halka ikramda tekellüfe kaçmadan elinizde olanla iktifa ediyorsunuz. Biz ise, özen gösterip tekellüfe kaçarız. Buna rağmen halk sizi bizden daha çok sevmektedir. Bunun sebebi nedir?”
Ali Râmiteni Kaddesallahu sırrahul aziz şöyle buyurmuştur:
“Minnetle hizmet eden pek çoktur. Hizmeti minnet bilenlerse azdır. Siz hizmette bulunma fırsatını ele geçirmiş olmayı minnet bilir ve hizmet ettiklerinize minnettar kalırsanız herkes sizden memnun kalır, şikayetçiniz azalır.”
İkinci soru:
“Duyduğuma göre sizin terbiyeniz Hızır'dan imiş? Bu nasıl oluyor anlatır mısınız?” denildiğinde, Ali Râmiteni Kaddesallahu sırrahul aziz şöyle buyurmuştur:
“Allah'ın öyle aşık kulları var ki, Hızır onlara aşıktır.”
Üçüncü soru:
“Duyduk ki siz hafi zikri bırakmış, cehri zikirle meşgul oluyormuşsunuz? Bunun sebebi nedir?” denildiğinde, Ali Râmiteni Kaddesallahu sırrahul aziz şöyle buyurmuştur:
“Biz de duyduk ki, siz de hafi zikirle uğraşıyormuşsunuz. Madem ki duyduk, öyleyse sizinki de hafi değil. Çünkü hafi zikirden murad, kimsenin duymamasıdır. İkisi de duyulduğuna ve bilindiğine göre cehri ile hafi, müsavi hale gelmiş sayılır. Belki bu safhada hafi zikir, cehriden daha çok riyaya yakındır.”
Ali Ramiteni (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurmuştur ki:
“Hz. Peygamber (SAS) insana hâlet-i nez" denilen son nefesinde, yüksek sesle tevhid kelimesini telkin etmeyi emretmektedir. Tasavvuf, her nefesi son nefes bilmektir. Bu yüzden cehri zikirle meşguliyette bir mahzûr yoktur. Hatta belki böylesi daha efdaldir.”
“Eğer Hallac-ı Mansur, Abdülhalîk Gucdüvânî döneminde yaşasa veya onun çağında Gucdüvani'nin halifelerinden birisi bulunsa, Hallaç daracağına çekilmezdi. Terbiye edilir, bulunduğu makamdan ileriye geçirilirdi.”
Yine Ali Râmiteni (kaddesallahu sırrahul aziz) şunları buyurmuştur:
“İki yerde dikkatli olun; yemek yerken ağzınıza girene, konuşurken ağzınızdan çıkana…"
“Müridin vuslatı için çok riyazat ve meşakkat gerek. Vuslat için bir yol daha vardır ki, ruhu daha çabuk ve daha doğru yola erdiricidir. O da: "Kendini Allah'a vermiş bir gönle girmek." Çünkü böylelerinin kalbi nazargâh-ı ilahidir. Böyleleri, insanları Hakka götüren Allah dostlarıdır. Onlara tevazu ve sevgi gösterip gönüllerine girmek gerekir.”