İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Akşam20:01 Yatsı21:30 İmsak04:27 Güneş06:03 İşrak06:48 Öğle13:07 İkindi16:55
Hava - Hava durumuAz Bulutlu 14°C Nem %77
Türkçe
27 Şevval 1446 25 Nisan 2025 Cuma
27 Şevval 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:27 06:03 06:48 13:07 16:55 20:01 21:30
Giriş Yap

025.Bakara (35 - 36)

Tefsir Sohbetleri

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun!

Tefsir sohbetimizde Bakara sûre-i şerîfesinin 35 ve 36. âyet-i kerîmelerinin izahını yapacağım. İlk önce âyet-i kerîmeleri okuyayım:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve kulnâ yâ Âdemü'skün ente ve zevcüke'l-cennete ve külâ minhâ rağaden haysü şi'tümâ ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete ve tekûnâ mine'z-zâlimîn.

35. âyet-i kerîme bu.

36. âyet-i kerîme:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Fe-ezellehüme'ş-şeytânü anhâ fe-ahracehümâ mimmâ kânâ fîhi ve kulne'hbitû ba'duküm li-ba'din aduvvün ve leküm fi'l-ardı müstekarrun ve metâun ilâ hîn.

Sadaka'llâhu'l-azîm.

Allahu Teâlâ hazretleri Âdem atamız aleyhisselâm'ı cennette yarattıktan sonra meleklere ona secde etmeyi emretti. Eşyanın isimlerini öğretti. Meleklere karşı onu üstün kıldı. Meleklere secde ettirdi. Geçtiğimiz haftalarda bu konuyla ilgili âyetleri izah etmiş, sohbetimizde anlatmıştık. Bu âyet-i kerîmede buyuruyor ki;

Ve kulnâ. "Ben Azîmüşşân, âlemlerin Rabbi buyurdum ki..."

Kulnâ, bu tazim siygası olduğundan "Biz buyurduk." tarzında; ama bunun tercümesi "Ben Azîmüşşân buyurdum ki..." diye olması lazım. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri;

Kul hüvallâhu ehad. Allâhu's-samed. Tektir, şerîki nazîri yoktur.

Buradaki cemî siygası çokluktan dolayı değil, azamet ifade etmek içindir.

Ve kulnâ. "Ben Azîmüşşân buyurdum ki;"

Yâ Âdem. "Ey Âdem!" Üskün ente ve zevcüke'l-cennete. "Sen de, eşin de cennete yerleşin, cennette oturun, cenneti mesken edinin." Ve külâ minhâ rağaden haysü şi'tümâ. "Ve bu cennetin içindeki çeşitli nimetlerden geniş, rahat, tatlı bir yaşam içinde, rahat ve refah içinde istediğinizden istediğiniz zaman yiyin." Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete. "Ama sakın şu ağaca yaklaşmayın!" Fe-tekûnâ mine'z-zâlimîn. "Yaklaşırsanız, bu buyruğumu tutmazsanız, o zaman..." Fe-tekûna. "İkiniz birden olursunuz." Mine'z-zâlimîn. "Zalimlerden, günahkârlardan, Allah'a âsi olanlardan olursunuz."

Fe-ezellehüme'ş-şeytânu anhâ. "Şeytan ikisini oradan, ondan ayaklarını kaydırıp uzaklaştırdı." Fe-ahracehümâ mimmâ kânâ fîhi."Bu ikisini içinde bulundukları güzel hallerden, nimetlerden, durumdan, mekândan çıkarttı."

Ve kulnâ. "Bunun üzerine Ben Azîmüşşân buyurdum ki;" İhbitû. "İnin, çıkın gidin!" Ba'duküm li-ba'din aduvvün. "Bir kısmınız bir kısmınızın düşmanı, birbirinize düşmansınız." Ve leküm fi'l-ardı müstekarrun. "Yeryüzünde, arzda sizin için bir mekân, istikrar bulma, karar bulma mekânı olacak." Ve metâun. "Faydalanma, yaşam, temettû olacak." İlâ hîn. "Bir zamana kadar..."

"'Haydi çıkın!' buyurdum." diye bildiriyor.

Bu iki âyet-i kerîmede anlatılan olaylar Âdem atamız aleyhisselâm'ın yaratılmasından ve meleklere Allah'ın ona secde etmesini emretmesinden sonra Allah'ın Âdem atamızı ne kadar yüksek şereflerle şerefyâb ettiğini gösteren âyetler; daha önce okumuştuk. Ondan sonra İblis secde etmedi. O Allah'ın rahmetinden ve cennetten kovuldu. Ve böyle müşerref, mükerrem, muazzez, meleklerden bile daha ileride bir makama, mekâna sahip olan Âdem atamız aleyhisselâm'a Allahu Teâlâ hazretleri, Allahu Azîmüşşân, âlemlerin Rabbi, yerin göğün yaratıcısı Mevlâmız; "Sen ve eşin cennette sâkin olun, oturun, mekân tutun, mesken tutun." buyurdu.

Burada Âdem atamızla beraber, ve zevcüke "ve senin zevcen, eşin" [buyuruluyor.] Bu zevc ve zevce, hanım için ikisi birden kullanılır. Arapça'da zevc kelimesinin kullanılması daha fasih... Her ne kadar müennes siygası sonuna te getirilerek yapılıyorsa da Kur'ân-ı Kerîm'in kullanışında zevcetüke denmemiş, zevcüke buyurulmuş. Arap alimleri; "Dil bilgisi yönünden, lügat yönünden hanımın zevc diye o kelimeyle zikredilmesi daha fasih, daha belâgatlı." diyor.

Demek ki Âdem atamızın zevcesi, eşi yaratılmış, ikisine birden; "Siz cennette sâkin olun, mesken tutun, oturun." buyurulmuş oluyor. Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre, o mübarek müfessir sahabi şöyle buyurmuş:

Lemmâ haleka'llâhu'l-cennete. "Allahu Teâlâ hazretleri cenneti yarattığı zaman." Ve eskene fîhâ Âdem. "Âdem aleyhisselâm'ı da orada iskân ettiği zaman... 'Sen cenneti mekân tutun, burada yaşa!' dediği zaman..." Bakiye fîhâ vahdehû. "Cennette tek başına, tek bir yaratık olarak bir müddet kaldı." Fe-elka'llâhu aleyhi'n-nevm. "Allahu Teâlâ hazretleri ona uyku ârız eyledi, onu uyuma tuttu." Sümme ehaze dıl'an min adlâihî mine'l-cânibi'l-eyser fe-haleka minhu Havvâ. "Sol tarafından Allahu Teâlâ hazretleri Havva aleyhisselam validemizi yarattı."

Tabii Âdem aleyhisselâm'ın yaratılışı, Havva aleyhisselâm'ın yaratılışı, yaratılış merhaleleri, şekli, yaratılışın cereyânı [nasıl oldu], biz bilmiyoruz, Allah bilir. Ama Havva aleyhisselam yaratıldı.

Fellemme'steykaza. "Âdem aleyhisselam bu uyuma hâlinden uyandığı zaman..." Vecedehâ inde re'sihî kâideten. "Havva aleyhisselâm'ı oturur vaziyette, yan tarafında, başı tarafında görünce şaşırdı."

Bu [olayları] İbn Mes'ûd radıyallahu anh rivayet ediyor.

Fe-seelehâ. "Ve ona sordu:" Men enti? "Sen kimsin?"

Fe-kâlet. "Havva aleyhisselam dedi ki;"

İnni'mreetün. "Kadınım, bir hanımım."

Fe-kâle: Lime hulikte? "Niçin yaratıldın sen? Ne sebeple yaratıldın?"

Kâlet: Li-tesküne ileyye ve esküne ileyke. "Sen benimle gönül sürûru bulasın, sükûnete eresin; ben seninle gönül sürûru bulup seninle sükûna ereyim; birbirimizin gönlünü hoş edelim diye Allah bizi böyle yarattı." dedi, Havva aleyhisselam.

Fe-kâleti'l-melâiketü: Yâ Âdemu me'smühâ? "Melekler bu yeni varlığı, Allah'ın Âdem'in yanında yarattığı varlığı görünce Âdem'e sordular: 'Bunun ismi ne?' dediler."

Kâle: Havvâ. "'Bunun ismi Havva'dır.' dedi."

Çünkü, "Her varlığın ismini Allah ona öğretti." diye daha önceki âyetlerde geçmişti.

Havvâ, ha-vav-ye, hayat maddesinden bir isim. Arap diline göre kökü hayat kelimesiyle aynı kökten.

Kâlû: Ve lime? "'Bu isimle isimlendirilmesinin sebebi ne? Niçin böyle 'hayat sahibi' mânasına gelen bir isimle isimlendirilmiş bu?' dediler."

Kâle: Li-ennehâ hulikat min hayyin. "'Çünkü bu bir canlı varlıktan ayrılarak yaratıldı.' diye Âdem aleyhisselam cevap verdi."

Va'lem enne'llâhe teâlâ haleka vâhiden min ebin dûne ümmin...

Benim önümde bu satırları okuduğum [tefsir,] İsmail Hakkı-i Bursevî hazretlerinin tefsiri. Orada İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ın rivayetinin arkasından kendi beyanını, duygusunu, fikrini zikrediyor:

"Ey okuyucu! Bil ki Allahu Teâlâ hazretleri bir canlı varlığı, insanı babadan yarattı."

Havva aleyhisselam Âdem aleyhisselâm'dan yaratılmış. Ne keyfiyetle, ne sûretle yaratıldıysa sol tarafından sol kenarından yaratılmış. Ama bu yaratmanın keyfiyeti Allahu Teâlâ hazretlerinin bildiği [bir şey.] Âdem aleyhisselâm'ın [yaratılışının] keyfiyeti [de öyle.] Âdem aleyhisselâm da topraktan yaratılmış ama ne merhalelerden geçerek, nasıl oldu, biz o teferruâtı bilmeden yaratılışı biliyoruz.

Havva aleyhisselam Âdem'den yaratıldı. Âdem babamız, babadan bir kişi yaratılıyor. Allah yaratıyor.

Dûne ümmin. "Anne olmadan." Ve hiye havvâ. "Bu yaratılanın adı da havvâ."

Tabii Âdem['le ilgili,] İsâ aleyhisselâm'a inen İncil'den, Mûsa aleyhisselâm'a inen Tevrat'dan gelme isimler batı dillerine de girmiş. Batı dillerinde Adam diye Âdem'in adı kullanılıyor. Havva'nın adı da Eva diye [kullanılıyor.] Muhtelif dillerde telaffuzları farklı olabilir. Bu kelimeleri onlar da biliyorlar.

Ve âhar min ümmin dûne ebin. "Bir de Cenâb-ı Hakk'ın babasız, sadece anneden yarattığı bir kişi var." Ve hüve İsa aleyhisselam.

Meryem validemiz evlenmemiş iken ve pırıl pırıl tertemiz, ibadet ehli, kendisine mahsus bir ibadetgâhta kimseyle görüşmeden ibadetle meşgul bir ibadetkâr, âbid, zâhid, cennetlik hatun... Cennetlik olduğunu da Peygamber Efendimiz zaten hadîs-i şerîflerinde beyan ediyor. Öyle tertemiz bir bâkire iken Allahu Teâlâ hazretleri ondan da İsa aleyhisselâm'ı babasız olarak dünyaya getirtti. Hikmeti...

Sonra birçok insanlar da anne ve babadan dünyaya geldiler. Benî Âdem, insan nesli anne ve babadan dünyaya geldiler. Bir tanesi de ne anne, ne baba yok, yani hiçbirisi olmadan Allah onu öyle yarattı, topraktan yarattı; o da Âdem aleyhisselâm'ın kendisi.

Bunları böyle dört muhtelif hâli zikrettikten sonra İsmail Hakkı-i Bursevî hazretleri kaddesallahu sırrahu'l-azîz;

Fe-sübhâne men azhara min acâibi sun'ihî ve mâ tetehayyeru fîhi'l-ukûl. "Sübhanallah!" diyor. "Kudretine bak Cenâb-ı Hakk'ın ki ne kadar şaşılacak, taaccüb edilecek tarzda yaratıyor, neler yaratıyor! Akılları hayrette bırakacak tarzda yaratıyor!" diye bir noktaya işaret etmiş.

Tabii güzel bir noktayı beyan etmiş oluyor. Ben de sevdiğim için size bu satırları naklettim.

Havva aleyhisselam ne zaman yaratıldı? Cennete girmeden evvel mi yaratıldı, cennete girdikten sonra mı yaratıldı?

Tabii biz bunları eğer bir haber-i sâdık yoksa cevaplandıracak durumda değiliz.

"Ey Âdem! Sen ve zevcen, eşin cennete buyurun, oturun, cennet meskeniniz olsun." Ve külâ minhâ. "Bu cennetteki nimetlerden ikiniz de yiyin."

Külâ, kef ile, "ikiniz birden"; iki kişiye, iki muhataba emir siygası. Kül, "ye"; külâ, "siz ikiniz yiyin"; külû, "hepiniz, sizler yiyin" mânasına, bu kelimeleri duymuşsunuzdur. Tabii Arapça'da kaf'la kef'in farkı var, iki tane ke harfi var. Türkçe'de bir tane 'k' var. Kül kefle olursa "ye" demek; kafla olursa kul, o da "söyle" demek. Onu da duymuşsunuzdur. Türkçe'de bunun ikisini de yazdığımız zaman k-u-l ile yazacağız. Birisinin ötekisinden farkı nasıl olacak? Türkçe'de Q harfi de yok. Batı dillerinde var, onu almamışız. Böylece bir karışma olacak. Bunun için izah etmek gerekiyor.

Ve külâ. "İkiniz yiyin." Minhâ. "Cennette bulunan türlü türlü nimetlerden..." Rağaden. "Henîen, âfiyetle, vâsien, geniş bir şekilde gönlünüz hoş olarak, tayyip olarak, hoş olarak yiyin bakalım."

"Şen, hoş bir şekilde, âfiyetle cennetteki nimetlerden, meyvelerden, yiyeceklerden yiyin."

Haysü şi'tümâ. "Ne zaman isterseniz, cennetin neresinden isterseniz, canınız istedikçe her tarafındakilerden nasıl isterseniz yiyin. Neredeki meyveyi isterseniz yiyin." Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete. "Sadece bir istisnası var: Şu ağaca yakalaşmayın!" Fe-tekûnâ mine'z-zâlimîn. "Sonra ikiniz de âsilerden, günahkârlardan olursunuz." buyuruyor.

Tabii Âdem atamızla Havva anamız [o ağaçtan] yemişler.

Şimdi burada ben kendim birkaç noktayı söylemek istiyorum:

Cennette o kadar nimet var; saymakla bitmez, türlü türlü tatları olan, şekilleri olan, renkleri olan nimetler... Cenâb-ı Hak; "Hepsi serbest, hepsini yiyebilirsiniz." buyuruyor. "Yalnız şunu yemeyin, şu ağaca yaklaşmayın!" buyuruyor. Ama Âdem atamız, Havva anamız onu yemişler. Ne kadar garip bir durum! Bizler de öyle... Cenâb-ı Hak bir sürü yiyecek, meyve, sebze, hatta kuşlar, balıklar, koyunlar, kuzular, yani canı olan varlıkların bile yenmesini bize meşru kılmış. Mükerrem varlık olarak, ikrâma mazhar bir yaratık olarak, ikrâm olarak bunları bize helal kılmış, bizim için yaratmış.

Hüve'llezî haleka leküm mâ fi'l-ardı cemîa. "Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı Allah..." diye Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri şahit.

İnsanoğlu da o kadar helal varken helalleri bırakıyor, bırakıyor, bırakıyor; bir haram kıldığı içki var... Onun da haram kılınmasının hikmeti gayet güzel anlaşılıyor. İçkiyi içen insanın aklı gidiyor, cinayet işliyor; aklı gidiyor, trafik kazası

seyrü sefer kazası yapıyor, arabasını bir yere çarpıyor; Emirgan'dan gelirken Boğaz'da denize uçuruyor, ailenin hepsi sulara gömülüyor... Zararlı olduğu belli. İlle o yasağı gidip yapıyorlar. Bu çok acayip bir şey, çok garip bir şey, şaşılacak bir şey, taaccüb edilecek bir şey! Ve yapılmaması gereken bir şey! Bu noktayı dikkatinize sunmak istiyorum.

Allah yardımcımız olsun. Yanıltmasın, şaşırtmasın.

Haramlardan korunmak için Allah'ın helalleri bize yeter. Nikâh helal; nikâhın dışındaki başka türlü ilişkiler, "gayri meşru" denen ilişkiler haram... İnsanoğlu helali yapmıyor, harama sapıyor. Helali yemiyor, haramı yiyor. Sübhanallah!

Allah şaşırtmasın, şeytana uydurmasın.

Tabii şeytan yaptırtıyor, nefis yaptırtıyor. Bir yanlış mantıkla insanlar bunu yapıyorlar.

Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete. "Bu ağaca yaklaşmayın!"

Bu ağaç hangi ağaç idi?

Uzun açıklamalar, rivayetler var...

Tabii benim elimdeki, şu anda size hitaben kullandığım tefsir İbn Kesîr Tefsiri ile Rûhu'l-beyân Tefsiri. Ama Taberî Tefsiri olsa, Kurtubî Tefsiri olsa bütün öteki rivayetleri teferruatlı olarak da söylemek mümkün.

Özetlemek gerekirse:

Bu ağaç ne ağacıydı? Allah'ın "Sakın buna yaklaşmayın!" dediği ağaç hangisiydi?

Bazısı; "Üzüm asmasıydı." demiş. İbn Abbas'tan bir rivayet böyle: Hiye'l-kerm. Kerm, "asma kütüğü" demek. Ehli kitaptan bazısı bunu "buğday" olarak rivayet etmişler. Yine İbn Abbas'tan başka kanallarla yollarla gelen rivayetlerde; "Başaktı bu." deniliyor. Başkasında; "Buğday tanesiydi." deniliyor. Ama tabii insan buğdayın ağaç olmadığını da düşünüyor. Sonra bir rivayet var, Ebî Mâlik'ten: Nahle, yani "Hurma ağacıydı." Bir başka rivayet var, Mücahid'den: "İncir ağacıydı." Katâde ve İbn Cüreyc, Ebû Câfer vesaire bu kanaattelermiş. İşte bu ağaç hakkında çeşitli rivayetler var.

Benim böyle konuşma yapan kişilerden duyduğum başka mecâzi teviller de var: "Bu ağaç değil de, ağaç bir kinâye olarak söyleniyor, asıl işaret edilmek istenen başka." diye, çeşit çeşit yorumlar var. Ama rivayete dayanan, hadîs-i şerîfe veya sahabe-i kirâmın nakline dayanan rivayetler altı tane. Asma veyahut buğday veyahut hurma veyahut incir gibi rivayetler var.

"Buğday tanesi" diyenler; "O buğday tanesi ama cennetteki buğday tanesi bir inek kadar büyük, kaymaktan daha yumuşak, baldan daha tatlı..." diye de açıklamalar yapmışlar. Şüphesiz ki tabii cennetteki varlıklar, o zamanki varlıklar muhakkak o çevrenin şartlarıyla, o çevrenin içinde çok daha başka türlü olabilir.

Fakat allâme, büyük alimler diyorlar ki;

"Bu ağacın cinsinin ne olduğu önemli değil."

Allahu Teâlâ hazretleri cennette her şeyi serbest kılmış; "Yanlız şu ağaca yaklaşmayın, sonra günahkârlardan, zalimlerden olursunuz!" buyurmuş.

Fe-tekûnâ. "Siz ikiniz olursunuz." Tekûnâni idi, nun'u düştü; çünkü emrin cevabı.

Ve lâ takrabâ. "Sakın yaklaşmayın!" Fe-tekûnâ mine'z-zâlimîn. "Eğer yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz."

Emrin cevabı tesniye siygasında böyle mansub olur ve nun'u düşer. Onun için tekûnâni siygasında nun düşmüş.

Zalim, aslında "zulmeden" demek, yani "adaletten ayrılan" demek. Günahkâra da "zalim" deniliyor; çünkü o da günah işlemek sûretiyle kendi nefsini tehlikeye sokuyor. Tabii işlediği günahtan dolayı Allah'ın cezası olacak. Kendi kendisine fenalık etmiş olduğundan günah işleyene de "nefsine zulmeden kimse" derler, "zalim" derler.

"Eğer böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz, sakın buna yaklaşmayın!" diyor.

Burada benim işaret etmek istediğim bir nokta daha var: Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete buyuruluyor. "Sakın ikiniz şu ağaca yaklaşmayın!" "Şu ağaçtan yemeyin." denmiyor, "[Şu] ağaca yaklaşmayın!" [deniyor.] Bu çok önemli bir incelik taşıyor, ben onu size söylemek istiyorum:

Günahın yanına yaklaşmamak lazım! Yaklaştığı zaman insan ayağı kayıp düşebilir. Mühim olan günaha yaklaşmamaktır!

Onun için Kur'ân-ı Kerîm'in başka bir âyet-i kerîmesinde de;

Ve lâ takrabü'z-zinâ innehû kâne fâhişeten ve sâe sebilâ. "Zinaya yaklaşmayın! [Doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur.]" buyuruluyor.

"Zinâya yaklaşmayın!" ne demek?

"Sizi sonunda bu kötü fiile götürecek ön şeylere dahi girişmeyin!" [demek.]

Ön işlemler, ön eylemler nelerdir?

Bakmak... Mesela harama bakmak yasak. Tarafeynin örtünmesi, tesettür onun için gerekiyor. Erkekle kadının, birbirinin mahremi olmayan kimsenin aynı odada kalmaması vesaire... Ön şartlarla iş önceden engellenirse o zaman insan günahı işlemez. Ama ta yanına kadar yaklaşırsa ayağı kayıp düşebilir.

Onun için, uçurum vesaire olduğu zaman ilgililer ihtiyat olsun diye direkleri veya duvarı uçurumun ta dibine yapmıyorlar, uçurumdan biraz önce yapıyorlar ki kenara da yanaşmasın. Yani tehlikeden daha önce[ki] bir yerde yapıyorlar ki tehlikeli bir yere gelip de, "Ah şöyle oldu, böyle oldu..." diye sonunda tehlike başlarına gelmesin diye.

"Bu ağaca yaklaşmayın!" buyurulmuş. Demek ki yaklaşma bile olmayacak. Yemek değil, yanına bile yanaşma olmaması lazım. Bu önemli!

Sevgili dinleyiciler!

Bizim de buradan çıkartacağımız ders: Günahlara yaklaşmamak. Günahın yanına kadar vardıktan sonra mıknatısın iğneyi çektiği gibi günah çekiverir.

Avustralya'da tabiatın ilginç bir şeyini görmeye gitmiştik. Kayama diye Wollongong'un güneyinde bir yer vardı. Denizden uzaktasınız ama aşağıdan okyanusun iri dalgaları kayaları delmiş... Dalga bir bastırdığı zaman toprağın ortasından, çukurdan yukarıya minare gibi su fışkırıyor; dalganın vurmasından, bastırmasından... Onu artık herkes seyretmeye gidiyor. Etrafını da parmaklıklarla çevirmişler, yani çok yanaşılmasın, aşağıya bakılmasın diye. Biz de ona rağmen biraz yaklaştık, ihtiyatlı bir şekilde baktık. Aşağısı derin, kayalar girintili çıkıntılı... [Kayalar] sulardan yüzyıllar boyunca erimiş... Dediler ki; "Hocam burada birkaç [kişi] -Pakistanlı mı, Hintli mi- böyle bakarken bir su fışkırması, bir hava geri çekilmesi, nasıl olduysa tazyik, ikisi de yuvarlanmışlar, 20 30 40 metre aşağıya, deliğin içine gitmişler." Yaklaşan, tehlikeye mâruz kalıyor, gidiyor.

Onun için, mühim olan günaha yaklaşmamak!

İslâm'ın emirlerinde de -emirleri çok hikmetli, çok güzel- günaha yaklaşmadan günahı engellemek vardır. İslâm'ın bütün emirlerinde hikmet vardır. O hikmet nedir?

Günahın yanına bile insanı yanaştırmamak.

Yanaştıktan sonra yapmamak zor olur artık. İnsan kendisini tutamaz, nefsine mağlup olur, arzularına yenilir, hatayı işleyebilir.

Ve lâ takrabâ hâzihi'ş-şecerete. Kendilerine; "Bu ağaca yaklaşmayın!" buyurulmuş.

Fe-ezellehüme'ş-şeytânu anhâ.

Bu zelle['deki] ze keskin ze. Zelle, "kaymak" demek. Mesela zelletü'l-kâri'; kıraati okuyan insanın kayması. Zelletü'l-kadem; ayağın kayıp insanın düşmesi. Ezelle; -if'al bâbı- kaydırdı. Ama ezelle an harf-i cer'iyle kullanılınca "çıkarttı, götürdü" demek.

Anhâ. "Şeytan oradan onları götürdü. Yani cennetten onların ayaklarını kaydırdı ve götürdü." Fe-ahracehümâ. "Her ikisini, Âdem atamız ile Havva anamız aleyhimesselâm'ı..." Mimmâ kânâ fîhi. "İçlerinde bulunduğu refah, nimet, mutluluk, saadet, güzelliklerden mahrum etti, çıkardı, ayaklarını kaydırdı."

Güzel güzel cennet libasları giyiyorlardı. Cennet köşklerinde oturuyorlardı. Rızıklar, cennet nimetleri ne kadar güzeldi... Âfiyet üzereydiler, rahat üzereydiler. Oradan şeytan onları kandırdı, çıkarttı.

Tabii şeytan nasıl kandırdı? Şeytan Âdem aleyhisselâm'a secde etmediği zaman kovuldu, recmolundu, cennetten çıkartıldı. Nasıl oldu? Yeryüzünden mi vesvese verdi, onları kandırdı? Yoksa Cenâb-ı Hak; "Gel, buyur." diye izin vermiyor ama şeytanlığını yapmasına müsaade ettiğinden mi öyle imkân buldu, cennete geldi? Nasıl kandırdı?

Yine iyi tarafından yakalayarak kandırdı. Başka âyet-i kerîmelerde geçiyor ki;

Hel edüllüke alâ şecereti'l-huldi ve mülkin lâ yeblâ. "Ebediyyet ağacına sizi götüreyim mi? Elinizden bir daha kaçmayacak bir devlet, mutluluk, saadet kazanmanıza sebep olacak bir şeyi size öğreteyim mi?" diyerek bu işe kandırdı.

Çünkü, "Bu ağaç nedir?" diye rivayetler sıralanırken Vehb b. Münebbih'ten bir rivayet var: "O ağaç, birbirinden dalları çıkıp etrafa yayılırdı..." Ve kâne lehû semerun. "Bu ağacın meyveleri vardı." Te'külühü'l-melâiketü. "Melekler bu ağacın meyvelerini yerdi." Li-huldihim. "Ebediyyen kalmak için."

"Öyle bir şecereydi, [ağaçtı.]" deniliyor. Şeytan da;

"Siz de bundan yerseniz cennete ebedî kalırsınız ve elinizden artık bir daha kaçmayacak bir nimete, dereceye ulaşırsınız." diye, onların cennet sevgisini kışkırtarak, "Ebediyyen burada kalacaksınız." diye kandırdı.

Halbuki ne yapması lazımdı?

"Rabbim 'Buna yaklaşma!' dedi; sen ne dersen de, ben yaklaşmam!" demesi lazımdı.

Şeytan onların iyi niyetinden, iyi tarafından yakalayıp kandırdı. İşte günahların çoğuna insanların girişi böyle olur. Yani şeytan kandırırken onların kabul edebileceği bir vecih, bir yol, bir söz, bir mantık uydurur; o onu yapar, günahı öyle işler. Yoksa herkes çok cadaloz olmuyor, çok cebbar olmuyor; "İlle günah yapacağım, Allah'a âsi olacağım!" diye yapmıyor. Şeytan onu bir yoldan kandırıyor. Mesela bir âbid kimse varmış, onu ibadetgâhından çıkarttırmış, şehre indirtmiş, şehirde içki içirtmiş. Tarih kitapları, tefsir kitapları bunu yazar. O içki içtikten sonra artık her türlü hatayı işlemiş. Hatadan sonra iş cinayet işlemeye kadar gitmiş. Şeytan ilk başta meşru ve masum gibi görünen bir sebep ortaya atar. Ona kanmamak lazım!

İkisi bu hatayı işlediler. Ve şeytan onların ayaklarını kaydırıp cennetten uzaklaştırdı. İçinde bulundukları nimetlerden ayırdı.

Ve kulnâ. "Onun üzerine Allahu Azîmüşşân, Ben buyurdum ki onlara;"

İhbitû. "Hadi bakalım, inin!"

Çünkü cennetteydiler, aşağılara inecekler. Hubut, yani ihbitû fiili, "yukarıdan aşağıya inmek" demek.

"Hadi bakalım, inin aşağıya!"

Cennetü'l-huld'den yeryüzüne indiler.

Burada ihbitû derken açıklamamız gereken bir nokta daha var: Eğer sırf Âdem aleyhisselam ile Havva aleyhisselâm'a söyleseydi o zaman külâ dediği gibi, haysü şi'tümâ dediği gibi, ve lâ takrabâ dediği gibi tesniye siygasıyla söyleyecekti. İhbitû yani "Hepiniz çıkın, inin!" denildiğine göre burada niye çoğul söylenilmiş?

Ya insan cinsi düşünüldüğü için, Âdem, Havva ve onların zürriyetleri düşünüldüğü için; bir rivayet [bu.] Bir başka rivayet de; Âdem, Havva ve şeytan hepsi çıkartıldı. Zaten arkasında da; ba'duküm li-ba'din aduvvün "Sizler birbirinize düşmansınız." [buyuruluyor.] Âdemoğluna, Havva aleyhisselâm'a şeytan düşman; biz de şeytanın düşman olduğunu bileceğiz, uyanık bulunacağız, ondan dolayı kanmayacağız.

Ve leküm fi'l-ardı müstekarrun. "Yeryüzünde sizin bir istikrar bulup, karargâh edinip kalacağınız bir mekân ve zaman vardır, olacak. Hadi bakalım yeryüzüne inin!" diye Allahu Teâlâ hazretleri onları indirdi.

Ve metâun ilâ hîn. "Ve bir zamana kadar..."

Hîn, "zaman" demek. Bir zamana kadar oradalarda temettû etmek, faydalanmak, metâlanmak, oranın metâlarından istifade etmek, nimetleriyle taayyüş etmek olacak.

"Hadi bakalım, inin yeryüzüne!" denildi.

Zaten hacda da umreyi yapar, ondan sonra ihramdan çıkar, haccı beklediği zamana kadar böyle serbest davranırsa ona hacc-ı temettû deniliyor. Yani "faydalanmak, rahat etmek" mânasına...

"Yeryüzünde sizin bir karargâhınız, mekânınız olacak."

Müstekar tabii ism-i zaman da olur ism-i mekân da olur, "Bir müddet kalacaksınız." mânasına da gelir, "bir kalma yeri" mânasına da gelir.

Ve metâun ilâ hîn. "Orada bir müddet temettû edeceksiniz, faydalanacaksınız."

Tabii burada bir gizli müjde de var. Bir müddet, ne kadar?

Dünyanın ömrü olan kıyamet kopuncaya kadar... Kişinin ömrünün sonu olan, eceli gelinceye kadar... Bir müddet orada kalacak, ondan sonra dönecek.

Tabii burada Âdem aleyhisselâm'a müjde de var. Yeniden onun cennete geleceğine, döneceğine dair bir müjde de bulunuyor.

Burada bir noktayı da açıklamak lazım. Miraç'ta Peygamber Efendimiz'in görüp naklettiğine göre, Musa aleyhisselam Âdem aleyhisselâm'a;

"Allah sana şeref verdiği halde, meleklere secde ettirdiği halde, 'Cennette otur.' dediği halde yasak meyveyi, ağacı yiyip de bizi cennetten çıkaran sen değil misin?" deyince, Âdem aleyhisselam da Musa aleyhisselâm'a demiş ki;

"Cenâb-ı Hakk'ın takdirinin, kaleminin yazdığı, mürekkebinin de kuruduğu bir olaydan, Cenâb-ı Hakk'ın takdirinden dolayı mı beni kınıyorsun ya Musa?" demiş ve susturmuş.

"Susturdu." diyor Peygamber Efendimiz.

Tabii bunun takdir sonunda olduğu da belli. Zaten "Yeryüzünde bir halife yaratacağım!" diye meleklere daha yaratmadan evvel söylediği için, Allahu Teâlâ hazretleri bildirdiği için, yeryüzüne onların indirileceği bir takdir sonucu olduğu da böylece belli oluyor.

Tabii bu âyet-i kerîmelerde çok çok ibretler ve hikmetler var. Bizim de hatırımızdan çıkarmamamız gereken şey şu: -Feth-ı Mevsılî'nin dediği gibi- Biz cennet ehli bir topluluk idik, babamız, anamız cennetteydi. Şeytanın sebebiyle dünyaya indirildik. Bizim asıl yerimiz orası. Mevlânâ'nın dediği gibi asıl vatanımızı özlememiz lazım. Hani neyin, kamışın kamışlığı özlediği gibi... İçinde o aşk, o şevk olmazsa olmaz.

Ateşest in bank-ı nâyu nist bâd

Her ki in ateş nedâred nist bâd

dediği gibi, içimizde o özlem olmalı. O cennete tekrar gitmek için çalışmalıyız. Şeytanın da oyunlarını bilip şeytana karşı da uyanık olmalıyız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi şeytanın şerrinden korusun. Nefsimize mağlup olmaktan korusun. Rızasına uygun yaşamayı nasip etsin. Huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmayı nasip etsin. Âdem atamızın, Havva anamızın yaşadığı cennete lütfuyla keremiyle, bigayri hisâb, duhûl-i evvelîn ile girmeyi nasip etsin. Cehenneme düşmeden cennetlik eylesin. Rızasına erdirsin. Cemâlini göstersin.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 001.Kur an-ı Kerim in Faziletleri 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 002.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 003.Kur an-ı Kerim Tefsirine Giriş, Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 004.Euzü Besmele 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 005.Fatiha (1 - 2) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 006.Fatiha (3) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 007.Fatiha (4) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 008.Fatiha (5 - 7) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 53 playlist like
playlist play 009.Bakara Giriş 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 010.Bakara (1) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 011.Bakara (2) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 012.Bakara (3) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 013.Bakara (4 - 5) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 014.Bakara (6 - 7) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 015.Bakara (8 - 10) 05.11.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 016.Bakara (11 - 13) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 017.Bakara (14 - 22) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 018.Bakara (23 - 24) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 019.Bakara (25) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 020.Bakara (26 - 27) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 56 playlist like
playlist play 021.Bakara (28 - 29) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 022.Bakara (30) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 023.Bakara (31 - 33) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 024.Bakara (34) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 026.Bakara (37 - 39) 16.04.2020 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 027.Bakara (40 - 43) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 028.Bakara (44 - 46) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 52 playlist like
playlist play 029.Bakara (47 - 48) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 030.Bakara (49 - 50) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 031.Bakara (51 - 54) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 58 playlist like
playlist play 032.Bakara (55 - 57) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 033.Bakara (58 - 60) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 034.Bakara (61) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 035.Bakara (62) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 036.Bakara (63 - 66) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 037.Bakara (67 - 73) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 038.Bakara (74 - 77) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 039.Bakara (78 - 82) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 040.Bakara (83) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 041.Bakara (84 - 86) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 042.Bakara (87 - 88) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 043.Bakara (89) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 044.Bakara (90) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 045.Bakara (91 - 96) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 046.Bakara (97 - 98) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 047.Bakara (99 - 101) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 048.Bakara (101 - 103) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 049.Bakara (104 - 105) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 050.Bakara (106 - 107) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 051.Bakara (108) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 052.Bakara (109 - 110) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 053.Bakara (111 - 112) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 054.Bakara (113) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 055.Bakara (114 - 115) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 056.Bakara (116 - 117) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 057.Bakara (118 - 119) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 058.Bakara (120 - 121) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 059.Bakara (122 - 123) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 060.Bakara (124) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 061.Bakara (125) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 062.Bakara (126) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 063.Bakara (127 - 128) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 064.Bakara (129) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 065.Bakara (130 - 132) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 066 Bakara (133 - 134) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 35 playlist like
playlist play 067.Bakara (135) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 068.Bakara (136 - 138) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 069.Bakara (139 - 141) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 070.Bakara (142) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 071.Bakara (143) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 49 playlist like
playlist play 072.Bakara (144 - 147) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 073.Bakara (148 - 150) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 074.Bakara (151 - 152) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 075.Bakara (153 - 154) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 076.Bakara (155 - 157) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 077.Bakara (158) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 078.Bakara (159 - 162) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 079.Bakara (163 - 164) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 080.Bakara (165 - 167) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 081.Bakara (168 - 171) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 51 playlist like
playlist play 082.Bakara (172 - 173) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 083.Bakara (174 - 176) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 084.Bakara (177) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 61 playlist like
playlist play 085.Bakara (178 - 179) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 086.Bakara (180 - 182) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 087.Bakara (183 - 184) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 088.Bakara (185) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 089.Bakara (186) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 090.Bakara (187) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 66 playlist like
playlist play 091.Bakara (188) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 092.Bakara (189) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 093.Bakara (190 - 192) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 50 playlist like
playlist play 094.Bakara (193 - 195) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 55 playlist like
playlist play 095.Bakara (196) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 57 playlist like
playlist play 096.Bakara (197) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 097.Bakara (198 - 199) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 44 playlist like
playlist play 098.Bakara (200 - 202) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 099.Bakara (204 - 207) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 48 playlist like
playlist play 100.Bakara (208 - 210) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 101.Bakara (210 - 212) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 102.Bakara (213) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 103.Bakara (214) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 104.Bakara (215 - 216) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 105.Bakara (217 - 218) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 106.Bakara (219-220) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 107.Bakara (221) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 108.Bakara (222 - 223) 10.12.2019 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play Ali İmran 92 - Furkan 74 - İnfak, Gıpta Edilecek Kimseler, Sadaka Vermek 19.03.2025 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play Ali İmran 98 - 101 - Hristiyanların Allahın Ayetlerine Tutumları 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play Bakara 104 - Rahman 1- 4 - Kuranı Öğrenmek, Kıymet Bilmek 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Bakara 146 - Hicr 2 -3 - Doğru İnançın Önemi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 19 playlist like
playlist play Hac 73 - 76 - Müminun 14 - İnsanın Yaratılışı Süreci 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play İnsan 1 - 31 - Dünya Sevgisi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Rahman 5 -13 - Herşeyin Dengeli Olması ve Her Varlığın Secde Etmesi 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play Tekvir 1-14 - Kıyamet Günü Alametleri, Mahşer Anı, Pişmanlıklar 05.02.2025 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Sırça Köşk
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Sırça Köşk
Sırça Köşk Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close