1.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Haksızlık etmekten sakının, zira zulüm, kıyamet gününde (zulmeden için) zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının, zira cimrilik sizden evvelkileri helâk etmiştir; onları birbirinin kanını dökmeye, Allah’ın haram kıldığı şeyleri helâl görmeye sevk etmiştir.” (Müslim)
2.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde haklar sahiplerine mutlaka iade edilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun hakkı dahi alınacaktır.” (Müslim)
3.Muâz (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah beni (Yemen’e yönetici olarak) gönderirken şöyle buyurdu: Sen, Ehl-i Kitab olan bir kavme gidiyorsun. Onları, Allah’tan başka ilah olmadığını ve benim de Allah’ın elçisi olduğumu ikrar etmeye davet et. Eğer bunu kabul ederlerse onlara, Allah’ın her gün (kılınan) beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu da kabul ederlerse Allah’ın onlara zekâtı farz kıldığını bildir ki, o zekât zenginlerinden alınır, fakirlerine verilir. Bunu da kabul ederlerse zekât alırken onların kıymetli mallarına el uzatmaktan sakın. Mazlumun bedduasından da sakın. Çünkü Allah ile mazlumun duası arasında bir engel yoktur.” (Müslim,Buhârî)
4.Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) Ezd kabilesinden İbnü’l-Lütbiyye denilen bir adamı zekât toplamakla görevlendirdi. Bu adam görev dönüşünde:
–Şunlar sizindir, şunlar da hediye olarak bana verildi, dedi. Bunun üzerine Resûlullah minbere çıktı ve Allah’a hamdü senadan sonra şöyle buyurdu:
–Allah’ın beni yetkili kıldığı işlerden birine bir kimseyi görevlendiriyorum.
Sonra o kimse gelip bana:
–Şu mallar sizin, şunlarsa bana verilen hediyelerdir, diyor. Eğer doğru söylüyorsa babasının veya annesinin evinde otursaydı da, kendisine hediye gelseydi ya! Vallahi, sizden biriniz haksız olarak bir şey alırsa kıyamet gününde o şeyi yüklenerek Allah’ın huzuruna çıkar. Sizden birinin bağıran bir deve, böğüren bir inek ya da meleyen bir koyun yüklenerek Allah'ın huzuruna çıktığını görmeyeyim, dedi. Sonra ellerini koltuk altları görülünceye kadar kaldırıp üç kere: "Allah’ım, tebliğ ettim mi, buyurdu.” (Buhârî, Müslim)
5.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse eğer kardeşinin haysiyetine yahut malına haksızlık etmiş ise altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet gününden evvel onunla bugün helâlleşsin. Aksi takdirde yaptığı zulüm nispetinde onun varsa iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilecektir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık edene yüklenecektir.” (Buhârî)
6.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:“Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kimsedir. Muhacir de Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçınan kimsedir.” (Buhârî, Müslim)
7.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”Bir kimse, yalan yere yemin ederek bir Müslümanın hakkını gasbederse, Allah o kimseye cehennemi vacip kılar ve cenneti haram eder." Bunun üzerine bir adam: "Yâ Resûlallah, eğer o hak, küçük bir şey ise?" deyince, Peygamber: "İsterse misvak ağacından bir dal parçası olsun, buyurdu.” (Müslim)
8.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "(Zekât tahsiline) memur ettiğimiz biri, bizden bir iğne veya ondan daha küçük (değersiz) bir şey saklasa hıyanet etmiş olur; kıyamet gününde onu beraberinde getirir, buyurdu. Bunun üzerine ensardan siyahî bir adam ayağa kalktı, sanki şimdi onu görüyor gibiyim:
–Yâ Resûlallah, bana vermiş olduğun görevi geri al, dedi. Peygamber:
–Sana ne oldu, buyurdu. Adam:
–Şu söylediklerini işittim, dedi. Peygamber:
–O sözü şimdi bir daha söylüyorum; bir kimseyi herhangi bir vazifeye memur edersek o malın büyük, küçük hepsini getirsin, verileni alsın, yasaklanandan da sakınsın, buyurdu.” (Müslim)