1.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizin her bir ekleminiz için sadaka borcunuz vardır. Öyleyse her tesbih bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tehlil bir sadaka, her tekbir bir sadakadır; marufu (iyiliği) emir, münkerden (kötülükten) nehiy de sadakadır. Kuşluk vaktinde kılınan iki rekât namaz bunların yerini tutar.” (Müslim)
2.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin iyi ve kötü bütün amelleri bana arz olundu. İyi amellerin içinde, insanlara sıkıntı verecek şeylerin yoldan kaldırılmasını da gördüm. Mescidin kirletilmesini ve yok edilmeden o şekilde bırakılmasını da kötü, çirkin ameller arasında gördüm.” (Müslim)
3.“Ebû Zer (radıyallahu anh) anlatıyor: Bazı kimseler Peygamber’e:
–Yâ Resûlallah, zenginler de bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyorlar, (fakat onlar ayrıca) mallarının fazlasından sadaka veriyorlar, bizden daha çok sevap kazanıyorlar, dediler. Resûlullah:
–Allah size sadaka verme imkânı bahşetmedi mi? Her tesbih bir sadaka, her tekbir bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tehlil bir sadakadır. Marufu (iyiliği) emir bir sadakadır. Münkerden (kötülükten) nehiy bir sadakadır. (Müslim)
4.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir iyiliği küçümseme; isterse bu, kardeşini güler yüzle karşılamak olsun.” (Müslim)
5.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İnsanın her eklemi için her gün (vermesi gereken) bir sadaka borcu vardır. İki kimse arasında adaletle hükmetmen sadakadır. Bineğine binmesi için bir kimseye yardım etmen yahut yükünü yüklemen sadakadır. Güzel/iyi söz, sadakadır. Namaza giderken atılan her adım, sadakadır. İnsanlara sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırman da sadakadır.” (Müslim, Buhârî)
6.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse sabah veya akşam mescide giderse, her gidişinde Allah Teâlâ onun için cennette yer hazırlar.” (Müslim, Mesâcid, Buhârî)
7.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İman yetmiş yahut altmış küsur bölümdür. Bunların en üstünü lâ ilâhe illâllâh sözüdür. En aşağısı ise sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir bölümüdür.” (Müslim, Buhârî)
8.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlara rahatsızlık veren bir ağacı yol üzerinden kesip attığı için bir adamın cennete girdiğini gördüm.” (Müslim)
9.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra cuma namazına gelir, hutbeyi sessizce dinlerse üç gün ziyadesiyle, bu cumadan diğer cumaya kadar olan (toplam on günlük) vakit içindeki günahları mağfiret olunur. Kim de (hutbeyi güzelce dinlemeyip) mescidin zeminindeki taşlarla oynamak gibi gereksiz bir işle meşgul olursa vaktini boşa geçirmiş olur.” (Müslim)
10.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Müslüman yahut mümin kul, abdest alırken yüzünü yıkadığı sırada gözleriyle işlediği günahlar su ile birlikte yahut suyun son damlasıyla yüzünden dökülür. Sonra ellerini yıkadığı sırada, elleriyle yaptığı her günah, tamamıyla arınıncaya kadar su ile birlikte veya suyun son damlasıyla dökülür ve günahlarından arınır. Sonra ayaklarını yıkadığı sırada ayaklarıyla işlediği bütün günahları su ile birlikte yahut suyun son damlasıyla akar gider. Abdestin sonunda insan günahlarından tamamıyla arınmış olur.” (Müslim)
11.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Beş vakit namaz, iki cuma namazı ve iki Ramazan, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde aralarında işlenen küçük günahları temizler.” (Müslim)
12.“Allah Resûlü:
–Allah’ın, günahları af yolunu, dereceleri yükseltme vesilesini size göstereyim mi, dedi.
–Evet, (söyle) yâ Resûlallah, dediler. Resûlullah:
–Meşakkatli zamanlarda bile abdesti tam olarak almak, uzak yerden mescide gelmek, bir namazdan sonra ikinci namazı beklemektir. İşte bunlar, düşman hududunda nöbet bekleme gibidir, buyurdu.” (Müslim)
13.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir Müslümanın diktiği ağaçtan yenen, çalınan ve alınan şey, o ağacı diken kimse için sadakadır.” (Müslim)
14.Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: Selimeoğulları, mescide yakın bir yere taşınmak istediler. Bunu haber alan Allah Resûlü onlara:
–Mescide yakın bir yere taşınmak istediğinizi duydum, öyle mi, dedi.
–Evet yâ Resûlallah, bunu istemiştik, dediler. Bunun üzerine Peygamber:
–Ey Selimeoğulları, kendi mahallenizde oturun, atacağınız adımlarınızın sevabı yazılsın, dedi ve bu sözünü iki defa tekrarladı.” (Müslim)
15.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Bir hurmanın yarısıyla da olsa (onu sadaka olarak vererek kendinizi ateşten koruyun.” (Buhârî, Müslim)
16.Resûlüllah (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, kulun(un) yemek yedikten yahut bir şey içtikten sonra kendisine hamdetmesinden dolayı hoşnut olur.” (Müslim)
17.Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem):
–Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir, buyurdu. Ebû Mûsâ;
–Verecek bir şey bulamazsa (ne yapsın), dedi.
–Çalışsın, hem kendisi faydalanır, hem de sadaka vermiş olur, buyurdu. Ebû Mûsâ;
–Yapamazsa, dedi.
–Sıkıntıya düşmüş, muhtaç birine yardım etsin, buyurdu. Ebû Mûsâ;
–Bu da elinden gelmezse, dedi.
–İyi yahut hayırlı olan şeyleri emretsin, buyurdu. Ebû Mûsâ;
–Bunu da yapamazsa, deyince.
–Kötülük yapmaktan uzak dursun, çünkü o da bir sadakadır, buyurdu.” (Müslim,Buhârî)