Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhû...
Aziz ve sevgili Akra dinleyicileri;
Burası Avustralya'nın Sidney şehri, Bonirik (Bonnyrigg) Camii. Kadir gecesiyle ilgili konuşmamı yapmak üzere Bonirik Camii'nden size hitap ediyorum,.
Allah hepinizden razı olsun. İbadetleriniz makbul olsun. Allah-u Teâlâ hazretlerinin rızasına, rahmetine ermeyi Allah cümlenize nasip eylesin.
Üç aylar dediğimiz mânevî mevsimin sonuna yaklaştık. Nasıl ilkbahar, yaz, sonbahar, kış gibi maddî mevsim varsa; Receb, Şaban, Ramazan ayları da bir üç aylık mânevî mevsim oluyor. Çok güzel tatlı bir mevsim. İman baharı mevsimi gibi. Bu mevsimde Regâib kandili, Miraç kandili, Berat kandili gibi mübarek ve mukaddes geceler yaşadık. Pür-nûr ve pür-feyz-i bereket olan Ramazan ayına kavuştuk.
Zaten Peygamber Efendimiz de Receb girdiği zamandan itibaren Ramazan'ı işaret eder.
“Yâ Rabbi, bize Receb ayını, Şaban ayını mübarek eyle, bizi Ramazan'a ulaştır.” diye Ramazan'ın ufukta bir amaç olduğunu belirtir sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. İşte o güzel aya da şimdi kavuştuk. Onun da büyük bir kısmını geçirmiş bulunuyoruz. Allahu Teâlâ lütfuyla kabul buyursun.
Çok sevaplı ve hikmetli bir ibadet olan orucu günlerce tuttuk. Çok güzel bir ibadet. Hem maddî hem mânevî bakımdan, hem ruhî hem bedenî bakımdan, hem dünyevî hem uhrevî bakımdan şaheser bir ibadet. Sevinç ve coşkuyla ışıl ışıl kandillerle, yanık ve yakıcı salâtu selamlarla, ilahilerle, tesbihlerle, teravih namazlarımızı camilerde kalabalık cemaatler halinde kıldık. Gürül gürül Kur’ân-ı Kerîm mukabelelerini hafızlardan takip ettik. Onlar ezberlerini takviye ettiler, bizler de hatim sürmüş olduk.
İslâm'ın ne kadar güzel ve mükemmel bir din olduğu böylece yaşanarak görülmüş oluyor. Lafta değil, uygulamada güzellikler ortaya çıkıyor.
Evlerimize nur, gönüllerimize iman ve sürur doldu. Büyük değişiklikler oldu. Hiç şüphesiz beldelerimize bereket yağdı. Sofralarımız bereketlendi. Yeryüzüne melekler indi. Elhamdülillah çok memnunuz, mesruruz, mestiz, hayranız. Keşke bütün yılımız hep Ramazan gibi olsa. Mânen insanlar yıkanıyor, arınıyor, parlanıyor, paklanıyor. Çok kazançlı, sevaplı, yararlı, istifadeli ve değerli günler... Tariflere sığmaz güzellikler var.
Bunların arasında bir şahane mücevher saklı, bu da Kadir gecesi. Bu kadar güzelliğin arasında Kadir gecesi. Kadir gecesinin saklılığı hakkında âlimler çeşitli sözler söylemişlerdir. Rahmetli dostumuz Fikri Yavuz’un ilmihali önümde, ona da bakmıştım.
O da diyor ki;
“Bütün sene içinde saklı olduğu rivayeti de var.” Yani sadece Ramazan'ın içine münhasır ve mahsus değil de bazen öyle yıllar olur ki Kadir gecesi Ramazan'ın dışında bir başka ayda da olabilir. Tabi kişisel yorum olarak, insanın Allah'ın lütfuna erdiği özel gecesi, kendisinin özel Kadir gecesidir diye sözler var.
Ama rivayetler Kadir gecesinin Ramazan'ın içinde olduğu, üstelik Ramazan'ın son on gününde olduğuna dair. Onu cuma konuşmamda sizlere açıklamıştım. Sanki hazine odasına girmişiz, efsanevî hazineyi bulmuşuz, önümüzde göz kamaştırıcı bir manzara; altınlar yerlere saçılmış... İnciler, bilezikler, yüzükler, gerdanlıklar... Hepsi güzel, hepsi mücevher ama asıl aranan en kıymetli parça o elmaslı, yakutlu, pırlantalı, zümrütlü, paha biçilmez taç, işte o ortada görünmüyor.
Nerede?
Bu yığının hangi köşesinde?
Arasak, eşinsek, bunları oradan şuraya aktarsak, altından çıkacak, burada olduğu belli. Çok yakınımızda ama görünmüyor, saklı gibi altta kalmış. Bu Kadir Gecesi böyle bir benzetmeyle anlatılabilir.
Sevgili Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan ayının geldiğini bize müjdelerken,
Etâküm şehri Ramazan. Şehrün mübarekün.
“Mübarek Ramazan ayı size geldi, gölgesi üzerinize düştü..” diye, Ramazan'ı anlatması için de üzerine vurguladığı bir husus var.
Efendimiz diyor ki:
“İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece olan Ramazan.”
Fîhi leyletün hiye hayrün min elfi şehrin.
Peygamber Efendimiz,
"İçinde öyle bir gece var ki, o gece bin aydan daha hayırlıdır.” diye Ramazan'ın geleceğini müjdelerken özellikle vurguluyor, belirtiyor, dikkatinizi çekiyor ki Kadir gecesine dikkat edelim diye. Tabi kendisinin “Son on gününde arayın.” tavsiyesi de var.
Bu hadisler sahih olduğu halde niye tereddüt oluyor?
Şu sebepten oluyor:
“Acaba Efendimiz'in o müjdesi ve işareti o seneye mi mahsus, yoksa bütün yıllara mı mahsus?”
Sözünde tereddüt yok
“Yalnız o seneye mahsus mu?” diye
tereddütü oluyor.
Size okumuştum.
Leyletü'l-kadri leyletün sâbiatün ev tâsiatün ve ışrîn.
“Kadir gecesi yirmi yedisi veya yirmi dokuzudur.” diye Ahmed ibni Hanbel’de rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet etmiş. Böyle bir hadîs-i şerîf var.
Onun için, biz de bu en kuvvetli rivayetlere dayanarak yirmi yedisini -yirmi altısını yirmi yedisine- bağlayan geceyi Kadir gecesi olarak, kuvvetli, en kuvvetli ihtimal diye değerlendiriyoruz. Camilerimiz doluyor.
Ben şimdi uzaktan tahmin ediyorum, böyle cami avlularının nasıl ışıl ışıl ışıldadığını, nasıl kalabalıklarla dolduğunu, herkesin elinde fileleriyle, zembilleriyle, çay kaplarıyla, seccadeleriyle nasıl camiye geldiğini, uzun zaman kalmak isteğiyle büyük camileri nasıl doldurduğunu uzaktan görür gibi oluyorum. Bu gece böylece ihyâ ediliyor.
Fakat o bilinen gece, yani bu gece mi yoksa başka bir gece mi, onu da henüz çok kesin olarak söyleyemiyoruz.
Neden?
Neden saklanmış bu gece?
Bu mücevher öteki mücevherlerin arasına niye saklanmış?
Belki şu sebepten olabilir. Kullar o belirli geceyi geçirince,
“Tamam, Kadir gecesiydi bu. Bunu geçirdim.” diye rahat ve rehavete düşer, gevşer ibadetine güvenir.
“Ben Kadir gecesini geçirmiş bir insanım, artık ne yapsam zarar etmez.” gibi düşünürse, gevşediği zaman iyi olmaz diye saklanmış.
Ben bu ibadeti, kulluğu deniz üzerinde yüzmeye benzetiyorum. Yüzen insanın çırpınması lazım. Çırpınmadığı zaman ilerleyemiyor, olduğu yerde kalıyor. Hatta belki suyun üstünde de bir zaman sonra duramaz. Hatta bazen bayram zamanlarında cambaz grupları gelir direkleri dikerler, ip gererler, cambazlıklar yaparlar. Biz küçükken Boğaz'da, Arnavutköy'de bunları görürdük. İpin üstünde bisikletle bir taraftan öbür tarafa geçer. Tabi ipin üstünde olan bir insanın devamlı gayret etmesi lazım. Müslüman da hayatı boyunca ipin üstünde gibidir, denizde gibidir. Çalışması lazım ki; ibadeti gevşetmemesi lazım ki zarara uğramasın, kaybı olmasın.
İşte bu tatlı bir arama olsun diye, güvenme olmasın diye, her gecemizi Kadir gecesi bilip değerlendirmeye çalışalım. Her gördüğümüzü Hızır aleyhisselam sanıp, bilip de hürmetli ve dikkatli olalım birbirimize. İşte Hızır aleyhisselam da, Kadir gecesi de Allah tarafından saklanmış. Dileseydi “Şu gündür.” diye belirtirdi.
Ama burada hemen belirteyim ki; mübarek olduğu bilinen ve zamanı da belli olan günler ve geceler de vardır. Onu da söyleyeceğim. Mesela cuma günü çok mübarek bir gece ve gündüz. Gecesi mübarek gece, gündüzü mübarek bir gündüzdür. Bellidir, dünyanın her yerinde aynıdır. Hicrî takvimle miladî takvim ayrımından dolayı da bir ihtilaf yoktur. Herkesin cuması cumadır, Belli olan ihyâ edilecek belli bir gece. Sonra bayram geceleri, arefeyi bayrama bağlayan Ramazan'ın bayramı; ihyâ edilmesi gereken gecelerdedir. O da belli olan gecelerden.
Demek ki Kadir gecesini saklaması, yeri belli ama biraz çalışıp aramak lazım. Bulsa bile bulduğunu bilmemesi, emin olmaması daha iyi olur diye Allah tarafından saklanmış bir gece oluyor.
Bu kadar muhteşem bir gece. Herkes “Bu hususta ayet var mı, hadis var mı?” diye sorar. Kadir gecesiyle ilgili sûre var. Kadir sûresi, Sûretü'l-Kadr. Kur’ân-ı Kerîm'de, mübarek ve mukaddes kitabımızda Allah-u Teâlâ hazretleri Kadir sûresi inzâl eylemiş.
Bismillahirrahmânirrahim
İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletü'l-kadr. Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr. Tenezzelül melâiketi ve'r-ruhu fîha bi-izni rabbihim min külli emr. Selâmun hiye hattâ matlai'l-fecr. Sadakallahü'l-azîm.
Bu sûre, çoğumuzun da ezberindedir. Küçükken ezberlediğimiz, mahalle camiine gidip de yaz tatillerinde dinimizi öğrenme gayretinde olduğumuz sıralardan bildiğimiz bir sûre.
Bir de Kur'an ı Kerim'de Duhan sûresi var.
Bismillahirrahmânirrahîm
Hâ mîm. Ve'l-kitâbi'l-mübin. İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübareketin innâ künnâ münzirîn..
Bu sûrede de;
İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübareketin
“Biz onu mübarek bir gecede indirdik.” deniliyor. Bazı âlimlere göre bu gece Kadir gecesidir. Başka âlimlere göre de, bazıları da başka şeyler söylemişler. Ulemanın bu konuda ihtilafı var.
“O, geçtiğimiz Şaban'ın on beşinci gecesiydi, Berat gecesiydi.” diyenler var. Ama' İnnâ enzelnâhü fî leyleti'l-kadr' ayetiyle 'İnnâ enzelnâhu fî leyletin mübareketin' âyet-i kerîmesi, “Mübarek bir gecede indirdik. Onu Kadir gecesinde indirdik.” benzerliğinden, bazı âlimler onun da Kadir gecesi olduğunu düşünmüş ve söylemişler.
Demek ki Kur'ân-ı Kerîm'de bir sûre var ve ilgili bazı ayetler var. Sonra;
Şehr-ü ramadan ellezî ünzile fîhi'l-Kur’an.
"İçinde Kur’an inmiş olan."
Başka türlü meal de verilebilir. "Hakkında Kur’an inmiş olan Ramazan ayı" diye de yapılabilir. Bazı ilgili ayetler de var.
Kadir gecesi Kur'ân-ı Kerîm ile sabit bir gece. Hadîs-i şerîflerde de Peygamber Efendimiz Ramazan'da olduğuna işaret buyurmuş. O hadîs-i şerîfler de sahih!
Şimdi buyuruluyor ki:
İnnâ enzelnâhu fî leyleti'l-kadr.
“Biz onu Kadir gecesinde indirdik.”
“Onu” diyor, yani enzelnâhu. "Hu" O'nu demek. İnnâ, biz Azimü'ş-şan, âlemlerin Rabbi. Enzelnâ, indirdik. Hu, onu. Fî leyleti'l-kadr, Kadir gecesinde indirdik.
Bu indirilen şey ne?
İnnâ enzelnâ Kur’âne fî leyleti'l-kadr denmiyor. İnnâ enzelnâhu “biz onu indirdik” deniliyor.
Bu “O” nedir?
Âlimler “İndirilen Kur'ân-ı Kerîm'dir.” diye buyurmuşlar. Fakat "o" sözünün başka şeylere de işaret olması mümkün. Onların açıklamaları şöyle: Allah-u Teâlâ hazretleri Levh-i Mahfuz'dan, kâinatın mukadderatının takdir kalemleriyle cızır cızır yazıldığı ve Peygamber Efendimiz'in Miraca gittiği zaman mukadderat kalemlerinin mukadderatı yazışının cızırtısını kulaklarıyla duyduğunu söylediği Levh-i Mahfuz'dan, dünya semasına bu gecede indirilmiştir.” deniliyor. “Yirmi üç senede de nücûmen nücûmen halka bildirilmiş.” deniliyor.
Nücûmen ne demek?
Yıldızlar... Yıldızlarmış, yıldız demetiymiş gibi âyet-i kerîmeler grup grup indirilmiş demek oluyor. Demek ki Levh-i Mahfuz'dan semaya, dünyaya topluca inzâl olmuş. Olaylara göre, hikmetli sebeplerle insanlara bildirilmesi -tenzîli- yirmi üç senede olmuş. Alimlerimiz inzâl ile tenzîl arasında böyle bir ayrım yaparak bunu izah ediyor. Olabilir. Biz kâinatın esrarını bilemeyiz. Âlimlerimize hürmetimiz tamdır.
Kur'ân-ı Kerîm böylece toptan indirilmiş. Ondan sonra da yirmi üç seneye yayılmış olarak insanlara iyice anlasınlar, öğrensinler, unutmasınlar, güzelce hayatlarını tanzim etsinler, Kur’an'a göre yaşayabilsinler, her şey canlı canlı görsel eğitim olsun, uygulamalı eğitim olsun diye Allahu Teâlâ hazretleri böylece önce toptan indirip sonra parça parça, yıldız demetleri gibi kullarına Kur'ân-ı Kerîm'i bildirmiş olabilir. Çünkü mukadderatın evvelini âhirini Allahu Teâlâ hazretleri, olmuşu olacağı, her şeyi biliyor.
İnnâ enzelnâhu fî leyleti'l-kadr.
“Onu biz Kadir gecesinde indirdik.”
Demek ki alimlerin izahlarına göre buradan da anlıyoruz ki; Ramazan özellikle Kur'ân-ı Kerîm ayı. Şehr-i Kur’an, Kur'ân-ı Kerîm'in ayıymış. Gerçekten Ramazan ayında Kur'ân-ı Kerîm'e özel bir sevgi, ilgi gösterip özel bir gayretle Kur'ân-ı Kerîm'e çalışmamız lazım.
Dinleyici kardeşlerime tavsiye ederim. Genç olanlar, hafızası, durumu, tahsili elverişli olanlar Kur'ân-ı Kerîm'in ezberine başlasınlar! Kardeşlerim hemen bir Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleme derneği kursun ve oraya kaydolanlar Kur'ân-ı Kerîm'i hemen ezbere başlasınlar.
Ve kâlu kûnû hûden ev nesâra tehdedû kul bel millete ibrahîme hanîfen ve mâ kâne mine'l-müşrikîn.
Birinci cüzün sonundan ezbere başlasınlar. Böyle başlar, Allah'ın yardımıyla tamamlanır, hafız olurlar, hazineye sahip olurlar. O da bir başka hazine. Kur'ân-ı Kerîm hazinesi, ilim ve irfan hazinesi.
Demek ki, “Onu Kadir gecesinde indirdik.” diye Kadir gecesinin şerefini de bildiriyor, Kadir gecesinde indirilen neyse, Kur'ân-ı Kerîmse O'nun da çok şerefli olduğunu Allah-u Teâlâ hazretleri sûrenin birinci âyet-i kerîmesinde bize bildirmiş oluyor.
Evet, Kadir gecesi de kıymetli. Kadir gecesinde bize ikram olunan, indirilen şey de başımızın tacı ve kıymetli.
Ve ma edrâke mâ leyletü'l-kadr.
“Bu Kadir gecesinin ne olduğunu nasıl, hangi şey sana bildirebilir?
Nasıl bunun kadrini, kıymetini tam anlayabilirsin?
Nasıl idrak edersin ey Resûlüm?” diye ikinci âyet-i kerîmede bir soru var. Bu soru dikkati çekmek için. "Kadir gecesine dikkatler çekilsin, ne kadar önemli olduğu anlaşılsın" diye soru yönleterek dikkatlerin toplanması istenmiş.
Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr.
Kadir gecesi kıymeti hakkında düşünülecek olursa, “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.”
Şimdi bir matematik çalışması yapalım.
Bin ay kaç yıl eder?
Bunu bulmak için bir yıl, oniki ay olduğuna göre elimize kâğıdı, kalemi - artık kimse böyle uzun şeylerle uğraşmıyor, hesap cetvelini, makinesini alıyor- Bini onikiye bölelim, ne çıkar bakalım. 83,33 diye gidiyor.
Demek ki bin ay ne demekmiş?
Bir başka deyişle, Allah-u Teâlâ Hazretleri bu zamanı herkes anlasın, ne kadar büyük olduğu görülsün diye ikinci âyet-i kerîmede soru sorarak dikkat topluyor.
Ve ma edrâke mâ leyletü'l-kadr.
83 sene dört ay demek. Yani küsurat ondalık sistemde olur da, senenin üçte biri dört ay ettiğine göre 83 sene dört aylık bir zamana bedel. O kadar kıymetli Kadir gecesi!
Aziz ve sevgili kardeşlerim,
Bu âyet-i kerîme, artık tereddütlü de değil. Şimdi ben daima takılırım; bizim bazı meraklı kardeşlerimiz bir bilgi söylediğimiz zaman -tabi seviyorum da, hoşuma da gidiyor- "Bunun kaynağı nedir?” diye sorarlar.
Bu da her şeyi asıl kaynaklardan öğrenmemiz ve söylememiz gerektiğine götürdüğü için fena bir şey değil. Bir de herkesin işin aslını öğrenmeye hakkı olduğundan doğru! Kur'ân-ı Kerîm'de Kadir gecesinin kıymeti bildirilmiş. Kesin!
"Tamam mı?"
Tamam.
"Amennâ ve saddaknâ.
Sadakallahü'l-azîm" dedin mi?
Dedin.
Bak! Ramazanın içinde 83 yıl dört aydan daha hayırlı olan bir Kadir gecesi varmış. Sahih hadislerde de Ramazan'ın son on gününde olduğu belirtilmiş.
O zaman insan bunu bulmak için ne yapar?
Pusu kurar. Her türlü tertibatını alır. Bu geceyi yakalamak için elinden geleni yapar. "Çok kıymetli şu avı yakalayayım, elimden kaçırmayayım" diye.
Karadeniz’den uçarak Sinop sahillerine gelen, denizi geçip de artık karayı görünce sürüler halinde inmek isteyen bıldırcınları biliyorlar da nasıl tertibat alıyorlar?
Işıklarını, fenerlerini alıyorlar, ortalığı aydınlatıyorlar. Ağları kuruyorlar, hayvanlar takılıyor. Canlı canlı bıldırcınları torbalara dolduruyorlar.
Neden?
Bıldırcın eti tatlı, onun da geleceği zamanı belli, tertibat alıyorlar.
Madem Kadir gecesinin kıymeti bu kadar güzel, aşikâr, belli! Kur'ân-ı Kerîm'le, hadîs-i şerîflerle sabit! Niye tedbir almıyor? Tedbir alanlar da var. Tedbir alanlar akıllı Müslümanlar, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyanlar, Ramazan'ın son on gününde Efendimiz'in sünnetidir diye itikâfa niyet ediyorlar. Bir camiye giriyorlar, gece gündüz camide yatıyorlar. Cami, evleri oluyor. İnsanın evinin cami olması; Allah'ın evinde misafir olması demek. Allah'ın misafiri oluyor. Tedbirini alıyor, geceleri Kur’an okuyarak, ibadet ederek, zikir yaparak Kadir gecesini elde etmeye çalışıyor.
Biliyorum ki birçok sevgili, değerli, Allah'ın rızasını kazanmaya azmetmiş, yakasına "İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî" yazan, “Yâ Rabbi, benim maksudum sensin. Ben senin rızanı talep ediyorum, onu kazanmak istiyorum.” diyen nice ihvanım, kardeşim var ki itikâfa girdiler. Allah hepsini kadre erdirsin, o sevaplara nail eylesin.
Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr.
83 yıl 4 aydan daha hayırlı bir gece. Burada bir şeyi daha açıklamak lazım.
"Leyletü'l-kadr" ne demek?
Leyle gece demek. Leyletü'l-kadr, kadr gecesi demek. Ama bu 'kadir' ne demek? Kadir, Arapça'dan Türkçeye girmiş, hangi mânalara gelir 'kadir'?
Bir, takdir etmek mânasına gelir. Zaten takdir kelimesi, iktidar kelimesi, kâdir olmak kelimesi de o kökten geliyor. Yani güç yetmek, kâdir, iktidarlı, yapabilir durumda olmak, takdir eylemek, hükmeylemek, bir şey hakkında böyle olsun diye karar vermek mânasına geliyor. Niye bu gece Kadir gecesi olarak isimlendirilmiş diye anlamını aradığımız zaman bu anlam bize bir ipucu verebilir.
Ne demek?
Çünkü bu gecede Allahu Teâlâ hazretleri pek çok şeyi takdir buyuruyor. Güzel şeyler takdir buyuruyor. Hatta eğer Duhan sûresindeki o "Leyle-i mübareke" de bu Kadir gecesiyse,
Fîha yufraku küllü emrin hakîm.
Her hikmetli iş o günde ayrılıyor, tespit ediliyor, meleklere icra edilsin diye veriliyor. Böylece bir takdir eyleme, hükmetme, karar verme, kararın infazı için emir verme günü, gecesi oluyor. O bakımdan bu isim verilmiş olabilir. Kelimelerden Kadir gecesinin mahiyetini anlamaya çalışıyoruz. Bu bir.
İkincisi; yine Türkçe'de kullanılan kadir kelimesi, kıymet, değer, şan, şeref demek. Mesela, “Hiç bilmedin kadrimi, on parmağı kınalı.” diye türkülerde sözler var. Kadir, kıymet demek yani. Orada “Değerimi, kıymetimi bilmedin.” demiş oluyor. Leyletü'l-kadr, o zaman kıymet, şeref, değer gecesi demek.
Bu da neden?
İçinde ibadet yapıldığı, değerlendirildiği zaman mükâfatın çok kıymetli olduğu, çok kıymetli şerefli, mükâfatların sevapların bulunduğu gece olduğundan bu isim verilmiş olabilir deniliyor. Bu da yakışır. Bundan dolayı da olabilir. Hakikaten çok kıymetli bir gece.
Rivayete göre Arafat gecesi de çok kıymetli. Biliyorsunuz Arafat; hacıların hacca gittikleri zaman uğradıkları ibadet yeri, ibadet ovası. Arafat'a, bayramdan bir gün önce, arefe günü çıkıyorlar. Ertesi gün bayram oluyor. Arafat'ta arefede duruyorlar, Arafat'tan akşam Müzdelife'ye geçiyorlar. O gece de Müzdelife gecesi olduğu için -arefe gecesi- çok kıymetli gecelerden biri. Arafe günü de duaların kabul olduğu, hacıların toplandığı, muazzam, mahşeri andıran, insanı ürperten çok kıymetli günlerden bir gün. O kıymetli.
Cuma hakkında da, "çok kıymetli bir gündür" diye çok hadis i şerifler var.
“Acaba bu kıymetliler içinde hangisi daha kıymetli, en kıymetli hangisi?” diye âlimler meseleyi araştırmışlar, incelemişler. Bazı alimler “En kıymetlisi Kadir gecesidir.” sonucuna varmış. Demek ki; "Leyletü'l-kadr" kadir-kıymet gecesi manasına gelebilir.
Bir de kadr; tazyik etmek, sıkıştırmak, izdiham vermek mânasına geliyor. Bu da olabilir. Kadir gecesi; sıkıştırma, izdiham gecesi mânasına da gelebilir. Çünkü Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten -mezhep imamı Ahmed ibni Hanbel rahmetullahi aleyh'in rivayeti- hadîs-i şerîf var. Aynı zamanda büyük bir hadis âlimi.
İnnel melâikete tilke'l-leyleti fi'l-ardı ekseru min adedi'l-hasâ.
“Bu gecede melekler yeryüzünde o kadar çoktur. O kadar çoktur ki; yerdeki taş parçalarından daha çoktur.”
Hadîs-i şerîfte böyle bildirilmiş. Demek ki izdiham var. Yeryüzünde meleklerin muazzam bir sıkıştırması, muazzam bir bereket, kalabalık, olağanüstü durum var. Tazyik gecesi, izdiham gecesi, meleklerin izdihamlı olarak yere indikleri gece.
Zaten sûrede de bundan sonraki âyet-i kerîmede ne buyuruluyor?
Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîha bi-izni rabbihim min külli emr.
“Melekler ve Rûh-u Âzam adlı büyük melek bu gecede inerler.”
Tenezzelü, tetenezzelü'nün kısaltılmış şekli.
Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîha.
Bu gecede;
Bi-izni Rabbihim
"Alemlerin Rabbi Mevlâmızın izniyle yeryüzüne inerler." Yeryüzüne inmelerini Allah buyuruyor.
Min külli emr
"Her bir emri ilâhiden dolayı; Allah buyurduğu için, hikmetli bir işin ifâsı için, kullara mükâfat dağıtılması için, hediyeleri verilsin diye melekler inerler."
Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîha bi-izni rabbihim min külli emr.
İnerler. Adetleri ne kadar?
Yeryüzündeki çakılların, taşların sayısından daha çok melek iner. Hâlbuki insanların sayısı o kadar değil. İnsanların sayısı çakılların sayısından daha az. Buradan anlıyoruz ki, Müslümanların sayısı da zaten bütün insanlara göre daha az. Müslümanların içinde de Kadir gecesinin kadri kıymetini bilen, ihyâ edenler az. İstemeyene bir şey yok, isteyene mükâfat var. Demek ki ihyâ etmek isteyen her kişinin çevresinde ne kadar çok melek var, sayısını söyleyemeyeceğimiz kadar melekler sıkışık bir şekilde.
Peki onların o sıkışıklığı onlara rahatsızlık veriyor mu?
Vermiyor.
Bize rahatsızlık veriyor mu?
Vermiyor. Şeref veriyor. Çünkü onların sıkışıklığı bize ters bir tepki, tesir yapmaz. Onlar zikir yapılan meclislere de izdihamlı olarak yığılırlar. Müslümanlar bir yerde toplansalar, tesbihlerini ellerine alsalar "Allah, lâ ilâhe illallah, Sübhanallah" vesaire deseler, o zaman veya ilim meclisleri, hadis, tefsir, fıkıh vesaire konuşulduğu meclisler, buraya gelseler, orada da izdiham ediyorlar. Sonra, bir kul akşam abdest alıp uyusa, melekler gökten onun nurlu vücudunu görüyorlar yine izdihamlı bir şekilde odasına doluyorlar. Bu izdiham bir zarar vermiyor.
Evet aziz ve sevgili kardeşlerim;
Tenezzelü'l-melâiketi ve'r-rûhu fîha bi-izni rabbihim min külli emr.
“Her emr-i ilâhi için melekler vazifeli olarak inerler.”
Burada emrin selâm diye nedense hep okurken selâma bağlanır. Cümle tamam olsun diye, cümle bitmediği için bağlanabilir ama mânâ bakımından "Melekler inerler. Selâmdır, esenliktir, hava güzeldir, güneşlidir, durgundur, güneş o sabah bir hoş doğar."
Selâmun hiye hattâ matlai'l-fecr.
Bütün bu güzellikler ne zamana kadardır?
Sahura kadardır. Fecr-i sâdık atıncaya kadar, sabah vakti gelinceye kadardır. Yani gecededir. Sabah vakti olmadan önceki zamandadır.
Sabah ne zaman girer?
İmsak kesildiği zaman girer. Güneş doğduğu zaman artık sabahın vakti geçmiş oluyor. O zamana Müslümanın uyanık olmuş olması lazım.
Demek ki aziz ve sevgili kardeşlerim, böylece ne yapmış olduk?
Kadir gecesi ile ilgili sûreyi de açıklamış olduk.
Peygamber Efendimiz'in müjdesi var:
“İki bayram gecesini ibadetle ihyâ edenin kalbi ezel-i nur ile parlar.” buyuruyor.
Kadir gecesi bugün mü, geçtiğimiz günlerden biri miydi, önümüzdeki günler mi, yirmi dokuzu mu, bilmiyoruz ama önümüzdeki bayram arefesi gecesini de böyle Kadir gecesi gibi ihyâ etmeye gayret edin. Zaten hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz "yirmi yedi, yirmi dokuz olabilir" diye buyurmur. İnşallah onu da Allah'ın rızasına uygun geçirirsiniz. Nice nice Kadirlere, bayramlara erersiniz.
Kadir gecesinin zamanı belli değilse de arefe gecesinin zamanı belli. Hodri meydan diyoruz.
Hodri meydan ne demek?
"Hod" senin demek, hodri meydan, meydan senindir. “Hadi çık meydana, yap bakalım, hünerini göster.” demek. Hodri meydan sevgili dinleyiciler diyoruz. Belli olmayan Kadir gecesinde bu kadar gayret ediyoruz, belli olan arefe gecesinde de inşaallah aynı gayreti gösterelim, ibadet meydanında cevlân edelim. Nice nice hayırlara seyran edelim.
Kadir gecemiz, Ramazanımız, Bayramımız hem sizinle bizim, hem bütün müslümanların kutlu ve mutlu olsun, kârlı ve hayırlı olsun. Hatta Cenâb-ı Mevlâ'dan diliyorum ki; her geceniz Kadir, her gününüz bayram olsun.
Sizden altı-yedi bin kilometre uzaklardan kucak dolusu selamlar ve sevgiler. Uzaktayız ama gönüllerimiz beraber. Gönül beraber olunca da birlik ve beraberlik oluyor.
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh.