Cüneyd-i Bağdâdî (rahmetullahi aleyh) Allah Teâlâ Hazretleri'ni Hz. Ali (kerremellahu vechehu) Efendimizden nakille şöyle tarif buyurmuştur:
“O, benzeri olmayan Allah’tır. Onu bulmak hiçbir şekilde mümkün değildir. Hiçbir mahluka kıyas olunamaz. Uzaklığında yakın, yakınlığında uzaktır. Her şeyden yücedir. Onun altında Arş gibi bir şey var denemez. Ne bir şeydendir, ne bir şey gibidir. Takdis ederim O Allah’ı ki böyledir ve Ondan başka böyle olan hiçbir şey yoktur!”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) sünnete ittiba hakkında şöyle buyurmuştur:
“Kur’an ezberleyip hadis bellemeyenleri bu yolda örnek almayınız. Çünkü bizim bu ilmimiz kitap ve sünnetle kayıtlıdır. Peygamberin sünnetine uyan ve yolundan ayrılmayıp izini adım adım takip edenlerin tuttukları yol hariç Hakk’a giden yolların hepsi halk için kapalıdır. Bahis konusu şartlara sahip olanlar için ise bütün hayır yolları açıktır.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) öfkelenmek hakkında şöyle buyurmuştur:
“İşitmedin ve duymadın mı ki biz kendiliğimizden kızmayız! Belki Hak uğrunda Hak’la kızarız. Bu yüzden de iblis kızdığımız vakit bizden kaçtığı kadar hiçbir zaman kaçmaz. Başkaları nefislerinin keyfi için öfkelenirler. Bunun için şeytan onlara bu sırada el atar.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) uyumak hakkında şöyle söylemiştir:
“Uyku gaflettir ve tembelliğin neticesi olarak karar kılmak, yüz çevirmektir. Sevende gece gündüz uyku ve kararı olmaz. Şayet uyursa maksadından geri kalır. Kendinden de halinden de gafil olur. Hak’tan uzak düşer. Nitekim Hak Teala Davud (as)'a ‘Bizi sevdiğini iddia ettiği halde gecenin karanlığı basınca, beni ve muhabbetimi bir tarafa bırakıp uyuyan yalan söylemiştir’ diye vahiy göndermiştir.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) kulları iki kısma ayırmıştır:
“Kullar iki kısımdır: Hakk’ın kulları, hakikatin kulları. Hakk’a kul olanlar ‘Hışmından hoşnudluğuna sığınırız’ makamındadır. Hakikate kul olanlar ise ‘Mevlam, Senden Sana sığınırız’ makamında dururlar.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) nefis ve şeytanın vesveseleri arasındaki farkı şöyle anlatır:
“Nefsin tahriki ile şeytanın vesvesesi arasındaki fark şudur: Nefs bir şeyi istedi mi onda ısrar eder. Onu bundan men edince bir süre sonra da olsa yine aynı isteğine döner ve muradına nail olana kadar buna devam eder. Ama şeytan seni bir şeye davet eder de sen bunun zıddı olan bir şeyi yaptın mı artık o seni buna davet etmekten vaz geçer. Başka bir şeye tahrik eder. Zira iblisin maksadı sana belli bir günahı değil, herhangi bir günahı yaptırmaktır.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh)'e göre doğruluk hakkında şöyle buyurmuştur:
“Hakiki doğruluk, yalandan başka hiçbir şeyin seni kurtaramayacağı çok önemli bir hususta doğru söylemendir. Doğruluğu arayıp da bulamayan hiç kimse yoktur. Hepsini bulamazsa bile hiç olmazsa bir kısmını bulur. Dürüst kişi bir günde kırk kalıba girer. Mürai, kırk yıl bir hal üzere kalır.”
Cüneyd-i Bağdadî (rahmetullahi aleyh) şöyle buyurmuştur:
“Hakk’ın ibretiyle meşgul olup rü’yeti ibret olmayan göz kör olsun daha iyidir. Onun zikrinde müstağrak olmayan bir dil lâl olsun daha iyidir. Söylenen sözleri ve sesleri Hak’tan duymak için fırsat kollamayan bir kulak sağır olsun daha iyidir. Ulu ve Yüce Allah’a hizmet için harekete geçmeyen bir beden ölsün! daha iyidir."