Yaygın virüsten korunmak, yakalanılması durumunda ise hafif etkilerle atlatabilmek için en önemli nokta bağışıklığı kuvvetlendirmek. Uzmanlar sürekli bu hususa vurgu yapıyor.
Virüsü kapıp enfekte olanlardan bazıları hastalığı neredeyse hiç belirti yaşamadan, örneğin sadece basit ağrılar/yorgunluklarla atlatırken, bazıları şiddetli boğaz ağrısı, ateş, öksürük hatta solunum yetmezliği yaşayabiliyor.
Genel sağlık durumun ciddi bir belirleyici. Kronik bir hastalığınız varsa, örneğin şeker hastası, akciğer hastası, organ yetmezliği olan, hipertansiyonlu biriyseniz problemin büyüme ihtimali daha fazla.
Erken teşhis fevkalade etkili. Tanı ne kadar erken konmuşsa süreç o denli ‘hafif’, en azından kontrollü geçiyor.
Bağışıklık gücünüz ise en mühim belirleyici. Bağışıklığı güçlü olanlarda virüsün hastalık ve hasar yapma ihtimali azalıyor. Kısacası uykunuz, egzersiz/aktivite alışkanlığınız, sakin ve huzurlu yapınız ve tabii ki beslenme seçimleriniz çok mühim ayrıntılar.
Dr. Osman Müftüoğlu, 'Daha pek çok sınavdan geçeceğiz. Ekonomik sorunlar, sıkıntılar, olabilecek. Bunların hepsini inşallah “Her gecenin bir sabahı var” aklıyla atlatacağız. Yıkılmamak, hayatta kalmak için buna mecburuz.' diyerek bağışıklığı güçlendirmek için şu besin tavsiyelerinde bulunuyor:
* Şekerden, her türlü şekerli yiyecek ve içecekten, aşırı un ve nişasta yükünden uzak durun.
* Sebze meyve ve protein (yumurta, yoğurt, bakliyat) ağırlıklı bir beslenme sistemi uygulamaya çalışın.
* Sebze seçimlerimizde sülfür zengini lahana, karnabahar, turp, roka, tere, soğan, sarımsak daha bol ve sık bulunsun. Bunlar içerdikleri antioksidanlar, polifenoller, vitamin, mineraller ve posa zenginlikleriyle de güçlü yiyecekler.
* Renkli ve taze sebzelere, özellikle kırmızı, mor, siyah renklilere (mor lahana, siyah fasulye ve mercimek, mor/siyah turp havuç) yönelin.
* Köklü sebzelere (yerelması, kereviz, soğan, sarmısak, pırasa, turp, pancar, havuç) ayrıcalık tanıyın.
* Su içmeyi unutmayın.
'Sadece beden değil ruhu da beslemek gerek'
'Ruha bol sevgi, hoşgörü, iyi niyet, olumlu beklentiler ekleyerek ‘huzurlu bir keyif hali’ hedefleyelim. Huzurlu bir keyfin de daha çok ‘manevi güç’, zenginlik, daha fazla ‘aidiyet duygusu’ ve en az bunlar kadar da “Bu da geçer yahu!” dürtüsü gerektirdiğini bilelim.'