İçerisinde bulunan yazılımlarla hayatı kolaylaştıran, bilgiyi hızlı bir şekilde işleyen ve aktaran mobil cihazlar, telefonlar, akıllı mı? Zeki mi?
Bir zamanlar tel ve kablolar arasında sesi aktaran telefonlar, önce kablosuz şekilde ses ve mesaj ileterek ardından dijitalleşmeyle birlikte mini bir bilgisayar işlevi görerek; mektup, faks, harita, kütüphane, radyo, video kamera gibi birçok araçla cebe sığdı.
Günümüzde giderek artan veri iletim hızı ile mobil cihazlardan, telefon işlevleri ile birlikte tüm medya iletişim araçlarına erişilebiliyor, yazışma, mesajlaşma, görüntülü toplantılar yapılabiliyor, seyahat için bilet alınabiliyor, alışveriş yapılabiliyor, günlük iş süreçleri planlanabiliyor, gidilecek güzergah için en uygun rota seçilebiliyor. Bu özelliklerden faydalanabilmek için veri işleme izni verilmesi sonrasında mobil cihazlar; kişinin ya da kullanıcısının günlük planlarını yapıyor, finans bütçelerini yönetiyor, sağlık bilgilerini kaydediyor, alışverişlerde ürün ve hizmet önerisi yapabiliyor.
Peki, mobil cihazlara mühendisler tarafından kodlanan yazılımlar ve bu yazılımlara işlerlik kazandıran kullanıcı verileri, telefonları ve teknik cihazları akıllı mı yapıyor?
Yaygın bir ifade ile “akıllı telefon” yerine “zeki telefon” denilebilir mi?
Son zamanlarda teknolojinin geldiği noktayı yansıtan “yapay zekâ” uygulamaları ile robotların, makinelerin insan zekâsı gibi karar alma, hareket etme sürecine yakınlaştırılmaya çalışılması, yine bu kavramların farkını ortaya koyuyor.
Endüstri Mühendisi Ercan Öztemel, ‘akıl’, ‘zekâ’, ‘veri’ ‘enformasyon’ kavramları ile ilgili önemli ve dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Öztemel, AKRA’ya yaptığı açıklamada; aklın iyiyi ve doğruyu ayırt edebilmesi için, Allah’ın insana bahşettiği ruhi bir meleke, insanı diğer mahlûkattan ayıran bir nitelik olduğunu; zekânın ise beyinle alakalı olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar, zekâlarını akıllarının emrine verirse hakkı bulup doğru işler yapıyor ve kazanıyor ama aklını zekânın emrine verince fırsatçılık yapabiliyor ve kaybedebiliyor. Zekânın bilgisayarlaştırılması kolaydır. Olaylar arası ilişki kurabilme kabiliyetindedir zekâ ama akıl insana insanlık vasfı kazandıran bir meleke olduğu için bilgisayarlaştırılamaz. Onun için akıllı bina, akıllı cihazlar gibi tabirler kullanmamalı, zeki bina, zeki cihaz demeliyiz.”
Öztemel, kavramların İngilizce karşılığı olarak ‘kurnaz bina’, ‘kurnaz cihaz’, ‘smart’, ‘intelligence’ (zekâ) kelimelerinin kullanıldığını, Türkçe çevirisinde kolaylık olması açısından ‘akıllı’ kelimesinin seçilmiş olabileceğini belirtti.
Ayrıca, ‘akıllı’ ve ‘zeki’ kavramları gibi ‘veri’, ‘bilgi’ ve ‘enformasyon’ kavramlarının da karıştırıldığını söyleyen Öztemel; İngilizce ’deki ‘data’ ve ‘information’ kelimelerinin karşılığı olarak Türkçe’de sadece ‘bilgi’ denildiğini, bilgi, veri ve enformasyonun farklı anlamları olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Osmanlıca ’daki ‘malumat’ kelimesi kullanılabilecek olmasına rağmen veri, bilgi ve malumat kelimeleri ayrı ayrı kullanılmadan ‘veri bilimi’ olarak literatüre girdi. Hâlbuki bir konuyla ilgili veri var mı demeyiz, bilgi var mı deriz. Bu kavram kargaşalarını gidermeliyiz.”
Aklını kullanan, akıl melekesi ile düşünen, değerlendiren, karar veren, duygularını akıl ve irfan ile yansıtan insan, sadece yapay zeka ürünü olarak kullandığı cihazlar için değil yaşamın içinde ifadelendirdiği kelime ve kavramları gözden geçirmeli, sorgulamalıdır. Zira teknolojinin geldiği noktayı yansıtan yapay zeka ürünü robotlar, makineler yine insan tarafından geliştirilecek, kontrol edilecek ve yönlendirilecek araçlardır.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.