“Kahramanlık', 'Cesaret', 'Yiğitlik' abidesi, Şeyh Şamil'in, 19. yüzyılın önemli âlimlerinden Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî (ks.) ile aynı karede görüntülendiği fotoğraf paylaşıldı.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Hüseyin Budak, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretlerinin Gümüşhane'nin yetiştirdiği 19. yüzyılda yaşamış dini ve siyasi düşünceleri ile etkili olmuş, beynelmilel etkileri günümüzde de hissedilen Osmanlı ulemasının önemli şahsiyetlerinden birisi olduğunu hatırlattı.
Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevî'nin bilinen ilk fotoğrafı 1992 yılında Gümüşhane'de yapılan Ulusal Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî sempozyumunda kullanıldığını hatırlatan Budak, "O fotoğrafın ardından bugün iki ayrı fotoğraf daha tespit ettik. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî'ye ait olduğunu tespit ettiğimiz fotoğraflardan biri Şeyh Şamil'in İstanbul'da olduğu dönemde çekilen fotoğraftır. Bu fotoğrafta Şeyh Şamil, bir başka Çerkez komutan ve Gümüşhanevi oturmaktadır. Bu fotoğraf 1870 yılında çekilmiştir" dedi.
Şeyh Şamil'in İstanbul'da Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî ile görüştüğünün bilinmekte olduğunu kaydeden Budak, "Tarihi anlamda tam bir örtüşme sözkonusu. Şeyh Şamil ile birlikte yer alan fotoğrafın gerçek olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Şeyh Şamil'in tasavvufi yönü
Kâmil, ârif, âlim, mutasavvıf bir lider olan Şeyh Şamil'in; fotoğrafta görülen Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretlerinin hocası Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinden dersler almıştır.
Osmanlı dönemi müelliflerinden El-Hac Hasan Şükrü’nün hazırladığı Şemsü’ş Şumus isimli eser, Mevlana Hâlid-i Bağdadi (k.s.) hazretlerinin hayatı ve halifeleriyle birlikte menkıbelerini de anlatıyor.
Bu eserde bildirildiğine göre;
“Şeyh Şâmil, arkadaşları ile ilim öğrenmek üzere Bağdat’a gidip, Mevlana Hâlid hazretlerinden ders aldı. Ondan; tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tarih, fen gibi zahirî ilimleri öğrenerek, büyük bir âlim; ayrıca tasavvuf ilmini öğrenerek, hocasının eşsiz teveccühleri ile de büyük bir velî oldu. Mevlana Hâlid-i Bağdadî hazretleri, bu kıymetli talebesine halifelik de vererek, Allah-u Teâlâ’ya kavuşmak arzusuyla yanan âşıkların kalplerine bir kıvılcım sunması için, memleketi olan Kafkasya’ya gönderdi...”
Şeyh Şâmil, sadece bir din âlimi ve velî değil, aynı zamanda İslam için seve seve canını ortaya koyan yiğit bir şahsiyetti.
Mevlâna Halid -i Bağdadî’nin halifesi olan, mücadeleci, dirayet abidesi, kahraman, büyük dava adamı Şeyh Şamil, 17 Şubat 1871’de Medine-i Münevvere’de vefat etti.
Şeyh Şâmil hazretlerinin cenazesi, Cennetü’l-Baki kabristanına defnedildi.
Vefatından evvel, Rasûlülullah’ın huzurunda sık sık Halid-i Bağdadi Hazretlerinin şu şiirini terennüm ettiği rivayet edilir.
“Server-i âlem sana âşık olup da, yanarım!
Her nerede olsam o güzel cemâlin ararım.
Kabe kavseyn tahtının sultanı sen, ben bir hiçim.
Misafirinim dememi saygısızlık sayarım.
Her şey cihanda, senin şerefine yaratıldı,
Rahmetin bana da yağsa, o ân olur baharım.”
Şeyh Şamil’in hayatı, sözleri ve birçok yönü özel bölümlerle AKRA Media arşivinde.
1441 Şeyh Şamil yılı kapsamında özel olarak hazırlanan Şeyh Şamil tiyatroları, belgeseller ve şiirlere bu sayfadan ulaşabilirsiniz.