Varoluş; insanoğlunun yaradılışından bugüne, özünde aramayı sürdürdüğü bir gerçek…
Hayat akıp giderken bazen unuttuğu, yorulduğunda durup düşünürken yeniden hatırladığı bir soru belki de; “Bu dünyadaki amacımız nedir?”
AKRA; “Varoluş Sebebimiz” başlığıyla bu arayışı hayatımızın merkezine taşıyor.
İnsan yaradılışı itibariyle bir hakikati arama duygusuna sahiptir. İnsanlık tarihinin en temel eserleri, başucu kitapları hep hakikat arayışının bir ürünü ve bu arayışın semeresi olan düşünmenin, sorgulamanın bir neticesidir. Bir de mutluluğu arayanlar vardır ki onlar da çareyi hakikatin ulaştırdığı saadette bulmuşlardır.
Bu arayıştır ki, insanları diğerlerinden farklı kılar ve yüceltir.
İnsanoğlunun yaratıldığı andan itibaren aradığı, bunca Peygamberler gönderilmesine, uyarıcı kitaplar gelmesine rağmen daima unuttuğu ve her defasında yeniden ve yeniden bulma çabasına giriştiği sual “Ben kimim ve niçin yaratıldım? Beni kim yarattı? Neden yarattı ve ben şimdi ne yapacağım?” sorusudur.
Hayatın yegâne gayesi Allah’ın varlığını birliğini sezmek, O’nun sevgisini kazanmak, O’nun yarattığı biçimde kalmak, hilkate tabi olmak, O’nun istediği gibi yaşamak, yani iyi kulluk etmek, rızasını kazanmak, gerçek insanları ayırt etmek için koyduğu kuralları uygulayarak imtihanı başarmaktır.
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri (oyun ve eğlence olsun da) “oynayalım” diye (boşuna) yaratmadık. (Duhan, 38)
Gözlerimizi kapattığımız zaman, dünya karanlık bir yer haline gelir. Etrafımızdaki hiçbir şeyi göremeyiz. Oysaki biz göremiyoruz diye etrafımızdaki şeyler yok olmuş değildir. Hepsi yerli yerinde duruyor ve kâinatta her şey aynı anda hem var oluyor hem de varlığını sürdürüyor.
Göklere baktığımızda görürüz ki; içinde yaşadığımız gezegenden çok daha büyük kütlelere sahip olan gök cisimleri, birbirlerine çarpmadan, beraberce ve büyük bir hız ile intizamlı bir şekilde yer almaktadır. Güneş, ay, bitkiler, hayvanlar, dağlar, bulutlar, yağmur damlaları… Hülasa tüm yaratılmışlar, kâinatta kendilerine verilmiş olan vazifeyi layıkıyla yapmakta ve yaratılış gayesine uygun hareket etmektedirler.
Sayısız nimetin verildiği insanoğlu yeryüzünde başıboş ve amaçsız bir şekilde bırakılmamış, bilakis yeryüzü hayatı onun için bir imtihan yurdu kılınmış ve diğer birçok mahlûkatın aksine, insanoğlu mükellef/sorumlu bir varlık olarak yaratılmıştır.
(Ey Rabbimiz!) Yalnız sana (ibâdet ve itaatle) kulluk eder ve (her hal ve ihtiyacımızda) ancak senden medet umar/yardım dileriz. (Fâtiha Sûresi, 5)
Samimiyetle arayanlar nihayetinde bulur ki kainatı yaratan tek ve benzersiz olan, evveli ve ahiri olmayan, yüceler yücesi, kudretini idrake kuvvet bulunmayan, ilmi fehm etmede aklın kifayetsiz kaldığı Allah Teala Zü’l Celal Hazretleridir. Şüphesiz O da mahlukunu sırf bu kutlu hakikati, dünya ve ahiretin yegane önemli hakikatini arasınlar, bulsunlar, bilsinler, uysunlar için yaratmıştır.
Hayatın yegane gayesi Allah’ın varlığını birliğini sezmek, O’nun sevgisini kazanmak, O’nun yarattığı biçimde kalmak, hilkate tabi olmak, O’nun istediği gibi yaşamak, yani iyi kulluk etmek, rızasını kazanmak, gerçek insanları ayırt etmek için koyduğu kuralları uygulayarak imtihanı başarmaktır.
Bu yolculuğa çıkanlardan biri de Japonya’dan Ali Hiroaki Kawanishi.
Bize arayış ve bulma hikayesini anlatıyor:
Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz.
Yeni bir başlangıç yeni bir yolculuk
Anlık mutluluklarla meşgulken gerçek huzur için durup, düşünmeyi sorgulatan; Varoluş Sebebini keşfetme yolculuğu…
AKRA; “Varoluş Sebebimiz” başlığıyla bu özel gündemi hayatımızın merkezine taşıyor. İnsanoğlunun her daim cevabını aradığı, gerçek huzur ve mutluluk için en güzel amaç; Allah’ın rızasına erme hedefi ve gayretini diri tutmak için yeni bir pencere açıyor.
Belgeseller, söyleşiler, anlatılar ve çok özel programlardan oluşan “Varoluş Sebebimiz” özel gündemi, AKRA yayınları ve akra.media sayfalarında.
“Varoluş Sebebimiz” özel içeriklerine buradan ulaşabilirsiniz.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.