Hacı Bektâş-ı Velî’ye bisikletle huzur yolculuğu tamamlandı

Server Gençlik ve Spor Kulübü tarafından düzenlenen “Eyüp Sultan’dan Hacı Bektâş-ı Velî’ye Bisikletle Huzur Yolculuğu”, Nevşehir Hacıbektaş’ta düzenlenen anma programıyla sona erdi. 7 gün süren 800 kilometrelik tura katılanlar, Anadolu’nun manevi duraklarını da ziyaret etti.  

Horasan’dan Anadolu’ya gelen âlim ve ariflerden Hacı Bektâş-ı Velî’nin yakından tanınması amacıyla gerçekleştirilen 800 kilometrelik bisiklet turu, 9 Ağustos 2021 Pazartesi günü İstanbul’daki Eyüp Sultan Hazretleri’nin türbesinin önünden başlamıştı. 

30 kişilik bisiklet turu ekibi Yalova, Bursa, Eskişehir, Ankara, Kırıkkale, Kırşehir, Aksaray, Nevşehir güzergahını takip etti. Yerel sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin ve davetlilerin katılımıyla, güzergâhta yer alan bölgelerde, ilim ve irfanıyla Anadolu’yu mayalamış mana büyüklerinin kabirleri ziyaret edilerek anma programları düzenlendi. 

Bisikletle yapılan huzur turunun son durağı, Hacı Bektâş-ı Veli’nin kabrinin bulunduğu Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi oldu. Burada düzenlenen programda Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri yâd edildi. 

Bisiklet turuyla Hacı Bektâş-ı Velî’ye dikkat çekildi

Bisiklet turuna katılanlar, “Ziyaret ettiğimiz şehirlerde, mütevâzı, ilim, irfan sahibi olan Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’ye dikkat çekmek istedik. Çıktığımız huzur yolunda, gençlerden oluşan ekibimizle çok güzel anılar biriktirdik, sevgi ve kardeşlik temelli aramızda kuvvetli bir bağ oluştu. Her ulaştığımız şehirde, iyilikte buluşan insanlarla tanıştık, yoğun ilgi gördük, yeni bilgiler öğrendik, yeni dostlar edindik. Yolculuğumuzun yararlı olduğunu görmek, gönüllere dokunmak, ufak da olsa bir iyiliğe, faydaya vesile olmak bizim için unutulmaz bir huzur kaynağı oldu” değerlendirmesinde bulundu. 

“Hacı Bektâş-ı Velî’nin Makâlât kitabını önyargısız okunmalı”

Öğretim Üyesi Necdet Yılmaz, Hacıbektaş’ta düzenlenen programda,  “Makâlât” isimli eserden yola çıkarak Hacı Bektâş-ı Velî’yi anlattı:

“Hacı Bektâş-ı Velî’yi, sevenleri farklı farklı anlamakta ve tanımlamaktadırlar. Hacı Bektâş-ı Velî, Ahmed-i Yesevî’nin yolundan geliyor. Kültür tarihimizde büyük yeri var. Biz, O’nunla ilgili oluşmuş tüm değer yargılarının, şartlanmaların ve farklılıkların bir yana bırakılarak; O’nun ilmini, düşünce sistemini, yaşam tarzını, temsil ettiği değerleri vuslatının 750. yılında kendi kitabı olan ‘’Makâlât’ını önyargısız bir şekilde okuyarak” tüm gerçekliğiyle tanıyabileceğimize ve O’nu gerçek kişiliğiyle tanımlayabileceğimize inanıyoruz. Yarın, Hacı Bektâş-ı Velî’nin huzurunda O’nunla yüz yüze geleceğimize inandığımız için kendisini kendi sözleri ile tanımak ve tanıtmak istiyoruz.

Mahmud Es’ad Coşan Hocamız akademik ömrünün önemli kısmını Hacı Bektâş-ı Velî’yi anlamaya ve tanıtmaya ayırmıştır. M.Es’ad Coşan Hocamız, O’nunla ilgili eserlerinde Hacı Bektâş-ı Velî’yi ele alırken; işe yarayacak malzeme ve vesikaların basılmış, bilinen ve tekrar tekrar kullanılan kaynaklarda değil, kütüphanelerdeki gözlerden gizli kalmış el yazması eserler arasında olabileceğini düşünmüş ve dört yıl boyunca araştırmalar yapmış, Ankara ve İstanbul’daki zengin ve müteaddit kütüphaneler dışında Nevşehir, Gülşehir, Hacıbektaş, Sivas, Kayseri, Konya, Afyon, Burdur, Isparta, Manisa ve Tire’deki yazmaları taramış, Kırşehir ve Hacıbektaş’ta bulunan kitabeleri, mezar taşlarını, türbeleri incelemiştir. Onunla ilgili eserlerini bu malzemelerin ışığı altında bilimsel ve objektif olarak hazırlamıştır.”

Hacı Bektâş-ı Velî’nin eserleri arasında yer alan “Makalat,” gerçek kimliğini, fikirlerini, şahsiyetini yakından ve doğru tanımak bakımından oldukça önemli. Makalat eseri, Gönül Dostu, Âlim Mahmud Es’ad Coşan tarafından tercüme edildi.

Anadolu’nun İslam’la şereflenmesine vesile olan, yüzyıllardır toplumun hafızasına nakşedilmiş gönül sultanlarından Hacı Bektaş, 13. yüzyılda yaşamış, vefatından sonraki dönemde tarihî ve menkıbevî şahsiyetiyle Anadolu coğrafyasının, Türk-İslam geleneğinin membaı olmuştur.

O’nun “İnsan muhterem bir varlıktır. Kalbine hürmet etmek, kalp kırmamak, toprak kadar mütevâzı olmak, yetmiş iki millete hor bakmamak gerekir” şeklindeki bakış açısı, bu topraklara ekilen sevgi tohumunun tezahürlerindendir.