Gıda kaybı, üretimden perakendeye kadar, tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında ortaya çıkan yenilebilir gıda miktarındaki azalma olarak tanımlanabilir. Gıda israfı ise market, restoran, kafe, otel gibi perakende alanında ve hane halkı düzeyinde hâlâ sosyal, ekonomik ve besinsel değeri varken güvenilir gıdanın çöpe atılmasıdır.
Örnek üzerinden anlatmak gerekirse, hasat aşamasında bazı gıdaların ezilmesi ve bu nedenle daha satılmadan çöpe atılması “gıda kaybı” iken, meyvelerin taze olanlarından birkaçının yalnızca şekli bozuk olduğu için satılamaması “gıda israfı” örneği olarak verilebilir. Seçtiğimiz gıdalar ve gıdaları nasıl ürettiğimiz, pişirdiğimiz ve depoladığımız, bizi gıda sisteminin işleyişinin ayrılmaz ve aktif bir parçası haline getiriyor.
Dünyadan rakamlar
2020 yılında dünya nüfusunun yaklaşık onda birinin yetersiz beslendiği ve bu oranların 2019’dakinden %15 daha yüksek olduğu düşünüldüğünde, durumun ciddiyeti bir kez daha ortaya çıkıyor. 3 milyardan fazla insanın (dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı) maddi gücü sağlıklı beslenmek için yeterli değilken, yaklaşık 2 milyar yetişkin hareketsiz bir yaşam tarzı ve kötü beslenme nedeniyle aşırı kilolu veya obez. Bununla birlikte, üretilen gıdanın üçte biri ya kayboluyor ya da israf ediliyor.
Atıksız mutfak tarifleri
Dilara Koçak, Milliyet'te şu önerileri aktarıyor: "Örneğin karpuzla serinletici bir limonata hazırlarken, karpuz çekirdekleri kurutularak atıştırmalık haline getirilebilir. Aynı zamanda karpuz kabuklarıyla reçel yapıp tatlı üzerinde kullanılabilir.
Kalan yemeklerinizi dökmeyip, doğru koşullarda saklayıp yeniden değerlendirerek hem ekonomik hem de atıksız mutfağa katkıda bulunabilirsiniz. Artan ekmeklerinizi fırınlayıp robottan geçirip galeta unu yapabilir veya fırınlynıp kroton olarak çorbalarınıza lezzet katabilirsiniz. Ek olarak, ıslatıp una ilave ederek maya olarak kullanabilir ve bu hamuru pizza hamuru gibi çeşitli yerlerde değerlendirebilirsiniz. Artan ekmeklerinizi köfte yaparken kullanmak ise en güzel alternatiflerden biridir."