Dünyanın yüzölçümü en büyük ülkelerinden bir Uzakdoğu ülkesi;
302 farklı yerel dil ve lehçeyi konuşan 56 farklı ırka ev sahipliği yapan kadim medeniyet yuvası;
Sahabe Efendilerimiz döneminden beri Hui Müslümanlarının anavatanı Çin.
Hui; “(huí)“: “dönen, ihtida eden” ve “özü sözü bir” anlamında Mandarin Çincesinde yer alan bir karakter. Çin asıllı Müslümanlar kendilerini bu kavramla tanımlıyorlar. Çin sokaklarında dolaşırken karşınıza başında takkesi, mevsime göre boncuklu tül yahut kadife başörtüsü bulunan Huilerle karşılaşabilir, yöresine göre „Sè lán (色蓝) yahut “A sà lā mǔ ā lái kù mǔ (阿萨拉穆阿雷库姆)”şeklinde sizi selamladıklarını duyabilirsiniz.
Huilerin İslamla Tanışması
Çin anakıtasında İslam'ın ilk izleri, 620’li yıllarda sahabi Vehb b Ebi Kebşe (ra) ve arkadaşlarının Peygamber Efendimiz SAS’in davet elçisi olarak bölgeyi ziyaretleriyle görülmekte. Tarihi belgeler de bu bilgiyi destekliyor. Guangzhou şehrinin ilk Müslümanlarıyla birlikte Çin’in ilk camisinin bu tarihlerde inşa edildiği bilinmekte. İzleyen yıllarda Quanzhou ve Yangzhou şehirleri de sahabi yahut tabiinden olduğu söylenen ziyaretçilerle davet halkasına dahil olmakta.
Sahabi Ebu Vakkas Camii
Günümüzde bu şehirlerde davet elçilerinin türbe ve makamlarının yer aldığı tarihi camiler “Sahabi Camii” diye anılıyor. 650’li yıllarda Hz. Osman devrinde elçiler aracılığıyla Tang hanedanlığı ile resmi görüşmeler ve İslam’a davet yazışmalarının gerçekleştiği biliniyor, bu yazışmalara dair onlarca vesika da bulunuyor. 8. Yüzyılda Tang Hükümdarı ile Abbasi hükümdarı halife Mansur arasındaki yakın ilişkiler, Horasan, Buhara ve Kaşgar gibi Türk-İslâm diyarlarından gelen 4000 ailenin o dönemki ismiyle Chang’an (Xi’an), Kaifeng ve Yanjing şehirleri arasına yerleşmesi ile sonuçlanıyor. O devirde hanedandan destek gören, yerli halkla kaynaşan ve akrabalık ilişkileri geliştiren bu aileler, bugün sayısı 200 milyonu bulan Hui Müslümanlarının atalarını oluşturuyor.
Tarihe damgasını vuran Huiler
Çin’in güneyinde yer alan Kanton, bugünkü adıyla Guandong eyaleti, yüzyıllardır deniz ticaretine uygun bir liman olma özelliği taşıyor. Vehb b Ebi Kebşe (ra) bu eyaletin Guanco (Guangzhou) şehrine yerleşiyor, Çin’in ilk camii Huaisheng Mescidini (广州怀圣) inşa ediliyor. Vefatının ardından türbesinin etrafına “Xiānxián qīngzhēnsì (先贤清真寺), Sahabi Cami” inşa edilen Vehb b Ebi Kebşe’nin ismi zamanla unutuluyor, bu camiye “Sahabi Ebi Vakkas Cami” ismi veriliyor.
Guangta cami ve minaresi
Huaisheng camiinin sonraki yıllarda inşa edilen kalın sütunlu minaresi “Guangta”, yüzyıllarca bir deniz feneri işlevi üstleniyor. Cami bu sütun dolayısıyla Guangta Cami olarak da biliniyor. 9. Yüzyılda Kanton’da kalabalık bir Müslüman tüccar nüfusu oluşuyor. Deniz ticareti, 10. Yüzyıl itibariyle Çin’in güneydoğu kıyısında Fujian eyaletinin Quanzhou şehrinin de çehresini değiştiriyor. Öyleki, sahabi-tabi türbelerinin yanında namazgah şeklinde inşa edilmiş Qingjing Cami’nin (清净寺) bulunduğu bu şehir, tarih kaynaklarında Zeytun/Zeytin diye anılır hale geliyor. Zeytun, büyüklü küçüklü yüzlerce gemisiyle dünyanın en büyük limanı olarak nitelendiriliyor. 11. Yüzyılda yaşayan meşhur deniz ve gemicilik komiseri P‘u Shoukeng namı diğer Ebû Bekir, Zeytun şehri sakinlerinden.
Quangzhou Camii dışı
Çin’in kadim dört camisinden biri kabul edilen Hangzhou “Fenghuang (鳳凰寺): Anka Camii” ve seyyid Pǔhādīng’ın yaptırdığı söylenen Yangzhou Xiānhè Cami(仙鶴寺) de 13. Yüzyılda doğu yakasında inşa ediliyor. Böylece Tang (618-907), Beş ve Sung hanedanlıkları (1127-1279) dönemlerinde İslam güney ve doğu kıyı bölgelerine yerleşmiş oluyor.
Tang-Sung hanedanlığı dönemlerinde Çin’de ilim ve sanat faaliyetleri yürüten pek çok Müslüman âlim ve sanatkâr bulunuyor. Li Yen-Sheng, namı diğer Rızâ, Arap asıllı meşhur edebiyatçı. İran asıllı şair ve âlim Li Hsün, ‘Hai-Yao-Pen-ts’ao: Deniz Bitkileri Farmakolojisi‘ eserinin yazarı. Kardeşleri Li Hsien‘in kimya ve farmakoloji âlimi olduğu, Li Shun-hsien’in şair ve ressam olduğu belirtiliyor. 12. Yüzyılda yaşayan Semerkand asıllı Mi-Fu, ünü diğer Uzakdoğu ülkelerine kadar uzanan bir ressam ve hattat.
Yuan (1260-1368) ve Ming (1368-1644) hanedanlığı dönemlerinde kültürler arası etkileşim ve iletişim deniz ticaretinin yanı sıra karayolu kervanlarıyla devam ediyor. İpekyolu güzergahı boyunca İslam tüm anakıtaya yayılıyor. Bu dönemde pekçok Hui Müslüman, gerek deniz ticaretiyle gerek sanat faaliyetleriyle gerekse yönetim kadrolarında tarih sayfalarına ismini yazdırıyor. Çin’in kültürel miras şehirleri arasında sayılan, Kuzeybatı yakasında yüksek nüfus yoğunluğuna sahip şehri Xi’an (Şiyan), tarihi İpekyolu’nun son durağı -yahut ilk durağı- olma özelliği taşıyor.
Quanzhou Namazgâhı
13. Yüzyılda Çin hükümdarının sarayını Xi’an’da imar eden Yeheidie'erding namı diğer Amir El Din, hünerli bir Müslüman mimar. Halen Shaanxi eyaletinin başkenti olan Xi’an şehri, Çin anakıtasında Hui Müslüman kültürünün en bariz görülebileceği yerlerden biri.
14. yüzyılda Çin anakıtasında Moğol hâkimiyetinin son bulmasıyla Çin’deki Müslüman sayısı ülkedeki Han haricinde kalan etnik gruplara baskın hale geliyor, kayıtlara göre yaklaşık dört milyona ulaşıyor.
Yuan Hanedanlığı döneminde Çin’i ziyaret eden İbn Battuta, Seyahatnamesi’nde Çin Müslümanlarına dair kıymetli bilgiler veriyor. Kanton ve Zeytun gibi güney ve doğu kıyılarında birer Müslüman semti olduğunu, büyük camileri ve çarşıları olduğunu yazıyor. Bütün şehirlerinde Müslümanların işlerinde İslam hukukuna göre adli hüküm veren, ibadet ve eğitim işleriyle ilgilenen görevliler bulunduğunu, bu görevlilerin birbirleriye istişareli hareket ettiklerini, iç işlerinde mahalli idareden bağımsız olduklarını belirtiyor. Keza 13. Yüzyılda Çin’in Yünnan eyalet valisinin, Buhara asıllı bir Müslüman olan Seyyid Ecel Şemseddin olması dikkat çekiyor.
Amiral Cheng Ho ve seferleri tasviri
15. Yüzyılda Yünnan eyaleti doğumlu Müslüman Çinli Amiral Zheng Ho, Ming hanedanının temsilcisi ünvanıyla altmış iki yelkenliden oluşan büyük bir filoyla Hint okyanusuna sekiz sefer yaparak dünya denizcilik tarihinin tanınan ismi haline geliyor. Farklı lehçe telaffuzlarıyla Zheng He/ Cheng Ho namı diğer Muhammed’in Malay adalarına ve bugün yerini Vietnam ve Kamboçya’ya devr etmiş olan Çampa krallığına ziyaretleri, kabile liderleriyle temasları, büyük etki uyandırıyor. Zheng Ho’nun Çampa’daki Müslümanları himaye etmekle görevlendirdiği kişilerle Çampa kabile liderleri ve Malay adalarındaki sufilerle akrabalık bağı oluşuyor. Hadramevt asıllı sufi deniz tüccarlarının da uğrak noktası olan Güneydoğu Asya’nın kabile sakinleri geniş kitleler halinde İslam’a yöneliyor.
Hui: Çin Asıllı Müslüman Olmak - 2. Bölüm
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.