Sevgi, insanları birbirine yaklaştıran, güven, dostluk, bağlanma, şefkat, merhamet gibi duyguların temelinde olan doğal bir ruhsal eğilim, etkin bir güçtür.
Sevmek, dost edinmek, ahbaplık etmek” anlamında “حبّ” “habbe, hub” kökünden mahabbet kelimesi, zaman içinde “muhabbet” halini alarak sevgi ve dostluğu ifade etmek için kullanılmakta.
Sevgi, canlı-cansız tüm varlığı kapsar. Allah sevgisi, anne-baba sevgisi, eş sevgisi, çocuk sevgisi, arkadaş sevgisi, tabiat sevgisi bunların başında gelir.
İnsanlar arasında barış, uzlaşma, hoşgörü, yardımseverlik, fedakârlık gibi olumlu değer ve davranışların gelişmesine kaynak oluşturur.
Gönül Dostu, Âlim Mahmud Es’ad Coşan, “Sevgiyi ilk önce annemizden öğreniriz; annemizin bağrından, alırız. Önce annemizi severiz. Anne baba sevgisi çok makbul bir sevgidir. Allah'ın tavsiye ettiği, teşvik ettiği, sevap verdiği, razı olduğu bir sevgidir.
Sevgi aile içinde büyüyüp, genişler. Bütün suçlu insanlar; ailesinde sevgi görmemiş, toplumdan dışlanmış, sevgisiz ortamda yetişmiş insanlardır. Bütün başarılı insanlar sevgi ile büyümüş, çevresinde kendisini seven, destekleyen insanlar olan kimselerdir.” Diyor.
Sevgi ilgiyi, ilgi de iyilik etmeyi gerektirir. Sevgi, kişiyi ayrılık ve yalnızlık duygusundan kurtarır.
Tüm sevgilerin kaynağı
Allah (CC), bütün sevgilerin kaynağı, varlık sebebi, sevgisi sonsuz olandır. O, Vedûd; hem seven hem sevilen. Vedûd isminin ifade ettiği sevgi, lütûfkâr ve merhamet dolu bir sevgi. Bu sonsuz sevgi sayesinde O, tüm varlıklara (rızık;) maddi manevi nimetler veriyor. Bu sınırsız sevgi ile kullarının da kendisini tanımasına, sevmesine yardımcı oluyor; yine bu sevgi ile kullarını bağışlıyor. Canlı cansız tüm varlıklarıyla evren Allah’ın sevgi ve merhameti ile ayakta duruyor.
Yaratılış, varoluş, bu sevgi ve rahmetin bir sonucu, bir tezahürüdür. Yüce Allah varlığa duyduğu sevgi dolayısıyla onu var etmiştir. Allah’tan diğer varlıklara doğru yayılan bu sonsuz sevgi ve rahmet her şeyi kuşatıcı bir hayat ilkesi olarak ortaya çıkmıştır. Allah’tan insana doğru yayılan sevginin, insandan da Allah’a doğru gelişimini tamamlaması, “iman” denilen olgunun ta kendisidir.
Sevginin türleri
Gönül Dostu, Âlim Mahmud Es’ad Coşan, “Sevgilerin en önde geleni, en gereklisi, en güzeli, en yücesi Allah sevgisidir. Çünkü Allah en güzel sıfatların sahibi, her türlü güzelliklerin mucididir.” Diyerek bu sevgiyi şöyle anlatıyor:
“Allah sevgisi, kulda her türlü hayrın, iyilik ve güzelliğin ana kaynağı, bitmez tükenmez bir şevk, zevk ve enerji menbaı olur.
İslâm’ın özü Allah sevgisidir, ondan Resûlullah sevgisi, Kur’an sevgisi, iman sevgisi, ibadet sevgisi, hayır hasenât sevgisi, müslüman sevgisi, insan sevgisi, sanat sevgisi... çıkar; merhamet çıkar, sabır çıkar, şükür çıkar, gayret çıkar.”
İnanmış bir kimse için diğer varlıklara karşı duyulan bütün sevgiler Yaratan’dan ötürü gelişiyor. Ayet-i kerimelerde Allah’ı seven, Allah’ın da kendilerini sevdiği kulların mü’minler karşısında alçak gönüllülüklerinden, onurlu duruşlarından övgüyle bahsediliyor (Mâide 5/54).
Allah sevgisine ulaştıran erdemler
Es’ad Coşan Hocamız, “Her türlü güzelliği ve bütün güzelleri de yaratan O olduğu için aslında bir güzelliği sevdiğimiz zaman O'nu seviyoruz. Bu sevgi O'na gidiyor çünkü onu yaratan O. Her türlü takdir O'na, her şükür O'na gider, her türlü medh ü senâ O'na varır. O'nun hakkıdır çünkü her şey O'nundur. Yeri göğü ins ü cinni yaratan, ağaçları yapraklarla donatan, çimenleri çiçeklerle bezeyen; topraktan nebatı, arıdan balı, koyundan sütü çıkaran O. Her şey O'nun.
O'nun için neyi seviyorsak aslında Allah'ın bir işini seviyoruz; bir mahlukunu, bir yaratışını, bir hikmetini seviyoruz. Bütün sevgilerin toplamı hepsi O'na gider.” diyor.
Allah’ın sevgisi yoluyla insanın hizmetine sunulmuş olan bütün âlem, eşsiz ve geçici bir eğitim ve öğretim merkezi. Bu merkezde hayat süren insanın bazı vasıfları ayet-i kerimelerde Allah’ın sevgisiyle ilişkili olarak ele alınıyor:
“İman edip sâlih amel işleyenler için Rahmân, (yer ve göktekiler nezdinde, gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 19/96)
“...Hiç şüphesiz ki Allah adaletli olanları sever.” (Maide, 5/42)
“...Allah sabır (ve sebat) edenleri sever.” (Al-i İmran, 3/146)
“Allah, kendi yolunda (birbirine) kurşunla kenetlenip kaynaşmış bir yapı gibi saf halinde (kendi yolunda) olanları sever.” (Saff, 61/4)
“Kim ahdini yerine getirir ve “Allah’ın emrine uyup günahlardan sakınırsa” (bilsin ki) şüphesiz Allah, muttakî olan (yasaklarından kaçınan ve emrine uygun yaşayan)ları sever.” (Ali İmran, 3/76)
“..Karar verdiğin zaman da, Allah’a güvenip dayan (onu yap). Şüphesiz Allah kendisine güvenip dayananları sever.” (Ali İmran, 3/159)
Yaşayan Kur’an Peygamber Efendimiz (SAS) de hakeza üzerimize düşeni yerine getirdikten sonra “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” diyerek işin sonucunu Allah’a bırakmayı tavsiye ediyor. (Buhârî, Tefsîrû sûre (3, 13)
“..Şüphesiz Allah, çokça tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.” (Bakara, 2/222) Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları seviyor. Tertemiz, selim bir fıtrat üzere, sağlam bir tabiatta yarattığı bizlerden, zihin ve gönüllerimizi iyilik ve güzelliklerin merkezi kılmamızı istiyor. Tevbe ederek, arınıp O’na yönelerek, O’nun yüce affına sığınarak yeni başlangıçlara adım atmamızı, O’nun sevgisini kazanmamızı istiyor.
Ayet-i kerimelerde Allah’ın takvâ sahiplerini, iyilik severleri, maddî ve mânevî temizliğe önem verenleri, kendisine dayanıp güvenenleri, sabırlı davrananları, adaletli olanları, kahramanları, Hz. Peygamber’e uyanları sevdiği belirtilerek Allah sevgisi bu temel ahlak ilkelerine bağlanıyor. Ayet-i kerimelerde sevginin birer belirtisi ve sebebi sayılan bu niteliklere dair, Allah'ın eşsiz isim ve sıfatları olan Esma-i Hüsna’sında da derin anlamlar bulunuyor.
Bir kimsenin adaletli, sabırlı olması ve inanmaya yönelmesi o kimsede Allah sevgisinin belirmesine vesile oluyor. Allah tevbe edenleri seviyor; diğer bir ifadeyle arınmaya yönelen bir kimsenin kalbinde, İlahi sevginin tevbe ile belirtisi başlamış oluyor. Kulun bunu istemesi ise aynı zamanda kulun Allah'ı sevmesinin bir belirtisi. Gerçek sevgi, Allah'ın açıkça sevdiğini belirttiği bu karakter özelliklerinin yaşanmasıyla hayat buluyor.
Peygamber sevgisi
Sevgi, kişide şefkat ve merhamet duygularını güçlendiriyor. Kişi, sevdiğini kendisinden önde tutar hale geliyor. Allah’ı sevmenin başlıca işaretinin Peygamber’e bağlılık ve onun yolunu izlemek olduğu, Rabbimizin sevgisine ve affına ermenin böyle mümkün olduğu ayet-i kerimede şöyle belirtiliyor:
“(Ey Resûlüm!) De ki: “Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.” (Âl-i İmrân, 3/31)
Rahmet Peygamberi (SAS), engin merhametiyle bütün ümmetine kucak açıyor, aynı zamanda sevgi ve muhabbetiyle örnek teşkil ediyor. Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamber’in ümmetine olan sevgisi şöyle anlatılıyor:
‘(Ey insanlar!) Andolsun ki size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.’ (Tevbe, 9/128)
O, Allah’ın dostu olduğu gibi aynı zamanda Allah’ın kullarına olan sevgisinin en açık işareti. O (SAS), biz inananlar için canlarımızdan daha öncelikli ve yakın olan Allah Resûlü (Ahzâb, 33/6); “Size verdiği nimetlerden ötürü Allah’ı sevin. Allah’ı sevdiğim için beni sevin; beni sevdiğiniz için de ailemi sevin.’ Buyuruyor. (Tirmizî, Menâkıb, 31).
İnsanlar arasında sevgi ve muhabbet..
Sevginin anahtarı
Sevginin ölçüsü
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.