Yaşanan depremler, yetişkinleri olduğu kadar çocukları da etkiledi. Yakınlarını kaybeden, yaşadıkları evi zarar gören, yeni geçici alanlarda yaşamaya başlayan aileler için zorlu bir süreç bulunuyor.
Bu yeni sürece anne babalar kadar çocukların da adapte olması güç olabilir.
Peki bu durum çocuklara nasıl anlatılmalı? Çocuklara nasıl yaklaşılmalı? Çocuklar için nasıl bir destek çalışması yapılmalı?
Ayrıntılar haberimizde.
Konuyla ilgili AKRA’ya değerlendirmelerde bulunan Klinik Psikolog Fethiye Zalım Başbekleyen; “İnsanlık tarihi travmalar ve çeşitli zorluklarla dolu. Bu zorlukların arkasından görülüyor ki her defasında toplum kendisini yeniden oluşturmuş, dönüştürmüş. Biz de şimdi burada dönüşüm aşamasında etkin olacağız.” diyerek dayanışma içerisinde olunması gerektiğini şöyle anlatıyor:
“Yetişkinler olarak biz birbirimize omuz vereceğiz. Çünkü depremi yaşayanlar da buna şahit olanlar da güvendiği birine yaslanma ihtiyacı içerisinde. Onlarla beraber çocuklar da destek arayışında. Onlar yaşadıklarını anlatırken büyüklerin de üzüldüğünü söylüyor. Oysaki çocuklar büyüklerinden destek ve dayanak bekliyor.”
Çocukların hayatları boyunca anne babalarını takip ettiklerini hatırlatan Başbekleyen; “Nasıl ki ilk doğumda bebek gülmeyi, ağlamayı, olaylara karşı tepki vermeyi, o ilk nesne ilişkisinde anlar öğrenirse burada da ilk defa yaşadığı bir olay içinde yetişkin kişiye bağlanarak, ona yaslanarak kendisini denge haline getirmeye çalışacak. O zaman biz kendimizi dengede tutacağız. Çocukları sarıp sarmalayacak kişiler bizleriz. Bu stres ancak ve ancak ilişkisel bağ ile şefkatle sarmalanır. Çocuklar da kontrol edemediği bu durumla ilgili güvendiği kişiye yaslanacak.
Çocuğun yaşadığı şeyleri yeniden anlamlandırması için de o rutinleri tekrar ona sağlaması gerekiyor. Barınma, yemek, oyun, uyku saati, arkadaş çevresi... Nereden destek alacaksa o destekleri tekrar ivedilikle çocuğa sunabilmemiz gerekiyor.”
Çocuklara güven duygusu nasıl aşılanabilir?
“Herkesin ihtiyacı ve yaşadıkları farklı. Çocukların duygularına eşlik edebilmek önemli. Konuşarak duygularını anlatmasını bekleyebiliriz. Sorularına anlayabildikleri ölçüde anlaşılabilecek şekilde kısa cevaplar verilmeli. Bilmediğimiz yerde ‘Evet benim de kafam karışık. Ben de zorlanıyorum ama senin için buradayım’ denilebilmeli.
Çocukların bu durumda, ebeveynleri, yakınları ya da sürekli ilişki kurabileceği bir uzmanla bağ kurmaya ihtiyacı var. Bu dönemde sürekli konuşmak yerine onlarla birlikte duygularına eşlik ederek farklı etkinliklere yönlendirmek faydalı olacaktır.”
Çocuklar özel aktivitelere yönlendirilmeli
“Sportif aktiviteler, sanat etkinlikleri; bu dönemde çocukların bedenleriyle yaşamış oldukları bu durumu atmaları için çok çok etkili bir yöntem. Oyunlar çok çok etkili. Yeme, içme barınma gibi rutinlerin dışında çocukların dili, aslında oyun dili. Oyunla atmak istediğini atacak, itmek istediğini itecek, çekmek istediğini çekecek ve bedeninin regülasyonunu böyle sağlayacaktır.
Mümkün olduğunca oyunlarına eşlik etmek, bedensel aktivitelere hizmet eden alanlar oluşturmak, sanatsal etkinliklere ortam oluşturmak gerek, çünkü çocuklar nelerinin olduğunu her zaman konuşarak anlatamazlar. Bedenleriyle, duygularıyla anlatacaklar.”
Oyun çocuklar için iyileştirici etkiye sahip
“Oyun çocuk için her zaman önemli. Kuşlar için uçmak gibi çocukların oynaması o kadar önemli. Oyunun iyileştirme gücü çok yüksek. Ve bunu daha aktif olarak kullanabilmeliyiz. Çocuklar oyunda etkin konumdalar. Olmak istediği olmasını istediği şeyi oynarlar. Olmasını istemediği şeyi oynarlar. Oyunda tamamlayamadığı her şeyi tekrar oynayarak tamamlarlar. Oyun travmaların çözümlenmesine de yardım eder, onu açığa çıkartır.”
Hangi oyuncaklar seçilmeli?
“Bu dönemde çocukların oyuncaklarının içerisinde neler olabilir? Mesela belki bir şeyleri haykıramayacaklar, üflemeli oyuncaklarla böyle alabildiğince öttürecekler. İçlerindeki sıkışmış ifadeyi bir şeyle dışarıya atacaklar. Veyahut da vurmalı davullarla vuracaklar daha fazla. Oyuncakların içinde ambulans, doktor seti, aile setleri, hamur, el boyamaları, top, tamir setlerinin olması gerekiyor. Bloklar yapacaklar yapı malzemeleriyle.
Orada gördükleri şeyleri bir daha yapacaklar. Oyuncakların içinde vinç olacak ve gidecek bir yere bir şeyleri taşıyacak, kaldıracak, taşıyacak, kaldıracak ve bir çocuk orada baş edemediği şeyi kontrol edemediği bir şeyi oyunda kontrol ederek kendisini iyileştirecek. Topu atacak sürekli. Hani üstünde istemediği o duyguyu, o baskıyı topla itecek ve ittikçe nasıl güçlü olduğunu, o baskılardan nasıl kurtulduğunu deneyimleyecek. Yetişkinler konuşarak bunu anlar. Ama çocuklar öyle değil. Yaşaması gerekiyor. Ne kadar çok tekrar ederse o kadar çok onunla baş edebilecek.”
Süreci uzaktan takip eden çocuklar neler yaşadı?
Yaşanılan süreci uzaktan takip eden çocuklar anne babalarıyla isteyerek ya da istemeyerek ekranlar vasıtasıyla duruma şahit oldular. Diğer yandan yardımlaşma ruhuna çocukların da çok güzel bir şekilde eşlik ettiği görüldü. Kimi oyuncaklarını paylaştı kimi çok güzel notlar, şiirler yazıp gönderdi. Harçlıklarını gönderenler oldu.
Bu duyguları yaşayan çocuklar için ise Başbekleyen; “Çocuklar da çok güzel deneyimledi. Çünkü onlar da insan olmayı, bir insan yavrusu insan olmayı bizden öğreniyor. Onlar da empatiyi deneyimlediler burada. Harçlıklarını, oyuncaklarını gönderdiler. Bunların hepsi iyi deneyimler tabii ki.” diyerek çocukların bundan sonrasına ilişkin meraklarının sorularının cevaplandırılmasında nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:
“Sürekli haber takibiyle, bilgi kirliliğiyle yormamak çocukları fazla bilgiye maruz bırakmamak gerekiyor. Bunun haricinde de tabii ki çocuklar olup biteni anlamaya çalışacaklar. Tekrar tekrar aynı şeyleri soracaklar ve biz hep en basit şekilde, en anlamlı şekilde bunları anlatacağız. Depremin bir doğa olayı, yerin hareketi olduğunu burada güvenli evlerin inşa edilmesiyle alakalı evlerimizin güvenli olduğuyla alakalı bilgiler vereceğiz.
Çocuklar gelip bize soracaklar. ‘Peki bizim evimiz güvenli mi?’ ‘Elbette bizim evimiz güvenli.’ diyeceğiz ama onunla birlikte bir deprem anında ne yapılacağını da yaşına göre çocuklarımız ile konuşacağız. Diğer yandan çok kaygılı çocuğa, sürekli önlem alıcı davranışları anlatmaya gerek yok. Çocuğun hazır olduğu kadar çok basit bir dille, detaya gerek olmadan anlatmak gerekiyor. Ona bu açıklamayı yapmazsak o başka yerden öğrenecek ve doğru şekilde öğrenmeyecek. Bu sebeple basit, çok fazla detaya girmeden, yeterli derecede bilgi vermek, sordukları kadar bilgi vermek önemli.
Küçük çocuklara masallar üzerinden çağrışımlarla anlatılabilir daha büyük çocuklara ise algıları geliştiğinden sordukları kadarıyla cevap vermek gerekir.
Önemli olanın sadece bilgi vermekten ziyade elbette sınırlı ve doğru bilgi vermekle beraber her daim, her zaman ve her koşulda güven, duygusunu, yanında olduğumuz duygusunu aksettirebilmektir.”
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.