Ülkemizde yaşanan depremin üzerinden zaman geçtikçe duygu ve düşünce dünyamızda da değişimler oluyor. Depremi yaşayanlar bir yandan sahip oldukları ve önem verdikleri şeyleri kaybetmiş olmanın yanında hayatın anlamını sorgularken, bir yandan da hayatın devamlılığı için gündelik faaliyetlerine devam ediyorlar.
Doğrudan afeti yaşamayanlarda ise yardım süreci bir düzene otursa da duygusal olarak “normalleşme” arzusunun hâkim olduğu görülüyor. Ancak normalleşmenin, bu olay hiç yaşanmamış gibi bir eskiye dönüş olmadığını ve yaşananlar vesilesi ile bizde oluşan farkındalıkların geçmesinin gerekmediğini hatırlamak önem arz ediyor.
Öncelikler gözden geçirilmeli
Farklı düzeylerde de olsa, depremin bireysel ve toplumsal olarak oluşturduğu etki önceliklerimizi yeniden gözden geçirmeyi gerekli kıldı. Önem vermediklerimizin aslında ne kadar önemli olduğunu, bazı olmazsa olmazlarımızın da aslında hiç de öyle olmadığını görmeye başladık. Rutin haline getirdiğimiz uygulamaların, otomatikleşmiş düşüncelerin, kritik edilmemiş yaklaşımların farkına varmaya başladık. Bu olumlu anlamda dönüşüm ve değişim için bir fırsat. Mütevazı, vakur, sabırlı, güzel ahlaklı bireyler olmanın gerekliliği bilincimize daha yakın gelmeye başladı, farkındalığımız arttı.
Kardeşlik ve dayanışmayı artırma fırsatı
Deprem bölgesindeki insanların diğer bölgelere yayılması ile hem göç edenler hem de göç edilen bölgede bulunanlar için ortak bir sosyal uyum süreci başladı. Okulda, işte, her alanda bir kucaklaşmanın gerçekleşeceği bir zemin oluştu. Bu zeminde toplumsal duyarlılığımız bireysel davranışlarda hassasiyete dönüşerek kardeşliğimizi pekiştirebilir. Ben merkezli bir bakıştansa ötekini düşünen şefkatli bir yaklaşımın gündelik hayatta devam ettirilmesi hepimiz için iyileştirici olabilir. Bu da “sağduyulu yeni bir normal” oluşturularak sağlanabilir.
Güçlükle gelecek olan kolaylık
Kardeşlik ve dayanışma ruhunu pratiğe dönüştürme imkânı sunan bir evredeyiz. Karşılıksız iyilik yapma kavramını yaşayarak tecrübe ediyoruz.
Ben değil, biz; birimiz değil, hepimiz duygusu iyi hissetmemizi sağlıyor. Muhakkak güçlükle birlikte bir kolaylık olduğunu birlikte hissetmek ve bilmek ruh halimize iyi geliyor.
Şimdi yaşanan yas veya haftalar ya da aylar içinde ortaya çıkabilecek depresyon ve kaygı bozukluklarına karşı koruyucu bir düzeneğin işlediğini görüyoruz.
Bu atmosfer içinde sağduyu ile hareket etmeli ve gerçek gündemimizi hatırlamalıyız. Varoluş amacımızı ve yaşantımızı tekrar gözden geçirmemiz ve tam bir sadakat ile Yaratıcımıza bağlanmamız en karlı çıkış yolu.
Yaratıcımızın bizim için gerçek dost, merhametlilerin en merhametlisi olduğunu hatırlamak ve buna tam olarak inanmak korkudan emin olmayı ve ileriye ümitle bakmayı sağlıyor.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.