Yaz aylarında her gün birkaç dakika güneşle D vitamini ihtiyacımızı karşılayabiliyor, moralimizi düzeltebiliyor, egzama gibi cilt rahatsızlıklarından ve bazı kanser risklerinden korunabiliyoruz.
Usulünce güneşlenmek bağışıklık sistemimize destek ve beslenme kaynaklı rahatsızlıklara karşı da korunma sağlayabiliyor.
Peki bu nasıl oluyor? Bilim insanları güneşin yeni bir faydasını daha keşfetti.
Eski araştırmalar güneşlenmenin vücudumuz için olan faydalarını yalnızca D vitaminine atfederdi. Ancak sayısı gittikçe artan araştırmalar güneş ışınlarının yalnızca D vitamini sentezi yoluyla değil; nitrik oksit salınımı, bağışıklık düzenlemesi, uyku hormonu melatonin ve mutluluk hormonu serotonin üretimi ve biyolojik saatimizi ifade eden sirkadiyen ritmi düzenleme yoluyla da sağlığımıza fayda sağladığını ortaya koyuyor.
Güneş ışığı bazı cilt hastalıklarını alevlendiren ve cilt kanserlerine yol açabilen bir unsur. Aynı zamanda çeşitli hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için oldukça faydalı da. Pek çok konuda olduğu gibi güneş ışığını da değerlendirirken çeşitli nüanslara dikkat etmek, kararı ölçüsünde faydalanıp zararından kaçınmak gerekli.
Güneş ışığı türleri
Güneş ışığı; kızılötesi ışınlar, gözümüzle görebildiğimiz ışınlar ve mor ötesi/ultraviyole (UV) ışınlarına kadar uzanan farklı dalga boylarında bir radyasyon spektrumundan oluşuyor. UV radyasyonunu da kendi içinde UVA, UVB ve UVC olmak üzere üç bölüme ayrılıyor. UVC ışınları ozon tabakasındaki stratosfer gazları tarafından engellendiği için sadece UVA ve UVB ışınları dünya yüzeyine ulaşıyor.
UV Işınları vücudumuzda nasıl etki ediyor?
Vücudumuzda birden fazla işlev için önem arz eden D vitamini sentezi, güneşin UVB ışınları sayesinde gerçekleşmekte. Cildimizde bol miktarda üretilen kolesterol çeşidi UVB ışınları ile etkileşime giriyor, karaciğerde kolekalsiferol üretiliyor ve kalsifediol bileşenine dönüştürülüyor. Bu madde kan dolaşımına salınarak böbreklere ulaşıyor ve burada tekrar işleniyor. Böylece D vitaminin etkilerinden sorumlu en aktif form olan kalsitriol oluşuyor.
D vitamini, gıdalar yoluyla aldığımız kalsiyumun emilimine önemli katkı sağlıyor. Yeterli kemik mineral yoğunluğunu koruyarak kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz ve raşitizm risklerine karşı bizleri koruyor. Ayrıca iltihaplı eklem romatizması olarak bilinen romatoid artritte ve kireçlenme olarak bilinen osteoartritte yaşam kalitesinde ve kas gücünde iyileşme sağlayabiliyor.
Güneşle sedef ve egzama gibi ciit rahatsızlıklarını önlemek ve tedavi etmek, kemik ve kas sağlığı ve kuvvetli bağışıklık için D vitamini sentezlemek, mevsimsel duygu durum bozukluğunu önlemek mümkün.
D vitamini sentezinin bazı kanserlerin oluşumunu azalttığı da tespit edildi.
Güneşin yeni faydası
Son yıllarda bilim insanları güneşlenmenin faydalı etkisinde yeni bir mekanizma keşfetti. Nitrik oksit salınımı, bağışıklık düzenlemesi, melatonin ve serotonin üretimi ve biyolojik saatimizi ifade eden sirkadiyen ritim güneşin faydalı etkilerinden. Bunlar içinde nitrik oksidin yıldızı parlıyor. UVA radyasyonu sayesinde bu molekül derideki depolarından salınarak kana taşınıyor. Burada çeşitli yollarla damarları genişleterek kan basıncını düşürüyor, glikoz intoleransını ve insülin direncini baskılıyor.
Hem UVA hem de UVB’ye maruz kalındığında multipl skleroz (MS) veya iltihaplı eklem romatizması gibi otoimmün hastalıklarda alevlenen bağışıklık faktörleri baskılanıyor.
Güneşlenerek deri depolarımızdan nitrik oksidin salınması, kan damarı kaslarının gevşemesi ile tansiyonun düşmesi gerçekleşiyor. Yine cildimizden nitrik oksit veya a-melanosit uyarıcı hormonu salındıkça obezite ve Tip-2 diyabet hastalarında insülin salgısını artıran, iltihaplanmayı baskılayan faydalı bir etki görülüyor.
Güneşin zararlı etkileri
Güneş ışınlarına aşırı düzeyde maruz kalmak, çeşitli cilt kanserlerine yol açan en büyük etken.
Güneşin zararından korunup faydasından istifade edebilmek için incelikle hareket etmeliyiz.
Güneşten nasıl faydalanmalı?
Cildi güneşin zararlı etkilerinden korunabilmek için güneşlenme süresi ve güneşlenme saati oldukça önemli. Güneş ışınlarının dünyaya dik açıyla geldiği saatlerde UVB ışınlarından faydalanabiliyoruz. Ülkemizde bu yaz aylarında gerçekleşebiliyor. Coğrafi konuma göre ve günden güne değişen dakikalarda olsa da öğlen 11:00 ile 15:00 saatleri arasında.
Her gün 20 dakika boyunca el, kol, yüz, ayak, bacak gibi bölgeleri direk güneş ışığına maruz bırakmamız yeterli. Ancak ardından 24 saat boyunca sabunlu suyla yıkamamak şartıyla.
Güneşlenme dakikalarını tamamladığımızda şapka-şemsiye, güneş gözlüğü, ellerin dışı ve yüzümüz için 30 SPF değerinde güneş kremleri ve uzun kollu açık renkli koruyucu giysiler dahil olmak üzere güneşten korunma uygulamalarına başvurmamız şart. Cildiye uzmanlarının tavsiyeleri de bu yönde.