İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Güneş06:45 İşrak07:22 Öğle13:02 İkindi16:27 Akşam19:11 Yatsı20:30 İmsak05:19
Hava - Hava durumuÇok Bulutlu 18°C Nem %88
Türkçe
18 Rebi'ül-evvel 1446 21 Eylül 2024 Cumartesi
18 Rebi'ül-evvel 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
05:19 06:45 07:22 13:02 16:27 19:11 20:30
Giriş Yap

Hz. İSA (AS.)

20.09.2024    |

Kur'ân'da ismi geçen seçkin dört aile vardı. (Bk. Âl-i İmrân 3/33) Bunlardan biri de Âl-i İmrân'dı. İsâ’nın (As.) anası bu âiledendi. Adı Meryem'di

Meryem, daha doğmadan anası tarafından Beyt-i Makdis'e adanmıştı. Bu olay Kur’ân’da şöyle yer almıştı:

“-Ya Rabbi! Karnımda olanı hür olarak sana adadım, benden kabul buyur. Doğrusu işiten ve bilen sensin." (Âl-i İmrân 3/35)

İmrân'ın karısı, Meryem'in anası böyle nezretmişti. Çocuğu doğunca da şöyle demişti:

“Yâ Rabbi! Kız doğurdum. Erkek kız gibi değildir. Ben ona Meryem adını verdim. Ben onu da soyunu da, kovulmuş şeytandan Sana sığındırırım.” (Âl-i İmrân 3/36)

Allah bu adağı kabul etti. Zekeriyya (As.) Meryem'e bakmakla yükümlüydü. Meryem; beyt-i makdis'de, doğu tarafta özel bir bölmeye yerleşmişti. (Meryem 19/16-17)

“Zekeriyya (As.) Meryem'in yanına geldikçe orada Meryem'in yiyeceğini hazır görürdü. Bu Allah'ın Meryem'e ayrıca bir lütfuydu.” (Âl-i İmrân 3/37)

Meryem büyüdü; iffetliydi, faziletliydi, doğruydu. (Mâide 5/75) Üstündü.

“Melekler şöyle seslenmişti:

“Ey Meryem! Allah seni seçip temizledi. Dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu.

Ey Meryem! Rabbine gönülden boyun eğ! Secde et! Rüku’ edenlerle birlikte rüku’ et!” (Âl-i İmrân 3/42-43)

Doğumu Mûcize

Meryem, Beyt–i makdis’deki özel yerinde, Zekeriyya’nın (As.) nezâretinde büyümüştü. Bir gün Allah, Cebrail’i göndermişti. Cebrail ona insan şeklinde görünmüştü. (Meryem 19/17) Aralarında şu konuşmalar geçti:

“Meryem: Eğer Allah’tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman’a sığınırım!

Cebrail: Ben, temiz oğlan bağışlamak için, Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim.

Meryem: Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım hal de nasıl oğlum olabilir?

Cebrail: Bu böyledir. Çünkü Rabbin, “Bu Bana kolaydır, onu insanlar için bir mûcize ve katımızdan da bir rahmet kılacağız” diyor.

İş olup bitti. (Meryem 19/18-21)

“Doğrudur, sana bir kimse dokunmamıştır. Fakat Allah dilediğini yaratır. Ona ol der, o hemen oluverir. (Âl-i İmrân 3/47)

“Ey Meryem! Allah sana kendinden bir sözü, adı Meyem oğlu Îsâ olan Mesih’i, dünya ve ahirette şerefli ve Allah’a yakın kılınanlardan olarak müjdeler!

İnsanlarla beşikte iken de yetişkin iken de iyilerden olarak konuşacaktır.

Ona kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecektir. Onu İsrâiloğllarına peygamber olarak gönderecek ve onlara şöyle diyecektir:

“Ben rabbinizden bir mûcize ile geldim. Ben size çamurdan kuş gibi bir şey yapıp ona üfleyeceğim. Allah’ın izni ile hemen kuş olacaktır. Anadan doğma körleri, alacalıları iyi edeceğim, Allah’ın izni ile ölüleri dirilteceğim. Yediklerinizi ve evlerinizde sakladıklarınızı da size haber vereceğim. İnanmışsanız bunda size delil vardır.” (Âl-i İmrân 3/45-49)

Cebrail Hz. Meryem’e; babasız doğuracağı çocuğun özelliklerini ve mücadelesini haber vermiş, Meryem’i teselli etmiş ve ayrılıp gitmişti.

Bundan sonrasını Allah, Kur’ân’da şöyle bildirdi:

“Meryem oğlana gebe kaldı, o haliyle uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı ile bir hurma ağacının dibine sığındı;

–Keşke ben bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim, dedi. Onun aşağısından bir ses kendisine şöyle seslendi:

–Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün. Ye, iç! Gözün aydın olsun!.

İnsanlardan birini görecek olursan;

“Ben Rahman’a oruç adadım. Bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.” de.

Beşikte Konuşan

“Çocuğu alıp milletine getirdi. Onlar:

–Meryem! Utanılacak bir şey yaptın!

Ey Harun’un kız kardeşi, baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi, dediler.

Meryem çocuğu gösterdi.

–Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler.

Çocuk: Ben, şüphesiz Allah’ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam, olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi, anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum gün de öleceğim gün de dirileceğim gün de bana “selâm olsun”dedi. (Meryem 19/23-33. Bkz, Tecrid Tercemesi, IX, 173)

Doğum Gerçeği ve Îsâ (As.)

Îsâ (As.) babasız doğmuştu. Annesi ise pek iffetli bir kadındı. Normal olarak çocuğun teşekkül ve doğumu için erkek ve kadın tohumlarının özel şartlarla ve belirli ortamda birleşmesi lâzımdı. Îsâ’nın (As.) doğumunda ise böyle bir gelişme olmamıştı. Sadece Cebrail insan şeklinde Meryem’e görünmüştü.

Bu oluş ve doğuş, tek kelime ile Allah’ın bir dilemesiydi. Mûcizeydi. Bir benzeri de Âdem’di. Nitekim Kur’ân’da,

“Gerçekten Îsâ’nın babasız dünyaya geliş hali de Allah katında Âdem’in hali gibidir. Allah Âdem’i topraktan yarattı, sonra ona ol dedi, o da hemen (insan) oluverdi” (Âl-i İmrân 3/59) diyebildirildi.

Nitelikleri

Sâlihlerdendi. (En’am 6/85)  Hikmet sahibiydi. İlâhî nimete ermişti. (Mâide 5/110) Allah’ın kelimesiydi (Nisâ 4/171)

Mücadelesi

Îsâ (As.) büyüdü. Allah kendisine peygamberlik verdi.

Peygamberliğini ve kendisini milletine şöyle takdim etti:

“Benden önce gelen Tevrat’ı tasdik etmekle beraber size yasak edilenlerin bir kısmını helâl kılmak üzere Rabbinizden size bir ayet (kitap) getirdim.

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.  Çünkü Allah, benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin! Doğru yol budur! (Âl-i İmrân 3/50-51)

Îsâ’nın (As.) bu çağrısı karşısında İsrailoğulları, daha önce kendiliklerinden bir takım değişiklik yaptıkları ve bir tarafa âdetâ attıkları Tevrat’ı savunmaya kalktılar. (Âl-i İmrân 3/93)

Ve Îsâ’ya (As.) inanmadılar. Îsâ (As.), İsrâiloğullarının inanması için mûcizeler gösterdi. Alaca hastalığına tutulmuş olanları tedâvî etti. Ölüleri diriltti. Körleri görür etti. Kuş sureti yaptı, üfledi, kuş etti. (Mâide 5/110)

Bu mûcizeleri göstererek çok yerler gezdi. İsrâiloğulları Îsâ’nın (As.) yaptıklarını görüyor, fakat çağrısına uymuyorlardı. Ona iftira ederek mûcizelerine “bu apaçık bir büyüdür.” ( Mâide 5/110; Saff 61/6) Diyorlardı.

Havârîler

İsrâiloğulları Îsâ’ya (As.) inanmamışlardı. İnanmamakla da kalmamışlar, mûcizeleri “büyü” diye damgalamışlardı.

Îsâ (As.), bu durumda İsrâiloğularının inâdî küfrünü hissedince,

“–Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir? dedi. (Âl-i İmrân 3/52)

Îsâ’ya (As.) inanmış olan Havarîler, şöyle cevap verdiler:

“–Biz, Allah (dinin)in yardımcılarıyız. Allah’a inandık. Sen şahit ol ki biz müslümanlarız! (Âl-i İmrân 3/52)

Îsâ’ya (As.) bu cevabı verdikten sonra Allah’a karşı inançlarını şöyle ikrar ettiler:

“Rabbimiz! İndirdiğin kitaba inandık; Peygambere uyduk.” (Âl-i İmrân 3/53)

Ve şunu dilediler Allah’dan: “Bizi (birliğini, peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz!” (Âl-i İmrân 3/53)

Havârîlerin bu îman ve dilekleri, aslında Allah’ın kendilerine bir ilhâmı neticesi idi. Onu da Allah Kur’ân’da şöyle bildirdi:

“Havârîlere bana ve peygamberime inanın diye bildirmiştim. İnandık, Müslümanlar olduğumuza şahit ol! demişlerdi.” (Mâide 5/111)

Gökten Gelen Sofra

Havârîler inanmışlardı. Ancak Îsâ’dan (As.) özel bir mûcize istemek ten de geri kalmamışlardı. Îsâ ile (As.) şöyle konuşmuşlardı:

“–Ey Meryem oğlu Îsâ! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?

Îsâ: “İnanıyorsanız, Allah’dan sakının!” demişti.

Havârîler: “Ondan yemeyi, kalplerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve ona şâhit olmayı istiyoruz” dediler.

Meryem oğlu İsâ: “Allahım, Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve sen den bir delil olarak gökten bir sofra indir, bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın” dedi.” (Mâide 5/112-114)

Allah, Îsâ’nın (As.) dileğini kabul etti:

“–Ben onu size indireceğim. Bundan sonra içinizden kim inkâr eder se, dünyalarda kimseye azap etmediğim şekilde ona azap edeceğim” buyurdu. (Mâide 5/115)

Sofra indi. Yediler. Îsâ’nın (As.) hak peygamber olduğunu bildiler.

Ona tevhid gezilerinde arkadaşlık ettiler.

Allah’a Yükseliş

Îsâ (As.) ve Havârîlerin çalışmalarını durdurmak için, İsrâiloğulları Îsâ’yı (As.) öldürmeye karar verdiler. Allah onların plânlarını boşa çıkardı. (Âl-i İmrân 3/54-55)

Îsâ (As.) diye, ona benzeyen bir başkasını yakalayıp astırdılar. Daha sonra da “Meryem oğlu Îsâ Mesih’i öldürdük.” dediler. (Nisâ 4/157)

İşin gerçeği Kur’ân’da şöyle bildirildi:

“Halbuki onlar Îsâ’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. Ayrılığa düştükleri şeyde, doğrusu şüphededirler. Onların bu öldürme olayına ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Kesin olarak onu öldürmediler, bilâkis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah güçlüdür, hakîmdir.” (Nisâ 4/156-158)

Îsâ (As.), bu ayette bildirildiği gibi, öldürülmeden yükseltilmişti. Mezarı dünyada değildi. Mirac’da Peygamberimiz kendisini görmüştü. (Bk. Tecrid Tercemesi, IX, 168)

Teslis İnancı

Îsâ’nın (As.) göğe çekildiği sırada inananları pek azdı. Kendisinden sonra bir ara inananları çoğaldı. Daha sonra Hıristiyanlar da İsrâiloğulları gibi azdı. Birtakım yanlışlara saptı.

Teslis; Allah’dan başka, Îsâ’da ve annesi Meryem’de de ilâhlık özelliği olduğunu kabul etmekti.

“Bunlardan bir kısmı, Meryem oğlu Îsâ’ya Allah’dır.” Mâide 5/72)

Diğerleri; “Allah’ın oğludur.” (Tevbe 9/30)

Bir başka kısmı da; “Üçden biridir” (Mâide 5/73) demişlerdi.

Allah, Kur’ân–ı Kerîm’de bu anlayış ve inanışların asılsız ve küfür olduğunu şöyle bildirmekteydi:

“And olsun ki, “Allah üçden biridir” diyenler, kâfir olmuştur. Oysa, bir tek ilâhdan başka hiçbir ilâh yoktur.” (Mâide 5/73)

“Ey ehl–i kitap! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu Îsâ Mesih, Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur.”

Allah’a ve peygamberine inanın, “üçtür” demeyin. Vazgeçin. Bu, hayrınızadır.

Allah, ancak bir tek ilâhtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde olanlar da yerde olanlar da O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ 4/171)

“Meryemoğlu Mesih sadece peygamberdir.” (Mâide 5/75)

Îsâ (As.) İsrâiloğullarına yapmış olduğu bir çağrıda şöyle demişti: “Ey İsrâiloğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, muhakkak Allah ona Cenneti haram eder. Varacağı yer ateştir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.” (Mâide 5/72)

Hıristiyanların teslis inancına düşmelerinin hesabını Allah Îsâ’dan (As.) ahirette soracaktı. Bu soru ve cevabını Kur’ân, olacağı muhakkak olduğu için, şimdiden bize haber olarak şöylece sunmaktaydı:

“Allah;

“Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara, “beni ve annemi Allah’dan başka iki ilâh olarak benimseyin” dedin?

Îsâ:

–Hâşâ! Hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz. Eğer söylemiş sem, şüphesiz sen onu bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ben senin içinde olanı bilmem. Doğrusu görülmeyeni bilen ancak sensin.

Ben onlara sadece “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” diye, bana emrettiğini söyledim. Aralarında bulunduğum müddetçe onlar hakkında şâhittim. Beni öldürdüğünde onları sen gözlüyordun. Sen her şeye şâhitsin.

Onlara azap edersen, doğrusu onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, güçlü olan, hakîm olan şüphesiz ancak sensin!” (Mâide 5/116-118)

Müjde

Îsâ (As.), göğe yükselişinden önce, kendisine inanan ve inanacak olanlara ve tüm insanlara en büyük müjdeyi verdi.

O şöyle dedi: “Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğrulayan ve benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah’ın size gönderilmiş bir peygamberiyim.” (Saff 61/6)

Geçmişi böylesine kucaklayan, geleceğe mutluluk haberi sunan, Son Resûlü açıkça ismiyle duyuran Îsâ (As.) hakkında Peygamberimiz de şöyle buyurmuştu:

“Ben Meryem oğlu Îsâ’ya dünya ve ahirette insanların en yakınıyım.” (Tecrid Tercemesi, IX, 180, (1043 nolu hâdis)

“Benimle Îsâ arasında başka bir peygamber yoktur.” (Tecrid Tercemesi, IX, 179, (1042 nolu hâdis)

Şimdi iş; Îsâ’nın (As.) bu büyük müjdesinin gerçekleşmesini beklemekti.

Çünkü tevhid Mücadelesi onunla başarıya ulaşacak, Peygamberler halkası onunla sonlanacaktı.

Sallallahu aleyhi ve sellem

 

 

 

­
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Cüz - Kur’an-ı Kerim Meali 2
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Cüz - Kur’an-ı Kerim Meali 2
Cüz - Kur’an-ı Kerim Meali 2 Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close