Uzmanlar, giderek artan internet ve sosyal medya kullanımının çocuklarda gelişimsel ve ruhsal problemlere yol açabildiğini, aynı zamanda mesajlaşma ve oyun platformlarında görülebilen "siber zorbalık" türlerinin tehlike oluşturabileceğini belirtiyor.
Çocukların ve gençlerin neredeyse tamamı, interneti ve sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Dijital mecraların başında geçirilen zamanın fazlalığı ise çocuklarda depresyon, yalnızlaşma, obezite gibi fiziksel, ruhsal ve gelişimsel sorunları beraberinde getiriyor.
Sosyal paylaşım ağları, internet siteleri, forumlar, oyunlar, görüntülü sohbet uygulamaları gibi internet ortamında yapılan iletişim seçenekleri, faydalı gibi görünse de çocuklara zarar verebiliyor. Dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen "siber zorbalık" ise çocukları ve ebeveynleri zor durumda bırakıyor.
Medya kullanımının avantajları olduğu gibi dezavantajlarının da bulunduğunu aktaran Doç. Dr. Başak Gezmen, "Medya kullanımında bizi bekleyen tehlikeli yanlar da var. Özellikle günlük hayatımızın çok büyük bir bölümünü medyayla iç içe geçiriyoruz. Bu da bizi bu tehlikelerle çok fazla karşı karşıya bırakıyor. Çocukların oluşturduğu kitle, yetişkin kitle gibi neyin doğru, neyin yanlış olduğuna tam olarak karar verme yetisine sahip olan bir kitle değil. Gerek eğitimciler gerek ebeveynler tarafından, çocuklar medyayı doğru kullanma biçimleri konusunda bilgilendirilmeleri gerekiyor." diyerek çocukların medyayı ebeveyn kontrollü altında kullanmasının altını çizdi.
"Ebeveynin güven temasını çok iyi sağlaması gerekiyor"
Geleneksel zorbalığın dijital ortamdaki görünürleşme hali olan siber zorbalığın nasıl gerçekleştiğini anlatan Gezmen, "Siber zorbalık, çocuklar için özellikle tanımadığı, bilmediği kişilere şifrelerini vererek ya da fotoğraflarını ya da özel bilgilerini paylaşarak gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalar ebeveynleri tarafından çok fazla desteklenmeyen yalnız çocukların daha fazla siber zorbalığa uğradığını gösteriyor. Bu çocuklar çok yalnız oldukları için güvenebilecekleri, sığınabilecekleri bir yer arıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Gezmen, çocuklarla konuşarak, içerikleri beraber deneyimleyerek, hangi içeriklerin onlar için tehlikeli olabileceğinin, hangi içeriklerin masumane gibi görünüp aslında kötü sonuçlar doğurabileceğinin anlatılması gerektiğinin vurguladı. Çocuklara asıl güveni en çok ebeveynleri verebilir. Anne ve babanın sürekli olarak ne olursa olsun çocukların yanında yer alması gerektiğini, siber zorbalığa uğramış bir çocuğun bile gelip anne ve babasına bu durumu izah edip çözüm yolları arayabilmesinin gerektiğini ifade eden Gezmen, ebeveynlerin güven temasını çok iyi sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
Çocukların gününün büyük bir zaman dilimini sosyal medyada geçiriyor olması gelişimsel problemlere sebebiyet verebileceğine değinen Klinik Psikolog Ayşe Burcu Durak, "Sanal bir şekilde tehlike evin içerisine tabletlere ve cep telefonlarına geldi. 7-8 yaşındaki bir çocuk bir saatten fazla ekranda kalmamalı. En ufak bir sıkılma, kriz anında çocuğu sakinleştirmek için eline verilen tablet, cep telefonu, açılan bir televizyon, aslında çocuğun sorununun ele alınmamasına, sadece o an o durumun geçiştirilmesine sebep oluyor." ifadelerinde bulundu.
Ailelere, çocukların hayatlarından ekranı belli bir yaşa kadar tamamen çıkartmaları tavsiyesinde bulunan Durak, "Bırakın çocuklar yaramazlık yapsın. Bırakalım biraz hareket etsinler. Sosyal ortamları olsun. Bir çocuk saatler boyunca hareketsiz, gayet sakin, hiç sorun çıkartmayan bir halde sosyal medyanın içerisinde zaman geçirebilir. Böylece de aile yemeğini rahat yer. Gittiği yerde rahatça sohbet eder. Ama çocuğun o sırada neye maruz kaldığıyla ilgilenmiyorsa işte orada çocuğu aslında gözümüzün önündeyken büyük bir tehlikenin de içine atmış oluyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.