Çocukların hayal gücü, karanlıkla karşılaştığında korkuya dönüşüyor. Bu masum görünen korku, uyku düzeninden öğrenmeye, hatta duygusal dengeye kadar birçok alanda ciddi etkiler oluşturuyor. Çözüm ebeveynlerin güven veren yaklaşımında gizli...
Hayal gücü dost mu, düşman mı?
Karanlık korkusu, çocukların hayal gücünün en yoğun olduğu 3 ila 7 yaş döneminde ortaya çıkıyor. Psikolog Emine Özen de karanlık korkusunun çocukların hayal gücünden beslendiğini vurguluyor. Ayrıca bu korkunun çocukların bağımsızlık kazanma sürecinde karşılaştığı bir zorluk olduğunu dile getiriyor.
"Bu yaş grubundaki çocuklar, henüz gerçek ve hayal arasındaki farkı tam olarak ayırt edemezler. Karanlık, onlar için bilinmeyen bir ortam oluşturur ve görsel ipuçları eksik olduğunda çevreyi algılayamazlar, bu da onları savunmasız hissettirebilir. Hayal güçleri devreye girer ve karanlıkta canavarlar veya hayaletler gibi korkutucu şeyler hayal edebilirler. Bu hayaller, çocuklar için gerçeğe yakın hissedilir ve bu da korkuya yol açar.
Karanlık korkusu, genellikle ebeveynlerden ayrılma kaygısıyla bağlantılıdır. Çocuk, güven duygusunu karanlıkta kaybedebilir ve bu da korkuyu artırabilir."
Karanlıktan korkmanın doğal bir gelişim süreci olduğuna dikkat çeken Özen, erken müdahalenin önemine de işaret ediyor.
"Karanlık korkusu, aslında gelişimsel bir aşamadır ve çocuklar doğru destek ve güvenli bir ortamla zamanla bu korkuyu aşabilirler. Karanlık, çocukların güvenlik duygularını tehdit edebileceği için, onları güvende hissettirecek bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Bu korku, normalde geçici bir süreçtir ve sağlıklı bir şekilde atlatılabilir."
Korkunun uyku üzerindeki etkisi nedir?
Yapılan araştırmalar, karanlık korkusunun çocukların uyku düzeni üzerinde ciddi etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Karanlık korkusu yaşayan çocukların yaklaşık yüzde 45'inin uykuya dalma güçlüğü çektiğini ve gece boyunca sık sık uyandığını gösteriyor. Bu durumun, dikkat dağınıklığı ve okul başarısında düşüş gibi olumsuz sonuçlara yol açabileceği vurgulanıyor.
Yapılan başka bir çalışma ise karanlık korkusu olan çocukların büyük bir kısmının ebeveynlerinin de çocukluk dönemlerinde benzer korkular yaşamış olabileceğini öne sürmekte. Bu da korkunun sosyal öğrenme yoluyla aktarılabileceğini gösteriyor.
Özen bu durumun çocukların hem fiziksel hem de zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebileceğini ifade ediyor.
"Karanlık korkusuyla başa çıkamayan çocuklar, gece boyunca karanlık yüzünden uyanarak ebeveynlerinin odasına girebilirler. Bu, uyku sürecinde sık sık kesintilere yol açar ve uykusuzluk gibi sorunlara neden olabilir. Aynı zamanda kabuslar da görülmeye başlanabilir. Uzun süre devam eden bu korkular, çocuğun fiziksel ve duygusal sağlığını olumsuz etkileyerek, gündüz vakitlerinde yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve huysuzluk gibi belirtilere yol açabilir. Çocuğun uyku eksikliği, öğrenme süreçlerini ve sosyal etkileşimlerini de zorlaştırabilir."
"Çocukların korkularını küçümsemeyin"
Karanlık korkusuyla başa çıkmada teknolojinin bazı avantajları olduğu düşünülüyor. Özen, bu araçların yalnızca yardımcı rol oynadığını ifade ediyor. Dijital gece lambaları, uykuya yardımcı uygulamalar ya da yatıştırıcı ses sistemleri gibi araçlar, çocukların korkularını yönetmesine yardımcı olabilir. Ancak Özen, teknolojinin, bir ebeveynin çocuğuna hissettirdiği güven duygusunun yerini alamayacağını söylüyor.
"Ebeveynler, çocuklarının korkularını küçümsemeden, bu korkuları ciddiye alarak empatik bir yaklaşım sergilemelidir. Karanlık korkusunu yaşayan bir çocuğa, 'Karanlıkta hiçbir şey yok, korkmana gerek yok’ gibi bir açıklama yerine, ‘Karanlık seni korkutuyorsa, bunu anlıyorum ve seni güvende hissettirmek için buradayım’ gibi bir yaklaşım daha etkili olabilir. Bu yaklaşım, çocuğun duygusal güvenliğini artırarak, korkularıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir."
Ebeveynlerin dikkat etmesi gerekenler
Empati gösterin: Çocuğunuzun korkusunu ciddiye alın ve yanında olduğunuzu hissettirin.
Gece rutini oluşturun: Uyku öncesi düzenli aktivitelerle çocuğunuzun sakinleşmesine yardımcı olun.
Pozitif pekiştirme kullanın: Çocuğunuz korkularıyla başa çıktığında onu cesaretlendirin.
Destekleyici araçlar kullanın: Yumuşak ışıklı gece lambaları veya favori oyuncakları, çocuğunuzun kendini daha güvende hissetmesini sağlayabilir.