Rohingyalar, Myanmar’ın batı kesiminde bir sahil eyaleti olan Arakan’ın asırlardır yerli halkını oluşturan Müslümanlar.
Myanmar, Batıda Bangladeş ve Hindistan ile; Doğuda Çin, Laos ve Tayland ile komşu bir Güneydoğu Asya ülkesi.
Andaman Denizi ile Bengal Körfezi arasında yer alması, iki büyük Asya ülkesiyle sınır komşusu olması Myanmar’ın stratejik açıdan önemini artırıyor. Ülkenin nüfusunu 7 ırktan ve farklı inanç geleneğinden gelen 136 farklı etnik grup oluşturuyor. Bunların resmi rakamlara göre en az 1.5 Milyonluk kısmı ise Müslüman.
Biri Arakan olmak üzere 7 eyaletten oluşan ülkenin; güneyi Malezya, kuzeyi ise Çin ve Hindistan ile benzer kültürel özelliklere sahip.
Arakan, bugünkü Myanmar’ın güneybatısında Bengal körfezinin doğu sahilinde 36.760 km2’lik yüzölçüme sahip bir bölge. Myanmar’ın diğer bölgelerinden Arakan Yoma adı verilen sıra dağlarıyla coğrafi olarak ayrılmakta. Arakan’ın güney kesimleri sahilden Bengal körfeziyle yakın temas halinde bulunurken kuzeyi de karadan Doğu Bengal’in coğrafî bir uzantısı niteliğinde.
Tarihî geçmişi milâttan önceki dönemlere kadar uzanan Arakan, uzun asırlar bağımsız bir krallık olarak yönetilmekteydi. Eski Arakan ya da diğer adıyla Rohingya’nın tarihi sınırları bugünkü dünya siyasi ve idari haritasında Myanmar (Burma) Birliği Cumhuriyeti, Bangladeş Halk Cumhuriyeti ve Hindistan Cumhuriyeti sınırları içindeki bölgeleri de kapsayan bir coğrafi alan.
Rohingyalar 3.000 yılı aşkın süredir Arakan topraklarında yaşayan, Hint-Aryan alt ırkından gelen, kendilerine ait bir dil ve alfabeleri bulunan, 8.-10. Yüzyıl itibariyle kitleler halinde İslam’a yönelmiş yerli halk. Arakan coğrafyasına özgün yerli dilde “Rohingya”, Arakan halkına da “Rohingya halkı” denilmekte.
Rohingya adı nereden geliyor?
Rohingya adının Arapça “lütfetme”, “merhamet etme”, anlamında “rahme” kökünden “rohang” veya “ruhong” yerel telaffuzuna dönüşerek “merhametli” anlamında kullanıldığı belirtilmekte. Rohingya ayrıca “ruhu kurtuluşa eren” manasına da gelmekte. Rohingyalar kendilerini bu isimle “Ruáingga /ɾuájŋɡa/ roʊˈhɪndʒə,-ɪn-, -ɪŋjə” olarak adlandırmakta. Birmanya'da “rui hang gya/ ရိုဟင်ဂျ်/ ɹòhɪ̀ɴd͡ʑà”; Bengalce'de ise “Rohingga/রোহিঙ্গা /ɹohiŋɡa” olarak bilinmekte.
Arakan’ı 18. Yüzyıl sonunda ve sonrasında ziyâret eden Avrupalıların tarih kitaplarında, yerlilerin kendilerini adlandırdığı isim olarak “Rooinga” ifadesi yer almakta.
Arakan’da tarih boyunca yakın zamana kadar çoğunluğu oluşturan Rohingyalar gibi, Rakhineler, Kamanlar, Kamiler, Daingnetler, Mayagyler, Myoeler, Thetler ve diğer küçük etnik gruplar da bir arada uyum içinde yaşamaktaydı.
Rohingya dili ve alfabesi
Rohingya dili, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-Aryan alt dalının bir parçası. Bu dil Bangladeş'in Myanmar sınırındaki en güney kesiminde konuşulan Çitagon dili ile benzeşmekte. Ancak karşılıklı anlaşılmasına imkan verecek kadar değil. Rohingyalar Birmanca konuşmamakta. Rohingya dili, tarih boyunca Arap, Hanifi, Urdu, Roma ve Burma alfabeleri dahil olmak üzere çeşitli alfabelerde yazılmış bir dil. Hanifi alfabesi, Arap alfabesine Latince ve Birmanca'dan dört karakterin eklenmesiyle geliştirilmiş bir alfabe.
Arakan Müslümanları’nın İslam’la Tanışması ve Müslüman Mrauk-U Hanedanlığı
Arakan, tarihî geçmişi milât öncesi dönemlere uzanan, Güneydoğu Asya ve Hindistan alt kıtası arasında bağımsız bir krallık. Arakan'ın en eski adı 'Kala Mukha', ismini Hint-Aryan asıllı halkından almaktaydı. Arakan’da halen bazı nehirler, tepeler ve şehirler Aryan kökenli isimler taşımakta.
İlk yüzyıllardan itibaren Hindu ve Brahman inanç geleneklerinin varlığını sürdürdüğü Arakan topraklarında İslam 7. yüzyıl ikinci yarısında tanınmaya başlamakta. Sa’d b Ebu Vakkas’ın idare ettiği bir grup Müslüman’ın Sasaniler döneminde İran’ın fethinden sonra ticari amaçla Bengal Körfezi kıyısındaki Arakan bölgesine geldiği söylenmekte.
Arakan bir taraftan Seylan’ın (Sri Lanka) kültürel dünyası ile dostane ilişkiler kurarken diğer taraftan Bengal körfezinde gelişen Müslüman ticaret gemiciliğinden faydalanmakta. 9 ve 10. Yüzyıllarda Hint, Arap ve İran coğrafyasından Arakan limanına uğrayan Müslüman tüccar, sufi davetçi ve denizcilerin sayısı artmış.
Ortadoğu’daki Basra Körfezi’nden yola çıkan Müslüman tacirlere ait bir ticaret gemisinin Arakan’a yakın bölgedeki Bengal Körfezi’nde batması ve yolcu taifesinden onlarca Müslümanın Arakan’a yerleşmesi; yerlilerle kurdukları dostane temaslar ve aile bağları neticesinde bölge halkı kitlesel olarak İslam’a yöneldi.
10. Yüzyılda Moğollar ve Tibet kökenli Burmalılar doğu yakasından bölgeye gelmekle beraber Arakan ile Burma arasındaki sıradağlar sebebiyle hakimiyet kuramamamış.
13. yüzyıl itibariyle Bengal’de İslâmiyet’in yayılmasıyla birlikte Arakan hem kuzey hem batıdan İslam medeniyetiyle daha yakın temas kurdu. 1430-1433 yıllarında Mrauk-U Hanedanı adında bir İslam Devleti (1430- 1784) kuruldu. Bu yıllardan sonra İslamiyet bölgede daha fazla rağbet görmekte, yönetimin üst kademelerinde Müslümanlar bulunmakta, kadılık ve naiblik gibi İslami ünvanlar ve alametler kullanılmakta, Müslüman askerlerden oluşan bir muhafız alayı bulunmaktaydı.
Mrauk-U Krallığının başkenti Akyab’da inşa edilen Santikan Cami başta olmak üzere cami ve türbelerin; Süleyman Şah’ın adına basılmış, üzerinde kelime-i tevhid işlenmiş madeni paralar/sikkelerin resimleri, Süleyman Şah’ın soyundan gelen Müslüman sultanlardan Ali Han ve Ali Şah’ın bilgileri bugün arşivlerde yer almakta, Arakan Mrauk-U İslam devletinin varlığına şahitlik etmekte.
Yaklaşık 3,5 yüzyıllık Müslüman idaresinde Arakan, dünya çapında önemli bir ticaret ve ilim merkezi olarak tanınmaktaydı. Müslüman tüccarların yanı sıra Portekiz, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinden gelen tüccarların Arakan ile ticari ilişkileri uzun yıllar sürmüştü. 16. Yüzyılda Arakan, 350 parça civarındaki donanması ile sahillere hâkimdi. 1582 yılında Çitagong vilayeti yeniden Mrauk-U Hanedanı bünyesinde Arakan’a devr olunmuştu.
1660’ta Bâbürlü Hükümdarı Evrengzîb’in kardeşi Şah Şücâ‘ın Arakan’a sığınmasıyla Müslüman göçmen sayısı artmıştı. Ticaret geliriyle refaha eren ülke sakinleri farklı etnik gruplardan ve dinden olmalarına rağmen barış ve dostluk içinde hayatını sürdürmekteydi. Rohingya Müslümanları, bin yılı aşkın bir mirası ve temas ettikleri milletlerin etkisini taşıyarak 18. yüzyılın sonlarına kadar bölgenin asli unsurları arasında yaşamışlardı.