Peygamber Efendimiz ve ashabının hayatını okurken, gündelik hayatlarının içinde gülümseten anekdotlarla karşılaşıyoruz. Peygamberimiz’in arkadaşlarıyla şakalaştığını, sık sık tebessüm ettiğini ve ettirdiğini görüyoruz…
O, şaka yaparken bile kırıcı olmadı. Daima ölçülü davrandı ve doğruluktan ayrılmadı.
Tarihi kayıtlarda, Allah Rasulü’nün hem güldüğü hem de Hz. Ali’yi güldürdüğü bir hadise ise, şöyle anlatıldı:
“Bir gün, birlikte hurma yiyorlardı. Efendimiz fark ettirmeden, yediği hurma çekirdeklerini Hz. Ali’nin önüne bıraktı. Daha sonra, o hurma çekirdeklerini göstererek:
“Ey Ali! Çok acıktın galiba. Baksana, ne kadar da çok hurma yemişsin böyle.” dedi.
Hz. Ali bunun üzerine, gülmemek için kendini zor tuttu. Ciddiyete büründü ve kendinden emin bir şekilde şöyle cevap verdi:
“Evet ey Allah’ın Rasulü! Fakat siz de benden daha çok acıkmışsınız. Baksanıza, önünüzde hiç çekirdek yok. Çekirdekleri ile beraber yemişsiniz.”
Hz. Ali gibi pek çok sahabi, Efendimiz’in tatlı latifeleriyle karşılaşırdı.
“Ya Rasulallah! Sen de bizimle şakalaşıyorsun.” dediklerinde, Allah’ın Rasulü tebessüm ederek, şöyle buyurmuşlardı:
“Evet, ben de sizinle şakalaşıyorum. Fakat ben sadece doğruyu konuşurum, haktan başka bir şey söylemem.”
Bu sözü işiten sahabelerden biri de, Enes bin Malik’ti. Peygamber Efendimiz, onu çok severdi.
Hz. Enes, çocukluğunda “Peygamberimiz’in yanına gelip oturduğunu ve O’nun kendisine “iki kulaklı” diyerek şaka yaptığını” anlatır.
Bir başka rivayetinde ise, yaşlı bir hanım efendiden bahseder.
Yaşlı hanım efendi, Rasulullah’a gelir ve “cennete gidebilmek için kendisine dua etmesini” ister.
Allah Rasulü’nün, ona cevabı şöyledir:
“Hiçbir yaşlı kadın, cennete girmeyecektir!”
Bu söz üzerine; kadıncağız üzülür, gözleri yaşarır, ümitsizliğe düşer.
Efendimiz, onu teselli ederek, tebessümle:
“Cennete yaşlı hali ile girmeyeceğini, gençliği ile bu nimeti tadacağını” müjdeler.