Hz. Ebubekir, Peygamberimiz Efendimiz’in en yakın dostu ve hicret yolculuğunda yol arkadaşıydı.
Onun gönlü, Allah’a ve Rasulü’ne gönülden bağlıydı.
Bir gün, annesiyle birlikte Peygamberimiz’in yanına geldi ve O’na şöyle dedi:
“Ey Allah’ın Rasulü! Annem, kendi anne babasına ve çocuklarına karşı çok iyilik yapmıştır. Onun için Allah’a dua etsen ve kendisini İslamiyet’e davet etsen. Belki senin vesilenle Müslüman olur da, Allah onu cehennem ateşinden korur. O, iyi bir kadındır.”
Allah Rasulü; biricik dostu, mağara arkadaşı Hz. Ebu Bekir’i dinlerken hüzünlendi. Onun annesine gösterdiği şefkatten, çok etkilenmişti. Hayatını iyilikle geçiren bu yaşlı hanıma dua etti ve ona İslam’ı anlatarak, Allah’a iman etmeye davet etti.
Anne Ümmü’l Hayr, İslamiyet’i kabul etti. O artık, Muhammed ümmetinin kıymetli hanımlarından biriydi...
Bir süre sonra, Mekke fethedildi.
Peygamber Aleyhisselam, Kabe’nin yakınında bulunurken, iki kişi ona doğru yaklaşıyordu. Biri, bembeyaz saçlı, yaşlı bir adamdı. Yürümekte zorlanıyor; yanındakinin koluna girmekle kalmıyor, yorgun bedenini onun bedenine yaslayarak ancak ayakta durabiliyordu.
Gelenler, Hz. Ebu Bekir ve ihtiyar babası Ebu Kuhafe’ydi.
Allah Rasulü, onları görünce şöyle dedi:
“Ey Ebu Bekir! Allah sana merhamet etsin. Babanı evinde bıraksaydın, buraya kadar yormasaydın. Ben onun yanına giderdim.”
Bu sözler ve nezaket karşısında, Ebu Kuhafe duygulandı.
Allah Rasulü, onu karşısına oturttu, elini göğsüne koydu ve:
“Ebu Kuhafe! Müslüman ol, huzura kavuş.” buyurdu.
Hz. Ebu Bekir çok heyecanlıydı. Acaba babası, Müslüman olacak mıydı?
İhtiyar adam, bir süre sessizce bekledi. Derin derin düşündü. Putlara taparak geçirmişti ömrünü. Eski alışkanlıklarından vazgeçmek kolay değildi. Üstelik, bir zamanlar malını Allah yolunda harcayan oğluna, nice sitemler etmişti. Ancak Hz. Peygamber öyle nazik öyle şefkatliydi ki, Ebu Kuhafe’nin kalbi İslam’a meyletti. Nihayet kararını vererek, oğlunun sevgi dolu bakışları altında, Allah’ın birliğine ve Peygamber Aleyhisselam’ın O’nun kulu ve elçisi olduğuna iman etti.
Pek acayiptir, Ebu Kuhafe Müslüman olduğunda, başında tek bir siyah saçı bile kalmamış çok yaşlı bir adamdı.
O, uzun bir ömür yaşamış, oğlu Hz. Ebu Bekir’in vefatından iki sene sonra, İslam üzere ömrünü tamamlamıştır.