İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
Yatsı22:00 İmsak03:53 Güneş05:39 İşrak06:24 Öğle13:05 İkindi17:01 Akşam20:22
Hava - Hava durumuParçalı Bulutlu 15°C Nem %32
Türkçe
18 Zilka'de 1446 15 Mayıs 2025 Perşembe
18 Zilka'de 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
03:53 05:39 06:24 13:05 17:01 20:22 22:00
Giriş Yap

22.12.1997 - Aile Eğitimi, İlmin Eğitimin Sevginin Önemi

Konferanslar

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bizi ve bütün diğer varlıkları; yerleri ve gökleri, insanları ve cinleri, dünyayı ve âhireti her şeyi yaratan, varlık veren, varlığını sürdüren, nimetlerle perverde eyleyen; duaları kabul eyleyen, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını bahş eyleyen, Erhamü'r-râhimîn ve Ekremü'l-ekremîn olan Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz, sayısız, hadsiz hesapsız hamd ü senâlar olsun ki bizleri türlü türlü nimetleri içinde sıhhat ve âfiyet üzere onlardan istifade ederek çok kıymetli bir vesileyle topladı.

Allahu Teâlâ hazretlerinin âlemlere rahmet olarak gönderdiği seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve eşrefü'l-mürselîn, tüm insanların en yükseği ve bütün peygamberlerin önderi, serveri, Allah'ın en sevgili kulu, kendisine Makâm-ı Mahmûd'u verdiği, Havz-ı Kevser'i ihsan eylediği Peygamberimiz, serverimiz, rehberimiz, önderimiz, her şeyimiz Efendimiz Muhammed-i Mustafâ hazretlerine sonsuz salât ü selâmlar olsun. Hâk-i pây-i risalet penâhilerine salât-ü selâmlarımız, tahiyyat ve ihtiramlarımızı nisar eyleriz.

Allahu Teâlâ cümlemizi Peygamber Efendimiz'in yolunda yürüyen, sünnetine uyan, ümmetine faydalı olan sevdiği ümmetlerinden olmayı nasip eylesin.

Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisini ve rızasını kazanmak için, onun sevdiği bir kul olmak için yapılacak güzel çalışmaların en değerlisi; eğitim çalışmasıdır. Şüphesiz ki hayırların çeşidi çoktur ve Allahu Teâlâ hazretleri herhangi bir kulunun bir hayrını, hasenesini, güzel davranışını severse bir tek güzel davranışı dolayısıyla bile onu cennetine sokabilir. İnsan, kabul olmuş bir hasenesi dolayısıyla bile cennete girebilir.

Büyük hadis alimi İmam Nevevî, Riyâzü's-sâlihîn isimli küçük fakat çok güzel kitabına hayır yollarının çok olduğunu söyleyerek başlıyor. Bir müslümanın hayır yapıp sevap kazanması, Allah'ın rızasını elde etmesi için yapılacak şeyler çoktur. İbadettir, sadakadır, hayrât ü hasenâttır, Kur'an okumaktır, zikir çekmektir, hizmet eylemektir…

Hayır kapıları çoktur, çokluğunun ne kadar olduğunu öğrenmek isterseniz Riyâzü's-sâlihîn kitabını okumanızı tavsiye ediyorum. Hepinizin ilk okuyacağı kitaplardan birisi İmam Nevevî'nin Riyâzü's-sâlihîn kitabı olmalı. Kendiniz, aileniz ve çocuklarınızla beraber. Çünkü Riyâzü's-sâlihîn sağlam bir kitaptır, büyük bir alimin önemli bir kitabıdır. Sizin doğru yolda yürümenizi sağlayan bir güzel kılavuzdur. Başka insanların sizin hakkınızda değerlendirme yapacağı zaman; "Bu Riyâzü's-sâlihîn'i okuyan, ona uyan bir insan, demek ki iyi bir müslüman." diye iyi izlenimler, kanaatler edinebileceği, böyle bir sonuca sizi götürecek, eriştirecek güzel bir kitaptır. Orayı okursunuz.

Ben özet olarak söyleyebilirim ki; her şeyin başı öğrenmekten, ilimden, ilmî çalışmalar yapmaktan başlar ve öyle devam eder. Her şey derken hem dinî çalışmaları hem de dünyevî çalışmaları kastediyorum.

Dinî çalışmalardaki başarı da ilimle olur dünyevî çalışmalardaki başarı da ilimle olur, ilimle olmuştur. İnsanlar karanlık çağların cahilliğinden ilimle kurtulduktan sonra bugün içinde yaşadığımız rahat ortamları kurabilmişlerdir. Cihazları, aletleri ilimle geliştirebilmişlerdir. Onun için ilim, insanın hem dünyada, hem âhirette rahatını sağlar. Dünyada izzet, itibar, rahat isteyen de ilme sarılmalıdır âhirette mevki makam, derece, nimet, cennet isteyen de ilme sarılmalıdır.

İlme sarılmayan bir insan iyi niyetle başlattığı işleri bile iyi niyetle götüremeyebilir, hatalara düşebilir. İnsanların hatalara düşmelerini engelleyen çalışma ilmî çalışmadır. Onun için hepimizin yanında kalemi defteri olmalı, çantası olmalı, hepimizin elinde okuyacak kitabı olmalı... Hepimizin aklında yapacağı ilmî çalışmalarla ilgili bir tasarısı bulunmalı. Kadın ve erkek, büyük ve küçük, emekli ve çalışan; hepimizin mutlaka ilimle ilgilenmesi gerekiyor. Mutlaka bir şeyler öğrenmesi, öğretmesi gerekiyor. Bu çalışma beşikten başlıyor, mezara kadar devam ediyor.

Mine'l-mehdi ile'l-lahd.

Mehd, "beşik" demek; lahd "kabir" demek.

Beşikten mezara kadar devam etmesi lazım. Hakikaten insan bebek iken dahi bir şeyler öğrenir. Hiç tahmin etmediğiniz bir zamanda bile çocuk bir şey öğrenmektedir. Hatta henüz doğmamışken bile bir şeyler öğrenir! Annesinin yatmasından kalkmasından, yemesinden içmesinden, uyumasından uyanmasından çocuk bir şeyler kapar, bir şeyler öğrenir. Onun için ilim beşikten mezara kadardır.

En sevaplı, sevabı en çok yazılan çalışma ilmî çalışmadır. Bir müslümanın elinde çeşitli seçenekler, imkânlar varken "Acaba namaz mı kılsam acaba zikir mi yapsam, ilim mi öğrensem, şunu mu yapsam, bunu mu yapsam..." Hayır çeşitleri çok olduğuna göre en hayırlısını seçmek istediği zaman, eğer ilmî çalışma yaparsa en büyük sevabı alır.

"İlimden bir bölümü okuyup öğrenmek koca dünyadan ve bu dünyanın içindeki tüm zenginliklere sahip olmaktan daha önemlidir"

Bunu ben söylemiyorum, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz söylüyor. İlim çok önemlidir. O hâlde hepimiz bir şeyler öğrenmeye çalışmalıyız.

Hepimiz ailemize ve çoluk çocuğumuza en güzel şeyleri öğretmeye çalışmalıyız.

Hepimiz kendimize ve yakınlarımıza bu sevaplı işi yaptırmak için her türlü fedakârlığı yapmaktan kaçınmamalıyız.

Her türlü fedakârlık nedir?

Başta maddî fedakârlıktır. Mesela; yol masrafı, kalış masrafı, çocuğu mektebe yazdırmak, mektebe devam etmesi, mektebin masrafları, aldığı kitaplar, kâğıtlar, kalemler vs. Bunların hepsi ilim yolundaki masraflardır.

En sevaplı, en kârlı yatırım ilmedir.

Eğer bir millet, bir devlet yahut bir cemiyet, bir fert, bir kişi para kazanmak istiyorsa yatırım yapmak, kâr elde etmek istiyorsa en kârlı yatırım hangisidir?

İlme yapılan yatırımdır. Bunu bilim adamları söylüyor. Araştırma, inceleme yapmışlar; iktisat ilminin gereklerini çok iyi bilen bilim adamları, üniversite hocaları, profesörler, atılımcılar, parası olan sermaye sahipleri; "Acaba ben paramı nereye yatırırsam daha çok kar kazanırım?.." diye inceleme yapmışlar. Bunun bilimsel sonucu: En kârlı yatırım bilime yapılan yatırımmış! En kârlısı ama en masraflı yatırım da o! Onun için büyük fabrikalar, çok büyük müesseseler kazançlarının çok büyük kısmını araştırma geliştirme bölümüne harcarlar.

Diyelim ki %20'sini kendi yeme içmesine, gezmesine, keyfine harcar, %80'ini araştırmaya geliştirmeye harcar. Bir fabrika, bir otomobil fabrikası, bir elektrik fabrikası…

Bu bir boşa harcama değildir. Kuma su sıkmak değildir. Emeklerin havaya gitmesi değildir. İlmî çalışma yapıldıktan sonra harcanan para kat kat geri gelmektedir. Dünyevî bakımdan da böyledir âhiret bakımından da böyledir.

Âhiret bakımından bir insan esir doğmuş olabilir, fakir bir aileden dünyaya gelmiş olabilir; yiyecek lokması, yatacak odası, giyecek hırkası bulunmayabilir. Ama ilim sonunda yükselir. İlmin sonunda padişahların elini öptüğü bir makama, bir dereceye ulaşır. İlim; fakiri zengin eder, zayıfı güçlü eder. İnsanı her bakımdan kuvvetlendirir.

Bunlar edebiyat değildir. Bir edebiyatçının yaldızlı sözleri değildir. Bunlar mühendislerin, istatistik yapan, rakamlarla uğraşan, her şeyi katı katı acı acı katı gerçeklerine bakarak; eğriyse eğri, doğruysa doğru dümdüz söyleyen insanların vardığı sonuçlardır. Bir edebiyatçının, bir din adamının hayali değildir.

Aziz ve muhterem kardeşlerim;

Onun için hepimizin mutlaka ilimle ilişkili olması gerekiyor. Zaten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Ya alim ol, bilgili ol, öğretici ol ya da öğrenen ol! Ya alim ol ya mütealim ol, bunların dışında bir üçüncü olma! Alim de değil müteallim de değil, hoca da değil talebe de değil, öğretmiyor da öğrenmiyor da… Üçüncüsü olma, helâk olursun!"

Helâk olursun ne demek?

Mahvolursun, yok olursun demek. İnsan, hem dünyevî bakımdan yok olur hem âhiret bakımından yok olur. Çünkü yaptığımız ibadetlerin bile tehlikeleri vardır, püf noktaları, incelikleri vardır. Onları bilmeyen insan o hataları yaparak ibadet ederse ibadeti kabul olmaz. Allah kabul etmez. Peygamber Efendimiz bildiriyor, Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

Mesela bir adam sadaka veriyor, zekât veriyor. Cebinden para çıkıyor fakirin avucuna da geçiyor. Alma-verme işlemi tamam.

Adam zekâtını verdi, kabul olmaz!

Neden?

Zekâtı verişin incelikleri, usulleri vardır, onlara riayet etmedi. Karşı tarafın kalbini kırdı, eza cefa etti, minnet etti, başa kaktı sevabı kaçtı. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Lâ tübtilû sadakâtiküm bi'l-menni ve'l-ezâ.

"Başa kakarak, verdiğiniz insanı üzerek ezalandırarak zekâtlarınızı, sadakalarınızı iptal etmeyin, boşa çıkartmayınız."

Sevabını kaçırtmayın, diyor. Zekâtın sevabı kaçabilir. Namazın sevabı silinebilir. Her şeyin sevabı gidebilir. O hâlde neler insanı sevaptan mahrum eder, kazancını sıfıra düşürür, puanlarını sildirir. Bunları bilmek lazım!. İşte yine bilgi karşımıza geliyor.

Demek ki ibadette bile insanın ibadetin afetlerini bilmesi lazım. Onu için büyük alimler her şeyi yazdıkları zaman arkasından da onun afetlerini yazmışlardır: İbadet, ibadetin afetleri... İlim, ilmin afetleri... Servet, servetin afetleri...

İlmin afeti olur mu?

Olur!

İlmin afeti de alimin kibirlenmesidir, kimseyi beğenmemesidir, herkese tepeden bakmasıdır, ilmiyle mağrur olmasıdır. İlmi öğrenmiş ama tevazuu öğrenmemiş, kibirli.

Kibirli olanı Allah sevmez. Kim kibirliyse Allah onu alaşağı eder.

Men tekebbere vedaahullâhü. "Allah tekebbür edeni, kibirleneni alaşağı eder, aşağı indirir."

Demek ki onu bilmediği için o da orada hata edebilir. İlmin de afeti var; her şeyin afeti var. İşte bu afetlerin de bilinmesi de ilimdir. Mesela her suyu içmiyoruz. Tabii bunu olarak yapıyoruz. Her gıdayı yemiyoruz.

Evde hanımlar bazı gıdaları atıyorlar.

Neden?

Kokluyor. Artık yenmez.

Çünkü yenmeyecek hâle geldiğini biliyor. Her şeyin bir ilmi var.

Aziz ve sevgili kardeşlerim;

Uzatmak istemiyorum ama bir şeyi bastıra bastıra söylemek istiyorum.

Bu aile eğitim çalışmalarında biz bir bütüncül, tam anlayışla çalışıyoruz.

Bu bütüncül tam anlayış nedir?

1. Ailenin bütün kişilerini eğitmeyi amaçlıyoruz.

Ailenin kişileri kimlerdir?

Babalar, aile reisleri, erkekler; sonra anneler. Hanımları eğitmeye çalışıyoruz. Çalışmamızın bir bölümü hanımlara ait, bir bölümü beylere ait. Çocukları, delikanlıları, eğitmeye çalışıyoruz, bebekleri eğitmeye çalışıyoruz. Ailenin içinde hiçbir kimse eğitimin dışında kalmıyor.

Bu bir bütüncül eğitimdir, yarım değildir!

Bunun önemi nedir?

Bunun önemi; yarım, eksik eğitim yapılan yerlerde görülür. Adam müslümandır, hanımın İslâm'dan haberi yoktur ailede gürültü olur, kavga olur, geçimsizlik olur.

Bu nedendir?

Yarım eğitimdendir! Ailenin yarısı çalışıyor yarısı çalışmıyor. Tekerleğin birisi dönüyor ötekisi dönmüyor. Mutsuz bir aile, çocuklar perişan... Akside olabilir. Ben ne dindar hanımlar tanırım ki hanım dindardır; eli tespihli, ağzı dualı, mübarek bir teyzedir. Adam mafya çetesi reisidir; haydut, eşkiyâ, sarhoş... Kadının da imtihanı böyle olabilir. Bu da yarım eğitimdir. Yarısı çalışıyor yarısı çalışmıyor. Yarısı canlı, yarısı ölü.

Hem hanımlar yetişsin istiyoruz hem beyler, hem büyükler yetişsin hem küçükler, hem çocuklar eğitilsin diye çalışıyoruz hemde delikanlılar... Delikanlıları da bırakmak istemiyoruz. Delikanlı, delişmen bir hayat sürsün istemiyoruz. Delikanlının İslâm'ca delikanlılık süreci nasıl geçmeliyse onu da sağlamaya çalışıyoruz. Bu bütüncül bir eğitimdir, yarım değildir. Bu çok önemlidir.

Bütüncülün bir yönü de sadece âhiret için de çalışmıyoruz.

Sadece âhiret için, sırf âhiret için daha iyi değil mi?

Hayır, daha iyi değil!

Peygamber Efendimiz öyle söylememiş. Peygamber Efendimiz;

"Sizin en hayırlınız âhireti için dünyasını, dünyası için âhiretini terk etmeyendir" buyuruyor. Dünyada yaşıyoruz. Dünyada dünyevî, maddî görevlerimiz var. Onları da yapacağız. Onlar da görev, onlar da sevap. Bir aile reisinin aile reisliği yapması sevaptır. Bir ev hanımının ev hanımlığı yapması sevaptır.

Bir hanımın çocuğuna bakması, yetiştirmesi sevaptır. Bir beyin evinin ihtiyacının kazanmak için çalışması sevaptır. Ben söylemiyorum, sakın benim sözlerimi benim iddialarım sanmayın. Öyle sandığımız zaman sorun. Ben size hangi hadisten dolayı söylediğimi, hangi kaynağından aldığımı göstererek anlatayım. Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.

Dünyayı terk etmek, dünyanın ihmali İslâm âlemini felakete sürükledi, esarete sürükledi, Müslümanları hürriyetlerinden mahrum etti. Dünyayı terk etmek yok! Dünyada da en önde olacağız, ibadette de en önde olacağız. Geceleyin en iyi derviş, gündüzleyin en iyi işadamı olacağız. Hayırlı yerden kazanacağız, hayırlı yere sarf edeceğiz. Helalinden kazanacağız, çocuklarımızı helal lokma ile besleyeceğiz.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem [bir hadîs-i kudsîde] buyuruyor ki;

"İki kişi Allah rızası için ticarî bir ortaklık kurarsa üçüncüsü ben olurum!"

Allahu Ekber! Âlemlerin Rabbi ticarethaneye ortak oluyor: "Ben de sizin ortağınızım."

"Birisi ötekine hıyanet etmemek şartıyla! Ortaklardan birisi, ötekisinin haberi olmadan kasadan para çalıp cebine koydu mu, ortağının işine çelme taktı mı, ortağına hıyanet etti mi o zaman aradan çekilirim. Benim öyle ortakta işim yok!" buyuruyor.

Öyle yapmadığı zaman ticarethanede bereket olur, kazanç olur, para gürül gürül gelir. Para bereketli olur, paranın hayrı olur.

Bütüncül eğitimin bir parçası olarak; biz hem âhiretin sevabını tam kazanalım diye sevap kazanmanın yollarını öğretiyoruz, hem de dünyada hatırı sayılır, saygın, sevilen, sözüne kulak verilen, itibar edilen seçkin ve özgün bir toplum olmanızı da sağlamaya çalışıyoruz.

Hem madden gelişmenizi sağlamaya çalışıyoruz hem manen gelişmenizi sağlamaya çalışıyoruz. Hem aile mutluluğunuzun artsın diye istiyoruz, hem de toplumsal kıymetinizin, değerinizin yükselmenizi sağlamaya çalışıyoruz.

Hem ibadeti öğreniyoruz; namaz nasıl kılınır, güne nasıl başlanılır, işrak vaktine kadar nasıl oturulur, geceleyin yatsıdan sonra zikir nasıl olur, âyetler ne buyuruyor, hadîs-i şerîfler ne buyuruyor... Burada hem bunları anlatıyoruz, hem çoluk çocuğumuzu eğitiyoruz. Hem beden eğitimi yapıyoruz, idman yapıyoruz.

Çocuklar beden yönünden, vücut yönünden kuvvetli ve sıhhat yönünden de güçlü olmalı.

Eskiden öyleydi. Eskiden bir Osmanlı delikanlısının bileğini kimse bükemezdi. Sırım gibiydi, aslan gibiydi, levent gibiydi. En iyi şekilde ata binerdi, atın üstünde koştururken en güzel şekilde ok atardı. en iyi şekilde mızrak savururdu, en iyi şekilde kılıç kullanırdı. En iyi şekilde güreşirdi. Sıhhatliydi. Sigara yoktu, diğer kötü alışkanlıklar yoktu. Sıhhatli ve kuvvetliydi., Sünnet-i seniyye hâkimdi. Dillere destan bir halk idi.

İltifat etmek istediği zaman;

Ente Osmanli? diyor.

Ne demek?

"Sen Osmanlı mısın?"

Ente Osmanli? dediği zaman; "Sen çok kibarsın, çok naziksin, çok beyefendisin, çok çelebisin." demek istiyor.

Bir kardeşimiz sigara içtiği zaman üzülüyorum. Çünkü ciğeri kurum doluyor, sıhhati kayboluyor. Üzülüyorum!

Ben bir kardeşimi zayıf gördüğüm zaman üzülüyorum. Başkaları bedenî faaliyetlerin, idmanların her çeşidini yapıyorlar. Onlara bakıyorum, imreniyorum. Denizde güzel yüzmek, güzel koşmak, yarışları güzel yapmak, dövüş sporlarını güzel yapmak... Bunların hepsi önemli şeyler. Vücudun sıhhatli olması çok önemli. Bunu da sağlamaya çalışıyoruz. Bu da amaçlarımızdan birisi. Sizin de amacınız öyle olmalı. Siz de çocuğunuzu öyle yetiştirmelisiniz.

Benim rahmetli anacığım derdi ki;

"İki komşu varmış: Birisi kasap, birisi diğeri berber. Kasap çocuğunu boyuna yedirip güçlü yapmak istermiş. Berber de boyuna temizleyip tertemiz yetiştirmek istermiş. İkisi de çocuğunu yetiştirmiş. Güreştirmişler, berberinki yenmiş. Sıhhatli, temiz olan yenmiş."

Eskiden Osmanlılar'da renkli elbise giymek ayıpmış. Ben de sonradan duydum, şaşırdım.

Neden?

"Bak şuna, kiri belli olmasın diye siyah giyiyor, koyu giyiyor"

Mahsustan beyaz giyerlermiş. İddialı. "Ben beyazım, temizim." diye iddialı.

Renkli giymiyor ki kirli olduğu zaman belli olsun. Bembeyaz. Hemen lekesi belli olsun. Beyaz giyiyor ki temizliği belli olsun. Beyaz giyiyor ki temiz, işte bak kirletmiyor. Temizliğinin simgesi oluyor.

Beden eğitimini düşünüyoruz, temenni ediyoruz, tavsiye ediyoruz, emrediyoruz. Kendiniz için de çocuğunuz için de hanımınız için de bunu düşünün.

Genel olarak bir ulus terbiyesi olarak ben beden eğitimini ihmal ettiğimiz kanaatindeyim. O kanaatteyim, o görüşteyim. Ailece ihmal ediyoruz. Belki işten güçten kendimiz de ihmal ediyoruz. Bunlar işten geliyor; yalınayak bahçeye çıkıyor. Çimen biçiyor, bahçeyi tanzim ediyor, güneşleniyor... Çalışıyor, terliyor. O da bir idman. Biz sabah namazına gelirken koşturuyor, çalışıyor; fazla kilosunu atıyor. O da idman. Bunlar önemli şeyler.

Nasıl bir toplum istiyoruz? Eğitimle nasıl bir sonuca ulaşmak istiyoruz?

Bedenen sapasağlam, sıhhatli, tertemiz; aklen pırıl pırıl, ileri görüşlü; kalben pırıl pırıl, nurlu. Maddeten ve manen, her yönden en mükemmel insan, insan-ı kâmil, ahlâken ahlâkça en güzel ahlâklı insan, sinirlenmeyen, kızmayan, geçimsiz tatsız tuzsuz kavgacı hırıltıcı darıltıcı kırıcı değil. Geçimli, güleç yüzlü, tatlı dilli. Herkese "Allah razı olsun." dedirten, herkesi kendisinden memnun bırakan insan yetiştirmeyi istiyoruz.

Eğitimimizin amacı o.

Nefis ıslah olmayınca insan, tam insan olamaz. Ahlâkı güzelleşmeyince bir insan tam müslüman olamaz. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"İbadet ehli, namazlı niyazlı, haclı, zekâtlı, çok hayırsever ama kötü huylu bir kişiden; bu kadar hayır hasenât yapamayan ama iyi huylu bir insan daha hayırlıdır."

Huy çok önemli! İyi huy, bir insanı sabahtan akşama oruç tutan, geceden sabaha ibadet eden insan kadar yüksek sevaplara ulaştırır.

"Bu adam kim?"

"Güzel huylu bir adam."

O güzel huylu bir adam gece gündüz ibadet eden insan kadar sevap alabilir. Bir kötü huylu adam da Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in bildirdiği gibi kötü huyundan dolayı ibadetlerden, hayırlardan yaptığı sevapları bile kaybedebilir. İyi huylu olmak önemli.

"Arabana benzin alma ama kalk Melbourne'e git!"

Benzin almadan Melbourne'e gidilir mi?!..

Ama araban var ya; dört tekeri var, motoru var, herşeyi var.

İyi ama bunun yakıtı olmadan motor da, teker de bir işe yaramaz. Yokuş aşağı bırakırsan gider ama yokuş yukarı itersen çıkmaz. Bu işin yakıtı güzel ahlâk, nefsin terbiyesi...

Bize yardım ettiği için fırsat nasip ettiği için Allah'a hamd ü senâlar olsun biz, bütün söylediklerimizi uygulamaya koymuşuz.

Her şeyde hem kadın, hem erkek eğitimini düşünüyoruz. Hem büyük, hem genç eğitimini düşünüyoruz. Hem esnafın eğitimini, hem köylünün eğitimin düşünüyoruz ve bunu için müesseseler kurmuşuz.

Dua edin, siz de yardımcı olun, başarılar daha da ileriye gitsin, daha gelişsin.

Onun için bu; insan-ı kâmil olma çalışmalarında ruhen, kalben, aklen, bedenen ve sıhhaten, ailece ve ferden, kadın olarak erkek olarak, büyük olarak küçük olarak, genç olarak yaşlı olarak beşikten mezara bir eğitme çalışmasının burada bir uygulamasıdır. Bir taraftan bunu yapıyoruz.

Yapmak istediğimiz ikinci bir büyük iş var. Eğitim önemli bir şey. Bir şey daha yapmaya çalışıyoruz:

Aramızda sevgi bağlarını kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü Allah'ın en çok sevdiği işlerden birisi de, müslümanın müslümanı sevmesidir. Müslüman müslümanı sevdikçe Allah onları sever. Müslümanın müslümanı sevmesi lazım.

Buna ne deniyor?

el-Hubbu fillâhi ve'l-buğzu fillâhi.

Buna "Allah için sevmek, Allah için kızmak!" deniliyor. Allah için sevmek İslâm'ın önemli, sevaplı bir işidir.

Kişiler birbirlerini tanımazsa, birbirlerini sevmezse, dargınsa İslâmî bakımdan yanlış bir yolda demektir.

Allahu Teâlâ hazretleri mübarek kandil gecelerinde herkesi affediyor da birbirlerine dargın olanların affı huzuruna geldiği zaman;

"Yâ Rabbi! Bunları da affet, bunlar da dua ediyorlar…"

"Hayır, gidin onlara söyleyin, onlar barışmadıkça onları affetmem!" buyuruyor.

Dargınlık, afv u mağfiret olmama sebebi oluyor. Mü'min mü'mine dargın olmayacak. Darılacak bir şey yapmışsa affedecek, tamir edecek.

Netice itibariyle kesik olmuşsa bile vücut orasını nasıl onarıyor.

"Benim şuramda buramda kesik izleri vardır ama şimdi sağlam…"

Neden?

Vücut onardı.

Sevgi, en kıymetli şey! Sevgi, sevmek ve sevilmek ne kadar güzel! İnsanların dostu olması, insanın samimi arkadaşları olması ne güzel!

Muhabbet çok güzel! İnsanın sevmesi, sevilmesi ve dostlarının olması çok güzel bir şey!

Siz bunu belki anlamazsınız, çünkü dostlarınız vardır. Ama başka toplumlar bunu bilir. Yalnız yaşar; yandaki komşusunu tanımaz, selamlaşmaz. Aynı trenin kompartımanında sekiz saat yolculuk yaparlar, "Merhaba!" demezler. Biz öyle değiliz.

Adam yalnız yaşar. Annesiyle babasıyla seyahat eder, lokantaya girerler; herkes parasını ayrı verir. Bu senin annen baban yahu, paralarını versene! Vermez. Faturasını çıkartır, önüne koyar. "Alman usulü" diyor. Babasına anasına yedirdiği yemeğin faturasını çıkartıyor. Anası babası ihtiyarladı mı, "Ben sana bakamam, artık bakmak zorunda değilim!" diye düşkünler evine gönderiyor. Misallerini gördüm. Mallarını, eşyalarını dağıttıkları zaman gördüm.

Muhterem kardeşlerim;

İslâm güzeldir. Bizim yolumuz güzeldir. Bizim yolumuzda önemli olan en kıymetli maddelerden birisi sevgi. Biz bunu da sağlamaya çalışıyoruz.

Burada sevgi üretmeye çalışıyoruz. Şu anda biz sevgi üretmekle meşgulüz. İnsanlar birbirini sevsin diye. Çünkü sevgi kanserli bir hastayı kanserden kurtarıyor. Adam kanserli; seveni varsa sevgiden dolayı kanseri iyileşmeye başlıyor, iyileşmeye yüz tutuyor. Sevgi insana ilaç gibi yarıyor, sevgi insana iksir gibi tesir ediyor. Onu da yapmaya çalışıyoruz. Hem eğitim yapmaya çalışıyoruz, hem sevgi bağlarını kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.

Allah hepinizi sevdiği kullardan eylesin. Sevgili kullarından eylesin, evliyâsından eylesin. Hepinize sıhhat, âfiyet, zenginlik, huzur, hoşluk, huzur, esenlik versin. Hepinizin çoluk çocuğuyla, çevrenizle, eşiniz dostunuz akrabanızla hem dünyada hem âhirette mutlu olmanızı diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 00.00.1994 - İslamda Tasavvufun Önemi 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 01.07.1994 - Hizmet Şuuru, Değişen Dünyada Üzerimize Düşen Görevler 29.11.2022 playlist oku playlist ekle 20 playlist like
playlist play 01.09.1997 - Doğru İnanç, Allah İnancı, Hayattaki Gayemiz 14.07.2023 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 01.12.1990 - Hayatımızın Gayesi ve Şuurlu Olmak, Kendini Yetiştirmek 31.10.2022 playlist oku playlist ekle 42 playlist like
playlist play 02.02.1993 - Peygamber Sevgisinin Gerekilikleri, 14.07.2023 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 02.08.1989 - Alim ve İlmin Önemi, İslama Hizmet, Şuurlu Olmak 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 38 playlist like
playlist play 03.02.1992 - İslam ve Tasavvuf 14.07.2023 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 03.07.1994 - İslam Hizmetinin Önemi 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 04.02.1992 - Zikrullahın Fazileti ve Çeşitleri 14.07.2023 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 04.07.1997 - Güzel Huyun Önemi, Tasavvuf 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 05.01.1991 - Çalışma ve İcraatın Önemi 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 39 playlist like
playlist play 05.02.1992 - Güzel Ahlakın Önemi, Tasavvufta Güzel Ahlak 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 45 playlist like
playlist play 06.04.1995 - Dünyadaki Değişiklikler, İslamda Hizmet 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 07.07.1994 - Kendini Geliştirmek, Hizmet Şuuru, Mesleki Yeterlilik, Bilim ve Teknoloji, Mimar Sinan 12.05.2023 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 07.11.1996 - Allahı Zikretmenin Önemi 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 34 playlist like
playlist play 10.02.1981 - Hayatın Gayesi ve İmanın Önemi 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 11.02.1992 - Din Nedir 25.10.2022 playlist oku playlist ekle 40 playlist like
playlist play 14.02.1997 - Hanımların Sosyal Hayattaki Rolü, İslamda Hizmette Kadınlar 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 41 playlist like
playlist play 15.02.1997 - Sevginin Önemi ve Sevmeyi Öğrenme 12.05.2023 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 15.03.1997 - İslamda Sevginin Önemi 10.10.2022 playlist oku playlist ekle 46 playlist like
playlist play 16.05.1997 - Aşure Günü 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 16.06.1990 - Gençlere Tavsiyeler, Gençlik ve Allah Rızası, Hedef 31.10.2023 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 17.06.1998 - Doğru İnanç, Güzel Kulluk 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 33 playlist like
playlist play 19.12.1991 - Tebliğ Metodları, Yeni İctimai Çalışmalara Yönelmek 19.09.2023 playlist oku playlist ekle 15 playlist like
playlist play 20.08.1990 - Dini Eğitimin Önemi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 23.04.1992 - Ümmetin Görevi, Hizmet, Peygamber Sevgisi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 54 playlist like
playlist play 23.11.1995 - Hayatımızın Gayesi, Tasavvuf ve Nefis Terbiyesi 29.11.2022 playlist oku playlist ekle 36 playlist like
playlist play 23.12.1997 - Dinler Tarihi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 47 playlist like
playlist play 25.09.1992 - Hizmet, İletişim, Medyanın Önemi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 37 playlist like
playlist play 26.05.1990 - Hayatın Gayesi, Nefis Terbiyesi 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 26.12.1990 - İslam Dininin Önemi 05.01.2023 playlist oku playlist ekle 32 playlist like
playlist play 27.04.1993 - Hacı Bektaşı Veli ve Tasavvuf 28.11.2023 playlist oku playlist ekle 43 playlist like
playlist play 27.11.1992 - Üniversite Öğrencilerine Tavsiyeler, Değişen Dünya 13.12.2022 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 29.10.1992 - Değişen Dünya, Müslümanlara Düşen Vazifeler, Uyanık Olmak 16.01.2023 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 29.12.1992 - Tebliğ ve İrşad Çalışmaları 25.11.2022 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Okudukça
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Okudukça
Okudukça Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close