Çoğu ülkede insanlar kendi ülkelerinin çıkarlarını geliştirmeyi düşünerek sosyalleşirler yani milliyetçi olmak için: “Biz en iyisiyiz. Biz bir numarayız. Biz adalet, doğruluk ve özgürlükten yanayız. Ülkeler bizimle uyuşmadıklarında hataya düşerler. Eğer faal olarak bize karşı gelirlerse, düşmanımız demektirler. Biz bazen hata yaparız, ancak hep iyi niyetliyizdir. Bize karşı çıkanlar genelde mantıksız hatta kötü niyetli davranırlar. Onlar bizi hep kıskanırlar.” Bu hastalıklı düşünme şekli bir kültüre yerleştiğinde buna “yabancı düşmanlığı” veya “ırkçılık” denir.
Bu evrenseldir ve hiç şüphesiz tahrip edicidir. W. G. Sumner, ırkçılık problemini şu şekilde ele alır:
“Ne çeşit olursa olsun her grup, üyelerinin grubun çıkarlarını gözetmesini ister. Ayrıca, bu çıkarlara hizmet eden yükümlülükleri yerine getirmek için grup baskısı uygulanır. Grup baskısı, muhakemenin engellenmesi ve eleştirinin susturulmasından yanadır. Vatanseverlik önyargısı, tanınmış bir düşünce ve yargı -eğitimimizin bizi koruması gereken-sapmasıdır” (s. 15).
Eğer tüm insanlara adalet sağlayacak bir dünya için çalışmak istiyorsak, dünya vatandaşı (evrensel bakış açısıyla düşünen insanlar) olmalıyız. Mikro milliyetçiliği, ırkçılığı şiddetle kınamalı, evrensel bir bakış açısıyla düşünmeliyiz. Uzun vadeli düşünmeliyiz. Kendi ülkemiz dahil herhangi bir ülkenin salt menfaatini düşünmemeliyiz çünkü gezegendeki hiç kimse dünya kaynaklarını kullanmada diğerlerinden daha layık, daha muhtaç ve daha değerli değildir. Diğer ülkelerdeki insanların yaşamlarını da kendi ülkemizdeki insanların hayatları kadar değerli görmeliyiz. Dar fikirli bencilliğe veya grup çıkarı peşinde koşmaya karşı çıkmalıyız. Bizim için dürüstlük ve adalet, ulusal üstünlük ve güçten daha önemli olmalıdır.
Bugün dikkat edeceğiniz şey: Evrensellik
İnsanların hayatta kalması ve refahı büyük ölçüde başarılı ve üretken bir şekilde çalışmamıza, birbirimize ulaşma ve birbirimize yardım etme becerimize bağlıdır. Buna rağmen milliyetçilik ve ırkçılık sorunları dünya çapında yaygındır. İnsanlar, kendi ülkelerini ve gruplarını, diğer ülkelerden ve gruplardan daha iyi görmek için yetiştirilir ve ait oldukları grupları tercih etme eğilimi taşırlar. Bu, insan zihninin doğal bir eğilimidir ve hepsinde olmasa da çoğu kültürde beslenen bir eğilimdir. Küçük bir araştırma yaparak (örneğin; gazete okuyarak, haberleri seyrederek, ülkenizle ilgili geleneksel tarih kitaplarını okuyarak), insanların ülkelerini ne sıklıkla dünyanın en iyi ülkesi olarak sunduklarını kolayca fark edebilirsiniz. Ülkelerinin eylemlerini yaldızlı, ahlaki söylemlerle sunup bu eylemleri nasıl akladıklarına dikkat edin (Biz dürüstüz! Adiliz! İyiyiz!). Ulusal basının bu imajı nasıl beslediğine dikkat edin. Okulda ülkeniz hakkında ne öğretildiğini bir düşünün. Ülke tarihinin hangi bölümlerinin göz ardı edildiğini veya çarpıtıldığını düşünün.
Dünya vatandaşı olma stratejileri:
• Bütün ülkelerdeki siyasetçilerin benzerliğini fark edin. Tüm ülkelerdeki çıkarlara hizmet eden medyanın temelde birbirine benzer olduğunu anlayın. Duygusal cazibelere kapılmayın. Kararlarınızda ulusal çıkarları değil evrensel değerleri temel alın. Çıkar gruplarından bağımsız, fedakâr uluslararası grupların gelişimini destekleyin.
• Kendinizi bir dünya vatandaşı olarak hayal edin. Dünyanın ihtiyaçlarını ulusal gündemin önüne geçirin. Problemleri küresel ve tarihi bakış açısıyla çözün. Dünyanın ve ülkelerin -azınlıkları, güçlüleri ve zenginleri destekleyen "oyunun kurallarıyla"- nasıl sınıflaştırıldığına ve birçok insanın azınlık tarafından nasıl ezildiğine dikkat edin.
• Küresel bir bakış açısıyla düşünmeyi öğrendikçe görüşlerinizin nasıl geliştiğini görün.
• Dünya sorunlarından birini ele alın -mesela beslenme bozukluğu, hastalık- ve mümkün olduğunca uluslararası kaynaklarda cevap arayın. Sonra kendi ülkenizin o sorunla ilgili ne yaptığını düşünün ve karşılaştırın. Bulduğunuz şey sizi şaşırttı mı?