Kur’an-ı Kerim’de yağmurla ilgili çok sayıda ayet vardır. Bazı ayetlerde, yağmurun rızık sağlamak için gökten indirildiği belirtilmiştir. Bulutlardan inen yağmurla toprağın canlanıp çeşit çeşit meyveler çıkardığına dikkati çeken yüce Allah, ölüleri de böyle dirilteceğini bildirmektedir.
“Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir.” (Kâf; 9, 10, 11.)
Bir başka ayette Dünya hayatının geçici olduğu anlatılır ve bu durum yağmur örneğiyle açıklanır.
Yağmurun insan hayatı için ne denli mühim olduğunu yağışsız dönemlerde, mesela barajların boşalmasından çok rahat anlayabiliriz. Hele bir de kuraklık olması insan hayatını felç edebilecek bir durumdur. Bu sebeple dinimizde yağmur duasına çıkılmasını tavsiye eden teşvikler vardır. Böyle bir durumda insanların mümkünse topluca bölge dışına, açık bir alana çıkıp tövbe istiğfardan sonra Cenab-ı Allah’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur göndermesini istemeleri, bunun için dua etmeleri, yalvarıp yakarmaları sünnettir. Bu duaya “istiska duası” denir ki, su isteme, yağmur isteme anlamına gelir. Yağmur duasına çıkıldığında duadan önce iki rekat namaz kılınabileceğine dair bilgiler de yer almaktadır.
Hem Peygamberimiz hem de onun Raşid halîfeleri yağmur duasında bulunmuşlardır. Yağmur duasının üç gün art arda ve yerleşim bölgesi dışında olması da tavsiye edilmiştir. Yağmur duasına gitmeden önce, sadaka verilmeli, günahlardan tevbe edilmeli, dargınlar barışmalı, haksız olarak alınan şeyler sahiplerine iade edilmelidir. Yağmur duasına çıkarken oruçlu olmak, mütevazı ve muhtaç bir tavır takınmak uygun bulunmuştur.
Eski zamanlardan beri tarımla uğraşan toplumlar, yağmur yağmadığı zaman çeşitlenen “yağmur duası ritüelleri”ne başvurmuşlardır. Anadolu insanı da yağmur duası ile özdeşleştirdiği bir takım oyunlar, ritüeller geliştirmiştir.
Atlı-göçebe hayatı yaşayan, geçimini daha çok tarım ve hayvancılığa bağlı olarak devam ettiren Türk insanı için yağmur oldukça önemlidir. Yağmur bolluktur, berekettir, hayattır, yaşamaktır, var olmaktır. Onun için yağmurun yağmaması felakettir ve önlemek için Allah’a duâlar edilmeli niyazlarda bulunulmalıdır. Türk kültüründe, yağmur yağdırmak için bir kısmı dini, bir kısmı geleneksel ve kültürel olmak üzere birbirinden farklı birçok tören ve uygulamalar yapıldığını görüyoruz. Bunlardan bir kısmı şöyledir:
*Üç gün oruç tutulur. (Ankara)
*Mevlit okutulur ve mezarlıklarda dua edilir. (Kayseri)
*Toplu halde yağmur duası yapılır. (Bir çok yerde)
Yağmur duası törenleri olarak genişletebilecek bu etkinlikler, uzun süren kuraklık döneminin ardından bahar aylarında yağmur yağması için yaptıkları dua ve bu dua ile birlikte gerçekleştirilen diğer bütün pratikleri kapsar. Bu törenlere hacet duası, yağmur gelini, istiska, barane, godi-godi, molla potik, bolluk aşı bayramı, şükür duası, çömçe gelin, hasnı, kolik gelin gibi adlar verilir.
Anadolu insanına aslında Türklere özgü ve benzeri uygulamaların neredeyse bütün Türk devletlerinde görüldüğü çeşitli oyunlar da vardır. Ev ev dolaşılarak gerçekleştirilen bu oyunların maksadı bütün köy halkını yağmur duasına teşvik etmek, hatta onların da dualarını alarak herkesin iştirakini sağlamaktır.
Mesela, çömçe gelin oyunu yağmur duasından önce oynanan oyunlardan biridir. Anadolu'nun birçok yerinde uygulanır.
Çömçe gelin: Anadolu’da üzeri kukla gibi giydirilen bir değneğin çömçe gelin diye bağırılarak ev ev dolaştırılması şeklinde oynanan bir oyun. Bu oyuna Bişkek’te, Ahıska Türkleri arasında “kepçe hatun”; Türkistan’da “sust hatun”, “süt hatun”, “çele hatun”; Türkmenler arasında “syuyt gazan”, “syuyt hatın”; Tacikler arasında “sust mama”, “sust hatın”, “aşağlan”; Sürhanderya Bölgesi'nde “boz hatın”, “sust hatın”; Kaşkaderya’da “söz hatın”, “ceyle kazak”; Türkistan şehirlerinde “çele hatın”, “kösem kösem”, “sûr hatın” Dağıstan’da “gudu gudi”, “paşapay”; Musul Kürkük’te “çemçele kız” Yugoslavya’da “demir dodele”; Anadolu sahasında ise; “bodi bodi”, “bodi bostan”, “cici ana”, “çalı gezme”, “çaput adam”, “çomça gelin”, “çömçe/li gelin” adları gelir.
İslâm inancına göre Hz. Adem topraktan olduğu gibi, bütün canlılar da topraktan yaratılmıştır. Toprak ana her zaman doğurgandır. Tohum ondadır. Yağmurla beslenemeyen tohum çürür, yok olur. Toprak tohumu saklaması ve çimlenmesi bakımından bir anaya benzetilir, onu beslemesi ve büyütüp olgunlaştırması bakımından da müşfik bir anneye benzer. Toprak taşıdığı tohumu yeryüzüne çıkarabilmek için çaba harcamaktadır. Ona yardım edecek olan ise yağmurdur. Yağmur yağdığı zaman ise rızık ve bereket meydana gelecektir. Toprağın bu özelliği bir dedede, bir babada, bir ninede olmadığı içindir ki, eskiler "çomçalı nine" dememişler, ‘çömçe gelin’ demişlerdir. Kadın kılığına sokulan dal parçaları ile çocuklar kapı kapı dolaşarak dua toplamaya çıkarlar.
Çocukların katılımıyla gerçekleştirilen bir başka törende çocuklar, ellerinde bir kukla veya yanlarında annesinin ilk evladı olan ve yeşil dallarla süslenmiş bir erkek çocuğu ile yağmur dilediklerini belirten tekerlemeler eşliğinde kapı kapı dolaşırlar. Bazı yörelerde yeşil dallarla süslü çocuğun başına içinde kurbağa olan bir elek konur. Gidilen her evin hanımı başında kurbağa olan çocuğun veya kuklanın üzerine su döker ve çocuklara da yağ, bulgur veya başka yiyecekler verir. Bütün evler gezildikten sonra çocuklar topladıkları yiyecekleri ve büyükleri tarafından pişirilen bulgur pilavını hep birlikte yerler.
Çocuklar tarafından oynanan oyunlardan biri yağmuru davet anlamına gelen “Kelis” oyunudur. Bu oyunda çocuklar herhangi bir evden büyük bir tencere alırlar, aralarından biri bu tencereyi başına giyer. Diğer çocuklar başında tencere olan çocuğun etrafında toplanarak ev ev dolaşırlar. Çocuklar geldikleri evlerin önünde yağmur yağması için dua ederler, bu sırada ev sahipleri başında tencere olan çocuğu suyla ıslatırlar. Tencere kullanılmasının nedeni evlerden atılan suyun çocuğun başını ıslatmamasını sağlanmaktır.
Ülkemizde yağmur duası öncesinde genellikle kurban kesilmektedir. Kesilen kurban eti pişirilerek hep birlikte yenilir. Kurban kesimi için para toplanılması yağmur duasına katılanlar arasında dayanışmayı, birlik ve beraberliği sağlaması açısından önemli kabul edilir. Yağmur törenleri için kurban edilecek hayvanın alımında kesinlikle pazarlık yapılmamasına önem gösterilir. Yağmur törenlerindeki yemek yeme ritüeli farklı isimlerle adlandırılmıştır. Mesela bazı yörelerde yemek yedirme "yemek dökme" adını alır. Dökülecek yemek için yardımlar toplanır. Bu yardımlar genellikle kuzu, para, bulgur, ekmek, yağ şeklinde olur.
Halkın kendiliğinden edindiği yağmur duası okumalarında Nasr sûresi, Kamer sûresi, Yasin sûresi, Şura sûresinin 28. ayeti okunmaktadır. Nasr, yardım demektir. Nasr sûresinde Allah’ın bağışlayıcı özelliği, Kamer sûresinde Kur’an’ı yalanlayanların uyarılması, Yasin sûresinde Allah’ın birliği ve kudretini gösteren deliller, Şura sûresinin 28. ayetinde ise Allah’ın insanların umutlarını kestikten sonra yağmuru indirerek rahmetini her tarafa yayması vurgulanmaktadır.
Dua, insanlar ile Allah arasında manevi bağ kurmak demek olur. İnsanlar, kendi başlarına çözemedikleri sorunlar karşısında Allah’a sığınırlar. Hayatın kaynağı olan suya ulaşmak için de yağmur duaları yapılır. Yağmur duaları sonucunda, insanlar arasında maddi duyguların yanı sıra manevi duyguları da olumlu yönde etkilendiği gözlenmiştir. Topluca yapılan dualar sayesinde insanların aralarındaki bağlar güçlenir, zorluklar karşısında birlikte davranmayı öğrenirler. Oynanan oyunlar ise bu sıkıntılı hâlin daha eğlenceli bir şekilde geçirilmesine yardımcı olur.