10. yüzyılda yaşayan, Ortaçağ'ın önde gelen Meşhur Müslüman tıp bilgini ve operatördür. Adı Ali ibn Abbas el-Ehvezî olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. Batı dünyasında Hally Abbas adıyla tanınır. Aslen Zerdüşt dinine mensup bir ailenin çocuğu olmasına rağmen, Müslüman olmuştur.
Ali bin Abbas, Avrupa’nın ve Latinlerin tanıdığı ilk Müslüman tabiplerden olup onlara tababeti öğreten doktorlar arasında yer alır. Onun adı İbn-i Sina, Ebu Bekir er-Razi gibi Müslüman doktorlarla beraber anılır. Eserleri uzun yıllar tıp fakültelerinde okutulmuştur. Ali bin Abbas, her şeyden önce iyi bir cerrahtı. Zamanına göre en zor ameliyatları başarıyla gerçekleştirirdi. 979 yılında Büveyhî sultanı Adûdüddevle’nin kurduğu hastanede doktorluk yapmış ve meşhur eserini ona ithaf etmiştir. Uzun yıllar İslam aleminde cerrah adayı doktorlara ilk sorulan sorulardan biri, Ali bin Abbas’ın kitabındaki anatomi ve cerrahi konularıydı. Onun kitabını bilmeyen, doktor olamazdı. Bilhassa kırık çıkık tedavisi, safra ve idrar yolları taşları, bademcik ve katarakt ameliyatı, çıbanların yarılması, trepanasyon, bir uzvun kesilmesi, onun kitabından sorulan sorulardan bir kısmı idi.
Kılcal kan damarları sistemini tıbba ilk kazandıran Ali bin Abbas oldu. Bu konuda sağlam ve tutarlı görüşler ileri sürdü. Batılı bazı ilim adamları, bu ve benzeri bir çok ilmi keşifleri kendilerine mal ederek, insanlığı asırlar boyunca aldatmışlardır. Mesela kılcal damarlardaki kan dolaşımının kaşifi İngiliz bilgini Harvey olarak gösterilmiştir. Halbuki Ali bin Abbas, ondan çok önceleri damarların büzülme ve genişleme özelliğini açıklarken, kılcal damarlardaki kan dolaşımını anlatmış ve isbat etmiştir. Ayrıca atar ve toplar damarlar arasında kılcal damarlar şebekesinin varlığından bahsetmiştir.
Hipokrat ve ondan sonrakiler, çocuğun, ana rahminden kendi hareketleri ile ayrıldığını kabul ederlerdi. Ali bin Abbas kadın ve doğum ile ilgili konularda yaptığı orijinal araştırma ve incelemeler sonucu bu görüşe karşı çıkarak, doğum hadisesinin bebeğin hareketi ile değil, rahimde ki kasların sıkışıp gerilmesi ile gerçekleştiğini ispatlayarak ilim dünyasına açıklamıştır. Ayrıca ceninin ana rahminde geçirdiği muhtelif dönem ve safhaları, muhtaç olduğu gıdayı ve bunun ana rahminde nasıl sağlandığını uzun uzadıya anlatarak, değerli bilgiler ortaya koymuştur.
Ali bin Abbas, insan bedeni ile ilgili bir çok cerrahi ameliyatı tek tek ele alıp incelemiş ve ameliyat yoluyla tedavi usulleri ile kendine has cerrahi metotları geliştirerek kırık kemiklerin yeniden kaynaması, çıkıkların yerine oturtulup tedavi edilmesini bizzat ve maharetle tatbik ederek eserinde anlatmıştır. Ayrıca 10. asırda ilk defa alt karın kanserleri hakkında yazılar kaleme aldı, hatta günümüzden bin sene kadar önce, modern denilebilecek seviyede kanser ameliyatları yaptı.
Bu görüşler bu günkülere tamamen uymakla beraber onun uygulamaları da modern tarzdaydı. Ali bin Abbas, bu gün olduğu gibi, yanında asistanlar bulundurur, bunlardan biri haşhaş, banotu ve vik sürülmüş narkoz süngerini ıslatıp hastanın burnunun önünde tutarken, bir diğeri hastanın nabzını kontrol eder, üçüncüsü de müdahalede bulunur, bir asistan da deriyi kancalarla geriye doğru çeker operasyon büyük bir titizlikle yürütülürdü.