On üçüncü asırda yetişen, astronomi, coğrafya ve tıp bilginidir. Hayatı hakkında pek az bilgiye sahip olunabilen Kazvînî’nin asıl adı Zekeriya bin Muhammed bin Mahmud Ebu Yahya’dır. 1203 yılında Kazvin’de doğdu. 1283 yılında Şam'da vefat etti.
Ünlü bilgin, iki yıl içinde, Kur-ân 'ı Kerim'in tamamını ezberledi. Daha sonra babası onu Kur'ân ve hadis yorumu ile hukuk ve dil bilimleri eğitimine başlattı. Bir süre sonra ailesiyle birlikte Kazvin’de ayrılarak Bağdat'a yerleştiler. Burada kendini tamamen bilime verdi. Bağdat'ta yaşayan bilim adamlarından yararlanan Kazvînî, Beytül Hikme’deki araştırmalarına ağırlık verdi. Kütüphanede bulunan jeoloji, coğrafya ve astronomi ile ilgili kaynakları taradı. Bu titiz tarama ve inceleme sürecinin ardından, okuduklarını bizzat görmek ve görerek öğrenmek amacıyla, uzun bir yolculuğa çıktı. Kazvini, gördüklerinin hemen hepsini not defterlerine kaydetmiş ve insanlığın bilgi hazinesine katkıda bulunacak yeni bilgilerle dönmüştü.
Kazvînî’nin söz sahibi olduğu ilimlerden biri de astronomidir. O güneş ve ay tutulmalarını eserlerinde doğru olarak izah etmiştir. Yer kabuğu üzerinde geniş araştırmalar yapan Kazvînî, arının petek yapışını, kışın yağmur ve kar sularının yerin içinde birikip, yazın muhtelif kaynaklardan çıkışını da incelemiştir. Eserinde yer ilimlerinin pek çoğundan; altın, gümüş, kurşun, demir, bakır, cıva ve daha başka maddelerin teşekkülünden de bahsetmiş, altının yumuşak dağlarda, demir, kurşun, gümüş ve bakırın yumuşak toprakla karışık vaziyette bulunan taşlar içinde, cıvanın sulu arazilerde, tuzların bozkır yerlerde, petrolün yağlı arazilerde bulunduğunu kaydetmiştir.
Tıp alanında insanın teşekkülü, ana rahmindeki yavrunun durumu, doğum, insan anatomisi ve azaları ile hayvanlar hakkındaki araştırmalarına yer vermiştir. Özellikle Acaib-ül-Mahlûkat ve Garaib-ul-Mevcudat adlı eseri önemlidir.
Kazvini’nin eserlerini okuyan kişiler şunları öğrenmişlerdir:
•Dünyanın düz değil küresel olduğunu, yerkürenin kendi ekseni üzerinde batıdan doğuya doğru döndüğünü,
•Dünya üzerinde yaşayan varlıkların, yerçekimi denen bir güç sayesinde yere bağlandıklarını, evrenin durağan değil, hareketli bir merkezi olduğunu,
•Gök cisimlerinin kuzey yarımküredeki görünümünün güney yarımküredeki görünümünden farklı olduğunu, bunların konumlarındaki değişimlerin, yerkürenin hareketinden kaynaklanmadığını,
•Kara kesimi daha çok kuzey yarımkürede yoğunlaşıp güney yarımkürenin ağırlıkla suyla kaplı olduğunu,
•Ay Dünya çevresinde döndüğü gibi, diğer gezegenlerle birlikte, Dünya'nın da Güneş'in çevresinde döndüğünü, mevsimlerin bu hareket sayesinde oluştuğunu, Dünya gibi, Güneş'in de kendi ekseni etrafında döndüğünü öğrenirler.