Yakup Çerhi (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurmuşlardır ki:
“Ben güneşin çocuğuyum ve hep güneşten konuşurum; Ne geceyim ne de geceye tapanlardanım ki uykunun masalını anlatayım.”
Yakup Çerhi (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurmuşlardır ki:
“Sıdk ehliyle düşüp kalk ve onlarla halleş. Yalnız bunlarla birlikte olman ve halleşmen sıdk ile olsun. Zira bunlar kalp casuslarıdır, kalbinize girerler ve himmetinize göz atarlar. “
Ubeydullah Ahrar (kaddesallahu sırrahul aziz) tasavvuf hakkında buyurdular ki:
“Tasavvuf başkalarının yükünü taşımak, kendi yükünü başkalarına taşıtmamaktır. Ben bu yolu tasavvuf kitaplarından okuyarak değil, halka hizmetle elde ettim. Herkesi bir yoldan götürürler, bizi hizmet yolundan götürdüler.”
“Tasavvuf, zamanını en uygun şey için harcamaktır.”
Ubeydullah Ahrar (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurdular ki:
“Bu zamanda marifet ehli ve hakikat eri kimselerin ortaya çıkmayışının sebebi, iç temizliğinin, batın tasfiyesinin yokluğudur. Batın tasfiyesi ise, her şeyden önce helal lokma ile olur, helal yiyecek azalınca marifet ve hakikat kaybolur.”
Ubeydullah Ahrar (kaddesallahu sırrahul aziz) dost hakkında buyurdular ki:
“Ya senin kendisinde yok olacağın, ya da sende yok olacak kimse ile sohbet et. Veya hem senin, hem de onun, birlikte Allah'ta yok olacağınız biriyle sohbet et, ne sen kalasın, ne de sohbet ettiğin. Sadece O (Allah) kalsın.”
“Beraberlik iki türlü olur: Hissi ve manevi. Hissi beraberlik, onlarla oturup kalkmak, sohbetlerinde bulunmaktır, onlara yakın olan sohbetlerine devam eden kimsenin kalbi, onların batın nuruyla nurlanır, huyu da onların güzel huyları sayesinde güzelleşir, nurlanır. Manevi beraberlik, kalbi onlara bağlayıp ruhaniyetlerine yönelmektir. Bu durumda onların yakınında da olunsa, uzaklarında da bulunulsa hep onlarla olunur. Aradaki manevî bağ; tam olunca onların sırları, bu manevî bağa ve rabıtaya sahip olanlara yansır.”
Ubeydullah Ahrar (kaddesallahu sırrahul aziz) namaz hakkında buyurdular ki:
“Namaz, ibadetlerin en faziletlisidir. Buna rağmen kılındığı yere göre fazilet derecesi değişir. Fısk ve fücur yerlerinde kılınan namazla huzur yerlerinde, Kâbe’de ve Mescid-i Nebi'de kılınan namaz bir değildir.”
Ubeydullah Ahrar (kaddesallahu sırrahul aziz) buyurdular ki:
“Havatır" denilen beşerî ve nefsanî duygulardan kurtulmanın üç yolu vardır:
1. Hayır, itaat ve ibadet yolun da gayret, riyazat ve mücahedeye devam,
2. Kendi kuvvetini aradan çıkarıp her şeyi Allah'tan bilmek,
3. Şeyhinin himmetine sığınmak.”
"Çok açlık ve çok uykusuzluk dimağı yorar. Hakayık ve dakakıyıkı idrakten alıkor. Ehl-i riyazatın keşfinde hata vaki olur. Ferah ve sürür, bünyeye kuvvet verir. Uyku, dimağı hatadan korur.”
“Hamd, alemlerin rabbı Allah'a mahsustur." (el-Fatiha, 1/1) ayetindeki hamd, kulun, Allah'tan başka hamdedilecek biri olmadığını bilmesidir. Kendisinin sırf yoktan ibaret olduğunu; isminin, resminin, nefsine aid bir işinin olmadığını anlamasıdır. Sevineceği sürur duyacağı tek şeyin, Yüce Allah'ın kendisini sıfatlarına zuhur yeri yaptığını kavramasıdır.”
“Huyu suyu zıd kimselerle görüşüp, konuşmak, gönül perişanlığı doğurur."