İlke ve Değerlerinden Ödün Vermeden
Özgür Yayın Platformu Olarak Kalsın Diye
İmsak04:33 Güneş06:08 Öğle13:08 İkindi16:54 Akşam19:58 Yatsı21:26
Hava - Hava durumuAçık 11°C Nem %82
Türkçe
25 Şevval 1446 22 Nisan 2025 Salı
25 Şevval 1446
İMSAK GÜNEŞ İŞRAK ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI
04:33 06:08 06:53 13:08 16:54 19:58 21:26
Giriş Yap

06.Peygamber Efendimize Dayanan Tasavvufi Neşve 2, İlk Mutasavvıflar

Sükunetin Sesi

Asr-ı saadetten örnekler, büyüklerimizden, çihâr yâr-ı güzîn efendilerimizden dinledik ve tekrar dinlemeye devam ediyoruz hocamızı. 

-Şimdi efendim, bizim eskiden medeniyetimizin iki mühim müessesesi vardı birbirini tamamlayan. Zaman zaman zâhirde birbirine karşı görünse veya gösterilse bile, bir bütünün iki yarısıydı onlar, cami ve tekke. Biri umumi olarak hadiseye bakar ve cemaati ihya eder. Birisi de husûsî, ferdi ihya eder. Peki, o fert ne oluyor, o fertler? toplanınca cemaat oluyor. Şimdi dolayısıyla çihâr-ı yâr-ı güzîn efendilerimizi ve Efendimiz s.a.v.‘i bugünkü mânada, bugünkü ihatamızla anlamaya çalışırken şeriatı ve tarikatı beraber düşünmezsek eksik kalır hadise. Neden eksik kalır? çünkü şimdi artık tarikat, tekke müessesesi yok. Onun öğretisi henüz gündemde değil, ifade edilmiyor ama cami bir şekilde var. Dolayısıyla zâhir, bâtın efendim işte, bu ikisinin beraberliğinden hakikat ortaya çıkıyor. Onun için söylemek istiyorum, burada tekrar üzerinde durayım. Efendimizin kavli ve hâli bir bütün olarak ele alınıyor. Dört halifenin de öyle. Dört yâri tabir ettiğimiz çihâr-ı yâr-ı güzîn efendilerimizin de kavilleri ve hâlleri toplanıyor. Buradan bir bütünlük ortaya çıkıyor. Peki, onlardan sonra, tâbîîn devrindeki ilk mutasavvıflar dedikleri kitapların, yâni aşk yolunun yolcuları, bir de ilim yolunun yolcuları, bir de siyaset yolunun yolcuları var. İşte Emevi Devletini kuranlar onlar. İlim yolunun yolcuları, aşk yolunun yolcuları daima beraber yürümüşlerdir. Biraz evvel de söylemeye çalıştık. Büyük mezhep imamlarının yanında mutlaka Ehl-i Beyt’ten, yâni Muhabbet-i Resûlullah’la meşbû gönüller yer almıştır. 

•Bir gün Cenâb-ı Ali Halife, Basra’da mescidi ziyaret eder. Ve orada vaaz u nasihatte bulunan efendileri dinler, bir kısmını vaaz u nasihat etmekten men eder. Kâfi, kifayetli bulmaz. “Genç bir delikanlı var, bir de onu dinle” derler. Dinler, hoşuna gider genç delikanlının söylediği sözler. Der ki, ‘Sana bir soru soracağım’. ‘Tabi buyurun efendim’ der. Halife-i müslimin karşısındaki. Soru şudur, ‘Dini ne ihya eder?’ gencin cevabı ‘Efendim, dini takva ihya eder’. ‘Peki dini ne hedmeder, yıkar, zor hâle düşürür?’ o da ‘Şekvâ’ deyince. “Bu çocuk vaaz u nasihate devam etsin” buyurur Cenâb-ı Ali. Sorar ‘Senin ismin ne delikanlı?’ ‘Bana efendim Basralı Hasan derler’. İşte Hasan Basri buradan zuhur etmiş, tâbîînden ve manevi irşadı.

İlim, medreseden öğrenirsiniz, üstatlardan. Manevi irşadı Cenâb-ı Ali’den, hani kelime çok güzel değil ama bugünün ifadesiyle direkt elde etmiş yâni, ru be ru, göz göze, diz dize. Onu hep söylüyorum, ‘gözler ki kalbin aynasıdır’. Evliya bakışının gözü; o bakış, o nazar farklıdır. Zâhirde bir Allah dostunu fizyolojik olarak sizin gibi zannedersiniz. Ama nazarlara o gözle de bakabilirseniz eğer, o gözlerdeki hülyayı görürseniz eğer aşkı, muhabbeti, cezbeyi bu bakış farklı dersiniz, gibi. Ve ondan sonra aşağı doğru geliyor. İlk mutasavvıflar dediğimiz tasavvuf yolunun ilk kurucuları Hasan Basri, Habib-i Acemi. 

•Habib-i Acemi, Cenâb-ı Hasan’ın talebesinden. Bu zat kaynakların ifade ettiğine göre,  faiz alıp verirmiş. Böyle bir huyu var. Ama bir gün Hz. Hasan’ın sohbet sırasında ifade buyurdukları, bu niyet meselesi, yasak meselesinden dolayı, o zaman için böyle bir haberi alınca, o anda kalbi dönüyor. Bütün servetini dağıtıyor. Bir daha o mezmum ahlâktan vazgeçiyor ve Cenâb-ı Hasan’a talebe oluyor.

Böylece ilk mutasavvıflardan, aşk yolunun ilk kurucularından oluyor. Peki, nasıl döndü kalbi, ne oldu, ne bitti, onu biz bilmiyoruz. Kitap ‘kalbi döndü’ diyor. Bir insana yüz defa söylersin, dönmez. Ama bir defa birisi söyler, döner. Peki, bu nedir? Efendim bu ağız meselesidir. Peki, o ağızda ne var? Dişler var, dudaklar var, dil var. İçinde kan dönüyor. Peki, ne farkı var? işte o farkı düşünelim. Kalp farkı var, o sesin sihri var, büyüsü var, cezbesi var. Çünkü o kalpten gelen bir ses, o dimağdan gelen bir ses değil. 

 Bir eser (rast makamı) Ey güzellerden güzel rûhum Resûl-i Kibriyâ 

-Evet sonra geliyoruz İbrahim Ethem. Şimdi tabi isteyeceğiz gene. Cenab-ı Ethem hakkında ilâhiler var. Bu bir melikin oğlu, fakat sarayında Cenâb-ı Allah’ı arıyor. Hâtiften bir seda geliyor, “Ya İbrahim Ethem bunca varlık arasında kendi yokluğunu nasıl ararsın?” . Ve o da bu varlıktan vazgeçiyor. Yokluğa talip oluyor. Ve Cenâb-ı İbrahim Ethem oluyor. Birçok menkıbesi var. ‘Niceler tacı tahtı bıraktı’ diyor, Cenâb-ı Yunus. Fakra soyunuyor. 

Birisi bakın faizden geçti, birisi melik olmayı bıraktı, efendim hükümdar olmayı bıraktı. 

•Yine bir küçük kıssa girelim araya. Çok seviyorum ben bu kıssayı. Sultan Mahmud, 2.nci Mahmud, Ruslarla başı dertte. Mısır Hidivi işte isyan hâlinde, başkaldırmış. Sultan Mahmud meseleyi çözemiyor. Ruslar yardım edelim diyorlar. Fakat hani elini verirsin kolunu kaptırırsın. Diyorlar ki ‘Ayasofya Camii önünde yaşayan bir dede var, Allah dostu. Bir de ona danış’. Sultan Mahmud gidiyor bakıyor, hakikaten bir kulübe. İçinde bir Allah dostu. Cezbe hâlinde bir zat. -Selamünaleyküm, -aleykümselam oturuyor. “Sen kimsin?” diyor Sultan Mahmud’a “Ben Osmanlı padişahıyım, Sultan Mahmud Sânî”. “ Ne iş yaparsın?” diyor, “Bu nas’a hükmederim. Bu işler benden sorulur”. Yaz günüymüş, vızır vızır sinek kaynıyor, kulübenin içerisinde “Bu sinekleri çıkar bakalım buradan” diyor. Sultan Mahmud ne yapsın. “Yahu, senin iktidarın sineğe geçmiyor, çıkın bakayım” sinekler tek sıra halinde vızzzt çıkıyorlar. Ondan sonra, “konuşalım şimdi anlat meseleyi” diyor.

Yâni böyle bir şey gösteriyor bunlar zaman zaman. İşte yine öyle beyan buyrulmuştur. Demir ateşe girdiği anda, kızgın ateşe, artık demir olma hassasını kaybeder, ateş olur. Ateşten çıktığı zaman, bir müddet geçer, soğur, tekrar demir olur. Böyle bir hadise. Yâni Dâvût-i Tâi, Habib-i Acemi, İbrahim Ethem’i, Şakîk-i Belhî’yi çeviren hâli beşeriyet. ‘Faiz alıyor, faiz veriyor, bununla geçiniyor’ diyor. Cenâb-ı Allah murad etseydi, pür bir adam getirir. Hayır, onu yapmıyor, bize gösteriyor, bu dönüşü gösteriyor bize. Bu dönüş üzerinden bir başka noktayı, “ senin aklın ermez ey kulum” diyor. “Ben istersem şakîyi said hâline getiririm. Bunu da bir kulun üzerinden, onun vesilesiyle yaparım”. Kim o kul? Hasan-ı Basri. Bir sözüyle bütün o ekonomik sistemini bırakıyor, yokluğa. Öteki, bir manevi irşad ile melikliği bırakıyor. 

•Şakîk-i Belhî o da Belh şehrinde, İbrahim Ethem’le arasında çok meşhur bir mükâleme var. Şakik, İbrahim Ethem’e soruyor. “Rızık bulduğunda şükrünü nasıl yerine getirirsin?” O da diyor ki “Rızık bulduğumuzda şükrederiz, bulamadığımız zaman da sabrederiz”. Cenâb-ı İbrahim Ethem’in cevabı. Bunun üzerine Şakik diyor ki, “Onu Horasan’ın köpekleri de yapar. Bulduğu zaman yer, bulmadığı zaman sabreder. Biz bulduğumuzda tasadduk ederiz. Bulamadığımız zaman dahi şükrederiz”. 

Hani var ya ta başta Elif lam mim. Zalikel kitabü la raybe fıh  hüdel lil müttekıyn Ellezıne yü'minune bil ğaybi ve yükıymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun . Size rızık olarak verdiklerimizden,  yediğinden, giydiğinden, bindiğinden, sarf ettiğinden vereceksin. Zekât keçisi değil onu söyleyeyim size. Öyle bir tabir vardır. Zekât keçisi değil. Sen nefs-i azizin neyi yiyorsa, ondan vereceksin. Dâvût-î Tâi, mesela bu zat. Dünya malına hiç iltifat etmez, ilim erbabı, züht yolunun yolcusu, Zünnûn-u Mısrî, keza öyle. O da ilim erbabı, Hz. Ma’rûf-i Kerhî. Bunların isimleri dahi bir feyizdir, hakikat yolunun yolcularına. Serî-i Sakatî, Bişr-i Hâfi, Ebu Yezidi Bestami, Hamdun Kassar, Abdullah Tüsterî, Cüneyd-i Bağdadi.   

•Efendim Bayezid-i Bestâmi veya Ebu Yezidi Bestâmi diyoruz. Bu hazret göçmüş, bir kıssa size. E tabi ne oldu işte, techiz tekfin hadi bakalım er kişi niyetine. Bizim bir komşu var cüp içeriye diyor ondan sonra. Bir başka âleme intikal ediyorsunuz. Münkir-Nekîr gelmişler. “Rabbin kim? “ cevap şu,“ Biz bizimle bizdeydik” sorgu başlamış ya. ‘Durun, durun’ diyor.  “Biz bizimle bize geldik, bizi bizimle bizden mi sorarsınız? Cenâb-ı Allah ‘gelin’ demiş, Münkirle, Nekîre. ‘Gelin, buna soru yok’. Yâni öyle bir fenâ fi'llâh mertebesinde ki hâl-i hayatında ‘Biz bizimle bizdeydik, öldük ve biz bizimle bize geldik. Soru soruyorsunuz, ‘Biz bizimle bizdeyiz, bize bizimle bizden mi soru soruyorsunuz?’ diyor yâni. 

Ayrı gayrı diye bir şey yok, ha bu nasıl oluyor? bu bir nasip meselesidir. Ha gayret edeceksin, yolunda bulunacaksın ama diyeceksin ki o gayretin de gayretini veren de o. Seni o yolda tutan da o. Hele bu manevi yolda “ben yaptım, ben ettim, ben çektim, ben kıldım, ben tasadduk ettim” dersen benim bildiğime göre yandın. Ben yok, ben kelimesi yok. Yine söylemeye çalışıyorum işte bu Hacı Bayram, damadı da Eşrefzâde Rûmî. Bunlar burada konuşulacak inşallah. Senin adın ne? diyor, bilmez mi? biliyor. “Bana Eşrefzâde Rûmî” derler diyor. “Sen ne çok konuşuyorsun yahu” diyor. On üç senede ‘ne çok konuşuyorsun’ diyor. Böyle bir şey bu yâni, akla mantığa sığacak bir hadise değil. 

Şeyh Zekâi Efendinin nutk-u şerifi. Telifi, bestesi Hacı Faik Beye ait. Hüzzam bir eser.

Ey nübüvvet tahtının şâhı Habîb-i Kibriyâ
Ey risâlet burcunun mâhı  Habîb-i Kibriyâ

Cilvegâhın kurb-i "ev ednâ" makâmın "lâ mekân"
"Kâbe kavseyn"in şehinşâhı Habîb-i Kibriyâ

Erdi zât-ı Hakk'a hâil olmadı yüzbin hicâb
Kat edüp bir demde ol râhı Habîb-i Kibriyâ

Cürmü çok ammâ Zekâî şübhesiz mağfûr olur
Dilerse Hakk'dan o gümrâhı Habîb-i Kibriyâ

Bir Eser (Hüzzam) Ey nübüvvet tahtının şâhı Habîb-i Kibriyâ

•Devrin kutbu göçmüş, gene Cenâb-ı Bayezid-i Bestâmi devrinde oluyor. Tabi herkes bekliyor ki o kutupluk külâhı var, tacı. Birisinin başına konacak ‘acep benim mi başıma konacak’ diye bütün Rızalullah bekliyor. Bakıyorlar ki bir demirci babanın başına konmuş. Bağdat’ta bir yerde, kenarda oturuyor bir demirci baba. İhtiyar ama güçlü kuvvetli, gözleri çakmak çakmak. Cenâb-ı Bayezid de merak etmiş. Öyle ya insan bu. ‘Niye bu demirci babanın başına kondu’ diye. Gitmiş dükkâna; -selamünaleyküm, -aleykümselam. Sormuş demiş ki ‘-kutbiyyet tacı?’ Demiş ‘-vallahi öyle oldu’. ‘-E niye kondu?’ ‘-Dur sana göstereyim’ demiş. Çıkmış örsün üzerine, lafza-i celâli bir söylemiş “Allaaah” demiş. Örs erimiş. Demirci baba ağlıyor. ‘-Kutbiyet bana mı kaldı?’. ‘ -Niye böyle diyorsun?’ deyince “-Benim eriyip yanmam lâzımdı. Ancak örsü eritebildim ben” demiş. Bunun üzerine Cenâb-ı Bayezid-i Bestâmi “Hah demiş anladım işi” Doğru gelmiş kendi hankahına. Böyle hadiseler.    

Şimdi modern mantık, -bunlar da çok abartı, olmayacak şeyler- olur, doğru. Olacak şey, olmayacak şey neye göredir? bizim aklımıza göredir, görgümüze göredir. Olmayacak şey diyoruz mesela ama oluyor. Hayatımıza da bakın mesela yazıyor. ‘Vakitsiz bir ölüm’ diyor niye? çünkü hayata baktığımız zaman işte ortalama insan ömrü var. Adam seksen yaşına gelmiştir. Bu vakitli ölüm oluyor. Ama on sekiz ise bu vakitsiz ölüm oluyor. Bu neye göre? istatistiğe göre. Peki, kaza ve kader istatistik dinler mi? kaza ve kader bir Müslümanın karihasında, ufkunda var olan kaza ve kader. Ne demek istatistik yâni? bu senin dünya hesabı yaptığın bir şey, Allah’ın takdiri. -Canı da ben veririm- hay ve mümît canlı ve ölümsüz, öldüren de o, hayat veren de o. Ölüden diri, diriden ölü çıkaran da o. On sekiz aylıkken de alır, yüz seksen aylıkken de alır. Yaşatır istediği kadar yâni. Dolayısıyla işte, olacak olmayacağı insanlar önce bir tartsınlar zihinlerinde. Örs erimiş, eritir Allah isterse. Baba ağlıyormuş, demirci baba, “Niye ben yanmadım, onun ismini zikrettim, lafza-i celâli, niye ben yanmadım” diye ağlıyor. İşte, Hz. Bayezid-i Bestâmi, böyle bir hadise, böyle bir zat. 

Cumhur olarak da okuduğumuz gümbür gümbür okumalara doymadığımız hüseyni makamında çok hoş bir eser var dinleteceğimiz şimdi. 

Ey risalet tahtının hurşîd-i mâh-ı enveri
Vey nübüvvet mazharı âhir zaman peygamberi
Hak senin şanında Levlâk okudu yâ Mustafa
Yani sensin Nur Muhammed kâinatın rehberi

Sure-i şems-i duhâ geldi cemâlin şanına
Âlemi kıldı münevver ba kemalin enveri
Ya Resulallah şefaat kıl Gazali hastaye
Bir günahkâr ümmetindir, hem kamunun kemteri

Bir eser (cumhur-hüseyni)  Ey risalet tahtının hurşid-i mâh-ı Enveri

-Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine geldik. Bu mübarekler hakkında çok menkıbe vardır yâni. Ama şunu ifade edelim; bu zevatı anmak, bu zevatın isimlerini zikretmek bir vesile-i necat ve vesile-i feyizdir. Bunlar Allah dostlarıdır. Allah dostlarını anmak lâzım. Çünkü onların anıldığı yere Allah nüzûl eder. Rahmetiyle, muhabbetiyle, efendim merhametiyle, feyziyle, o bakımdan bu zevatın adlarını anmak lâzım. Hatta eskiden “ Evlâdım bunların isimlerini yazdırın, güzel hurûfât ile duvarlarınıza asın. Onların orda varlığı size sıyanet eder, birçok kazadan belâdan” buyurmuşlardır. Bize de böyle öğrettiler bu hadiseleri.  

Hz. Cüneyd-i Bağdadi Hicri 278, Miladi 908’de vefat etmiş. Hadis rivayet etmiş. Bütün hepsinin dediği gibi Cenâb-ı Cüneyd de Kur’an ve hadise -hepsinin böyle yâni- ittibaı sonsuz, muhabbeti sonsuz. Bu mübarek zevatı böylece anıyoruz. Haklarında ilâhiler var efendim, menkıbeler var. Onları da derleyebiliriz, söyleyebiliriz ama Cenâb-ı Peygamber dört halifesi muazzez, mübarek zevat, sonra aşağıya doğru gelen isimlerini söylemeye çalıştık. Hz. Hasan-ı Basri, Hz. Cüneyd-i Bağdadi’den gelen büyük bir silsile var. Ondan sonra farklılaşma başlıyor –çeşniler. Şimdi temel oluştu, ondan sonra çeşniler gelecek. Meşrebe göre, efendim fıtrata göre, yaradılışa göre; renkler, çeşniler gelecek. Şimdi bu temel oluşuyor, ana gövde bunlar şimdi. Ana kollar bundan sonra ayrılacak bu zevat-ı muhtereme. Böyle bir hadise. Tekrar bir ilâhi ile isterseniz bugünkü sohbetimizi burada sonlandıralım derim eğer izin verirseniz.

Aziz dinleyenlerimiz Prof. Dr. Sadettin Ökten hocamızı dinledik. Tasavvuf medeniyeti aşk medeniyeti üzerine. Tabi temelde mûsikîmiz.

-Mûsikî sözcüsü, bu ahvâlin sözcüsü. En mücerred mânada sanatımız, ama zat üzerinden evliyaullah nutukları, onlara şiir demiyoruz biz, şiirin üstünde hadiseler. Nutukların tam metni burada olacak. Ama mûsikî ile icrada tam metin olmaz. İki dörtlük, üç dörtlük ne çıkarsa bahtımızadır. 

Efendim Hocamıza şükranlarımızı sunuyoruz. Sizlerden de dualar bekliyoruz. 

Değerli dinleyenler Kâdiriye Dervişanının devranı başlarken okudukları muazzam, şahane bir uşşak selamlaşma.

Bir eser- Hu Allahümme salli alel Mustafa / hu nebi yar-risale ve bahri safa

Diğer Kayıtlar
Başlık Eklenme Tarihi Paylaş Oku Ekle Süre Beğen
playlist play 01.Genel Giriş, Olanlar Şeyhi'nin Tasavvuf Manzumesi 27.05.2020 playlist oku playlist ekle 29 playlist like
playlist play 02.Olanlar Şeyhi'nin Tasavvuf Manzumesi 2 27.05.2020 playlist oku playlist ekle 27 playlist like
playlist play 03.Dede Ömer Ruşeni ve Eşrefoğlu Manzumeleri 27.05.2020 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 04.Peygamber Efendimiz ve O'na Yazılan Naat Örnekleri 27.05.2020 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play 05.Peygamber Efendimize Dayanan Tasavvufi Neşve 1 28.05.2020 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 07.Aktab-ı Erbaa, Abdülkadir Geylani 28.05.2020 playlist oku playlist ekle 17 playlist like
playlist play 08.Aktab-ı Erbaa, Abdülkadir Geylani 2, Ahmed el Rufai 28.05.2020 playlist oku playlist ekle 24 playlist like
playlist play 09.Aktab-ı Erbaa, Ahmed Bedevi, İbrahim Dussuki 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 20 playlist like
playlist play 10.Evtad-ı Erbaa, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş Veli 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 31 playlist like
playlist play 11.Evtad-ı Erbaa, Hacı Bayram-ı Veli, Şeyh Şaban-ı Veli 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 28 playlist like
playlist play 12.Genel Olarak Mutasavvıf Şairler 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 13.Ah Nice Bir Uyursun, Yunus Emre 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 18 playlist like
playlist play 14.Mail Oldum Bahçesinde Hurmaya, Yunus Emre 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 15.Dağlar İle Taşlar İle, Yunus Emre 01.06.2020 playlist oku playlist ekle 15 playlist like
playlist play 16.Mevlam Sana Ersem Diye, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 17.Gelin Gidelim Efendim Allah Yoluna, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 11 playlist like
playlist play 18.Milki Bekadan Gelmişem, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 19.Gönül Hayran Olupdur Aşk Elinden, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
playlist play 20.Kabenin Yolları Bölük Bölüktür, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 17 playlist like
playlist play 21.Gani Mevlam Nasib Etse Varsam Ağlayı Ağlayı, Yunus Emre 05.06.2020 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 22.Noldu Bu Gönlüm, Hacı Bayram Veli 06.10.2020 playlist oku playlist ekle 26 playlist like
playlist play 23.Çalabım Bir Şar Yaratmış, Hacı Bayram Veli 06.10.2020 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 24.Bağrımdaki Biten Başlar Muhammedin Aşkındandır, Seyyid Seyfullah 27.10.2020 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 25.Mevlam Ver Aşkını Bana, Seyyid Seyfullah 27.10.2020 playlist oku playlist ekle 23 playlist like
playlist play 26.Esma-i İlahiyede Bihad Hünerim Var, Niyazi Mısri 01.01.2021 playlist oku playlist ekle 22 playlist like
playlist play 27.Gir Semaya Zikrile Gel Yane Yane Hu Deyu, Niyazi Mısri 01.01.2021 playlist oku playlist ekle 14 playlist like
playlist play 28.Derman Arardım Derdime, Niyazi Mısri 01.01.2021 playlist oku playlist ekle 30 playlist like
playlist play 29.Çün Sana Gönlüm Mübtela Düştü, Niyazi Mısri 01.01.2021 playlist oku playlist ekle 21 playlist like
playlist play 30.Allah Emrin Tutalım, Yunus Emre 06.01.2021 playlist oku playlist ekle 20 playlist like
playlist play 31.Bu Aklu Fikrile Mevla Bulunmaz, Yunus Emre 06.01.2021 playlist oku playlist ekle 10 playlist like
playlist play 32.Aşk Bezirganı Sermaye Canı, Yunus Emre 06.01.2021 playlist oku playlist ekle 20 playlist like
playlist play 33.Dolap Niçin İnilersin, Yunus Emre 22.02.2021 playlist oku playlist ekle 25 playlist like
playlist play 34.Ben Dervişim Diyene Bir Ün Edesim Gelir, Yunus Emre 22.02.2021 playlist oku playlist ekle 16 playlist like
Kabe
Canlı Yayın
Şuan Canlı Yayın
Hadis-i Şerifler
AKRA CANLI
 / 
player image icon close icon
AKRA CANLI
Hadis-i Şerifler
Hadis-i Şerifler Add Icon volume up
 / 
Canlı Yayın
fast rewind
fast forward
Playlist
Bu özelliği kullanabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir
  
Fikrini Paylaş
TAAHHÜTNAME

Hazırlamış olduğum ve sitenize gönderdiğim/ teslim ettiğim, tamamen orjinal ve bana ait olan, projemin/görüntü veya kaydımın, AKRA MEDİA tarafından kendisine ait kablolu/karasal/uydu, şifreli/şifresiz, free/paralı TV, video, DVD, VCD,VHS ,radyo, kaset, sinema ve sair mevcut yada ortaya çıkacak her türlü İşaret, ses ve /veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve tüm internet siteleri ve sosyal medya platformlarında yayınlamasına, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, işleme hakkı ve temsil hakkının kullanılmasına süresiz olarak müsaade ediyorum.

Projemin/görüntü veya kaydımın, bant, CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player, dijital kayıt vb. tüm yollarla kayıt, çoğaltma ve dağıtım haklarını, bilişim veya iletişim ortamında görüntülenmesini, iletilmesini, okunmasını, izlenmesini, dinlenmesini vb. interaktif veya normal CD, VCD, DVD, GSM, MP3 Player vb. şekilde basılarak veya ses kayıtlarının metin haline getirilip kitap olarak piyasaya sunulmasını sağlayacak her türlü materyal üzerine kaydı ile çoğaltılması, kullanılması, işlenmesi, yeniden ve genişletilmiş şekilde sesli, yazılı ya da görüntülü yayın haklarını, bu suretle de çoğaltılarak kullanılması, dağıtılması, pazarlanması vb. fikri, mali ve manevi haklarımın tamamını, programda gerekli görülen değişiklikleri yapma haklarımı bila bedel olacak şekilde, AKRA.MEDİA sitesine ve bu site'nin yetkilisi ve sahiplerine devir ve temlik ettiğimi, beyan, kabul ve taahhüt ederim.

Şehir Seçin
Close