Osmanlı padişahlarının yedincisi. İstanbul’un fatihi olup, Sultan İkinci Murad Han'ın oğludur. 29 Mart 1432 Pazar günü Edirne’de dünyaya geldi. Annesi Candaroğulları ailesinden Hatice Âlime Hüma Hatundur. Küçük yaşta tahsiline ve yetişmesine çok ehemmiyet verilen Şehzade Mehmed devrin en mümtaz âlimlerinden ilim öğrendi. İlk hocası Molla Yegân’dı. Meşhur din ve fen âlimi olup zahiri ve batıni ilimlerde mütehassıs Akşemseddin hazretleri şehzadenin her şeyi ile bizzat ilgilendi. 12 yaşına gelince devlet idaresini öğrenmesi için Edirne’den Manisa’ya vali olarak gönderildi. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. İstanbul, Fatih Sultan Mehmet zamanında bir ilim ve sanat merkezi haline gelmiş, Fatih medreseleri klasik Osmanlı medreselerinin temelini oluşturmuştur. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi. Eşsiz bir komutan ve idareciydi. 1481 yılına kadar 30 yıl kadar hükümdarlık yaptı ve ordunun başında bizzat 25 sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi.
Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, 3 Mayıs 1481 yılında ordusu ile Mısır Memluk devleti üzerine sefere giderken rahatsızlandı. Nıkris(gut) hastalığına yenik düşerek vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi. Bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet’ in özel doktoru Yakup Paşa isminde bir Yahudi dönmesi tarafından zehirlenerek öldürüldüğü düşünülmektedir.
Tarih, Yeni Çağ’a damgasını vuran en muktedir şahsiyet olarak Fatih Sultan Mehmet’i kaydeder. Fatih, Osmanlı Cihan Devletinin başına geçtiğinde henüz yirmi yaşlarında olmasına rağmen, Doğu ve Batı kültürü ile asrının ilimlerine vâkıf, çaplı bir liderdi. Tarihçilerin çoğu onun Arapça, Farsça, Latince, Yunanca, İtalyanca ve Sırpça olmak üzere altı lisan bildiğini kaydederler. Ayrıca Çağatay lehçesini de bilmekte ve Uygur harfleriyle ferman kaleme almaktaydı. Cihan tarihinin seyrini değiştirip yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmed ‘in kutlu İstanbul’un fethi öncesi ve sırasındaki harika buluşlarına bir göz atacak olursak;
* Fetihten önce Boğazın en dar ve hâkim yerine, Rumeli Hisarı'nı inşa edildi. Stratejik ve san ’at değeri yüksek olan bu dev abide 3,5 ay gibi kısa bir zamanda bitirildi. Eserin projesini genç padişah kendisi hazırlamıştı.
* O tarihlerde İstanbul’un etrafını çeviren surların yüksekliği 17 metre, kalınlığı da zirvede 4 metreydi. surların kısa zamanda tahribi gerekiyordu. Bu maksatla ağır muhasara topları dökülmüştür. Sayıları 200′ü bulan bu mütekâmil toplar sadece bir kış sezonunda döküldü ve orduya teslim edildi. İçlerinde iki tonluk gülle atanları vardı. Tarihin seyrini değiştiren bu çok güçlü topların plânlarını ve balistik hesaplarını genç padişah bizzat kendisi yapmış; imal ve döküm işlerini de Edirne ve Bursa medreselerinden mezun Türk usta ve mühendislerinden Mimar Musluhiddin, ve Saruca Sekban Usta adlı topçu başıyla birlikte gerçekleştirmişti.
* Fatih Sultan Mehmed, tarihte eşi görülmeyen bir şekilde “seyyar top dökümü metodu ”nu icat etmiş ve uygulattırmıştı. Edirne ve İstanbul’da tophane olmasına rağmen, top götürmenin müşkül olduğu bölgelerde kısa sürede seyyar top dökümhaneleri kurulmakta ve top dökümü yapılmaktaydı. Tarihçiler, Fatih’in istediği yerde top döktürdüğünü ve büyüklükleri yüzünden topları taşıyamadığı zaman, istediği yere taşıyabilmek için hemen parçalatıp yeniden döktürdüğünü nakletmektedirler. Osmanlı ateşli silah teknolojisinin geldiği yüksek konumu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
* İstanbul'un fethi sırasında O kanlı ve çetin hengâmede, yatık yollu mermi atan toplarla Haliç'teki gemilere zarar verilemediğini gören Fatih, bazı kaynakların “o yapmamıştır diyerek” aksini iddia etmelerine rağmen, dik yollu mermi atan havan topunun ilk numunesini oluşturan topun projesini bizzat kendi hazırlamış ve Padişah'ın tarifine göre topçu ustaları tarafından alelacele dökülen bu toplarla Haliç’teki Bizans donanması vurularak tesirsiz hale getirilmiştir.
* Bizans’ın Türk askerine çok zarar verdiren meşhur “Greguar” ateşine karşılık tahrip ve yangın bombalarını icat etti. Avrupalı’ya göre bu buluş ünlü Alman bombası V-1 füzelerinin anasıydı.