On beşinci yüzyılda yetişmiş Müslüman-Türk astronomi âlimi, Semerkant sultanı. Güney Azerbaycan’daki Sultaniye şehrinde 22 Mart 1394 tarihinde doğdu. Aksak Timur diye bilinen Timur Han'ın torunudur. Bir edip, sanatkâr ve âlim olarak yetişti. Arapça'yı en iyi şekilde öğrendi. On bir yaşında Kur’ân-ı kerimi ezberleyerek, yedi kıraat üzere okuyabilecek şekilde eğitim aldı. Bursalı Kadızâde-i Rûmî’den ders alan Uluğ Bey, iyi bir şair ve tarih yazabilecek kadar iyi bir tarihçiydi. Genç yaşında, önemli ve ağır sorumluluklar yüklendi. 27 Ekim 1449 tarihinde şehit edildiği ve ölümüne büyük oğlu Abdullatif’in sebep olduğu rivayet edilmiştir.
Otuz sekiz sene hükümdarlık yapan Uluğ Bey, kendisine başşehir seçtiği Semerkant’ta, siyaset ve askeri fetihten çok, burasının bir kültür ve eğitim merkezi olması için gayret sarf etti. Uluğ Bey, tahta oturduğu zaman, yalnız bir hükümdar sıfatıyla değil aynı zamanda o dönemin en büyük düşünürü olarak da selamlanmıştı. Tahtta kaldığı sürece Türkistan ve Maveraünnehir’de adaleti yaymaya çalışmış, Semerkant'ta hem halkını yönetmiş, hem de Bursalı Kadızâde Rumi, Mevlana Bedahşi-i Semerkandi, Gıyâseddin Cemşid, Hoca İsmetullâh Buhari, Ali Kuşçu, el-Kâşî, Celalettin Neffasi gibi büyüklerle İslâm kültürünün yükselmesine çaba sarf etmişti.
Semerkant'ı 15. yüzyılın en önemli bilim merkezlerinden biri yapan Uluğ Bey iyi bir matematikçi ve astronomdur. Astronomi çalışmalarını ilerletmek için Ali Kuşçu, Gıyaseddin Çemşid, el-Kâşî ve Kadızade-i Rumî'nin de yardımı ile Semerkant'ın kuzeyindeki Çoban Ata Tepesi yanındaki, Kuhak Tepesi üzerine 1428'de Uluğ Bey rasathanesini inşa ettirdi.
Uluğ Bey’i dünyaya tanıtan, astronomi alanında yaptırdığı eserler oldu. Onun en meşhur eseri Semerkant’ta yaptırdığı bu büyük rasathanedir. Büyük eseri Ziyc-i Uluğ Bey (Yıldızlar Kataloğu) adlı eserinde, Uluğ Bey'in hesaplarına göre, yıldız yılının uzunluğu 365 gün, 6 saat, 10 dakika, 8 saniyedir. Şu anki rakamlara göre ise 365 gün, 6 saat, 9 dakika, 9,6 saniye olduğu tespit edilmiştir. Uluğ Bey'in hiç bir optik alet kullanmadan bir dakikanın altında bir farkla, günümüzden yaklaşık 600 yıl önce bu hesabı yapabilmiş olması, hiç şüphesiz onun sahasında bir deha olduğunu göstermektedir.
Bugün bile Kandilli Rasathanesinde Hicri ve Kameri aybaşlarının hesaplanmasında kullanılan kriter, Uluğ Bey Ziyc'inden faydalanılarak yapılmaktadır.