AĞIZ VE DİŞ TEMiZLİĞİ
Ağız ve diş temizliği; Peygamberlerin ortak sünneti…
Resulullah (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Misvak kullanın. Çünkü misvak, ağzı temizler, (ağzı temizlemek de) Allah’ı hoşnut eder. Cebrail bana her gelişinde diş temizliğini o kadar çok tavsiye etti ki, bana ve ümmetime bunun farz olacağından korktum. Eğer ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, onlara her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."
Temizlik, kişinin maddi ve manevi kirlerden arınması, iç ve dış dünyasının temiz olması anlamlarına gelir. Temizliğe oldukça önem veren ve elbisemizden çevremize kadar her şeyi temiz tutmamızı isteyen dinimizde, temizlik bir kısım ibadetlerin şartı olduğu gibi sağlıklı yaşamın da olmazsa olmazlarındandır. İnsan fıtratında bulunan temiz olma isteği; aynı zamanda kişinin kendisine, diğer insanlara ve Rabbine karşı saygısını gösterir. Ağız ve diş temizliği de, insanın fıtratına uygun olan bu temiz olma isteğinin bir parçasıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) diş temizliğinin fıtrattan olduğunu bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.”. Hz. Aişe’den nakledilen bir diğer hadiste Allah Resulü: "Misvak kullanarak kılınan namazın, misvaksız namaza üstünlüğü yetmiş kattır."demiştir.
İnsanoğlunun, hastalık gelmeden önce sağlığının değerini bilmesi gerektiğine işaret eden Allah Resulü, ağız ve diş temizliği konusundaki titizliği ile Müslümanlara örnek olmuştur. Bazı sahabiler, özellikle oruçluyken Peygamber Efendimiz’in “günde kaç defa dişlerini misvakladığını sayamadıklarını” söylemişlerdir.
“Bir şeyi ovalamak” anlamına gelen “sivak” kelimesinden türeyen “misvak”, erak isimli ağacın dallarından elde edilen ve ağız temizliği için kullanılan aletin ismidir. Peygamber Efendimiz, gün içerisinde birçok kez misvakla diş bakımı yapar, bu konudaki hassasiyetini: “Diş temizliği konusunda size çok telkinde bulunduğumu (biliyorsunuz)!” şeklinde dile getirirdi.
Temiz olmadan Allah’a huzur içinde ibadet edilemeyeceği gibi insanlarla sağlıklı sosyal ilişkilerin de kurulamayacağı malumdur. Hâlbuki bir tebessümü, güler yüzü sadaka olarak kabul eden İslam dini beşeri ilişkilere büyük önem vermektedir. Toplumsal bir varlık olan insan, ağız temizliğine dikkat etmesi sayesinde konuşma, gülme gibi durumlarda rahat hareket edeceği gibi, nezih bir görünüme de kavuşacaktır.
DİLİ KORUMAK
Dili Korumak; Ya hayır söylemek ya da susmak
Dil, Allah Teâlâ'nın büyük nimetlerinden ve çok harika lutuflarındandır. O, cüssesi küçük, ancak itaati ve günahı büyük bir organdır. Zira iman ve küfür, dilin şahitliği ile belli olur, ortaya çıkar.
Resul-i Ekrem (s.a.v) “Her duyduğunu nakletmesi kişiye yalan olarak yeter.” Buyurmuştur. Böylece çok konuşmanın olası zararlarına dikkat çekmiştir. Zira çok konuşan çok yanılır, çok yanılanın ise Allah’ın hoşuna gitmeyecek durumlara düşme ihtimali yüksektir. Burada ölçüyü şöyle belirler Allah Resulü: “İnsanoğlunun her sözü aleyhinedir; ancak iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak yahut Allah Teâlâ’yı zikretmek müstesnadır.”
Susmanın da konuşmanın da hayırlı olduğu anlar vardır. Mesela doğru şahitlik ‘şahidin şehâdeti’, adaletin gerçekleşmesine ve hakkın ortaya çıkmasına sebep olduğu için” gerekli ve vaciptir. Bunun yanı sıra “yalan şahitlik” de haramdır. Yani dili korumak hakk sözü hakk olan yerde söylemektir aynı zamanda.
Günümüzde insani münasebetlerde yaşanan pek çok sıkıntı, dilin yanlış kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla konuşmadan önce düşünmek, sözün varacağı noktayı iyi hesaplamak gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de bu hakikate işaretle: “Özür dilemeni gerektiren bir sözü söyleme!” buyurmuşlardır.
Sözü muhatabının anlayacağı şekilde söylemek de Resulullah Efendimizin tavsiyelerindendir. İbn-i Abbas (r.a)’a hitaben “İnsanlara akıllarının almayacağı bir söz söyleme. Zira böyle yapman, fitneye düşmelerine sebep olur.” demiştir.
Bir seyahat esnasında aralarında geçen sohbette Muaz bin Cebel Peygamber Efendimiz’e kendisinden sonra hangi ibadeti tavsiye ettiğini sormuş; Allah yolunda cihad, oruç, zekât ve diğer ibadetleri bir bir sayması üzerine O her defasında “İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır” buyurmuştur. Hazret-i Muaz (r.a): “–Anam-babam Sana feda olsun, insanlar için bunlardan daha hayırlı olan nedir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (s.a.v) ağzını göstermiş ve: “–Hayır konuşmayacaksa susmak.” buyurmuştur.
Muaz (r.a) :“–Konuştuklarımızdan dolayı hesaba mı çekileceğiz?” diye sorunca Resulullah (s.a.v) Hz. Muaz’ın dizine hafifçe vurarak ona şunları söylemiştir:
“–Allah hayrını versin ey Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayırlı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin! Sizler hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkınız; zararlı söz söylemeyerek rahat ve huzura kavuşunuz.”