AİLE KURMAK ve AİLE HUZURU
Aile kurmak; Yuva edinmek…
Abdullah b. Mesud hazretleri anlatıyor: “Evlenmeye imkân bulamayan gençler olarak Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanındaydık. Allah Resulü bize şöyle buyurdu: “Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur.”
Bu hadis-i şerif bizlere, evliliğin insanın hürmet ve saygınlığını koruduğunu, iffetli bir hayatla koruma altına aldığını apaçık ifade etmektedir.
Aile, Allah’ın rahmeti ile desteklenen, çocuklar ve temiz rızıklar bahşedilerek güzelleştirilen mukaddes bir insani yapıdır. Aile olmak, bir başka ifadeyle bir bütünü tamamlamak; Kur’an’ın ifadesiyle “eşlerin birbirlerine örtü olmaları” demektir. Eş olmak, kişinin kendi eksikliğini kabul edip eşiyle tamamlanması, kemâle doğru adım atmasıdır. Bu yönüyle aile, Allah’ın en büyük nimetlerindendir. Muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir.
Allah Resulü, aileyi hem bir bereket kaynağı hem de büyük bir zenginlik olarak değerlendirir, yeni evlenen bir insanı tebrik ederken, “Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, eşini de seni de hayır ve iyiliklerde ortak etsin” diye dua ederdi. Gerçekten aile, inanan bir insan için bereketin hiç kapanmadığı bir kapıdır. Bu kapıdan dualarla girmek, sevgi, şefkat ve merhamet duygularıyla yuvayı mamur etmek gerekir.
Peygamberimiz, eşlerin birbirlerinin birtakım kusurlarını büyütmemelerini de ister. Bir hadis-i şeriflerinde; “Mümin bir kimse mümine olan eşine nefret beslemesin; (çünkü) onun bir huyunu beğenmezse de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır” uyarısında bulunur.
Hz. Aişe, “Peygamber Efendimiz evinde ne yapardı?' sorusuna şu cevabı vermiştir: “Allah Rasulü ailesinin işiyle ilgilenirdi yani ailesinin hizmetinde bulunurdu. Namaz vakti gelince de namaza çıkardı.”
Hanımına yardım etmekten yüksünmeyen örnek bir eştir Peygamberimiz. Bunu bizzat şu mübarek sözleriyle ifade etmektedir: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
Ebu Hureyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlâkı en iyi olanlarıdır. Sizin en hayırlılarınız da, hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır.”
Bir diğer hadislerinde ise "Bir kişi, sevabını Allah'tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur" diyerek kişiyi eş ve çocukları için harcama yapmaya teşvik eder. "Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter" diyerek de onlara karşı sorumluluklarını hatırlatır.
Hz. Peygamberin gönderildiği toplum, kadınlarına karşı oldukça sert davranır, nesilden nesile bu cahiliye âdetleri aktarılırdı. Allah Resulü, kadınlar konusunda da müstesna bir duyarlılığa sahipti. Başta hadis eserleri olmak üzere İslâmi kaynaklar, Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili bütün bilgileri en ince detayına kadar vermişler, O’nun eşlerine ve çocuklarına karşı sevgi, şefkat, sabırla kurduğu iletişimi ümmetine örnek olarak göstermişlerdir.
Resulullah, evlilik hayatında eşleriyle ufak tefek dargınlıklar yaşasa bile, onlara kırıcı ve incitici söz söylememiştir. Onun için, Veda Hutbesi’nde müminlere bıraktığı vasiyet ve son nasihatlerinden birisi, “Kadınlar hakkında Allah’tan sakınmaları gerektiği” olmuştur. Çünkü eşleri, “Onları Allah’ın bir emaneti olarak almışlar ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyarak) onları kendilerine helal kılmışlardır.”
Aile içi huzursuzlukların ilk tezahürü, eşlerin birbirlerine karşı kırıcı davranmaları ve incitici ağır sözler sarf etmeleridir. Tekrar eden bu davranış zamanla kalıcı olabilmekte, sanki aile ilişkisinin doğal bir parçası gibi algılanabilmektedir. Hâlbuki Allah ve Resulü'nün kesinlikle yasakladığı kötü söz, aile ortamında hem eşler hem de çocuklar için psikolojik bir baskıya dönüşmekte ve hayatı çekilmez bir hale getirmektedir.
Ailesine karşı kırıcı ve kötü sözlü olduğunu, oysa başkalarına karşı böyle davranmadığını söyleyen ve bu konuda ne yapması gerektiğini Hz. Peygamber’e soran bir sahabe, “bunun için günde defalarca Allah’tan af dilemesi gerektiği” cevabını almıştır.
İnsanlara yapılan saldırı ve haksızlıklar karşısında bu kadar duyarlı olan Âlemlere Rahmet Efendimiz (s.a.v.); bir eş, bir baba ve bir aile reisi olarak eşlerine, çocuklarına ve torunlarına karşı da aynı duyarlılığı göstermiş, onlara sevgi ve şefkatle muamelede bulunmuştur...