Emr-i Bi’l Ma’ruf Nehy-i Ani’l Münker
Emr-i Bi’l Ma’ruf Nehy-i Ani’l Münker; İyiliği teşvik, kötülükten sakındırma.
Ebu Said el-Hudri'nin işittiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Bir kötülük gören kişi, eli ile değiştirmeye gücü yetiyorsa onu eli ile değiştirsin.
Buna gücü yetmez ise dili ile değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile (o kötülüğe) tavır koysun, (onu hoş görmesin) ve bu da imanın asgari gereğidir."
İyiliği tavsiye/teşvik etme ve kötülükten sakındırma/uzaklaştırma şeklinde tercüme edilen "emri bi'l-ma'ruf ve nehyi ani'l-münker" Kur'an-ı Kerim'de dokuz defa geçmektedir. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de Müslümanlara hitaben, "Siz, insanların iyiliği için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. (Çünkü) iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah’a (hakkıyla) inanırsınız. " buyurmuş, başka ayetlerde de iyiliği teşvik ederek, kötülükten sakındırmayı müminlerin başlıca özellikleri arasında zikretmiştir. İnananlara "iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırma" erdemini aşılamaya gayret eden Allah Resulü de bu vasfın imanla olan sıkı ilişkisini vurgulamıştır.
Her fırsatta anne babaya, komşulara, bütün insanlara hatta hayvanlara ve bitkilere kısacası bütün mahlûkata iyi davranmayı tavsiye eden Peygamber Efendimiz, Allah-u Teâlâ’nın müminlere her işte iyiliği emrettiğini bildirmiştir. Kötü olan her şeyden ashabını sakındırırken, Allah-u Teâlâ nezdinde "iyi" olan her şeye karşı onları teşvik etmiştir. Bu terbiyeyle yetişen ashab da bu konuda oldukça titiz davranmış, emir bi'l-ma'ruf ve nehyi ani'l-münker ilkesini hayatlarına en güzel şekilde tatbike gayret etmişlerdir…
İyiliği söyleyip kötülükten sakındırmak toplumun esenlik ve huzuru için tüm Müslümanların sosyal ve ahlâki bir görevdir. Toplum içerisinde iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırma görevinin ne zaman ve ne şekilde yapılacağı hususunda Müslüman akıllıca davranmalıdır. İyiliğe teşvik edip kötülükten sakındırmak niyetiyle de olsa rencide edici, kaba, zorlayıcı ifadeler tam tersi etki oluşturabilir. Mümin kimse sözü güzel, zarif, yerli yerinde söyleyebilecek şekilde kişisel gelişimine yatırım yapmalıdır. İyiliği emredip kötülükten sakındırma vazifesi şahsileştirilmek suretiyle bir çekişme vesilesine dönüştürülerek şeytanın tuzağına düşülmemelidir.
Mümin bazen de kendisine iyiliği emredilip kötülükten sakındırılan kişi konumunda olabilir. Bu durumda sözün muhatabı olarak olgun, eleştiriye açık olmalı, bunu kendisini geliştirici bir fırsat olarak görmeli, çevresinde böyle dost veya iyi insanlar bulunduğu için Allah’a şükretmelidir.
Emr-i bil ma’ruf, nehy-i ani’l münker hakkında Fussilet suresinde verilen ölçü ne güzeldir:
“(İnsanları ibadet ve itaat için) Allah’a çağıran, sâlih (sevaplı) ‘iş ve hareket’ yapan ve “şüphesiz ben Müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü (olan) kimdir?
İyilik(ler) de eşit değildir, kötülük(ler) de. Sen (kötülüğü) en güzel olan (hareket)le sav. O zaman (görürsün ki) seninle kendisi arasında bir düşmanlık olan kimse, sanki yakın/candan bir dost (oluvermiş)tir.
Bu (kötülüğü iyilikle önleme özelliği)ne, ancak sabredenler kavuşturulur. Ayrıca, buna, (sevaptan) büyük pay sahibi olandan başkası da kavuşturulmaz.
Eğer şeytandan bir fitnelik (ve vesvese) seni dürter (de iyi halden uzaklaştırır)sa hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işiten ve bilendir.