ENGELLİLİK
Engellilik; Karşılığı cennet olan ağır sınav…
Ebu Zer (r.a.) anlatıyor: "Ya Rasulallah, zenginler sevapları götürüyor! Namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar ve haccediyorlar!" dedim. Resulullah (s.a.v.), "Siz de namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz ve haccediyorsunuz." buyurdu. "Ama onlar sadaka da veriyor, biz veremiyoruz." dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:
"Sen de sadaka verebilirsin. Yoldaki kemiği kaldırıp kenara koyman sadakadır. (Âmâya veya yol sorana) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır."
Engeller içinde belki de en zoru, gözlerin veya görme yetisinin kaybedilmesidir.
Bundan dolayıdır ki, görme engeli birçok ayet ve hadise konu olmuştur. Söz gelimi Enes b. Malik'in Hz. Peygamber' den naklettiği kutsi bir hadiste Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: "İki sevgilisi (olan gözlerini almak sureti) ile kulumu sınadığımda sabrederse, bu ikisine karşılık ona cenneti veririm."
Sahabe arasında doğuştan âmâ olanların veya gözlerini hastalık ya da savaşta yaralanmalar sonucu sonradan kaybedenlerin sayısı hayli fazlaydı. Örneğin "Tercümanü'l-Kur'an" yani "Kur'an'ın tercümanı" diye anılan Abdullah b. Abbas'ın ömrünün son demlerinde gözleri, görme yükünü kalbine emanet etmek zorunda kalmıştı. "Habrü'l-Ümme" yani "Ümmetin büyük bilgini" olarak anılan İbn Abbas hazretleri, bu haliyle bile insanlara Kur'an ve sünneti öğretmek için elinden geleni yapmaktaydı.
Hz. Peygamber, insanların sahip oldukları özürleri, onların bazı alanlarda güçleri nispetinde verebilecekleri hizmetin önünde bir engel olarak görmemişti. Onlara çeşitli kademelerde görev ve sorumluluk veren Rahmet Elçisi, bir ayağı aksayan genç dostu Muaz b. Cebel'i ehil görmüş ve Yemen'e zekât memuru ve kadı sıfatıyla göndermişti. Hz. Peygamber'in; görme engelli sahabilerin de gerek cemaate devam etmelerini ısrarla istemesinde, gerekse onları görevlendirmesinde, hatta savaşlara katılmalarına izin vermesinde, onların toplumdan tecrit edilmemelerini sağlama arzusu yatmaktaydı. Mesela İslâmiyet’te özürlülerle ilgili çeşitli hükümlerin belirlenmesi görme engelli İbn Ümmü Mektûm vesilesiyle mümkün olmuş, onların vekil bırakılmaları, imamlık yapmaları, savaşa iştirak etmeleri, farz namazlara katılmaları, korunma amacıyla köpek beslemeleri gibi konular açıklık kazanmıştır.
YAŞLILIK
Yaşlılık, insan hayatının zorunlu olarak geçirmek durumunda kaldığı ve önlenmesi/geri gelmesi mümkün olmayan sosyolojik, psikolojik ve biyolojik bir süreçtir. Hz. Peygamber bir hadislerinde bu gerçeği “Ey Allah’ın kulları! Tedâvi olun, çünkü Allah, her hastalık için mutlaka bir devâ yaratmıştır. Ancak bir dert müstesna, o da ihtiyarlıktır” buyurarak dile getirmektedir.
Yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir. O hâlde yaşlanmayı kabullenip, yaşlılık günlerine kendimizi hazırlamamız en uygun olanıdır. Hz. Ömer’in, kendisine her gün ölümü hatırlatması için birini ücretle tuttuğu, bir zaman sonra saçlarına aklar düştüğünde ise artık bunu hatırlatmaya gerek olmadığını, saçlarına düşen akların ona ölümü hatırlatmak için kâfi geldiğini söylediği rivayet edilir.
Hayatlarının en muhtaç dönemini yaşayan yaşlılarımızı aile ortamından koparmamalı mümkün olduğunca onları huzur evlerine mahkûm etmemeliyiz. Onların eş, dost, çocuk, torun ve akrabalarıyla iç içe yaşayarak hayat sevinci ve mutluluğunu zinde tutmalarını sağlamalıyız. Onların asıl ihtiyacının iyi yemek, iyi giyinmek değil kendilerine sevgi ve saygı gösterilmesi olduğu unutulmamalıdır. Yanımızda yaşlanmış anne babalarımıza göstereceğimiz sevgi, şefkat, merhamet, hürmet ve hizmet evlatlık vazifemiz olmakla birlikte bizim için en güzel ahiret yatırımıdır. Şüphesiz asıl hayır ahiret hayrıdır.
İslam ahlâkı suya düşen bir su damlası gibi halka halka genişler. En yakınımıza yaptığımız iyilikler çevremize de yansır. Allah Resulü hem bireysel hem toplumsal bir sorumluluk olan ihtiyaç sahiplerinin gereksinimleri karşılamayı kurumsallaştırarak: "Güçsüz ve düşkünleri araştırıp bana getirin, (ihtiyaçlarını karşılayayım). Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz" buyurmuştur.