Sesli dinlemek için tıklayın:
Hicri 1445 yılı geldi; içinde yeni umutlar, niyetler, kararlar, plan ve programlar barındırıyor. Yeni hicri yılla birlikte biz de daha iyiye, daha güzele hicret etmek istiyoruz. Yaratıcımızın hoşnutluğunu kazanmak için güzel vesileler edinmek hedef ve niyetindeyiz.
Peygamber Efendimiz SAS’e nisbet edilen ‘İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.’ (İhya, 4/335) sözünden her günümüzün diğerinden daha iyi olması gerekliliği, yani günlerimizi daha iyiye programlamak gerektiğini anlıyoruz.
Her günümüzün bir öncekinden daha iyi olmasını nasıl sağlarız? Kişisel hayat kalitemizi ve standartlarımızı nasıl yükseltebiliriz? Cevaplar kişisel hayat planı yapmakta gizli!
Kişisel hayat planı, manevi gelişim aracı olarak da oldukça önemli. Bu konuda hedefe ulaşan insanların hayat hikayeleri bizlere rol model oluşturabilir.
Günümüzde aklımızı, gönlümüzü çelebilecek çok fazla meşguliyet var. Önceden bir eylem planı yapmadığımızda kıymetli vaktimiz elimizden kayıp gidebiliyor. Evren boşluk kabul etmiyor ve günlerimizi, evlerimizi, kalplerimizi hep iyiyle doldurmak bize düşüyor. İşte hayatı planlamak ve programlamak; iyinin provasını yapmak, gönlümüzü, beynimizi iyiye programlamak anlamına geliyor.
Yaratılış gayemize uygun hayat planı yapmak, iyiyi yapmaya niyet etmektir.
Niyet ettiğimiz anda beynimiz, hayatımız da programlanmaya başlar. Dualar ve karşılıklar o yönde ilerler. Peygamber Efendimiz (SAS.), kişiye istediğinin muhakkak verileceğini buyurur. (Müsned, III, 18). Öyleyse her şey istemeyle başlar.
Neleri istemeyi düşünüyoruz? Hayatı planlamak, bu istekleri belirleyip, istediklerimize ulaşma yolculuğumuzun haritasını çizmektir. Hayat denen bu yolculuğun rotasını çizmek, dümeni elimize almak, yolda karşılaşabileceğimiz zorluklara önceden tedbirler almaktır. Kılavuzlardan yardım almak, bu yollardan daha önce geçmişlerin öğütlerine kulak vermektir. Pusulamızı yani bize daima doğru yönü gösterecek olan Kur’an’ı ve sünneti elimizden ve gönlümüzden bırakmamaktır. Peygamber Efendimiz (SAS.) “Kişinin boş işlerle meşgul olmaması, onun İslam’ının güzelliğindendir.” (Tirmizi, Zuhd, 11) buyurmuştur.
Öyleyse iyi niyetlerle bir hayat planı yapalım!
Günlük, gecelik, haftalık, aylık, yıllık planlar yapalım. Vakitlerimizi, tatillerimizi planlayalım. Dinlenme anlayışımızı yeniden değerlendirelim. Boş durarak değil, başka bir iş yaparak dinlenelim.
Yaşamak için bir neden, bir hedef yoksa insanlar hızla kendilerini tüketir. Araştırmalar üretkenliğe devam eden zihnin beden yaşı ilerlese bile ihtiyarlamadığını gösteriyor. Hiçbir şey yapmasa da hedefler, kesin hedefler, bir insanı canlı tutmaya yetiyor. Hedefimizle kuşatıldığımızda hedefimiz bilinçaltımıza yerleşir. Bilinçaltı daima dengededir. Bir hedef belirlediğimizde ona ulaşmak için otomatik bir cihaz gibi, yollar arar. Bilinçaltı düşündüğü şeyleri ayarlamadığı sürece bilincimiz dengede değildir. Bilinçaltından destek gelmediği sürece kişi şüpheci, kararsız ve çekingendir. Oysa hedef bilinçaltımıza yerleştiğinde biz otomatik olarak doğru reaksiyonu göstermeye başlarız, bilincimiz doğru ve net düşünmeye her zaman açıktır. Güne plansız başlarsak, amaçsız olarak gün boyunca öylece ortalıkta dolanır ve günün bittiğine çok şaşırırız. Ancak güne bir planla başlarsak birçok şey yaparız.
Atalarımız “Ağaç yaşken eğilir” diyor. Öyleyse daha çocuk yaşlarda boş işlerle uğraşmak yerine hayatı, zamanı programlayıp, yararlı pratik alışkanlıklar kazanalım ve yetişkinler olarak da çevremizdeki çocuklara bu konuda örnek olalım. Zamanın, ömrün, dakikaların anların öneminin farkındalığını kazanıp, çevremize de kazandıralım.
“(Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur” (29/64) âyet-i kerimesine kulak verelim.
Hayat planımız sadece bu fani olan dünyamızı değil, ebedi olarak kalacağımız ölüm sonrası hayatımızı da planlamaktır. Bu yönüyle dünya tarlamızı en verimli şekilde değerlendirmektir.
Günümüzde lise ve üniversitelere giriş sınavları için hayatımızı nasıl planladığımızı bir gözden geçirelim. Artan meşguliyetlerimiz, sosyal medya mesajlarımız ve takiplerimiz, vaktimizin ne kadarını alıyor? Geriye ne kadar vaktimiz kalıyor? Faydalı işlerle meşgul olacak yeterli zamanımız gerçekten yok mu? Hiç zamanım yok demek hiç planım yok demektir. Aslında kendimize beş dakikalık işler listesi çıkarsak, bu kadar kısa zamanda ne kadar çok işin yapılabildiğini görünce hayretler içinde kalırız.
Başarılı insanın en önemli özelliği, zamanı iyi ve verimli kullanmasıdır. Vazgeçmeden çalışmaya devam etmesidir. Zorluklar, engeller çıktığında plan ve programını güncelleyip kararlılıkla yoluna devam etmesidir.
Hayatı planlamak konusunda meşhur hikayeyi hatırlayalım. Bir öğretmen büyükçe bir kavanozla sınıfa girer ve öğrencilerin şaşkın bakışları arasında büyükçe taşlarla kavanozu doldurur. Kavanoz doldu mu diye sorunca öğrenciler hep bir ağızdan doldu diye cevap verir. Oysa öğretmen masanın altından daha küçük taşlar alıp, kavanozdaki büyük taşların arasındaki boşluklara doğru doldurur. Bu kez kavanoz dolu mu diye sorunca öğrenciler temkinli cevap verir. Hayır derler. Bu kez masanın altından bir avuç kum alıp kavanoza döker. Son olarak kavanozun içine bir tas su döker öğretmen ve bu deneyin amacını sorar. Bir öğrenci "Hayatımızda hiç zamanımız yok dediğimizde bile aslında hedeflerimize imkan vardır" diye cevap verir. Öğretmense bu deneyin amacını şöyle açıklar: Öncelikle hayatımıza büyük taşlarımızı yerleştirirsek, diğer amaç ve hedeflerimize de yer bulabiliriz.
Büyük hedeflerimizi belirleyip bunları öncelikle hayatımıza yerleştirmek hayat planımızın ilk basamağıdır. Peki hayatımızdaki büyük taşlar...
BÜYÜK HEDEFLER NEDİR? YARATILIŞ GAYEMİZ NEDİR?
Hayatımızda olmazsa olmazlar nelerdir? Kulluk vazifelerimiz, ailemiz, eşimiz, çocuklarımız, akrabalarımız, dostlarımız, işimiz gibi. Daha sonra da daha önemliden az önemliye doğru hedeflerimizi hayatımıza yerleştiririz.
Bu hedefleri ve önem derecelerini belirlerken, kendimize şu soruları sorabiliriz:
Ben kimim? Hayat ve yaratılış gayem nedir? Önümdeki imkanlar nelerdir? Nasıl olmak istiyorum? Nasıl olmak istemiyorum? Yeteneklerim nelerdir? İlham kaynaklarım nelerdir? Gelecekteki ümitlerim ve hayallerim nelerdir? Hedeflerime ulaşabilmek için ne gibi planlarım var? Yolumu çizebilmek için kaynaklarım nelerdir?
Günlük işlerimizi 5 namaz vaktine göre programlamak ne kadar da pratik! Namaza göre ayarlanan gün verimli ve bereketli olmaya ayarlanmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de zaman kavramları içinde en fazla gün kelimesi geçer (475 kez). Gün de gece ve gündüz olarak bölümlere ayrılır. “Ömür bir gündür, o da bu gündür” anlayışıyla her günü planlamak ve değerlendirmek ömrü değerlendirmektir.
Peygamber Efendimiz (SAS.) bizlere vaktimizi dört bölüme ayırmamızı tavsiye ediyor. Bunlar: ibadet, rızık için çalışmak, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmak ve tefekkür etmek olarak sıralanıyor (Deylemi). Yine “Allah katında işlerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.” (Buhârî, İman 32; Müslim, Müsafirîn 215-218, Münafıkın, 78) buyuruyor.
Dolayısıyla planlarımızı yaparken güç yetirebileceğimiz ve devam ettirebileceğimiz işlere niyet etmemiz faydalı olabilir. Kuvvetli bir niyet yolda ilerlemeyi kolaylaştırıyor.
Niyet; kastetmek, karar vermek, kalbin bir şeye yönelmesi, ne yaptığını bilerek yapmak anlamına gelir. Her şeyin başlangıcı, çıkış noktası.
“Ameller, niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kim elde edeceği bir dünyalığa kavuşmak için yola çıkmışsa onun hicreti hicret ettiği şeye göre değerlenir.”( Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Müslim, İmâret, 155; Ebû Dâvûd, Talâk, 11; Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd, 16; Nesâî, Tahâret, 60; İbn Mâce, Zühd, 26.)
Yapılan işler, faaliyetler, ibadetler hep yapılış niyetine göre değerlendirilir. İyi niyetle, hayırlı maksatla yapılan işin mükafatı bir yana, niyet edip de elde olmayan sebeplerle hayata geçirilemeyen işler için bile mükafat veriliyor. Diğer yandan dışardan faydalı görünen bir iş de kötü niyetle yapıldığı takdirde yine niyetine göre karşılık buluyor. Bu sebeple bize daima güzel şeyler düşünmek, kalbimizde hep iyi niyet beslemek düşüyor.
Niyet, bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâs yani samimiyettir. Samimiyet, bir şeyi irâde ve sevgiyle kabul etmektir. Gönülden istemek ve içten gelerek yapmaktır. İçteki samimiyete ihlâs denir. Samimiyet, şüphesiz inanmak ve inancın üslubunu korumaktır. Samimiyet, maddi mânevi her başarının anahtarıdır. İnandığını yapmayan, yaptığına inanmayan kimse bu hayattan lezzet alabilir mi? İçinde samimiyet olmayan kimse huzurlu olabilir mi? İşinde samimi olmayan kimse başarıya ulaşabilir mi?
Samimiyet, sabırla anlaşılır. İçinde samimi, işinde sabırlı olan insan, hedefine ulaşır. İnanan bir kimse için en büyük hedef, Yaratıcımızın hoşnutluğunu kazanmaktır. Bir insan için bundan öte bir saadet yoktur. Çünkü Yüce Allah'ın hoşnutluğunu kazanan bir insan, dünyanın ve ahiretin şerefini elde etmiş, bitmeyen bir sevgi ve saadeti kazanmış olur. İşte samimiyet bu sevginin anahtarıdır.
Plan yapmada ilk adımımız niyet ve samimiyet! Niyetimizde ne kadar samimiysek o kadar hızlı yol alabiliriz.
Dünyanın her yerinde zor ve kolay, büyük ve küçük bütün işleri başaran kimseler için gün 24 saattir. Başarılı insanların en önemli özelliği günlerini, haftalarını, aylarını, yıllarını programlamalarıdır. Hayatı programlamak aynı zamanda beynimizi de programlamaktır. Araştırmalar gösteriyor ki, bir işe daha az zaman ayırmak o işi daha kısa sürede bitirebilme becerisini beraberinde getiriyor. Daha yoğun kimseler daha fazla işi bir güne sığdırabiliyor. Öyleyse samimi bir niyetle işlerimizi yetiştireceğimize inanarak 24 saatimizi planlamak önemli!
Kişisel hayat planı yapmak ve uygulamak geleceğimiz üzerine yatırım yapmak demektir. Kapsamlı bir kişisel hayat planı yerine eğitim, spor ve diyet gibi parçalara bölerek plan yapmak ve kararlar almak mümkündür. Ancak, parça parça alınan kararlar o kişinin hayatını geliştirmesine rağmen, "nasıl bir hayatımın olmasını istiyorum ve bu hayatı nasıl gerçekleştirebilirim?” veya “nasıl bir geleceğim olmalı?“, “nereden başlarım?” gibi sorulara kapsamlı bir cevap oluşturmaktan yoksundur.
Böyle sorular bir kişi tarafından kendi kendine sorulduğu zaman, problem zihinde duraksar, kişi bir an ne yapacağını kestiremez, zihinde dolaşır durur, ama bir sonuca ulaşılamaz.
Ne istediğimizi biliyor muyuz?
İstenilen geleceğin gerçekleşeceğine dair bir kesinlik olmamasına rağmen, uygun bir planlama ile bir insanın kendi geleceğini etkileyebilme ihtimali var. Günümüzde iş dünyasında oldukça revaçta olan stratejik planlama uygulaması kişisel hayat planlanmasında da uygulanabilecek potansiyele sahip.
Arzu ettiğimiz geleceğe bizi ulaşabilecek kararlar alabilmemiz için önce ne istediğimizi bilmemiz gerekir.
Bir hayat planı hazırlamak için gerek iki basit malzeme var: Bir defter ve bir kalem. Bizleri iyiliğe götüren hedeflerimizin yaratılış gayemizle sağlamasını yaparak önce beynimize yazalım, sonra elimizdeki program defterlerimize ve asıl hayatımızda yazılmakta olan deftere..
Hayattan beklentilerimizi, amaçlarımızı hedeflerimizi, hayallerimizi yazalım. Bugüne kadar neler yaptığımızı yazalım. Neler başardık? Neler hissettik? Bu başarıları nasıl kazandık? Hangi duygu ve düşünceler bizi güdüledi? Hangi duaları ettik? Yardımcılarımız kimlerdi?
İlle de büyük akademik başarılar olmak zorunda değil bunlar. İlkokulda şiiri güzel okumak ya da bir ödevi bitirmenin mutluluğu olabilir. Bunları yazalım. Yeniden yaşayalım. O mutluluğu hissedelim. Bizi amaçlarımıza götüren değerler neler? Bu değerleri gözden geçirelim. Hayat amaçlarımızı yazalım ve bunları gerçekleştirmenin hayalini kuralım. Provasını yapalım. Bunları yapabilmek için hangi kaynaklara ve ilhamlara ihtiyacımız var? Kimlerden yardım isteyebiliriz? İsteyelim. Yaratılış gayemize uygun hedeflerimizle geçici hayatımızı da asli hayatımızı da planlayalım. En yetkili merciden istemeyi de ihmal etmeyelim. “Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin, (isteyin) size karşılık ver(ip duanızı kabul ed)eyim.”(40/60)
Kişisel Hayat Planı - 2
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.