Son zamanda tüketimi artan siyez buğdayının üretim alanı da artıyor. 2020 yılında 40 bin dekar alanda 8 bin ton siyez buğdayı üretildi.
Kastamonu başta olmak üzere, Çanakkale, Bolu, Sinop, Samsun, Erzincan, Tekirdağ, Kars gibi bazı illerde lokal alanlarda siyez buğdayı yetiştiriciliği yapıldığı bilgisi verildi.
Tarım ve Orman Bakanı, siyez buğday üretiminin, 2018'de 36 bin 982, 2019'da 38 bin dekar alanda yapıldığını ve 7 bin 600 ton üretim gerçekleştiğini belirterek, 2020'de ise 40 bin dekar alanda siyez buğdayı ekimi yapıldığını ve rekoltenin 8 bin ton seviyesinde gerçekleştiğini kaydederek, “Sıkı kavuz yapısı itibarı ile hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı, kurak ya da besin maddelerince fakir şartlarda rekabet gücü yüksek olması nedeniyle üreticilerimiz tarafından son zamanlarda tercih edilmektedir.” dedi.
Geçmişi 10 bin yıl öncesine dayanan, Hitit buğdayı olarak da bilinen siyez buğdayı, dünya genelinde ekilen bütün buğdayların atası olma özelliğini taşıyor.
Anadolu'da yetişen buğdaylarla ilgili "Özünü Muhafaza Eden Buğdaylar" haberimize buradan ulaşabilirsiniz.
Uzmanlara göre siyez,
- Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
- Düşük glisemik indeks içeriyor. Yani kanda şeker oranını birden yükseltmiyor ve vücutta açlık tokluk hissinin dengede seyretmesini sağlıyor.
- Tarıma elverişsiz arazilerde bile ekilebiliyor.
- Ekmek yapımında kullanılan buğdaylara göre protein oranı yüksek, karbonhidrat oranı ise düşük.
- Vitamin ve mineral açısından zengin. B grubu vitaminlere ek olarak E vitamini ve K2 vitamini, demir, fosfor, magnezyum gibi önemli mineraller içeriyor.
- Yüksek lifli yapısı sindirime yardımcı oluyor. Normal ekmeğe göre daha bağırsak dostu.
- İçerdiği lutein miktarı diğer buğday çeşitlerine göre daha fazla.
- Bugünkü bilinen buğdayın en eski türü olan siyez 14 kromozoma sahip diploid bir buğday.