Beslenme; büyüme ve gelişmenin sağlanması, canlılık fonksiyonlarının yerine getirilmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürülebilmesi amacıyla besin alınması ve bu besinlerin en uygun şekilde kullanılmasıdır.
Yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için vazgeçilmezdir. Beslenmenin amacı vücut için ihtiyaç duyulan enerjinin sağlanması, yaşam için gerekli olan vitamin, mineral, yağ asitleri ve amino asitler gibi besin öğeleriyle birlikte suyun yeterince sağlanmasıdır. Ancak bunlar sağlandığı taktirde vücudun temel yapısı oluşturulabilir ve metabolizma sürdürülebilir.
Beslenme ile vücudun ihtiyacı olan tüm bu maddelerin uygun miktarda ve zamanında alınması gerekmekte. Bunların belirli oranlardan fazla veya ihtiyaçtan az miktarlarda alınması birçok sağlık problemlerine yol açabilir.
İşte bazı örnekler:
Obezite (şişmanlık)
Obezite gelişiminde ana unsur vücuda alınan toplam enerji miktarıdır. İhtiyaçtan fazla alınan enerji kullanılamaz ve yağ olarak depolanır. Gerek yağlar gerekse protein ve karbonhidratların ihtiyaçtan fazla miktarda tüketilmesi kilo alımını artırmaktadır. Obezite Tip 2 diyabet, hipertansiyon, yağ metabolizması bozuklukları, kanser, kalp damar hastalıkları, uyku apnesi ve osteoartrit gibi sağlık problemleri için önemli bir risk faktörüdür.
Kalp damar hastalıkları
Kalp damar hastalıkları, kalp ve vücuttaki tüm damarları etkileyen hastalıkları kapsar. Ölümlerin %31’inden sorumlu olup dünyada ölüme sebep olan hastalıkların başında gelmekte. Trans yağlar ve doymuş yağların fazla tüketilmesi de kalp damar hastalıkları riskini artırmakta.
Kanser
Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile oluşan, tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanabilen ve 100'den fazla tipi olan bir hastalık grubu. Gelişmiş ülkelerde tüm ölümlerin %25-30’unun sebebi. Kanser gelişmesinde beslenme önemli bir rol oynar. Uygunsuz beslenme, obezite ve fiziksel aktivitenin yetersiz olduğu sağlıksız bir yaşam tarzı kanser görülme riskini %60’a çıkarmakta.
Örneğin meyve ve sebzenin az tüketilmesi akciğer, aflatoksin içeren küflü gıdalar karaciğer, yağdan ve proteinden zengin diyet ile düşük posalı besinler kalın bağırsak, salamuralı yiyecekler, işlenmiş et ve tuzlu yiyecekler ise mide kanserinin oluşumuna katkı sağlamaktadır.
Vitamin ve Mineral Eksiklikleri
Metabolizmanın sağlıklı işleyebilmesi ve birçok hastalıktan korunmak için günlük vitamin ve mineral alımının yeterli düzeyde olması gerekir. Örneğin iyot eksikliğinde “guatr”, demir eksikliğinde “demir eksikliği anemisi (kansızlık)”, çinko eksikliğinde “büyüme geriliği”, kalsiyum veya D vitamini eksikliğinde bir kemik hastalığı olan “raşitizm”, A vitamini eksikliğinde “gece körlüğü”, C vitamini eksikliğinde ağız içinde yaralarla karakterize “skorbüt”, B12 vitamini eksikliğinde ise “B12 vitamini eksikliği anemisi” gibi hastalıklar görülebilir.
Vücudun ihtiyacı olan besin ögelerinin yeterli ve dengeli olarak sağlanmasının yanında sağlığı olumsuz etkileyecek gıda katkı maddeleri, gıdalarda kalan zirai ilaç kalıntıları ve endokrin bozucular, gıdalara uygulanan yanlış prosesler sonucunda oluşan zararlı bileşikler gibi zararlı kimyasal maddelere maruziyetin de azaltılması gerekiyor. Bu tür maddeler kanserden obeziteye kadar birçok hastalığın gelişmesine rol oynayabilirler.
Sonuç olarak vücudun sağlıklı olarak çalışabilmesi için ihtiyaç duyulan tüm besin ögelerinin yeterli ve dengeli olarak alınması gerekmekte. Eksiklik veya fazlalık durumunda muhtelif hastalıklara kapı aralanmakta. Bunun yanında gıdalara sonradan katılan sentetik (yapay) gıda katkı maddelerinden ve gıdalara uygulanan yanlış işlemler sonucu oluşan sağlığı olumsuz etkileyecek kimyasallardan da olabildiğince kaçınılmalı.