Kütahya Çini Müzesi, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait buluntuların da aralarında olduğu yaklaşık 500 eserle ziyaretçilerine çininin tarihi gelişimine tanıklık ettiriyor.
Kütahya'da Germiyanoğulları Beyi 2. Yakup Çelebi tarafından 1411-1412 yıllarında yaptırılan, Paşamsultan Mahallesi'ndeki İmaret Mescidi, 1999 yılında Krestore edilerek "Çini Müzesi"ne dönüştürüldü.
Müzede sergilenen eserler Kütahya ve İznik çinilerinden oluşmakta. Tamamı el sanatı çiniler. Sergilenen en eski eserler ise Selçuklu dönemine ait 700 yıllık çini kalıntıları. Konya'daki Selçuklu döneminden kalma Kubadabad Sarayı kazılarında çıkan çini kalıntıları ile Topkapı Sarayı'ndan getirilmiş 16. yüzyıla ait Osmanlı döneminden kalma İznik çinileri burada sergileniyor. Diğer eserler ise son yüzyıla ait çiniler.
Kütahya ve İznik çinileri birbirinden farklı özelliklere sahip. İznik çinileri saraya yönelik. Kütahya çinileri ise ağırlıklı olarak halkın kullanım eşyasına yönelik.
Çinicilik faaliyetleri geçmişten günümüze kadar devam ettirilmekte. Aynı zamanda günümüz çini ustaları aracılığıyla da gelecek nesillere aktarılmakta. Kütahya'da birçok aile çinicilikten geçimini sağlamakta.
Müze ile ilgili bilgi veren Metin Türktüzün, "Çini çamuru usta ellerce yoğrularak şekillendirildikten sonra pişirilerek bisküvi haline getiriliyor. Daha sonra yine usta ellerce desenler çizilip boyanıp sırlanarak 950 derecelik fırınlarda pişiriliyor ve hazır hale geliyor. Eskiden odun fırınlarında pişirilen çini, teknolojinin ilerlemesiyle elektrikli fırınlarda pişiriliyor. Müzemizde sergilenen eserlerin tamamına yakını eski dönemlerdeki odun fırınlarında pişirilen çiniler.
Müzenin giriş kısmında ise son Germiyanoğulları Beyi 2. Yakup Çelebi'nin sahibi olduğu Osmanlı Türkçesiyle yazılan, keşfedilmiş en büyük ikinci taş kitabesi sergilenmektedir." diyor.
AA