Tarım ürünlerinde verimi artırma ve zararlılardan tamamen kurtulma düşüncesiyle aşırı dozda ve kontrolsüz olarak kullanılan tarım ilaçları tehlikeleri beraberinde getiriyor.
Tarımsal faaliyetlerde yetiştirilen ürünlerdeki tüm zararlılar, hastalıklar ve yabancı ot türleri dikkate alınarak mücadele programının bütüncül olarak hazırlanması büyük önem taşımakta. Entegre zararlı yönetimi diye isimlendirilen bu programda; karantina tedbirleri, kültürel, mekanik, fiziksel, biyoteknik, biyolojik ve en sonda da ihtiyaç duyulması halinde kimyasal mücadele yöntemleri kullanılmakta.
Bitki koruma faaliyetlerinde kimyasal mücadele diğer mücadele yöntemleri dikkate alındığında en son başvurulan yöntem ancak birçok nedenden dolayı uygulamada ilk sırada yer alıyor.
Tarım zararlılarını zehirlemek üzere üretilmiş olan pestisitler, yalnızca hedeflenen canlıda kalmıyor, çevreye, hayvanlara ve insanlara da kalıntıları bulaşıyor.
Tarım ilacına maruz kalanlarda hangi etkiler görülüyor?
Araştırmalar insan akciğerlerinde, idrarda ve hatta anne sütünde bile tarım ilacı kalıntılarının bulunduğunu ortaya koyuyor. Tarım ilaçları kalıntılarına giydiğimiz kıyafetlerden cilt yoluyla, soluduğumuz hava yoluyla, yiyip içtiğimiz gıdalar yoluyla maruz kalıyoruz. Genellikle tarım ilacı uygulayan çiftçiler daha fazla mağduriyet yaşasa da günlük hayatımızın parçası olan pek çok şeye bulaşan tarım ilacı kalıntıları yediden yetmişe herkesi etkileyebiliyor.
Yüksek miktarda tarım ilacına maruz kalan birinde kısa bir süre içinde halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, ciltte ve gözlerde kızarıklık ve kaşıntı gibi akut zehirlenme belirtileri görülebiliyor. Ciddi zehirlenme vakalarında kalp, akciğer veya böbrek yetmezliği oluşabiliyor. Akut etkiler tarım ilacı uygulayıcılarında, açık alanda böcek ilaçlaması yapılan havayı soluyan ya da yoğun pestisit kalıntıları içeren bir tarım ürününü yiyen kimselerde kısa süre içinde görülebiliyor.
Pestisitlerin kimyasal yapısından kaynaklı olarak pek çok kanser türü ve hormonal sistem bozuklukları da karşılaşılabilen etkiler arasında.
Yabancı ot ilacı glifosat, endokrin bozucu kimyasallara bir örnek. Uluslararası araştırma kuruluşları tarafından "insanlar için muhtemelen kanserojen" olarak sınıflandırılan glifosatın bir çeşit lenf kanseri riskini %41 artırdığı ortaya koyuluyor. Dünyanın farklı yerlerinde bu etken maddeyi üreten şirketler aleyhinde tarım ilaçlarının insan sağlığını tehdit ettiği ve kansere sebep olduğu gerekçesiyle yüz bini aşkın dava yürütülüyor; on binlerce pestisit mağduruna şirketler yüklü tazminat ödüyor.
Pestisitlerin bilinçli kullanılması hem yetiştiricilerin hem tüketicilerin sağlık ve refahı için son derece önemli. Yoğun tarım ilacı kullanarak ticari tarım yapmakta olan Amerikalı bir çiftçi, lenf kanserine yakalanmasının ardından bundan tarım ilacı tedarikçisi dünyaca ünlü bir kimya şirketini sorumlu tutmuştu. Açtığı milyon dolarlık tazminat davasını kazanan çiftçinin sözleri dikkat çekiyor: “Umarım insanlar ne yediklerine, nereden geldiğine ve daha önce nasıl işlem gördüğüne bakmaya başlarlar.”
Dünya genelinde pek çok gelişmiş ülke glifosat türevi tarım ilaçlarının tarım alanlarında kullanımına sınırlama getiriliyor, kentsel alanlarda kullanımı yasaklanıyor, ilgili denetimler artırılıyor.
Toprağı, biyoçeşitliliği, insan sağlığını ve pek çok canlıyı dolaylı ya da dolaysız olarak etkileyen tarım ilaçlarının zararlarını nasıl azaltabiliriz?
Mutfağımıza ulaşan kalıntıları arındırma
Mutfağımıza ulaşan gıdaları muhtemel pestisit kalıntılarından arındırmak için tercih edilebilecek birkaç seçenek bulunuyor:
* Organik tarımla üretilmiş bir gıda ürünü aldıysak toksik pestisitlere maruz kalmadığı varsayılabilir
* İyi tarım uygulanmış bir gıda ürününde kontrolsüz tarımdan daha düşük miktarda pestisit kalıntısı bulunabilir.
* Eve aldığımız bir meyve-sebze dalından, bahçesinden taze koparılmış da olsa yıkanmalı
* Suda çözünen ve sistemik olmayan bir pestisit kalıntısı için akar su altında yıkamak bir bitki kabuğunun içinde yetişen kurubaklagiller için yeterli.
* Kabuğuyla yenen meyve sebzeleri önce karbonatlı sonra sirkeli suda 15 dakika beklettikten sonra durulamak büyük oranda arındırılmasını sağlıyor.
* Yıkadıktan sonra cinsine göre kabuğunu soymak da büyük oranda etkili.
Uzmanlar, yüksek tehlikeli pestisitlerin çevre ve insan sağlığına etkilerini göz önünde bulundurarak mümkünse kullanılmamasını ya da kullanılacaksa uygun zamanda, dozda ve uygun koruyucu giysilerle kullanılması gerektiğini belirtiyor.