Çanakkale Gelibolu’daki tarihi öneme sahip namazgâh, Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi’miz Mahmud Es’ad Coşan’ın doğumlarının hicri yıl dönümü vesilesiyle gerçekleştirilen anma programı ile yeniden hatırlandı.
Azepler, Gelibolu’da donanmayla sefere çıkan erlerin denize açılmadan önce ibadet ve dua etmeleri için inşa edilmiş namazgâh olarak biliniyor.
Çanakkale Boğazı’na hâkim müstesna manzaralı bir tepe üzerinde bulunan namazgâh, kitâbesine göre 810 yılı Muharreminde (Haziran 1407) inşa ettirildi.
Hemen hemen bütün bölümleriyle günümüze gelebilmiş nâdir namazgâhlardan biri.
'Namaz kılınan yer' ya da 'Namazlık' anlamındaki namazgâhlar, şehir dışında, kırda ve set üzerinde, mihrap konulmak suretiyle namaz kılınmak için yapılan yere verilen isim.
Namazgâhlar daha ziyade yaz mevsimlerinde hizmet veren, cuma, teravih ve bayram gibi cemaatin bol olduğu namazlar için vakfedilmiş açık hava ibadetgahları. Anadolu geleneğinde yolculuğa çıkan ve yabancısı olduğu açık arazide kıbleyi tayinde güçlüklerle karşılaşan müminlere kıbleyi göstermek arzusuyla da inşa edilmişler.
Azepler Namazgâhı’nın tarihsel konumu
Çanakkale Boğazı'nın girişinde ve yüksek bir tepe üzerinde inşa edilen Gelibolu Azepler Namazgâhı ise kitabesine göre Osmanlı Devleti’nin ve ülkemiz sınırları içindeki namazgâhların en eskisi olarak biliniyor.
Bazı kaynaklarda Azepler Namazgâhı'nın, sefere çıkan Osmanlı donanmasına ait azeplerin bir başka ifadeyle donanma erlerinin namaz kılıp dua ettikleri yer olduğu belirtilmekte.
Gelibolu, boğazın Avrupa yakasında kendi adıyla anılan yarımadanın kuzey kısmındaki tepenin üzerinde kurulmuş bir bölge. 1352'den itibaren Süleyman Paşa komutasındaki akıncılar tarafından Osmanlı Beyliği'nin yerleşim alanı haline gelen ve Balkan seferleri için önemli bir üs görevi taşıyan şehir, Avrupa ile Anadolu arasında önemli bir güzergah noktası olduğu için Marmara'ya geçişi daima kontrol altında tutmuş, bu sebeple “İstanbul’ın kilidi” vasfını taşıyor.
Azepler Namazgâhı’nın mimarisi
Azepler, Coğrafi konumu, planı, malzeme ve tekniği, mimari elemanları ve süslemeleri açısından diğer namazgâhlar arasında önemli bir yer tutmakta.
Dikdörtgen planlı yapı yaklaşık olarak 12 m. x 8 m. ölçülerinde bir alanı kaplıyor.
Yapıda, bânisinin adını ve inşa tarihini veren Arapça kitâbe bulunuyor. Buna göre hicri 810 yılı Muharrem ayında (Haziran 1407) Hacı Beşe oğlu İskender adında bir hayır sahibi tarafından azepler için inşa ettirilmiş.
Ayrıca mihrab ve kürsü bölümleri de mevcut. Bu haliyle her zaman cemaatle namaz kılmaya müsait bir yapıda. Bölgede bulunan levhalarda Ramazan ayında cemaatle teravih namazı kılındığı yazılı.
Kıble duvarında mihrabın sağ ve solunda ibadet edenlerin denizi rahatlıkla görebilecekleri dikdörtgen görünümlü iki pencere dikkat çekmekte.
Namazgâhın hemen yakınında bir çilehane ve aynı zamanda Osmanlı devri mutasavvıf şairlerden Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin kabri bulunmakta.
Azebler Namazgâhı'nda anlamlı buluşma
İlmî, irfânî, akademik, sosyal ve kültürel çalışmaları ile geçtiğimiz yüzyılda derin izler bırakan Hocamız, Gönül Dostumuz, Mürebbi’miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan’ın doğumlarının hicrî 89. yıl dönümünde Gelibolu Azebler Namazgâhı’nda anlamlı bir buluşma gerçekleştirilecek.
13 Safer 1446 / 17 Ağustos 2024 Cumartesi günü saat 06.00’da sabah namazı ile başlayacak olan buluşma programı 07.00’de dualar eşliğinde tamamlanacak.
Bulundukları zamanı ve mekânı kıymetlendiren, Gelibolu’da yaşamış; hayat tarzları yanında Muhammediyye ve Envâru’l Âşıkîn isimli eserleri ile gelecek yüzyıllara damga vurmuş iki yiğit kardeş: Yazıcıoğlu Muhammed ve Ahmed-i Bîcân Efendiler de bu buluşma ile yâd edilecek.
Namazgah geçen yıl da aslına uygun bir programa şahitlik etti
Geçtiğimiz yıl, doğumlarının hicri 88. yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de Mahmud Es’ad Coşan için anma programı düzenlendi. 27 Ağustos 2023 Pazar günü, Gelibolu Azepler Namazgâhı’nda sabah namazının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dualarla başlayan program, Türkiye’nin ve Dünyanın farklı yerlerinden gelen davetlilerle geniş bir katılıma sahne oldu.
Azepler Namazgâhı yakınında kabri olan Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin müellifi olduğu Muhammediye eseri, Peygamber Efendimiz'in bedeni vasıflarını, yüce ahlakını anlatan Hilye-i Şerif'in bestelenmiş hali olarak da özel bir anlam taşıyor.
Muhammediye, unutulan musiki formlarından Ta'rif usulüne göre Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin kabri yanında ilk kez bu program vesilesiyle seslendirildi.