Rohingyalar, Myanmar’ın batı kesiminde bir sahil eyaleti olan Arakan’ın asırlardır yerli halkını oluşturan Müslümanlar.
İpek yolu ticaretiyle bu liman kentine gelen Arap tüccarlar vesilesiyle bir asır öncesinde İslam’la müşerref olmuşlar. Arakan Müslümanları olarak da adlandırılan Rohingyalar, Burma’nın Müslüman nüfusun büyük bölümünü oluşturuyorlar. Rohingya nüfusunun %80’i Arakan eyaletinde yaşıyor; Myanmar'da konuşulanlardan farklı bir lehçe olan Rohingya veya Ruaingga'yı konuşuyorlar. Ülkenin 135 resmi etnik grubundan biri olarak kabul edilmiyorlar. 1982'den beri Myanmar'da vatandaşlık hakları ellerinden alındığı için fiilen vatansız haldeler.
Ülkenin en fakir eyaleti olan Arakan’da temel hizmet ve fırsatlardan yoksun bulunan kamplarda zor şartlar ve kimi zaman hayati tehlike altında yaşıyorlar. Vatandaşlık hakları bulunmadığı için eğitim, sağlık, çalışma, seyahat, evlenme, oy kullanma imkanları da yok. İbadetlerini ifa etmekte de zorlanıyorlar.
Myanmar hükümeti, Arakan’ın yerlisi olan Rohingyaların 1948’de bağımsızlık ilanından önce İngiliz yönetimi sırasında Hindistan’dan göç ettiklerini iddia ediyor ve kendi lehçeleri olan Rohingya’yı Bengal lehçesi kabul ederek Rohingya ırkını tanımıyor. Vatandaşlık elde etmek için kişinin ailesinin iki nesil önce Myanmar'da yaşadığına dair bir belge ve milli kabul edilen dillerden birinde akıcı konuşmak gerekiyor. Pek çok Rohingyalı, bu tür evraklardan yoksun çünkü belgeler ya mevcut değil ya da reddediliyor.
Süregelen şartlar altında 1970'lerin sonlarından bu yana sayısı milyonları bulan Rohingya, öz yurtlarını terk ediyor, komşu ülkelere karadan veya tekneyle göç ediyor. Rohingya'nın mevcut göçü uluslararası kuruluşlar tarafından "dünyadaki en acil mülteci acil durumu" olarak tanımlanıyor. Yüzbinlerce Rohingya, Bengal Körfezi ve Andaman Denizi'nden teknelerle Tayland, Endonezya ve Malezya'ya ulaşmaya çalışırken hayatlarını riske atıyor.
Güneydoğu Asya'da sayısı milyonları bulan Rohingya mülteci olduğunu tahmin ediliyor. Bir o kadarı da resmi ve aslı belirlenemeyen rakamlara göre 362 köyün tahrib olduğu Arakan’da evsiz, vatandaşlık ve temel insani haklardan mahrum halde hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Myanmar’ın kuzeybatısındaki sınır komşusu Bangladeş, Rohingyalıların en yakın sığınağı. Ne yazık ki Bangladeş’in de yüzbinlerce Rohingya’lıya temel hizmetler sunacak yeterli imkanı bulunmuyor. Geçici kamplarda yaşayan ve pek çoğu kayıt dışı olan yarım milyondan fazla Rohingya mülteci ülkenin gündeminde önemli sorun teşkil ediyor. 2015 yılından beri kayıtsız mülteciler dönem dönem sele eğilimli bir ada olan Thengar Char'a taşınıyor.
Uluslararası insan hakları ve sivil toplum kuruluşları, Myanmar’ın seçilmiş fiili idare döneminde Rohingya'nın içinde bulunduğu kötü durumuma sessiz kalındığını ve potansiyel insanlık suçu işlendiğini belirtiyor. Hükümetin ordu üzerinde kontrole sahip olmadığı ülkede, hükümet tarafından Arakan bölgesindeki insan hakkı ihlalleri için kınama dahi yapılmaması yıllarca eleştirildi. Uluslararası basına ve insan hakkı ihlallerine dair soruşturma görevlilerine Arakan’a giriş vizesi verilmedi. Arakan'ın belirli bölgelerine erişiminin engellendiği ve yalnızca hükümet tarafından önceden onaylanmış Rohingyaların konuşmasına izin verildiği anlaşıldı. Bu durum hükümetin şeffaf ve adil bir yönetim benimsemediği şeklinde yorumlandı.
Uluslararası toplum, Rohingyaları “dünyadaki en mağdur edilen toplum” olarak nitelendiriyor. Çoğu Myanmar ve Bangladeş'te, bir kısmı dünyanın farklı ülkelerine dağılmış halde olan Arakan müslümanlarının durumu uluslararası toplum tarafından yoğun bir şekilde inceleniyor. Hali hazırda Uluslararası Adalet Divanı önünde Myanmar’ın sözde soykırım sorumluluğu ile ilgili bir dava beklemede. 2019 yılından itibaren Uluslararası Ceza Mahkemesinde bir soruşturma devam ediyor ve olaylara ilişkin delilleri toplamak için çeşitli bilgi toplama mekanizmaları çalışıyor.
Myanmar ile Bangladeş arasında 2017'de imzalanan bir anlaşma gereği son yıllarda Bangladeş’e sığınan ve sınır kamplarında kalan Rohingya mültecilerinin Arakan’a geri gönderilmesi söz konusu. Her iki ülke de gönüllü bir geri dönüşü tamamlamayı kabul etti. Myanmar, ilk gelenleri almak için Arakan sınırına yakın iki kabul merkezi kurdu ve buranın geçici bir kamp olduğuna inanılıyor.
Diğer yandan uluslararası insan hakları ve sivil toplum kuruluşlarından “Myanmar'daki şartların henüz geri dönüşün güvenli, onurlu ve sürdürülebilir olması için elverişli olmadığı, bu tür şartları sağlama sorumluluğunun Myanmar yetkililerine ait olduğu ve bunların fiziksel altyapının hazırlanmasının ötesine geçmesi gerektiği” belirtiliyor.
Fiili geri dönüşlerin başlamasından önce, Myanmar’ın geri dönüş için bir dizi ön koşulu kabul etmesi gerektiği ifade ediliyor. “Arakan’da öncelikle kritik hareket özgürlüğü sorunları çözülmelidir.” deniyor.
2021 ilk yarı istatistiklerine göre, en çok sığınmacı veren ülkeler sıralamasında karışıklıkların bitmediği Myanmar 1 milyondan fazla kişiyle ilk sıralarda geliyor.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.